Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
4 O ZAMAN AV BİTTİ Öyle çalıştıla r ki bir kadını hak ettiler şu ralarda buralarda Sıcağıyla bir kadını, elleri ayakJarı doğurganlığiyla tenha Kadınlar bütün güçlerin vardığı, yeniden bir baktığımız dünyaya Bütün arabaları iten bütün güneşleri getiren ahşap konaklara Durduğu yerde besleyici, kendine yeten, haydi dedirten hep adamlara Merdivenler güzel oldu, masalar pek uygun, sevgiyle baktılar parlayan ışıklara Nasıl köpüren sabunlarımıza nasü yerli yerind e aynalara Eksikli penceresiz su içinde adamlar Tükenik adamlar gecede kente başladılar Güç güç dayanırlardı erkekler, kadınların kendisi olmasa Yürekler, dayanmalar, küçük küçük yumurtalar dökülürdü sokaklara Ama ona akşatn mı demeli öyle, karasız dağsız hele eşkiyalar inmemişse yollara Hani dağdan inmiş herifler biri bıyıklı öbürü daha daha Korkudan bir türlü doğal anlam katan tıkalı yaşamalara Göğüslere kulak memelerine lavanta çiçeği kokutmakla Akşam mı denir ara sokaklarda pis lokantalara Bir otçuk olmayınca çayırdan bir göz seyretmeyince balıktan Akşam mı denir yükselen küflü kentli buğuya kalabalıktan Ama bardaklar yıkanır daha Gazeteler birden eskir yorgun sebzeler sulanır tablalarda Adamın biri dalar lokantaya şarap der öbürü girer o daha Akşam derler kadınlar erkekler doluşurlar yataklara Yorgunlar tükenmezkalemleri tüketirler kaygılarından Susarlar yazmazlar kırk odalı evlerde artık akşama saygılanndan Bunlar kimin kovaladığı sürüler böyle kaçmasız dünyalarda Dalyanlar dolup dolup boşaldıkça dip sularıyla Ormanları boşâltan önüne durulmaz telâşla En güzel şeyeen yakın, birden o kadar uzak dağınık sayfalarda Kolalı yakalarda dimdik, yağlarda kaygan bütün gün kuytularda Alıp gittikleri sabun bulup dondükleri köpük ne fayda Düzen içinde ölü, huysuz alıngan düzen dışında Onlar yalın onlar bir örnek onıar yalnız satır başlarında Kadınlar olmasa güç dayanırlar tuğlalara kâğıtlara denizgök uyumuna Kadınları düşünmeyin, durmadan alışverişte onlar dayanıklı Tannlarla Karasız dağsız hiç kimsenin aklına filistin milistin düşmeden daha Akşam derler kadınlar erkekler doluşurlar yataklara Su tükenirgüneş bilinirel sevilir Kaçılır yüzyıllık avcılardan evlere girilir Akşam dediler gökyüzü diyenleri doğruladı Büyük kapılı evlere koşuştuk O yorgun o tükenmez merdivenler saatinde Neyimiz varsa balıktan değil neyimiz varsa tütünden Kalabalığı silkeledik üstümüzden geceye buyurduk O zaman sis bastı, sulan durdurduk, kurtulduk. Susamlı bitkileri, pencereleri düşündük umutlandık. lyi ki gece vardı. AJıp başını gelmiş ydkıları kuytulara sürdük. Bütün balıklar ürktüler. Bir yabanlık vardı tüfeklerimizde. Kadınlar atlarının üstünde şapkalarının alımlı tüylerini ellediler. Dizlerimiz sulardan akıyordu. Ama ne atlardı. Doru donlarına cam kesmesi yeleler. Aynı at üstünde hem kaçıyor hem kovalıyorduk kendimizi. Vurulan bir karacanın hayvansı sesi duyurdu kendini herkese. îrkilmez miydik? O zaman kadınlargizliden göğüslerini ellediler. Güçlerinden gönendiler. Bu yetti onlara. Ağ sallandı, balık vurdu. Tavşanların ot kesen ön dişleri durdu.Kuşlaraçıldı.Torbalarkanabelendi.Ormanı bozduk. Sagır kadınlar denize karşı konuştular. Köşebaşlannda bakışlar kaldı. Adamlar kaçıştı heryerlerden. Av bitti. Ormanı boşalttılar. Gelip dinlenduer. Uzun parklarda tükenmemiş geyık yoktu bugünlük. Adamların bakmasiyle birden dirildi, güzelleşri, güçlendi kadınların saçları. Kadın kadın ısındılar, güvendiler, yörelerine bakıp gülümsediler hatta. Kimi" Ha evet" dediler. Gerektiklerini bilmektendionlanngüçleri. Sonradan en güzel unuttuklan olacak anlan dolduruyorlardı. Sözlerin sözlerin dayanılmaz kösnüsü idi artık bizi buraya çekip getiren, konuşmak konuşmak... A vdan ve ateşten... Veherşeyden... ISLAKTI TÜTÜNLERLE SÜLÜNLER... Bu karanlık bir şeydi!.. Bu karanlık bir şeydi!.. Bu karanlık bir şeydi!.. Ne iyi!.. Kara bir yapıların ve ıslak sülünlerin önünde duygunluğuma bir şeylerin değindiği. Islak bir halat atarlardı, boyn uma, ıslak, iğrenirdim. Ne iyi!.. Yalnızlıksız bir ıslak halat, suları beni ıslatan. Bu boşluk kaç kez kadın, kaç kez erkek. Kirletilmiş, ıslak yatakların altına gizlenerek bir ıslak kedinin yavaş yavaş tüylendiği. Bu karanlık bir şeydi. Ne iyi!.. Islak bir kadının etimi sevindirdiği. Bu karanlık bir şeydi. Yaşanan!.. Bu karanlık bir şeydi!.. Ne lyi!.. Uykumu şeylerbulandınr. Eski, çuval, çuval, eski kapkalın, ıslak... Kaç gündür soğuk ve karanlık. Kaç gündür ıslak... Su geçer, götürür doyumsuz aklığımı ağaç köklerinin bilge serinliğine. Sugeçer... Bu karanlık bir şeydi!.. Ne iyi!.. Adamın ıslak tabaklarda salatalan geriçevirdiği. Bütün yeşillerigeriçevirdiği. Karanlık bir şeydi, gözlerimin görmesi sonsuz tozunu giysüerin. Uykumu şeyler buiandınr. Ş.e.y.l.e.r!..Ellerünkoyu bir sulann içinde karanlık bir şeydi. Ne iyi!.. Sıkmtım ıslak ambarlardan bozuk teraziler ve tahıllar... andırır. Olüm tadında değil yattığımız. Bir süs, belki çocuksuz bir süs, sabahlanherşeyimiziutandırır. Bu karanlık bir şeydi. Ne iyi!.. Karanlık bir şey ne iyi. Bir yalvaçın sabırla ağzıma su verdıği.. Bu karanlık bir şeydi. Ne iyi!.. Birinin durmadan ıslatarak yalnızhğını denediği, sularım toprağa aksınlar dediği. Bu karanslak bir şeydi... Ey benim ycngici sıkıntım!.. Uzun boylu ve ıslak atların bilmem nerelerden kişnediği... Senyitme!.. Senyitme!.. Büyük ıslantımı besle... Senyitme!.. Otlar gibi kal, sülünler gibi kal, ıslak donlar gibi kal!.. Senkaldıkça!.. Bu karanlık bir şey. Ne iyi!.. Sevmemek, tozlu, ıslak halılara uzanmak... Eski, çuval, tüyler, ırmakların çamurlar çamurlar çamurlar çamurlar çamurlar getirdiği... Senkaldıkça Neiyi!. SAYFA 11 C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 234