05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

DEMOKRASİ VE YELLOWSTONE’UN KURTLARI Demokrasiyi anlamanın değişik yolları üzerine Demokrasi, çeşitliliği koruma, değişimi ve gelişimi sürekli kılma, şiddeti, her türlü kıyımı, yok ediciliği önleme sanatıdır. Mustafa Sağlam, Eğitimci, mustafasaglam62@hotmail.com Y ellowstone Ulusal Parkı (Yellowstone National Park), ABD‘de Idaho, Montana ve Wyoming eyaletlerinde yer alır. 1 Mart 1872‘de Devlet Başkanı Ulysses S. Grant‘ın imzasıyla ABD’nin ve Dünya’nın ilk ulusal parkı oldu. 2010 yılında 3.7 milyon kişi ziyaret etti. Yellowstone National Parkı memeliler, kuşlar, balıklar ve sürüngenlerin yüzlerce türüne ev sahipliği yapar. Yellowstone’da özellikle boz ayı denen grizzly türü, siyah ayı, buffalo, elk geyikleri, antiloplar, kurtlar, çakal ve vaşaklar yoğun olarak bulunur. Ayrıca parkta yaklaşık 1100 çeşit yerli bitki, 200’den fazla egzotik bitki var. Yaklaşık yüzyıl önce çiftçiler, hayvan yetiştiricileri ve de Amerikan hükümeti şöyle bir kanaate varıyorlar: Hiçbir yararı olmayan bu kurtlar, ceylanları, geyikleri avlıyor. Bu canavarların hiçbir yararı yok, bunları yok edelim ki geyikler rahat etsin.. Ve kurtların kökünü kazıyorlar. Sonra ne oluyor? Hızla çoğalan geyikler otlakları yok etmeye başlıyor. Buna bağlı olarak tüm eko sistemde (erozyon, diğer canlıların yaşam alanları, su dolaşımı gibi vb) çökme baş gösteriyor. Daha sonra park görevlilerinin aklı başına geliyor. Kanada’dan getirilen kurt sürülerinin ortama adapte edilmesiyle park eski haline getirilmeye çalışılıyor. Buradan doğa adına çıkaracağımız ders; doğada her varlık, zincirin halkası gibidir, halkadaki kopma ve eksilme “domino taşı etkisi yaparak” diğer canlıları da etkilemektedir. Biz buna eko sistem (eko denge) diyoruz. Doğa bu dengeyi kurma ve sürdürme çabası içindedir. Doğada çeşitlilik ne kadar fazla oluşursa, canlı türlerinin kaliteli olması ve olumsuzluklara karşı ayakta kalma mücadelesi o kadar artmaktadır. Bir anlayışa göre, üreme olayında erkek ve dişinin ayrı ayrı olmasının bir nedeni de, doğanın genetik çeşitliliği artırma ihtiyacından başka bir şey değildir. şehre iniyorlar. Fareler de yılan yumurtalarını yiyerek onları dengede tutmaktadır. Biz hangisine zararlı hangisine faydalı diyebiliriz. İkisi de zararlı ikisini de yok edelim dersek, o zaman bu eko sistem içinde diğer canlıların yaşamı da olumsuz yönde etkilenir. Ülkemizde Fenerbahçe ve Galatasaray kulüpleri arasında rekabet had safhada geçmektedir. Bu takımların taraftarları arasındaki çekişme bazen taraftarların kavgalarına, bu kavgalarda yararlanmalara hatta ölümlere bile neden olmakta. Bu tür karşılaşmalarda aşırı tepki gösteren taraftarlara şu soruyu soralım: rakip takım olmasa bizim takım olur muydu? Karşı takımı kökten yok etsek, bizim takımın varlığının bir anlamı kalır mı? Karşı takım bizim çelişkimiz. Bizi disipline ediyor. Bizim değişmemizin ve gelişmemizin sebebi oluyor. 1980 sonlarında Sovyetler Birliği yıkıldı. Dünya o zaman iki kutuplu bir dünya iken, daha sonra Amerikan egemenliğinde tek kutuplu bir dünyaya dönüştü. Tüm dünya şu kanaata varmıştı; artık bundan sonra soğuk savaş dönemi sona erdi, Dünya’da savaşlar sona erecek, anlaşmazlıklar en alt seviyeye inecek. Amerika cephesinde ise ben artık dünyanın tek hâkimiyim, bundan sonra ben istediğim şekilde hareket ederim. Durum hiç de böyle olmadı. Tek kutuplu Dünya’da savaşlar daha çoğaldı, acılar anlaşmazlıklar daha da beter oldu. Amerika’da ekonomik krizler baş gösterdi. Hatta neredeyse dünyada Sovyetlerin boşluğunu dolduracak Amerika’yı dengeleyecek ikinci bir süper güç duasına çıkıldı. Günümüzde Avrupalı devletler demokrasi kültürü açısından diğer toplumlara göre hayli yol aldı. Mesela insanlık var olalı beri biseksüel ilişkiler tüm toplumlar tarafından lanetlendi, cezalandırıldı. Fakat demokrasisi gelişmiş toplumlar bu insanların tercihlerine saygı duyuyor. Bu olayı piyasa ekonomisinde gözlemleyebiliriz. Ekonomi piyasasında değişimin ve gelişimin süreklilik kazanması için kurallar dâhilinde rekabet ortamının oluşması gerekir. Buna genel anlamda serbest piyasa ekonomisi diyoruz. Örneğin serbest piyasa ekonomisinde aşırı derecede semirmiş, büyümüş karteller, gelişmiş ülkelerde suçtur. Çünkü onlar, çevresinde bulunan diğer şirketleri yok etmektedir, dolayısıyla rekabet ve mücadele ortamını da. Bu da değişimin ve gelişimin önünde en büyük engeldir. Kartelleşen bu devasa şirketler o anda çok faydalı görülebilir ama, bu haliyle, zaman içerisinde piyasaya zarar vereceği günümüzde artık bilinmektedir. ABD hükümeti Microsoft’u, çok büyüdüğünü rakiplerine yaşam alanı bırakmadığını, rekabet ortamını yok ettiğini söyleyerek parçalanıp küçülmesi konusunda uyarmış ve dava açmıştır. Düşünüyorum o halde varım. Bir şeyden şüphe etmiyorum, o da her şeyden şüphe ettiğimdir. Bilimsel metodoloji de, her doğruladığımız olgu yadsınmak için vardır. Mutlak doğru, mutlak mükemmeliyet diye bir şey yoktur. Avrupa topluluğuna adaylığımız nedeniyle, 6 yıl önce eğitimde yeni bir program uygulamaya konuldu. Bu programın genel çerçevesi, toplumda demokrasi ve hoşgörü kültürünü geliştirmektir. Bu programda, öğrencinin bilgiye ve doğruya ulaşmasında, onu özümsemesinde hatalı ve yanlış dediğimiz fikirler de önemlidir. Maalesef hata yapılmadan doğruya pek ulaşılmıyor. Ben bir eğitimci olarak, sınıfta bir soruyu tartıştığımda, önce bilen öğrenciye söz hakkı vermem. Eğer önce çalışkan öğrenciye söz hakkı verirsem soru bir anda çözülür, biter diğer öğrenciler hatta soruyu bilen öğrenci bile olayı her yö nüyle özümsemeden geçiştirilmiş tartışma bitmiş olur. Burada en zayıf öğrenciden daha çalışkan öğrencilere doğru giderek öğrenciye söz hakkı verilmeli, bazen yanlış konuşan öğrencinin yanlışlıkları tartışılarak, tartışma ortamı yaratılarak, kıyaslamalar yapılarak en yakın doğruya ulaşılmalı. Yanlış ta olsa, her öğrencinin fikri muteberdir ve gereklidir. Bu programda öğrencinin doğruyu bulup söylemesinden çok, fikrini eksik yanlış demeden açıklaması, kısıtlamaya tabi olmadan özgürce derse katılımı önemlidir. Değerlendirme de buna göre yapılır. Ne yazık ki uygulamada bunun tam tersi yapılmakta, öğrencinin, abartmıyorum ana sınıfından itibaren hiçbir tartışma ortamı oluşturmayan test sistemi içine sıkıştırılarak kısa yoldan kesin doğruyu bilmesi, bulması istenmektedir. Bu uygulamalar yatılılık sınavları, bursluluk sınavları, SBS, OKS, LYS sınavları, üniversite giriş sınavları vb olarak sürekli gündemde tutulmaktadır. Yeni getirilen programın felsefesine aykırı olan bu uygulamaların demokrasiye, dolayısıyla gelişime ne kadar katkıda bulunacağını varın siz düşünün. Küçük küçük hatalar yaparsak büyük büyük hataları daha az yaparız. Çünkü yaşamı anlamak ve öğrenmek için hatalar kaçınılmaz ve gereklidir. Değişim ve gelişim için hatalar ve yanlışlar gereklidir. İşte demokrasi bize, daha büyük hatalar yapmamak için küçük küçük hatalar yapma, yanlış yapma ve düşünme lüksünü sağlamış oluyor. Günümüzde görülen o ki demokrasi dışındaki yönetimler ne kadar iyi niyetli olursa olsunlar, zaman içinde kendini yenileyemeyerek yok oluyor. Demokrasi bir açıdan toplumun kendini tekrar tekrar yenileme yetisidir. Doğada sürdürülebilir kaliteli yaşamın var olması için, çeşitliliğe ihtiyaç vardır ve her varlık burada yerini almıştır. Çeşitlilik ne kadar fazla ise yaşam kalitesi o kadar iyidir. Bir varlığın yok olması diğer tüm varlıkların yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir. İnsanın evrimleşmesi, diğer canlılardan farklı hale gelip bugünkü durumuna ulaşmasının temel nedenlerinin biri de, baştan beri beslenme şekli ve buna bağlı olarak besin çeşitliliğindendir. Hiçbir canlı insan kadar beslenme çeşitliliğine sahip değildir. Beden ve beyin yapısı bu çeşitliliğe bağlı olarak değişmiştir ve gelişmiştir. Örneğin; çok çeşitli meyvelerle beslenen insanoğlu bunları elde etmek için ayağa kalkma, dala uzanma, dala tutunup ağaca çıkma, daldaki meyveleri düşürmek için alet (sopa, taş vb ) kullanma ihtiyacı hissetmiş ve buna bağlı olarak organlar değişime ve gelişime uğramıştır. Aynı zamanda bu çok çeşitli meyvelerden, çok çeşitli vitaminler ve proteinler alarak vücudun, beynin daha da güçlenmesini, değişmesini ve de gelişmesini sağlamıştır. Karşıt fikir olmadan tartışma ortamı yaratılamaz ve tartışma olmadan da doğruya yaklaşılamaz. Lise matematik dersinde, olmayanı eğri metodu diye bir yöntem vardı. Bu yöntemle, bir teorinin ispatında yanlış yoldan giderek, doğruyu daha iyi kavramamız sağlanıyordu. Demokrasiyi oluşturmak için bırakalım karşıt fikirleri, yanlış bilenen fikirlere de ihtiyaç vardır. ÇEŞİTLİLİĞE İHTİYAÇ DEMOKRASİ VE HOŞGÖRÜ CBT 1300/ 18 17 Şubat 2012 Demokrasi bir kurallar ve dengeler manzumesidir. Orada her fikir yerini almalı, fikirlerin yaşamına müdahale edilmemeli. İnsan yaşamına kasteden düşüncelerin dışında hiç bir düşünceye sınırlama getirilmemeli ve orda tüm fikirler özgürce yaşamalı, yok edilmemeli, kurallar dâhilinde birbirleriyle rekabet edebilmeli. Bir fikir ne kadar doğru olursa olsun, eğer diğer tüm fikirler yok olsun sadece doğru olan fikir(üstün fikir, semirmiş fikir) yaşasın diyorsak, maalesef o doğru olan fikir bir zaman sonra, aynı kurtlar ve geyikler örneğinde olduğu gibi zararlı duruma dönüşecektir. Hatta zaman içinde kendisini de yok edecektir. Çünkü var olan her şey kendi çelişkisiyle var oluyor, denetleniyor, değişiyor, gelişiyor, disipline oluyor. Doğru yanlış hiç fark etmez, düşüncelerin birbirlerine ihtiyacı vardır. Buna biz demokrasinin eko (DEMO SİSTEM diyelim) sistemi diyoruz. Gene İtalya’da, bir kasabada çiftçiler tarladaki ürünlerini korumak için tüm fareleri ilaçlama yaparak yok ediyor. Bir zaman sonra kasabayı yılanlar sarıyor. Çünkü farelerle beslenen yılanlar tarlalarda fare kalmayınca beslenme için DEMOKRASİ DE AZICIK BÖYLE BİR ŞEY DERSLERDE YANLIŞ YÖNTEM 70’li yıllar herkesin bildiği gibi Türkiye için kaos yılları idi. 12 eylül 1980 darbesi bu karışıklığın bahanesi olarak gerçekleşti. O zamanın yöneticileri bu ortamın oluşmasında en büyük suçlu olarak sol kesimi gördü, onu budadı, yok etti ve din ağırlıklı bir toplum yaratma yoluna gittiler. Bir zaman sonra semiren dinsel kültür, yönetimi zorlamaya başladı. Günümüzde çoğu insanın kaygılanmasına neden olan bir yöne doğru gitmeye başladı. Ne acıdır ki, toplumu çok gereksiz yere geren ve meşgul 12 EYLÜL DARBESİ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear