26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

lerle beslenin” türü son derece kısıtlı çözümler, tüm basit çözümlerde olduğu gibi, pek bir işe yaramıyor. Sıkı perhiz ve egzersiz yapanlar aşırı yeme isteğinin bastırılmasında istençlerinin gücüne bel bağlarlar. Bu süreçte kişi kilo vererek ödüllendirilir. Ne yazık ki, zaman aleyhimize işler. Kilo verdikçe açlığımız daha da depreşir ve egzersiz yapmak her geçen gün daha da büyük bir sıkıntıya dönüşür. Bu arada, duruma uyum sağlamaya çalışan metabolizma kaloriler konusunda giderek daha tutumlu davrandığından, kilo verme süreci de kaçınılmaz olarak yavaşlar. Öyle ki, rejime bağlı kalmanın cezası giderek ağırlaşırken, ödül beklentisi de giderek daha uzak bir geleceğe ertelenir. Obezlikle ilgili davranış odaklı araştırmalar ve beslenme düzenleri kilo verme ve verilen kiloları yeniden almama olasılığının görünürde daha yüksek olduğu birtakım temel koşulları ortaya koydu. Bu koşullar arasında öncelikle açık ve alçagönüllü hedeflerin belirlenmesi ve yaşam boyu sürecek alışkanlıklar edinilmesi yer alıyor. Bu davranışsal değişikliklerin büyük bir bölümü dört ana sınıfta toplanıyor. Dört Adımda Kilo Verme İlk Değerlendirme Araştırmalar temel ölçümleri belirleme gereksiniminin altını çiziyor. Bir kişinin ağırlığı ne kadar? Aşırı yemek yemeyi körükleyen alışkanlıklar ve rutinler (bunalımdayken yemek), bedenin yeterince hareket ettirilmesini önleyen unsurlar (gerçekçi olmayan beklentiler) nelerdir? Uzman bir hekim, hemşire, ya da danışman bu konuları açıklığa kavuşturabilir. Davranış Değişiklikleri Çoğu insansöz gelimi, asansöre binmek yerine merdivenleri inip çıkmak gibi ufak değişikliklerle işe başlamanın daha kolay olduğunu düşünür. Araştırmalar kişinin kendisine servis yapmadan önce açık büfelerde sunulan tüm seçenekleri gözden geçirmesinin tabağına daha az yiyecek almasına yardımcı olduğunu ortaya koyuyor. CBT 1281/ 7 7 Ekim 2011 Kilo verme ve verilen bu kiloların dengeli beslenme ve egzersizle korunması konusunda bugüne dek en etkili olan yöntemin temelini, davranış biçiminin değiştirilmesi oluşturuyor. On yıllar boyunca sınanmış olan ve davranışsal yaklaşım adıyla bilinen bu yöntemde, kişinin yeme alışkanlıkları ve yaşam biçeminde sürdürülebilir birtakım ufak ayarlamalar yapılıyor. Davranışbilim uzmanları obezlik sorunuyla başa çıkmak amacıyla, obezliği etkileyen çevresel unsurları araştırıyorlar. Sorular: Hangi dış etmenler insanları daha çok yemeye, ya da abur cuburla beslenmeye itiyor? Hangileri sağlıklı beslenmeyi yüreklendiriyor? Başkalarının davranış ve yorumları hangi koşullarda sağlıksız beslenmeyi etkiliyor? Sağlıklı beslenmenin görünürdeki uzun erimli ödülleri nelerdir? Hareketli bir yaşamı destekleyici unsurlar nelerdir? Obezlik ve dengeli beslenme ile ilgili davranışsal odaklı araştırmalar kilo vermede en etkili olan birtakım temel koşulların 1960’lı yıllardan beri bilinmesine olanak tanıdı. Buna göre, • kalorilerin, egzersiz miktarı ve kiloların sürekli ölçülüp kaydedilmesi; • büyük çaplı değişimler yerine, küçük ve ılımlı değişiklikler yapmak; • temel besin gruplarını devreden çıkartmak yerine, yağ ve şekerlere az miktarlarda göz yuman dengeli bir beslenme düzenini benimsemek; • açık seçik ve alçakgönüllü hedefler belirlemek; • yaşam boyu sürecek alışkanlıklara odaklanmak ve özellikle de bu çabaların yüceltilip yüreklendirildiği ortamlarda bulunmak obezliğe karşı son derece etkili olabilir. Davranışsal önlemler, özünde, yaşadığımız çevrenin insanların bilgiye, mutluluğa ve toplumsal yüreklendirmeye olan gereksinimlerini karşılayacak ve onları daha sağlıklı besinlerle egzersiz seçeneklerine yöneltecek biçimde yeniden yapılandırılmasını amaçlar. İnsanlar doğru iletilere yeterince ulaştıklarında gereksindiklerinden fazlasını yeme isteğine çok daha kolaylıkla karşı çıkabilirler. Rita Urgan, Kaynak: Scientific American, Şubat 2011 DAVRANIŞ BİÇİMİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ Kendini Denetleme Ölçülen kiloların kaydedilmesi, alınan kalorilerin hesaplanması ve kat edilen aşamaların gün be gün not edilmesi alışkanlıkların ne denli değiştiği konusunda nesnel bir geribeslem sunar. Destek Grupları Araştırmalar başkaları tarafından verilen desteğin yararlarını gözler önüne seriyor. İster bir spor grubu, ister gerçek ya da sanal başka herhangi bir destek grubu olsunbir grubun parçası olmak, katılımcıların utku ya da başarısızlıklarını birbirleriyle paylaşmalarına ve yeni stratejiler belirlemelerine yardımcı oluyor. DÜNYA GÖSTERGELERİ Demokrasi ve cinsel eşitsizlik arasındaki ilişki The Economist dergisinin araştırma birimi Economic Intelligence Unit’e göre dünyanın en düşük yedinci demokrasisine sahip Suudi Arabistan, 25 Eylül tarihinde kadınların 2015 yılından başlayarak oy verme ve belediye seçimlerinde aday olma hakkına sahip olacaklarını bildirdi. Kadınlara oy hakkı tanımayan son ülke olan Suudi Arabistan’ın kadın hakları karnesinin zayıf olmasına şaşırmamak gerek. Kadınlar çalışmak, evlenmek, seyahate çıkmak istediklerinde velisi konumundaki bir erkekten (Bu genellikle koca, bazen baba veya erkek çocuk olabiliyor) izin almak zorunda. Ayrıca araç kullanmalarına da izin verilmiyor. Demokrasi ve cinsler arasındaki eşitsizlik arasındaki ilişkinin grafiği çıkartıldığında bu ikisi arasındaki ilişkinin çok güçlü olduğu görülüyor (BM’in kadınerkek eşitsizliği endeksihttp://hdr.undp.org/en/statistics/gii/). Ancak bazı ülkelerde bu ikisi arasındaki ilişki her zaman yakın olmayabiliyor. Örneğin Hindistan ve Yeni Gine’de, oldukça gelişmiş bir demokrasiye sahip oldukları halde, cinsler arasında eşitsizlik hâlâ üst düzeylerde seyrediyor. Bu da demokrasi ve cinsel eşitsizlik arasındaki ilişkinin göründüğü kadar basit olmadığının bir göstergesi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear