Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
90'LI YILLARIN ÇALIŞMA YAŞAMINA EYLEMÜ OLARAK ÜİREN BJR KONU: G E Ç M İ Ş İ N G E L E C E f i l Şaşkınlıktan Şaşkınlığa Özgür Bir Toplumda Bilim / Paul Feyerabend Çeviren: Ahmct Kardam / Aynntı Yayınlan Memup sendikacılığı Memurlar ve Sendikal Haklar/ Prof. Dr. Mesut Gülmez/İmge Kitabevi Yayınlan Kasıml990,Ankara/318s. B MEÜHCEVDETANDAY ugün bilime olan saygımız, ona karşı bir korkuyu da içinde taşımaktadır. Saygımrz büyüdükçe bu korkumuz da artmaktadır. Çünkü biJinemeyenden, anlaşılamayandan kurku doğaldır. Ve artık bilim dünyası (buna bilim adamlarının dünyası da denebilir) bi/im dünyamızdan ayrılmıs,tır; onun içine giremeyiz, ona karışamayız, hele onu hiç eleştiremeyiz. Başka bir deyişle demokratik özgürlüklerimiz ve yaşam biçimimize yabancı bir otoritedir bilim dünyası. İşte elımizdeki kitabın yazarı Paul Feyerabend buna başkaldırmaktadır, "Halk, başanya giden mcvcut yolları bozmaksızın bilimsel projelerin tartışılmasına katılabilir" diyor. Demek, Kafka'nın girilemez olan kâbus şatosunda bizim de yerimiz vardır, olmalıdır. Sadece bu özet tanıtımın bu kitabı ilginç olmaktan çıkaracağını biliyorum; bunun için de diyeccğim ki, okumaya başlar başlarnaz büyusüne kapılıverdiğinı "Özgür Bir Toplumda Bilim" Rünlerdir elimden düşmüyor, ögrendiklerim ise bende yepyeni düjiincelerin doğmasına yol açıyor, bilim tarihini baştan başlayarak gözden geçirmc gereksemesini duyuyorum. Rilimler ileıliyor, bilimleri kuran bukışlar, yeni bııluşlar tarafından eksitiliyor; ama bu yüzden bilim tarilıi, artık bilimsel ussallığa sığmayan eski buluşların, deyim yerinde ise, bilimdıs/nın tarihi olnıa durumuna düşmüyor Burada şa^ırtıcı bir süreç söz konusudur: Bir zamanlar doğruluklarından hic. kuşkulanılmayan, ama yeni buluşlarca eskimiş duruma diişen eski buluşlardan bu yeni buluşlara geçijte bize inancımızı değiştirmekte yardımcı ya da etkin olan ııedir? Bu soruyu "sağduyu" diyerek yanıtlamamız pek yerinde olmayacaktır. Çünkü, diyelim, dünyanın dönmediğine ilişkın inancımız da sağduyumuza dayanıyordu. Yüksa sağduyumuz da değişiyor mu? Sağduyu nedir? İşte, elimizdeki kitap yer yer bu gibi f'elsefi boyutlara uzanmaktadır, Galileo'nun, tki Temel Dünya Sistemi Üzerine Diyalog adlı yapıtında, Kopernik'in rolünü oynayan Salviati, Kopernikçilerin sayılarının azlığı karşısında şaşkınlığım dile getiren Sagredo'ya şoyle diyor: "Pythagorascı görüşün (yerkürenin hareket ettiğini söyleyen görüşün) bu kadar az sayıda yandaşı olması scni düşündürüyor, ben ise, bugüne dek nasıl oluyor da bu görüşü benimseyerek onun peşi sıra gidenler olabiliyor diye şaşıp kahyorum. Kaldı ki, bu görüşe sahip çıkarak onu doğnı kabul edenlerin bu seçkin sergilerini de doğrusu hiç takdir edemiyorunı: Duyularını, hem duygusal deneyimin hem de usun onlara açıkça tersini gösterdiği bir şeyi, salt zekâ gücüne dayanarak yeğleyecek kadar zorlamışlardır .. Yıllık harekete açıkça ters düşen deneyimlerin gözle görülür gücü gerçekten de o denli büyüktür ki, Kopernik'in usun duyıım karşısında büyük bir zafer elde etmesini sağlayabildiklerini düşündüğümde, şaşkınlığım sınır tanımıyor." Demi'k oluyor ki, bilim tarihi, şaşkınlıktan şaşkınlığa düşmemızintarihidir. O İSMAİLMVER* emurların sendikalaşmasına ilişkin 6O'lı yıllardaki kısa süreli deneyimlerden sonra, 9O'lı yıllarda çalışma yaşamının gündemine ycniden hızla eylemli olarak giren bir konu memur sendikacılığı. Memur sendikacılığı konusunda, bugün yasal bir düzenleme yok. Ancak yasal düzenleme gerekliliği süreklizorluyor. Anayasada memurların sendika kurabilmelerini cngelleyici bir düzenleme yok. Onaylanan, uluslararası sözleşmeler c;erçevesinde memurların sendikal örgütlenmeleri nasıl gerçekleşecek? Yasal düzenleme olmaması, memurların sendikal örgütlenmelerinin engellenmesi veya önlenmesi sonucuna bizi götürebilir mi? İşçilerin örgütlenme ve toplu iş sözleşmesi, grev haklarını düzenleyen 2821 ve 2822 sayılı yasalar çerçevesinde memur sendikacılığını değerlendirmek olası değil. Değişik kesimlerdeki memurların, sendikalaşma girişimlerini ve bu girişimlerin idari organlarda ve yargı organlarındaki gelişen serüvenini yaklaşık iki yıldır sürekli olarak sadece basından izliyoruz. Memurların örgütlenmeye yönelik değişik eylemleri, gösterileri de konuyu sürekli gündemde tutuyor. Memurların sendikal hakları ve sendikacılığı konusunda başvurulacak Türkçe kaynak da hemen hemen hiç olmadığından, bu girişimlerin ve tartışmaların nasd sağlıklı bir şekilde değerlendirileceği de söz konusu. İşte, gündemdeki bu tartışma konularına yanıt vermekten de öte memur sendikacılığımn dünyadaki * tsmaıl Bayer Çaltjma ve Sosyal Guvenlik Rükanltğf liaj 1} Mukonumu ve Türkiye'deki durumu, Prof. Dr. Mesut fettijtdır. G'ülmez'in "Memurlar ve Sendikal Haklar" kitabında ele alınmıştır. Konunun yasal çerçevesinin değerlendirilmesi yapılıp, birçok soruya ışık tutabilecek açıklamalara yer verilmiştir. G ü n d e m d e yoğun olarak yur alan memur sendikacılığı konusu ile ilgili yayımlanmış olan bu çahşmanın, kamuoyuna sunulmasından bu yana, üzerinde dvı mlmamış, olması, değcrlendirilmemesi, tartışılmaması kar^ısında şaşkınlığımızı belirtMI.ML Kİ \KIN SI.MJIKU OW f.S/ Ml ARIN Kİ.SA l)h,\hi İM l.LRİNDh.N SONRA 9<) Ll İIL1.ARDA meden geçemeyeceğiz. YFNİDEN (iVNDEMEGELDl A VRUFA YA YÜ/.ÜNÜ ÇEVİREN TÜRKİYE İÇİN ÖNEMI.I BİR KONV M Prof. Dr. Mesut Gülmez, önce 1961 Anayasası ve memurların sendikal hakları üzerinde duruyor. Bu dönemde yapılan yasal düzenlemelere ilişkin tasarı, rapor ve görüşmeler ayrıntılı olarak ele alındıktan sonra Devlet Personeli Sendikaları Yasası ve sendikacılığı ile Devlet Memurları Yasası ve sendikal haklar değerlendiriliyor. Anayasa Mahkemesi ve memurların sendikal haklarına ilişkin görüşlerde aktarıldıktan sonra 1971 anayasa değişikliği ile getirilen memura sendika yasağı inceleniyor. Geçmişin bu değerlendirmelerinin ışığında 1982 Anayasası ele alınıp, bu anayasa çerçevesinde sendikal hakların konumu irdeleniyor. Gözlerimizi, ülkemizden dünyaya çeviriyoruz. Dünyadaki kamu görevlilerinin sendikal hakları ile ilgili, büyük bir titizlikle derlenen gelişmeleri izliyoruz. Yine ayrıntılı bir biçimde uluslararası belgelerde memurların sendikal haklarını inceleyen Prof. Gülmez, ILO denetim organlarında 1980 öncesi ve sonrasında, memurlarm sendikal haklarına ilişkin Türkiye'nin nasıl değerlendirildiğini bizlere çarpıcı bir şekilde aktarıyor. Çalışmanm son bölümü ise memur sendikacılığı konusunda içinde yaşadığımız sıcak günlerdeki gelişmelere ayrılmış. Yasak önyargısının aşıknası, memur sendikacılığı konusundaki yeni örgüdenme girişimleri safha safha ayrıntılı bir şekilde aktarılarak 1990 sonlarına kadarki olaylar ve yargı organlarında geçirilen aşamalar aktarılıyor. Günümüze ve bundan sonraki gelişmelere ışık tutmaya çalışan, yorucu ve sabırlı çahşmanın özgün bir ürünü. Ancak bu çalışmanm günümüzde hâlâ daha değerlendirilmemiş olması eksikliğinin altını özellikle çizmek istiyorum. Memur sendikacılığı konusunda girişimde bulunan, bu konuda söz söylemek isteyen herkesin, memur sendikası kurucusu olandan, üye olmak isteyen herkese kadar geniş bir kesimin mutla ka okuması ve değerlendirmesi gereken bir çalışma. C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 8 9 S A Y F A