25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

zer r nunanıştırmalar ve düşten düşe koşan, "bubir rüya olduğunu içten içe bil(en) ama bir türlü uyanam(ayan)" (s. 174). Inan înce'nin yaşamı ile, "çile odası" (s. 200) ve "can kuşu" (s. 183) gibi mistik tanımlamalar, dünyasal yaşamın ötesinde, ayrımlı bir kozmik/evrenscl/mistik ılkeler sistemindengelen sinyallergörünümünde. "Susuzluğun kuşattığı bir Ortaçağ" (s. 25) havası içindeki kentte, "banka hesapları (....) döviz girdi çıktılan (...) borsa dalgalanmaları (...) (ve) sigara dumanlannın sisinde" (s. 104) yıtip giden sinyallerdi r bunlar. Banka cı Burak Doğu ile çağın grotesk peygamberi Inan Ince'yi, şiirsel dış dünya betimlemeleri ile düş yolculuklarını, Gelibolu ile evrensellıği, madde ile mistik boyutu, somut yaşam ile iç dünyayı son derece başarılı bir kurgu ile bırbirine bağlamış Güney Dal; Gelibolu'da dolaşmakta olan Burak'la, ışverene belki de Tann'ya yönelik dilekçe yazdıran tnan'ı sokak arasında bir istidacıda karşı karşıya getirir. Baştan sona ikinct bölümü oluşturan bu dilekçe metni, Inan înce'nin özyaşam öyküsü yerine belki ondan daha da önemli olan düşlerini içerir. Belki de insanın gerçeği, zorunluluklann yönlendirdiği 'özyaşamı' ile de 'düşleridir'. Seyrek aralıklı noktaların birleştirilmesiyle oluşan iskelet öykü, anlatının sonunda, iç içe yansıyan aynalar örneğinde olduğu gibi sonsuzluğa açılır. Inan'ın ölümünden sonra rastlantısal olarak onun dilekçesini ele geçiren Burak Doğu'nun kendisi de okuduğu metnin içine girmiştir. Anlatı figürleri neyin düş, neyin gerçek, neyinse kurmaca olduğunun ayırdında değillerdir artık. Başlangıcı ve sonu, benzer tümceler içeren ana roman metniyle, belki de biçımsel olarak 'kısır döngü'yü çağrıştırmak istiyordur Güney Dal. Acaba rutine takılmış, bağımlılıklarla yönlendirilen yaşamlarımız birer kısır döngü müdür? insanın varoluşunun izini maddcsel, kozmik ve evrensel düzlemlerde süren ama bunu son derece rcnkli, sıcacık bir gülmecenin, insancı bir humorun perspektifinden yapan bir roman "Gelibolu'ya Kısa Bir Yolculuk". Aziz Nesin'in can acıtan toplumsal çarpıklıkları nasıl büyük bir ustalıkla gülmece düzlemine taşıdığını, ya da Oğuz Atay'ın çözümsüz birvaroluşsorunsalını'hınzırca'birgülmeceyle nasıl renklendirdiğini düşündükçe, acaba bu, bir Türk yazını özelliği mi diye sormadan edemiyor insan kendine. Usta işi bir yapıt Güney Dal'ın "Gelibolu'ya Kısa Bir Yolculuk"u. Ancak metindeki kimi yazım ve dilbilgisi yanlışları, böylesi bir yazınsal ustalıkla bağdaşmıyor. Romanm Almanca çevirisinde bu yanhşlar yok. Her yönüyle gerçek bir başyapıt Almanca çeviri. Bir yazınsal yapıt kuşkusuz en başta yazarın ürünü. Ancak okura ulaşana değin geçirdiği ikinci üretim aşamasında, yayınevi sahibinin, editörün, redaktörün, kapak tasarımcısının, dizgicinin, ciltçinin de ürünü. Dişlilerden birindeki aksama, 'yapıta haksızlık' diyebileceğimiz sonuçların ortaya çıkmasına neden oluyor. Şık cildi, birinci hamur kâğıdı ve birinci sınıf yazınsal estetiğiyle bu güzel ürünün, sonraki baskılarında gölgelerden arındınlması dileğiyle.* Gelibolu'ya Kısa Bir Yolculuk / Güney Dal/Sımavt Yaymbm/224 s. SAYF A 1 0 Hazırlayan: Cevat Çapan Şiirler/Turgut Uyar Yeni Türk şiirinin büyük ustası Turgut Uyar'ı ölümünün 9. yıldönümünde saygıyla anıyoruz Sevinç çılgın bir taraktır saclarımda" urgut Uyar, 4 Ağustos 1927'de Ankara'da doğdu. I Ortaöğrenimini Bursa Askeri Lisesi'nde, yükseköğrenimini Askeri Memurlar Okulu'nda tamamlayarak orduya katıldı. Posof, Terme, Ankara'da personel subayı olarak çeşitli görevlerde bulundu. Askerlikten ayrılıp Türkiye Selüloz ve Kâğıt Sanayi Ankara Şubesi'nde çalıştı. Isteğiyle emekli olunca lstanbul'ayerleşti. Yedigün dergisindeçıkan heceölçüsüyleyazılmışşiiriyle (Yad, 22 Haziran 1947) sanat dünyasına giren Uyar, Kaynak dergisinin düzenlediği yarışmada ikinci lik kazanınca (1948), sık sık bu dergide görünmeye başladı. Daha sonra sürekli olarak Varlık dergisinde yazdı (195055). llk iki kitabında topladığı bu şiirlerinde dile egemen, dize kurmada başanlı göründü. Genellikle esin kaynaklannı çevre izlenimlerinde aradığı bu döneminde ilgiyle izlendi. 1955'ten sonra, değişikduygularınyoğunlaştığı kişisel bir anlatım dünyasıyla "yapmacık ve özentili davranışların ötesinde kalmayıbaşaran" (Memet Fuat), hem öz hem biçim yönlerinden çeşitli açılımlargösterenbirşiir düzeyine ulaştı. Bu tür şiirlerini Yeditepe, Pazar Postası, Dost, Değişim, Türk Dili, kurucuları arasına katıldığı Dönem ve Papirüs, Yeni Dergi'de yayımladı (196672). Bir ara yeni dil olanakları içinde divan şiiri geleneğini sürdürmek isteyen şairler arasına katıldı. Sonra öyküşiir denilebilecek uzun soluklu parçalarında toplumsal temaları başarı üeişledi." BÜYÜK KAVRULMUŞ... Büyük, kavrulmuş soykırlargelir aklımahep, hep tükenince insan dayanıklığım Ağır bakır kalkanlarımızla, demir kargılarımızla döğüşüp döğüşüp geri çekilince Yorgun kollarımın en genç bir yerlerinde bir kan şeritleri akmaya ince ince Başlar yeni sulara kadar hızlı zamana, körlüğe kötülüğe, kutsal tutsaklığım Nedir senden başka kurtardığımız bu dengesiz savaştan, bu yağmadan nedir Senden gayrı, ey, bir içimi genç ormanları yüzyıllığa büyüten diri su, senden Eskimeden, küçülmeden; mutluluktan, özgürlükten, kuşakları birbirine düğümleyen Bir kadını, bir sesi, bir suçu, bir şeyi en çok o şey yapan güç yalnız sendedir Seni arayan sular, seni kışlar, seni adamlar, seni sonunda bozulmuş ordularım Sanki ay dökülürdiri balıklara, sanki gümüş şeyleri güneşlergüneşlerışıtır Yorgun kuşamlarımla, kanlarımla, gelirim, uzanır senin sabahlı gecene yatarım Bu donattığım savaş gemüeri sana, dokuttuğum bu vurucu ipekliler seni anlaBu senin içindir, sabah ormanlarına, dağlara, balıklı göllere açılan balkonlanm Sen olmadan, yeryüzünde bu ağaçları, suları, bu büyük kayaları bekletecek ne r ardır C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI ır 2 3 4 J
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear