28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

içmeye başlamıştım, sonraları yazmayı kesip sadece içtim. Bu on yd sürdü." tlk Başarılar Bukowski'nin, "kendisi kadar ümitsiz kadınlarla" içerek geçirdiği on yıl, bir iç kanamayla sonuçlanır. I lastanenin "düşkünler" koğuşunda bir düzine kan ve bir düzine glikozla tedavi edilir. Ameliyat olmayı reddetmiştir. Doktorların "ameliyat olmazsan ölürsün" ,"tek bir kadeh bile seni öldürür" uyanlarını dinlemez. Hastane çıkışı çalışmaya ve akşamları şişelerce bira içerek şiiryazmayabaşlar. "îkihaftada 60 kadar şiir." Sonra şiir dergileri listesinden seçtiği bir dergiye gönderir bu şiirleri. Wheeler, Teksas bölgesinde. Derginin yöneticisinin yaşlı bir kadın olduğunu düşünmektedir. Şiirlerin onu şaşırtacağını (panikmetresini zıplatacağını) düşleyerek eğlenmektedir. Ama sonuç öyle olmaz. Övgü dolu bir mektup alır. Bir süre sonra Harlequin dergisi bir sayısının tümünü Bukowski'nin şiirlerine avırır. O sırada Wheeler dergisinin sahibiyle yazışmayı sürdürmektedir. Ve sonunda karşdaşırlar: "Benıziyaretegeldi. Oldukçaçekici, sarışın bir kızdı. Evlendik ve Texas'a gittik. Milyoner bir ailenin kızı olduğunu orada öğrendim. Evliliğimiz ıkı buçuk yıl surdu." Bukovvski, oykulerine döner. Şiirleri de, yılda bir kitap olarak yayımlanmaktadır. Bir yeraltı gazetesinde başladığı Pis Moruğun Notları'nı (Notes of a Dirty Old Man), başka gazetelerde sürdürur. Bu notlar kitaplaşır. 1970 ydında, 50 yaşında "başkası hesabına çalışmayı" bırakır, ilk romanını yazar: Postane. "O gün den beri yazarak geçinmektedir." Romanı yayımlayan Black Sparrow Yayınevi'nden John Martin, "hayatının sonuna kadar ayda 100 dolar vaat etmiştir." Bukowski'nin ilk romanından önceki başarılarına da deginmek gerekir. İlk başarıları şiirle ilgilidir. 1964'te Kenneth Rexroth onu "önemli ve marjinal bir şair" olarak tanımlamış, 1966 yılında New Orleans'taki Outsider dergisi, "ydın yabancı şairi" seçmiş, Hugh Fox, "hayranlık dolu eleştirel" bir biyografi yazmış.Sartre ve Genet şiirlerini"coşkuylaövmüşlerdir." ^ mandı. "KIMILDADI! bak, KIMILDADI!" Ayağa kalkıp, pantolonundaki kumlarısilkeledi. "Kollan ve bacakları var! Yüzü var! "YÜZÜMÜ?" Tekrar güldüler. Anlayamıyordu. Böyle değildi gençler. Genç insanlar kötü değÜdiler. Neydi bunlar? Yardarına gitti. "Yaşlılığın utandacak bir yanı yoktur." Gençlerden biri kutu birasını bitirip fırlattı. "Harcanmış yıllarda vardır babalık. Harcanmış biri gibi görünüyorsunbana." "lyi bir adamım hâlâ evlat." "Kızlardan biri altına yatsa ne yaparsın babahk?" "Bu şekilde KONUŞMA, Rod!" Uzun kızd saçlı bir genç kızdı konuşan. Rüzgârda saçlarını düzeltiyordu, Rüzgârda uçuşuyor gibiydi, ayak parmakları kumlara gömülmüştü. "Ne dersin babahk? Ne yaparsın? Ha? Ne yaparsın kızlardan biri altına yatsa?" Yürümeye başladı, battaniyelerinin etrafından dolanıp kumda yürüdü, kaldırıma doğru. "Neden o zavallı adamla böyle konuştun, Rod? Bazen NEFRET ediyorumsenden!" "GELBURAYA,gÜ2elim!" "HAYIR!" Arkasına baktı ve Rod'un kızı kovaladığını gördü. Kız bir çığlık attı, sonra güldü. Sonra Rod kızı yakaladı ve kumlarda yuvarlanddar, güreşip gülüşerek. Diğer çiftin ayağa kalkıp öpuştüklerini gördü. Kaldırıma ulaştı, bir banka oturdu ve ayağındaki kumları temizledi. 1 8 S Ayakkabdarını giydi. On dakika sonra odasındaydı. Ayakkabdarını çdcardı ve yatağa uzandı. Işık yakmadı. Biri kapıyı çaldı. "Bay Sneed!" "Evet!" Kapı açddı. Ev sahibesi Bayan Conners'dı gelen. Bayan Conners 65'indeydi, yüzünü göremiyordu karanhkta. Karanlıkta yüzünü görememesi iyiydi. "BaySneed?" "Evet?" "Çorba yaptım. Güzel bir çorba. Size bir tas getirebdir milim?" "Hayır, istemiyorum." "Hadi Bay Sneed, nefis bir çorba, çok güzel! Bir tas getireyim size!" "Eh.peki." Ayağa kalkıp iskemleye oturdu ve bekledi. Kadın kapıyı açdi bırakmıştı, içeri îbdt süzülüyordu. Bir ışık demeti, bacaklarına ve kucağına düşen bir ışdc demeti.Kadın çorbayı oraya yerleştirdi. Bir tas çorba ve bir kaşık. "Seveceksiniz Bay Sneed. lyi çorba yaparım." "Teşekkürederim," dedi. Oturmuş çorbaya bakıyordu. Çiş sarısıydı. Tavuk suyu çorba. Etsiz. Çorbadaki yağ kabarcddarına bakıyordu öylece. Bir süre oturdu. Sonra kaşığı çdtarıp bifoniyerin üstüne koydu. Sonra çorbayı pencereye götürdü, tel örgüyü açıp sessizce döktü çorbayı toprağa. Küçük bir buhar bulutu oluştu, sonra dağddı. Tası şifoniyerın üstüne koydu, kapıyı kapattı ve yatağa girdi. Her zamankinden daha karanlıktı, karanlığı severdi, karanlık anlamlıydı. Çok dikkatli dinleyerek okyanusu duydu. Okyanusu dinledi bir sure, sonra iç geçirdi, derin bir iç geçirdi ve öldü. • L C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I SAYFA 13
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear