Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Feylesof Rıza Tevfik, hayli ilginç, ilginç olduğukadarda çelişkilerle dolu bir adam. Kitabın hoş yanlarmdan biri yakın tarihimize kendiçapındabir ışık tutması, biri detarih kitaplarında bulamayacağımız ayrıntılardan söz etmesi. GÜRHAN TÜMER ıie (Ustte. soldalAm man'daesı NazlıHa nım ve ku cukoğlu Nazıf ıle (Ustte.sağ da) Cocukları Saıd ve Na zıfıleiYan da) Feylesof Rıza Tevfik'in "Biraz da ben konuşayım" ı lletişimden çıktı aşı daha o kadar değil ama, ııpkı bir Ilachette gibi, bir Varlık gibi, başlıbaşına bir "ekol" oUu İletişim de. Birçok kitabın yanısıra, İstanbul Dizisi, Cep Üniversitesi, Türkiye Ansiklopedibi, Tarih ve Toplum Dergisi, unutulmaz hizınetler hiç kuşkusuz. Bütün bıınlar, kültiir tarihimiz, basın tarihimiz içindeki önemli yerlerini çoktan alddar. Ve işte bir kitap daha İletişim'den: "Biraz da ben konuşayım." Konuşan ya da daha doğrusıı, yazan: Rıza Tevfik. Biricik "feylesofumuzun" felsefesi o kadar derin değildi, özgün de değildi. Kendisinin de söylediği gibi, Herbert Spencer'i, "iistad itihaz" etmişti kendine. Yaşantısina gelince, hayli derbederceydi, çalkantdıydı: Okullardan kovulmııştu, hapislerdeyatmıştı, Meclisi Mebusan'a girmişti, Maarif Nâzırı olmu^tu. Şiirler ve Hurufilik'le ilgüi Fransızca bir kitap yazmıştı. Ve sürgü ne gönderilmişti. Evet, sürülmüs.tü, çünkü 150'liklerdendi, çünkü Sevres'e imza koyanlardandı. 600 yıllık bir inıparatorluğun idam lermanı olan bu sözümona barış anlaşmasından, kitapta yeterince sözedili Y Tarihe inanmayan tarihci "Efendiler, raporunuzu okuduk. Siz bu raporda öylc birtakım meselelerden dem vurmuşsunuz ki, onlar hakkında mülâhaza beyan etmek ancak dört büyük devletin selâhiyeti dairesindedir." Yani bize şuncacık söz hakkı tanımıyorlar. Çok doğal, değil mi ki savaşı kaybetnıi^iz. Burada asıl üzerinde durmak istediğim, Rıza Tevfik in tavrı. "Biraz da ben konuşayım" da, onu, işbirlikçi bir vatan haini olarak görmüyoruz. Diyor ki:"... Beni Sevres muahedesini imzaya sevkeden manevi ve vicdanî sebeplerden biri de, Yunan ordusunun ve bilhas!>a zabitlerinin İzmir'de ve İzmir havalisinde ırz u cân ziyankârlıklarıdır (...) Bu katliamı bir an evvel durdurmayı ve sulhün imzasını tâcil ederek bu fezahatleri önlemeyi kâr sayıyordum." Ne kadar ilginç değil mi? Aynı nedenler, Mustafa Kemal'in, tam tersi birtepkigöstermesinenedenolmuştu. Elbette ki herkes Mustafa Kemal olamıyor, olamaz: Ancak, şunu da vurgulamak istiyorum: Bu kitabı okuduktan sonra, Rıza Tevfik'in, hiç de kötü niyetli olmadığına inanıyor insan. Gerçekten de, Clemenceau'nun az önce aktardığım konuşmasından sonra, az kalsın felç ulacakmış feylesol, o kadar iizülmüş ve kızmış. "Biraz da ben konuşayım", yalnızca Sevres'den sözetmiyor elbette ki. Daha başka şeyler de anlatıyor Rıza Tevfik. Örneğin bir jurnal üzerine tutuklanışı, "muzır" kitaplarının çuvallara doldurularak nezarethaneye getirilişi, bunların ayıklanışı, tam bir trajikomedi. Cüler misiniz ağlar mısınız? Ve nasıl olur da, tarihin tekerrür ettiği ni düşünmezsiniz? Şusatırlarabakın: "'Efendim siz muzır olan kitaplarınızı bizzat kendiniz ayırıp bize teslim edin!' dedÜer. Acayip, bendenize nasıl inanırsınız? Beni müttehem edecek kitapları ben size nasıl gösterebilirim. İyi biliyorum C U M H U R I Y E T K İ TA P S A Y I 1 7 7 yor. Zamanın Sadrazamı Damat Ferit Paşa'nın şaşkınlığının, sarsaklığmın, beceriksi/liğinin, Cıımhuriyet sonrası resmitarihinbiryakıştırmasıolmadığını, birgerçek oîduğunu, çok iyi anlıyor insan bu kitabı okuyunca. Bu paşa, gerçekten habersizmi^ dünyadan. Osmanlı'nın egemenliği altında artık hcınen hemen hiçbir Müslüman ülke kal mamışken, hepsi kazan kaldırmışken, hâlâ daha dinin sağladığı bütünlükten sözetmiş Sevres'de. Kimseye, yani öteki üyelere, bu arada Rıza Tevfik'e de şuncacık danışmaksızın, tek başına ha zırlamış konuşmasını ve galip ve mağrur ve küstah Bati'nın temsilcileri önünde, buranı buram bir Türk aksanı ile Fransızta olarak, kekeleyerek, üste lik de çok hafif bir sesle okumuş. Bıınun üzerine, toplantıya başkanlık eden Clemenceau demiş ki: "Lütfen siz evvelâ lâyihayı bize veriniz. Biz içeride müzakere odasında bunu mütalâa ederiz. Bunu itıtizârende.sizlütrenbüleye le^ril buyuıun." Bira/ sonra geri döndüklerinde de, söyledikleri ^uynıuş: SAYFA 10