Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
ALS’nin sorumlusu bulundu Akdeniz Üniversitesi Öğretim Üyeleri Derneği Yönetim Kurulu’nun açıklaması Amerikalı bilim insanları tedavisi bulunmayan ağır bir sinir hastalığı olan ALS’nin (Amyotrofik lateral skleroz) çeşitli biçimlerinden neyin sorumlu olduğunu buldular: ALS hastalarında beyin veya sırt omuriliğindeki protein onarım mekanizması bozuk. Chicago Kuzeybatı Üniversitesi’nden Teepu Siddique’in açıklamasına göre, hastaların sinir hücrelerinde bozukluklar söz konusu. ALS hastalarının kasları git gide zayıflar ve hastalık sürecinde hareket edemezr; yutma, konuşma hatta nefes alma sorunu yaşar. Tahminlere göre • Küresel deniz seviyesinde değişim: 1997 ve 1999 arasındaki dönemde Hint Okyanusu, Batı ve Orta Pasifik’te su seviyesi alçalırken Doğu Pasifik ve Atlantik Okyanusu’nda yaklaşık 3 cm. yükseldi. • Küresel troposferik sıcaklık değişikliği: 1998 yılında troposferik sıcaklıkta ani artışlar gözlendi. • Büyük depremler: 1980 ile 2010 arasında büyüklüğü 8’den büyük depremler görüldü. Kayıplar logaritmik bir şekilde arttı. • Volkanik patlama: 19971998 arasındaki minimum volkanik patlamaları, bugüne dek büyük artış kaydetti. • Tsunami: 1998 yılından bu yana tsunamiler logaritmik şekilde arttı. • Tayfunlar: Kuzey Atlantik tropik fırtınalarında bugüne dek şiddetlenme ve sayısal artış görülüyor. •Orman yangınları: 1998 yılından bu yana ABD, Kazakistan, Doğu ve Batı Avrupa’da orman yangını sayısında büyük patlama yaşanıyor. •Küresel iklim değişikliğinde doğal faktörlerin rolü: Mantodan atmosfere gaz kaçakları sismik faaliyetler, volkanik patlamalar ve kabuktaki derin faylara bağlı olarak artmış bulunuyor. Manyetosferdeki değişim ve güneş patlamaları da iklim değişikliğini arttıran faktörler. Amyotrofik Lateral Skleroz Sinir hücresi • Su baskınları: 1998 yılından bu yana dünya üzerinde su baskını olaylarında büyük artış görüldü. • Tornadolar: Özellikle ABD topraklarında tornado görülme sıklığı arttı. GEOCHANGE Başkanı ve Deprem Tahmini için Küresel Ağ (GNFE) Başkanı Prof. Dr. Elçin N. Halilov, dergimize yaptığı açıklamada eski teknolojilerin doğal afetlerin yol açtığı insan ve maddi kayıpları %2025 oranında arttırdığına dikkat çekti. klim değişikliğinin doğal afetleri, doğal afetlerin de iklim değişikliğini beslediğini belirten Halilov, teknoloji geliştikçe, doğal afetlerin ekolojiye daha büyük zarar vermesinin kaçınılmaz olduğunu söyledi. DOĞAL AFETLERDE TEKNOLOJ N N ROLÜ Kas Normal Hasarlı sinir hücresi Zayıflamış kas ALS DEPREMDE DANS EDEN EVLER Depremlerin yol açtığı can ve mal kayıplarını azaltmak için yeni inşaat teknolojilerinin geliştirilmesi için çalışmalar yapan Halilov, Türkiye’den İnşaat Mühendisi Prof.Dr. Polat Gülkan* ile birlikte geliştirdikleri D “Dancing Building Technology (DBT)” adını verdikleri depreme ve patlaDans eden ev projesinin protipi yıcılara dayanıklı bina projesine ilişkin bilgi verdi. Kongrenin sergi kısmında sergilenen bu proje NATO’nun desteği ile yürütülProf. Dr. Polat Gülkan ve Prof. Halilov müş bulunuyor. Halilov, bu teknoloji ile ilgili kısaca şu bilgileri verdi: “Projenin ardında yatan fikir, basit ve ucuz bir teknik ile tuğla evler ve duvarlar inşa etmektir. Bu evler büyük depremlere ve şiddetli patlamalara dayanabilecek güçtedir. Şiddetli depremlerde bu evler ‘dans’ eder, ama yıkılmaz.” Proje üzerinde son dört yılı yoğun olmak üzere yaklaşık 10 yıldır çalıştıklarını belirten Halilov, binanın son denemelerinin eylül ayında tamamlandığını ve patentini aldıklarını söyledi. Şimdi bu teknolojiye ilgi duyan şirketlerden gelebilecek talepleri bekliyor. Prof. Dr. Polat Gülkan NATO’dan destek alarak geliştirilen projenin %85’inin Azerbaycan, %15’inin Türkiye tarafından yürütüldüğünü belirtti. Gülkan projeyle ilgili şu bilgileri verdi: “Özel şekilde imal edilmiş tuğlalardan imal edilmiş kagir yapıların deprem sarsıntılarına karşı dayanıklılığını anlayabilmek amacıyla model bir bina 3.5 m x 3m ebadındaki bir platformun üzerine yerleştirilmiştir. Platform kızaklar üzerinde bulunmaktaydı.. Model binanın inşaatında özel üretilmiş tuğlalar kullanılmışır. Tuğlalar adeta Lego gibi bir geometri vasıtasıyla birbirine kenetlenmiştir. Tuğlaların arasında ayrıca petrol yan ürününden elde edilmiş keçeler konulmuştur. Bu yapı sarsıntıya karşı oldukça dayanıklıdır.” Gülkan’a göre bu teknolojinin dezavantajı nakliye sırasında tuğlaların üzerindeki dişlerin kırılma riskinin yüksek olması ve işçiliğinin alışılmış tarzda olmadığı için pahalıya gelmesidir. Bu şekilde inşa edilmiş evlerin ancak 23 katlı olabileceğini söyleyen Gülkan, “Bu teknoloji, dünya için olmasa bile Azerbaycan için çok büyük bir atılımdır” görüşündedir. *Prof.Dr. Polat Gülkan 2011 yılında emekli oluncaya kadar ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü’nde öğretim üyesi olarak çalıştı. Deprem Mühendisliği Araştırma Merkezi Başkanlığı’nı yürüttü. Şu anda yeni kurulmakta olan Çankaya Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü kurucularından. Kendisi halen Uluslararası Deprem Mühendisliği Kuruluşunun (IAEE) başkanlığını yürütmektedir. CBT 1280/ 7 30 Eylül 2011 dünya genelinde 350.000 kişi ALS hastası ve hastaların yarısı hastalık başladıktan sonra üç yıl içinde yaşamlarını yitiriyor. ALS’nin diğer bir biçimi de demansa neden olmakta. Hastalar en basit işleri yapamaz hale gelir ve konuşulanları anlamamaya başlar. ALS vakalarının sadece yüzde onu genetiktir, diğerleri “aniden” ortaya çıkar. ALS ile ilişkili olan beyin mutasyonları bilinmekte. ALS araştırmalarındaki bu önemli bulgu ALS’ye karşı etkili bir tedavi geliştirmenin yollarını açtı. Bundan sonra örneğin bu tür protein onarımlarını ayarlayan veya iyileştiren, dolayısıyla da işlevlerini koruyabilecek ilaçlar test edilebilecek. Protein onarımıyla ilgili bozukluktan, Ubiquilin2 proteini sorumlu tutuluyor. Söz konusu proteinin görevi motorik sinir hücreleri ve büyük beyin kabuğundaki sinir hücrelerindeki hasarlı ve hatalı katlanmış proteinleri yenilemek. Hastalığı ailelerinden alan ALS hastalarının Ubiquilin2 geninde de mutasyonlar tespit edilmiş. Fakat tipik birikimler bu genetik değişimi taşımayan hastalarda da saptanmış. Araştırma çerçevesinde özellikle de on dokuz üyesinde ALS bulunan bir ailenin beş nesli incelenmiş. Yirmi beş yılı aşkın bir süredir ALS üzerinde araştırma yapan Siddique, elde etmiş olduğu son bulguların Alzheimer ve Parkinson gibi hastalıklar için de önemli olabileceğini söylüyor. Ünlü ngiliz fizikçi Hawking ALS’nin ılımlı bir versiyonuna yakalanmış durumda.