25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

/. Patterson ve P. Kim'in araştîrması: Amerikalılann GerçeğiSöylcdigi Gün Ask, para ve si TheDayAmericaToldTheTruth: What People Really Believe About Everything That Really Matters/James Patterson and PeterKim/PrenticeHall/270pp./$ 19.93 TALİPKÜÇÜKCAM lkemizde son birkaç yıl içinde yaygınlaşmaya başlayan alan araştırmalan Batı toplumlarında ve Amerika'da çok uzun ydlardır yapılıyor. Özellikle sosyolojik veya sosyalpsikolojik içerikli bu araştırmalar geniş kitleler arasından örneklem grupları seçilerek yapılıyor ve seçilen deneklere anket ve mülakat yöntemiyle çeşitli konulardaki duygu, düşünce ve inançları soruluyor. Bu konular arasında cinsellikten politikaya, sanattan dine kadar uzanan, yani bireyi ve toplumu doğrudan ya da dolaylı olarak ilgilendiren hususları bulmak mümkün. Söylediğimiz gibi kamuoyu araştırmaları Türkiye'de yeni yeni yaygınlaşıyor. Halbuki çeşitli konuları içeren geniş ve sürekli kamuoyu yoklamaları hem toplumu daha iyi tanıruada hem de toplumsal değişmeyi daha yakından izleme konusunda ipuçları verebilir. Judith H. Dobrzynski Amerikan toplumunun çeşitli konulardaki eğilimlerinin araştırıldığı bir anket sonuçlarının derlenmesinden oluşan kitabı tanıtırken şöyle söze başlıyor: "Birçok insanın kendine sakladığı sırlan ve duyguları vardır. Birey bu sırlarını ve duygularını ne eşi, âşığı veya akrabası ne de arkadaşı ile paylaşır. Ne var ki bazı durumlarda bu insanlar en gizli düşüncelerini bir daha asla görmeyecekleri bir yabancıya aktarırlar." Bu düşünceden hareketle iki araştırmacı James Patterson ve Peter Kim 1990 yılında Amerikan halkının psyche circa'sını incelemeye karar verirler. Araştırmacılar elli ayrı bölgeden belirledikleri deneklere aşk, aile, din, politika, iş ve toplunı konularında sorular yöneltirler. Bin sekiz yüz kişiyle mülakat yapan araştırmacılar buna ilaveten üç bin yedi yüz kişiye anket formları dağıtırlar. Araştırma bulgularına göre deneklerin sırlannın büyük bir çoğunluğu (% 71) cinsellikle ilgili. Doğal olarak buna eski aşklar ve ihanetler de dahil. Evli olanların % 3 l'i eşlerini aldattıklarını ve bu ihanetin ortalama bir yıl sürdüğünü itiraf etmişler. Cinsellikle ilgili en yaygın fantezi oral seks olarak kendini gösteriyor. Erkekler yeteri kadar seks yapamamaktan yakınırken, kadınlar ön sevişmenin kısalığından şikâyet ediyor. Araştırma bulgularına göre birçok Amerikalı 'vaziyete' göre karar verme ve davranma eğiliminde; yani çalmak, yalan söylemek ve içmek gibi konularda 'vaziyete göre' hareket etmeyi yeğliyorlar. Ankete katılanların üçte ikisi şiddet ve kaba kuvvet kullanmayı hoş görüyor. Kendi toplumlarına pek fazla ilgi duymayan deneklerden üçte ikisi toplumsal faaliyetlere zaman ayırmıyor. Bunun doğal bir sonucu olarak deneklerden büyük bir çoğunluğunun (% 72) kapı komşulannı tanımadıklarını öğreniyoruz. J. Patterson ve P. Kim'in araştîrması Amerikan toplumunun materyalist tabiatına ve ilişkiler düzeS A Y F A U Patterson ve Kim'in yaptığı arastırmanın bulgularına göre deneklerin % 311 eşlerlnl aldattıklarını; %25'l 10 mllyon dolar karşılığında eslerlnt terketmeye hazır olduklarıni; üçte Iklsl de kaba kuvvet ve $lddet kullanmayı ho$ görduklerlnl bellrtlvorfar. yinde de ne kadar yüzeysel olduklarına ilişkin bir yığın delil sunuyor. Işte size Amerikan materyalizminin ulaştığı boyııttan bir örnek: Araştırmaya katılanların%25'i 10 milyon dolar karşılığında ailelerini terk etmeye hazır olduklarını ve % 23'ii de aynı miktarda para için bir hafta süreyle fahişelik yapabileceklerini ifade etmişlerdir. Hatta bu ıııikiar mülakat sırasında 2 milyona dolara kadar inmiştir. Hayatlarının hangi veçhesini değiştirmek istedikleri sorusuna ise örneklem grubunun üçte ikisi hemen servet ve mal varlıkları cevabını vermiştir. Zengin olma ve malamülke gark olma rüyası gençlerde daha baskın. Hayır kurıımlarına hiç maddi yardımda bulunmayanların sayısı hiç de az değil (yaklaşık % 33). Arastırmanın iş dünyası ve iş ilişkileri hakkındaki bulguları ise materyalist dünya görüşünün bu alanlara nasıl yansıdığıru açıkça ortaya koyuyor. Yöneticilerin işçileri yıldırdığı, güvenlik standartlarını ihlal ettiği, kadınlara ve azınlıklara karşı ayrımcılık yaptığı, insan sağlığını tehdit eden üretim yaptıkları ve düpedüz suç işlediklerine işaret ediliyor. Yöneticilerin durumu böyle. Ya işçiler? Yöneticiler gibi emekçilerin iş ahlakında da erozyonlar olduğunu gözlüyoruz. îşçilerin bir kısmı haftalık toplam çalışma saatinin yedi saatini başka şeyler yaparak geçiriyorlar. Yani içerek, uyuşturucu kullanarak veya hasta olmadıkları halde hasta olduk larını söyleyerek iş saatlerinden çalıyorlar. Çalışan kesimin % 50'si kişilerin çok çalışarak değil, siyasi ilişkiler ve kandırmaca yoluyla işlerinde yükselebileceklerine ve terfi edebileceklerine inanıyor. Araştırmaya katılanlarıo ifadelerine göre çocuklarm % 20'si on üç yaşından önce cinselliği tecrübe ediyor. Deneklerin yandan çoğu ( % 60) daha önce en azından bir kere bir suçun kurbanı olduklarını belirtirken, Amerikalı kadınların erkeklere oranla daha olumlu bir karakter çizdiklerini, örneğin erkeklerden daha az yalan söylediklerini ve hasta nıımarası yaptıklarını öğreniyoruz. Buna karşın kadınların erkeklere oranla daha şüpheci oldukİarını ve başkalarmın cep ve cüzdanlarını karıştırma, mektuplarını okuma ve telefonlarını dinleme eğilimlerine sahip olduklarını da öğreniyoruz. J. Patterson ve P. Kim, çağdaş Amerikan toplumunun değişik konulardaki düşünce ve eğilimlerine ilişkin bir çeşitleme sunuyor. Şüphesiz bu araştırmada kuüanılan örneklem grubu sayısının sınırlı olması bulguların bütün Amerikan toplumuna mal edilmesini zorlaştırır. Ancak kamuoyu yoklamalarındaki yanılma payını da dikkate alarak bu tür kitlesel araştırmaların kesin olmasa bile genel ipuçları verebileceğini kabul etmek gerek. Bu anlarada kendi toplumumuzu ve toplumsal yapımızı anlayabilmek ve çözümleyebilmek için Türk sosyal bilimcilere önemli görevler düşüyor. Toplumsal yapımızın bir haritasını çizebilmek için kitleler üzerinde alan araştırmaları yapılması gerekir. Her ne kadar üniversite çevrelerinde bu bilinç olıışmuşsa da yapılan araştırmaların nicelik ve nitelik bakımından yeterli ve doyurucu olduğunu savunmak zordur. Bu nedenle bilim adamlarının ve ilgili kamu kurumlarının J. H. Dobrzynski'nin anlatımıyla tanıtmaya çahştığımız araştırmaya benzer nitelikte ve belki de daha geniş içerikli bir "Tiirklerin Gerçeği Söylediği Giin"ü bilim hayatına kazandırmalannı bekliyoruz. D C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 74
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear