01 Temmuz 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

“İLK KÖPEK BİLİM FORUMU”NDA SORU: ÖYLEYSE, KİM DAHA AKILLI? Binlerce yıl insanlarla iç içelik, köpeklerin beyinlerinde çarpıcı etkiler yarattı Bir köpeği gizlice yiyecek çalarken yakaladığınız oldu mu hiç? O zaman onun yanlış bir şey yaptığının bilincindeymiş gibi davranıp, suçluluk duygusuyla ezilip büzüldüğüne de tanık olmuşsunuzdur herhalde. Bunu suçluluk duygusu olarak nitelemek biraz abartılı olabilir, ama bir evcil hayvanın genellikle insanlara özgü olduğuna inanılan acı, coşku, sevgi ve benzeri durumları yaşamadığını söyleyecek olursanız, pek bir yere varamazsınız. * Köpekler eşitsizliğe müthiş tepki gösteriyor. Bazı bililmciler buna “adalet duygusu” diyor... * Köpekler de insanı andıran ruh durumlarına sahip.. * Köpeklerin içinde yaşadıkları garip ortama dünyamıza uyum sağlamalarına olanak tanıyan akıl almaz becerileri var... * Yanlışı ayırt edebilme duygusuna sahipler... * Yüzlerce havlama türü temel akustik bileşenlerine ayrıştıran bir bilgisayar programı, farklı havlama türlerinden her birinin kendine özgü titreşim, tonlama ve vuruş dizgelerini göstermekte.. Mutluluk ve mutsuzluk ayırt edilebiliyor.. * Resim algılamaları eğitilebiliyor. Resmi gösterilen oyuncağı bulup getirebiliyor. hipler. Evcil köpekler 10.000 yıl gibi yakın bir süre önce gri kurtlardan evrildiler. O günden bugüne köpeklerin beyinleri giderek küçüldü. Günümüzde kurt büyüklüğünde bir köpeğin beyni ile yabanıl atasının beyni arasında %10’luk bir fark söz konusu. Hayvanların davranışlarını inceleyen uzmanların köpeklerin salt aklı kıt, basit kurtlar oldukları inancına kapılmalarının bir nedeni de budur. Ne var ki, beyindeki küçülmeye karşın, binlerce yıl insanlar arasında yaşamanın köpeklerin bilişsel işlevleri üzerinde çarpıcı etkiler yarattığı da artık açıkça görülüyor. lukları arasındaki dengenin sağlanması açısından son derece önemli olduğunu, köpeklerde de böylesi tepkinin insanların toplumsal dünyasına uyum sağlamak amacıyla gelişmiş olabileceğini öne sürüyor. İnsanlarla köpekler arasındaki ilişki adalet ve doğruluk temeli üzerine kurulmuş olmasına karşın, bu kavram etkili iletişim sayesinde gelişip güçleniyor. Birçok araştırmacı köpeklerin bu bilişsel özelliğini belki de bu yüzden çekici buluyorlar. Köpeklerin doğal olarak karmaşık bir dilleri yok ama havlıyorlar. Budapeşte Eötvös Lorand Üniversitesi’nden Peter Pongracz, havlamanın erişkin yabanıl köpeklerde çok ender görülen bir durum olmasının, bu özelliğin evcilleşme süreci içinde köpeklerin insanlarla iletişim kurmak amacıyla ortaya çıktığına işaret ettiğine inanıyor. Pongracz ve arkadaşları köpek havlamasının gerçekten de insanların anlayabilecekleri türden bilgiler içerdiği yönünde kanıtlar elde ettiler. 2005 yılında yaptıkları bir araştırma sonucunda yaşamı boyunca hiç köpek sahibi olmamış birinin bile köpeğin, sözgelimi oyun, Pongracz ve arkadaşları insanların hangi havlamaların mutluluktan, hangilerinin yalnızlık ya da saldırganlıktan kaynaklandığını kolaylıkla saptayabildiklerine de tanık oldular. O güne dek hiç köpeği olmamış 6 yaşındaki küçük bir çocuk bile bu özelliğe sahipti. SESLERE İLGİNÇ TEPKİLER Köpekler bizlere yalnızca “bir şeyler söylemekle” kalmayıp, insan iletişiminin kimi yönlerini de algılayabiliyor. Kyoto Üniversitesi’nden Akiko Takaoka yabancı birinin sesini duyduğunda bir köpeğin aklından geçenleri araştırdı. Köpeklere hiç tanımadıkları kadın ve erkeklerin ses kayıtlarını dinleten ve her sesin eşliğinde ekrana farklı bir insanın yüzünü yansıtan araştırmacı, sesin cinsiyeti ile görüntüdeki yüzün cinsiyeti arasında bir uyumsuzluk söz konusu olduğunda köpeğin görüntüye daha uzun süre baktığına tanık oldu. Bu da köpeğin beklentilerine karşı çıkıldığının bir göstergesiydi. “Bu durum köpeklerin sesle bağlantılı kadın ya da densel devinimlerden yararlandıklarını gözler önüne seriyor. Kaminski köpeklerin bu tür davranışları bir ödülle bağlaştırarak mı öğrendiklerini, yoksa bu davranışların iletişim kurma niyetiyle sergilendiklerinin gerçekten de bilincinde mi olduklarını merak ediyordu. Bu tür bir “niyetlilik” son derece incelikli bir özellikten sayılmaktaydı. YER SAPTAMA BECERİSİ Kaminski işin iç yüzünü anlamak amacıyla köpeklere aslında 1 yaşındaki çocuklar için geliştirilmiş bir deney uyguladı. Bu deneyde sonradan yerleri değiştirilen iki kaptan birinin altına bir ödül yerleştirilmekteydi. Deneyi yapan kişi bir işaret ya da bakışla ya da her ikisiyle ödülün nerede olduğunu belirten iletişimsel bir devinimde bulunmakta ya da saatine bakmak, kafasını çevirmek gibi iletişimsel olmayan bir davranış sergilemekteydi. Deney köpeklere uygulandığında, köpeklerin de tıpkı bebekler gibi işaret ya da bakışın ardından ödülün yerini doğru kestirebildikleri, ancak iletişimsel bir devinim sergilenmediğinde şans eseri başarılı oldukları görüldü. O halde, köpeklere baktığımızda ya da işaret ettiğimizde kendilerine bir şeyler anlatmak istediğimizin bilincindeydiler. Amerikalı bilim insanları köpeğin kalıtımında, hayvanın cinsini Kaminski, “Görünüşe bakılırsa evcilleştirbelirleyen gen sekanslarını buldu. Köpeğin boyu, kalıtımdaki altı gen me sonucunda köpekler altı haftalık oltarafından belirlenmekte. Bir köpek cinsinin dış görünüşü veya duklarından itibaren bu tür devinimlerden davranışlarından sorumlu genler hakkında pek bir şey bilinmiyordu bugüne yararlanacak duruma geldiler” diyor. dek. Yaklaşık olarak 15.000 yıl önce evcilleştirilen köpek örneğin bekçi Peki köpekler simge ve resim gibi gönveya av köpeği olarak yetiştirilmiştir. derimsel iletişimi ne ölçüde algılayabiliyorUzmanlar günümüzde yaklaşık olarak 350 farklı köpek cinsinin lar? bulunduğunu tahmin ediyorlar. Paul Jones ile çalışan araştırmacılar köpek Bu sorunun yanıtını bulmak amacıyla, sahiplerinin bir DNA veri bankasına bağışladıkları kan ve tükürük Kaminski on kadar oyuncağın adını bilen ve örneklerini inceleyerek, 148 köpek ırkını karşılaştırma olanağına istendiğinde onları başka bir odadan alıp gekavuşmuşlar. İşte bu şekilde köpeğin dış görünüşünü ve davranışlarını tirebilen üç köpekten yararlandı. Köpeklere belirleyen gen sekansları saptanmış. bir oyuncağın minyatürü ya da kopyası gösBeş kromozom üzerine dağılmış altı gen sekansı örneğin beden terildiğinde doğru özgün oyuncağı bulup gegelişimini ve boyunu ayarlamakta. Dört sekans bir köpek ırkının ne kadar tirmeleri onların kimi simgesel iletişim biyaşayacağına karar veriyor. Ayrıca av köpeğinin ya da bekçi köpeğinin çimlerini algılayabildiklerinin işaretiydi. belli başlı davranışlarının hangi genetik kodda şifrelendiğini de öğrenen Hatta Kaminski köpeklerden bir tanesinin araştırmacılar bundan sonra eğitilebilirlik, uyum yeteneği veya tez canlılık salt resmini görüp oyuncağı getirmeyi bagibi davranış biçimleriyle ilgili gen sekanslarını bulabilmek için araştırmayı şardığına dikkat çekiyordu. biraz daha genişletecekler. Köpeklerde gözlenen bu davranış onları seçkin hayvanlar arasına koyuyor. Kaminski şempanze ve yunus gibi başka hayTopal şimdilerde insanın toplumlaşmasındaki vanların benzer edimleri ancak yoğun bir eğitimden ikinci aşamayla ilgileniyor. Bu aşama eğitbilim olarak sonra yerine getirebileceklerini belirtiyor. Ortalama bilinen özel bir öğrenme biçimini içeriyor. Şempanzeler zekâya sahip köpeklerin bile eğitimle bunları rahat de dahil, hayvanlar öykünme yoluyla başkalarını bir lıkla yapabileceklerine dikkat çekiyor. edimi yerine getirirken izleyip, aynı sonuca ulaşmak Macar Bilim Akademisi’nden Joszef Topal da kö için kopyalama ve doğaçtan davranma karışımı bir davpeklerin insanlara özgü iletişimsel davranışları be ranışla öğreniyorlar. Oysa tümden öykünme yalnızca beklere benzer biçimde algıladıklarını dile getiriyor ve insanlara özgü bir yetenek. Eğitbilimi tanımlayan bu köpeklerle bebekler arasındaki benzerliklerin salt özellik bebeklerle onlara bakan kişiler arasında kenbununla da kalmadığına parmak basıyor. diliğinden gelişiyor. İnsanın sosyalleşme sürecinde ilk adım bebeğin kenEğitbilim, eğitmenin göz teması, beden devinimdisine bakan kişiye bağlanmasıdır. Köpeklerin de sa leri ve sesiyle öğrenenin doğrudan ilgisini çekmeye çahiplerine benzer biçimde bağlandıkları epeydir bili lışmasıyla başlıyor. Hayvanlar arasında tek örnek olan niyor. Sözgelimi, köpek tanımadığı bir ortamda sahi köpekler için de aynı süreç söz konusu. biyle birlikteyken çevresini inceler ama sahibi orayı terk edecek olursa kaygıya kapılır. Aynı durum bebekler DEVAMI ARKA SAYFADA ve onları asıl sahiplenenler için de söz konusudur. H ayvanların davranışlarıyla ilgilenen bilim insanları on yıl kadar öncesine dek muhtemelen bu tür gözlemleri duygusal insanbiçimcilik olarak değerlendirip başlarından savarlardı. O zamanlar evcil hayvanlarda görülen bu tür davranışlara saçmalık gözüyle bakarlar, bu hayvanların sersemletilmiş yaratıklar olduklarını düşünürlerdi. Esasen, evcilleştirilmiş hayvanların genelde insanlar tarafından geliştirilen “yapay” ürünler oldukları ve gerçek hayvan davranışlarıyla ilgilenenler için kayda değer bir önem taşımadıkları görüşü yaygındı. Zaman nasıl da değişti. Ağustos ayının başında ilk kez Budapeşte’de düzenlenen ve 200’ü aşkın uzmanın katıldığı Köpek Bilim Forumu’nda, başta köpeğin aklından geçenler olmak üzere, köpek türüyle ilgili bir yığın konu üzerinde tartışıldı. Bu konuda henüz tam bir sonuca varılmamış olsa da, araştırmalardan elde edilen bulgular, köpeklerin de insanı andıran ruh durumlarına sahip oldukları yönündeki eğilimin bilimsellikten sanıldığı kadar uzak olmadığını ortaya koyuyor. Köpekler gerçekten de içinde yaşadıkları garip ortama dünyamıza uyum sağlamalarına olanak tanıyan akılalmaz becerilere sa DOĞRUYU YANLIŞI AYIRT ETMEK Uzmanlar öncelikle köpeklerin insanların karmaşık dünyasına uyum sağlamak amacıyla doğru ile yanlışı ayırt edebilme duygusuna sahip olmaları gerektiğine inanıyorlar. Bu alanın öncülerinden biri olan ve yıllar boyunca hayvanları oyun sırasında izleyen Colorado Üniversitesi’nden Marc Bekoff, köpekler de dahil, birçok sosyal canlı türünde itiş kakış oynamanın bir iş levinin de basit bir törellik duygusunu geliştirmek olduğuna dikkat çekiyor. Bu oynaşmanın ender olarak çatışmaya dönüşmesi hayvanların belli kurallara uyduklarını ve karşısındakilerden de benzer bir tavır beklediklerini gösteriyor. Bir başka deyişle, köpekler doğru ile yanlışı ayırt edebiliyor. Bekoff böylesi bir özelliğin hayvanların başka sosyal ilişkilerini de kolaylıkla sürdürmelerine olanak tanıyan bir yaşamda kalma uyarlaması olduğuna inanıyor. Viyana Üniversitesi’nden Friederike Range köpeklerdeki törelliği daha da ileriye götürüyor. Yaptıkları bir dizi deneyde köpekleri patilerini kaldırdıklarında ödüllendiren Range ve arkadaşları, yalnız bir köpekten patisini uzatması istenip karşılığında bir ödül verilmediğinde, 30 kez yinelenen deney boyunca bu isteğe direndiğine tanık oldular. Gelgelelim, aynı deney iki köpeğe uygulanıp yalnızca biri ödüllendirildiğinde eli boş dönen köpeğin tavır koyduğunu ve birkaç raund sonra deneyden çekildiğini gördüler. Range, “Köpekler eşitsizliğe müthiş tepki gösteriyorlar. Ben demesem de, kimileri bunu adalet duygusu biçiminde belirtiyorlar” diyor. Primatların, haksızlık karşısında insanlara çok benzer biçimlerde tepki gösterdikleri görüşü bile epey tartışmalı bir görüş. İyi de, bir köpek böyle bir özelliğe neden gerek duyabilir? Köpeğin cinsini belirleyen genler saptandı Çeşitli köpek türleri EŞİTLİK: DENGE SAĞLAMANIN ARACI Range, eşitlik kavramının insan toplu tek başına bırakılma ya da bir yabancıyla karşılaşma gibi farklı koşullardaki havlamalarının ardında yatan duygusal “anlamı” algılayabildiğine tanık oldular. Farklı ortamlarda kaydedilen yüzlerce havlama türünü bir araya toplayıp onları temel akustik bileşenlerine ayrıştıran bir bilgisayar programı geliştiren Pongracz ve arkadaşları, farklı havlama türlerinden her birinin kendine özgü titreşim, tonlama ve vuruş dizgelerine sahip olduğunu ve yapay bir sinir ağının bu özelliklerden yola çıkarak daha önce hiç karşılaşmadığı bir havlama türünün de kimliğini belirleyebileceğini ortaya koydular. Bu da havlamanın köpeğin ruhsal durumuyla ilgili bilgiler aktardığının bir başka kanıtı. erkeğin görüntüsüyle ilgili içsel bir resim oluşturduğunu gösteriyor” diyen Takaoka, yalnızca sesten yola çıkarak bir kişiyle ilgili bilgiye ulaşma yetisinin köpeklerin insanlarla iletişim kurmalarına yarayabileceğine inanıyor. Bu da insanların karşısındakilerin konuşma biçiminden onların yaşını, cinsiyetini ya da ruh durumunu kestirip etkileşim kurmamızı andırıyor. Cambridge Üniversitesi’nden Juliane Kaminski de köpeklerin insan iletişimiyle ilgili başka biçimleri nasıl yorumladıklarını araştırmaktaydı. Yapılan deneyler şimdiden köpeklerin işaret etme ve saklı yiyeceklerle oyuncakları bulmaya çalışma gibi insana özgü be CBT 1124/12 3 Ekim 2008 CBT 1124/13 3 Ekim 2008
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear