26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

SON ARAŞTIRMALAR KIZIL GEZEGENDE ESKİ GÖL YATAĞI Mars’taki Holden kraterinde bir zamanlar bir göl vardı. Sonuç, Mars Reconnaissance Orbiter uzay sondasının görüntüleriyle elde edildi. Fotoğraflarda krater kenarında ince tortullar görülmekte. Bu tür parçacıklar normalde uzun ömürlü ve sakin göllerin diplerine çöker. Smithsonian Hava ve Uzay Müzesi’nden John Grant, görüntülerde ayrıca, yalnızca çok kuvvetli çarpışmalarla meydana gelen bir kayaç türü tespit etmiş. Bu da Holden krateri dahilindeki Holden havzasının gerçekten de büyük bir cismin çarpışıyla meydana geldiğini göstermekte. Holden havzası çok uzun bir süre önce oluşmuş olan eski bir formasyon. Yine bir çarpışmayla oluşan büyük kanallar, havzaya su ve tortul taşıyordu. gördüğü altı olası bölgelerden biri. Misyonun önümüzdeki yıl başlaması bekleniyor. ğını kanıtlamışlar. Kişilik profili ve mutluluğu algılama yetisi ortak bir genetik temele uzanmakta. İkizlerle gerçekleştirilen araştırmayla, mutluluğun genetik faktörlere uzandığı anlaşıldıysa da hangi genlerin sorumlu olduğunu bilim insanları henüz bilemiyorlar. MUTLULUĞUN SIRRI GENLERDE Kişiliğin ve mutluluğu algılama yetisinin genetik faktörlere uzandığı anlaşıl CASSİNİ, ENCELADUS’UN YANINDAN GEÇTİ Yalnızca elli metre mesafeden Satürn uydusu Enceladus’un yanından geçen Cassini uydusu, ilginç resimler gönderdi dünyaya. Topu topu 500 kilometre büyüklüğündeki buz uydu gizemli püskürtüleri ve buz kabuğunun altındaki su nedeniyle bilim insanlarının ilgisini çekmekte. Cassini uydusunun geçişi sadece 100 saniye sürdü ama yine de Enceladus’un bilinmeyen kuzey yarımküresinden görüntüler aldı. Kuzeyde çok fazla etkinlik bulunmuyor, daha çok üzerinde meteorit kraterlerinin bulunduğu eski buz alanları dikkat çekmekte. Oysa güneyde 750 km. yüksekliğinde püskürtüler söz konusu. Uydudaki sıcak alanın niçin güneyde bulunduğunu araştırmacılar henüz bilemiyorlar. Diğer bir bilinmeyen de uydunun enerjisini nereden aldığı. Nitekim Enceladus’un Güneşten olan mesafesi 1.5 milyar kilometre. Ay ve Güneşin kütle çekimleriyle Dünyadaki okyanusları harekete geçirdikleri gibi Satürn de muazzam kütlesiyle buz uydunun içindeki suyu hareketlendirmekte. Bu hareket sonucunda uyduyu ısıtan bir sürtünme meydana gelmekte. Ancak bugüne kadarki modeller bu şekilde oluşan enerjinin, uyduyu ısıtmak için yeterli olmadığını göstermişti. ERİYEN BUZULLARLA, İÇME SUYU DA YOK EDİLİYOR Çevreye en fazla zarar veren yirmi gelişmiş ülkenin katılımıyla Tokyo’da gerçekleşen G20 zirvesinden, küresel ısınmaya karşı mücadele için kayda değer bir gelişme çıkmadı. G20 zirvesinin kapanışında konuşan Japon çevre bakanı Ichiro Komshita, endüstri ülkeleri, gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerin farklı pozisyonlarda bulunduğuna dikkat çekti. BM raporuna göre buzulların erimesi dünya genelindeki içme suyu rezervlerini tehlikeye sokmakta. 2012 yılında sona erecek Kyoto protokolü anlaşması bundan sonra “Birlikte ama farklı şekilde sorumluluk almak ilkesine” göre işleyecek. Bu anlaşma 2009 yılının sonuna kadar geçerliliğini koruyacak. Japonya, dünyadaki sera gazının %80’inden sorumlu ülkelere hitaben yaptığı konuşmada, her ülkenin ve her endüstri alanı için uygun önlemlerin alınmasını öneriyor. Japonya henüz Kyoto protokolüne uygun üst değerlere ulaşamadı. Zürich Üniversitesi Buzul Kontrol Merkezi’nin sonuçlarına göre, buzullar, 2004/2005 ve 2005/2006 yılları arasında son yirmi yıl içindekinden iki misli hızlı erimiş. Dünya genelindeki yedi büyük Holden kraterinin kenarındaki tortullar eski bir gölün varlığına işaret ediyor Tahminlere göre ilk göl varlığını birkaç bin yıl korumuş. İkinci bir çarpışmayla daha sonra küçük krater oluşmuş. Çarpışma sırasında havaya savrulan 50 metre büyüklüğündeki kaya parçaları, yeniden yere düşmüş ve gölün ince tortullarıyla karışmış. Ve şimdi MarsOrbiter sondası tarafından görüntülenen mega breşler de bu şekilde oluşmuş. Sondanın üzerindeki HiRISE (High Resolution Imaging Science Experiment) aracıyla araştırmalar breşlerin üzerinde bir tortul tabakası saptamışlar. CRISM (Compact Reconnaissance Imaging Spectrometer) ölçümlerine göre bu tabaka yüzde beş oranında kilden oluşmakta. Kilin kaynağı henüz kesin olarak bilinmemekte, ama eğer tahmin edilen göle aitse, sakin ve yaşama uygun koşullara işaret etmekte. Bunun dışında Holden kraterinin en üst tabakasında taş parçalarından oluşan bir tabaka daha var. Bu tür tabakalar genelde azgın nehirlerle oluşturulmakta. Bilim insanları bu yüzden Holden kraterinin kenarından, havzaya akan dev bir sel akıntısının, eski göl tortullarını ve 80 metre büyüklüğündeki kayaları yerlerinden söktüğüne ve geriye taşlı tortulları bıraktığına inanıyorlar. Bunun için gerekli su miktarı yaklaşık olarak 4000 kilometreküp olmalı diyor astronomlar. Holden krateri, Nasa’nın Mars Science Laboratuvarı için uygun dı. Edinburgh Üniversitesi psikologu Alexander Weiss’a göre kişilik, içinde mutluluğun geliştiği ve olumsuz tepkilerin çıkarıldığı bir ortam hazırlamakta. Fakat mutluluğu algılama üzerinde kişilik profili dışında, sağlık durumu, meslekten memnun olma ve ilişkiler gibi dış faktörler de etkili. Araştırmacılar bin ikizi inceledikten sonra kişisel mutluluk seviyesini gösteren anket formlarını değerlendirmişler. Ayrıca beş özelliği aydınlatmaya yarayan standartlaştırılmış yöntemle her katılımcı için bir kişilik profili oluşturmuşlar. Yöntem, duygusal istikrar, yeni deneyimlere açıklılık, diğer insanlarla ilişkiler ve vicdan rahatlığı gibi faktörleri açığa çıkartıyor. Araştırmacılar istatistiksel yöntemlerle kişilik profili ve mutluluğu algılama arasında doğrudan bir ilişkinin varlı Gen araştırmaları BÖBREK TAŞINI YİYEN BAKTERİ Boston Üniversitesi’nden David Kaufman, yaygın olan Oxalobacter formigenes bakterisinin, böbrek taşının yeniden gelişme riskini %70 oranında düşürdüğünü kanıtladı. Söz konusu bakteri sağlığa zararlı kalsiyum oksalatı, zararsız metabolizma ürünlerine dönüştürmekte. Amerikalı epidemioloji uzmanı ve ekibi şimdi bakteri yardımıyla böbrek taşının oluşumunu engelleyebilmeyi Yetişkinlerde görülen böbrek taşı umuyor. İnsanın sindirim sisteminde yaşayan Oxalobacter formigenes bakterisi, böbrek taşının oluşmasına yol açan kalsiyum oksalat ile beslenir. Araştırmacılar bakterinin böbrek taşı oluşumu üzerindeki etkisini kontrol etmek için, ikinci kez böbrek taşı görülen 247 yetişkin hastayı inceleyince, söz konusu bakteriyi taşıyan hastalarda, yeniden böbrek taşı oluşma riskinin yüzde yetmiş daha düşük olduğunu görmüşler. Hastaların bu bakteriyi taşıyıp taşımaması antibiyotik kullanımına da bağlı. Son beş yılda antibiyotik kullanmayan hastalarda iki misli Oxalobacter formigenes bakterisi saptanmış. Kaufman ve ekibi şimdi bu bakteriyle tedavi olanağını araştırıyorlar. CBT 1097/ 4 28 Mart 2008 sıradağdaki otuz kadar buzulu inceleyen enstitü, buzullardaki erimenin aynı hızda devam edebileceğini söylüyor. On yıllar boyu buz kalınlıklarındaki değişimi de inceleyen enstitünün sonuçlarına göre 1980’li yıllardan 2000 yılına kadar ortalama olarak yılda 30 cm’lik bir incelme söz konusu iken, 2000 yılından bu yana yarım metrelik, hatta geçen yıllarda 70 cm’lik bir incelme ölçülmüş. Özellikle de Norveç buzulları büyük bir tehlike altında. Buradaki buzullar sadece 2006 yılında üç metre kadar incelmiş.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear