26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

GÜNCEL TIP Dr. Mustafa Çetiner [email protected] %90'nı (belki daha fazlası) yukarıda bahsettiğim 2 kritere de uymamaktadır. Genel olarak yapıları daha önce başka dergilerde yayımlanmış bileşiklerin 3 boyutlu yapı analizleri elde edilmekte ve yayına sunulmaktadır. Bir bileşiğin analiYıl Yayın Sayısı zi ve yayına hazırlanması yaklaşık olarak (iyi bir kristal 2007 55 (8 aylık) varsa) 2 günde tamamlanabilmektedir. Istanbul Üni2006 154 versitesi böyle bir analizi 730 YTL karşılığında rutin 2005 133 olarak zaten yapmaktadır. 2004 127 Burada yapılan analizlerin çoğunda asıl amaç, bi2003 62 limsel araştırmadan ziyade yayın üretmek ve dosyaya 2002 30 koymaktır. Yapılan bu çalışmaların çoğunun bilime hiç 2001 19 bir katkısı yoktur. Eğer yeni bir bileşiğin yapısı analiz edilir ve sonuçlar da bileşiğin kimyası ile birlikte bir kimya dergisinde yayınlanırsa bu çalışmalar elbette önemlidir. Ülkemizde maalesef bazı kişiler, bilim taşeronları, üniversitelerden analizi yapılacak bileşikleri temin etmekte ve onları analizin yapılacağı yerlere ulaştırmaktadırlar. Böylece taşeron görevi yapanların da isimleri yayına girmektedir. Bu nedenle, iki günde tamamlanan bir çalışmada yazar sayısı 10'a kadar çıkmaktadır. Benzer konumda olan dergi sayısını daha da artırmak mümkündür. Yayın sayısını belli bir düzeye getirmek için bu ve benzeri davranış içerisine olanların başvurdukları yöntem de etik kuralları ile bağdaşmamaktadır. Bu tür makalelerden oluşan dosyalar hocalarımız tarafından incelendiği zaman, bazı hocalar bu makaleleri dikkate almakta ve bu dosyaları geri çevirme cesaretini maalesef gösterememektedirler. Tablo 3. Acta Crystallographica Section E dergisinde yayınlanan Türkye adresli makalelerin yıllara göre dağılımı Geçtiğimiz günlerde katıldığım bir toplantıda Amerikalı bilim adamı Dr. Robert Peter Gale'in sunumu, Çernobil Nükleer kazasının 19862065 yılları arasında kanser sıklığını ne kadar arttıracağını konu alıyordu ve bilimsel yöntemler kullanılarak ileriye dönük bir olasılık çalışmasının sonuçlarını içeriyordu. Çernobil, 2065 Yılına Kadar Kanser Sıklığını Ne Kadar Arttıracak? Gale'in sözünü edeceğim saptamaları ne yazık ki, bizim ülkemizi kapsamıyor. Çünkü Dr Gale, çalışmasını Türkiye dışındaki tüm Avrupa ülkeleri ve Kıbrıs Rum kesiminde yapmış, ancak kanımca bizim için de oldukça yol gösterici veriler içeriyor. Gale konuşmasının başında, Çernobil etkilerinin aslında halen devam ettiğini, yani tamamlanmış bir süreç olmadığını belirtiyor. Çünkü radyoaktif atıkların bazıları toprakta ne yazık ki, 300 yıla kadar varlığını devam ettiriyor. Yani insanlar aslında halen Çernobil'de yaşanan faciadan etkilenmeye bir biçimde devam ediyor. Dr Gale, toplam olarak 150.000m2'lik bir alanın kazadan etkilendiğini belirtiyor. Kaza sırasında orada çalışanlar, kaza sonrası onlara yardım edenler, acil ekipleri, çevrenin temizlenmesi işinde çalışanlar en riskli grubu oluşturuyor ve sayıları 916.000'e ulaşıyor. Bir de bulaşın asıl etkilediği topraklarda yaşayanlar var ve bunların sayısı 5 milyon kişi. Gale'in çalışmasına dâhil ettiği Avrupa kara parçasında ise facianın etkilerinin ulaştığı insan sayısı 570 milyon kişiyi buluyor. Dr Robert Peter Gale, aslında Çernobil'e bağlı kanser sıklığındaki artışın belirlenmesinin, sağlıklı istatistik bilgileri olan toplumlar için bile güç olduğunu söylüyor. Çünkü önümüzdeki yıllarda Çernobil dışı nedenlere bağlı kanser sıklığındaki artış hızı tam olarak öngörülemiyor. Dolayısıyla saptanacak artışın ne kadarının Çernobil'e bağlı olduğunu da söylemek zorlaşıyor. Buna ek olarak nüfus hareketlerinin ve demografik verilerin değişkenliği işi daha da zorlaştırıyor. Tüm bu zorluklara karşılık Dr Gale ve ekibi yine de bilimsel epidemiyolojik yöntemleri kullanarak bir kestirimde bulunabiliyor. Onlara göre 19862065 yılları arasında Çernobil'e bağlı kanser hastası sayısı kabaca 20.00040.000 kişi olacak. Gale, aynı süre içinde kömür ve petrole bağlı atıklar nedeniyle yaklaşık 2.000.000 kişinin, bunun neden olduğu küresel ısınma nedeniyle 16.000 kişinin, petrolün neden olacağı savaşlarda ise en az 80.000 kişinin yaşamını yitireceğini öngörüyor. Yani petrol ve kömüre bağlı enerji üretimi daha büyük bir risk olarak görünüyor. Ona göre 3. veya 4. sınıf gelişmiş nükleer terminaller aslında sanıldığının aksine insan sağlığı için daha güvenli gibi duruyor. Dr Gale, sunumunda Çernobil'e bağlı kanserlerin yarıdan biraz fazlasını karaciğer, akciğer, meme, prostat gibi katı (solid) organ kanserlerinin oluşturacağını vurguluyor. Bunun yanında tiroid bezi kanserlerinin ve kan kanseri (lösemi) nin de artacağına vurgu yapıyor. Dr Robert Gale'in hesabına göre sözü edilen 80 yıl içinde 10.00051.000 solid tümör, 7007700 arasında lösemi ve 3.400 72.000 arasında ise tiroid kanseri görülmesi bekleniyor. Tahmini değerler arasındaki büyük farklılıklar, Çernobil dışı nedenlere bağlı kanser sıklık artışının kestirilemez olmasından kaynaklanıyor. Çernobil'e bağlı bu olası kanser sayılarına karşılık, önümüzdeki 80 yılda tüm dünyadaki kanserli hasta sayısının 200.000.000 kişi olacağı tahmin ediliyor. Bir diğer önemli nokta da kaza sonrası maruz kalınan radyasyon oranı gibi gözüküyor. Dr Gale, kazadan doğrudan etkilenen grupların 100 mSv, kazaya yakın bölgede yaşayanların 525 mSv, Avrupalıların ise 25 mSv dozunda Çernobil'e bağlı olarak radyasyona maruz kaldığını bildiriyor. Buna karşılık ABD'nin New York şehrinde yaşayan biri doğal yollardan ortalama 2,4 mSv, Denver'da yaşayan biri ise 12 mSv radyasyona maruz kalıyor. Bir bilgisayarlı tomografi çekiminde maruz kalınan radyasyonun ise 10 mSv olduğu biliniyor. Aslında bu rakamlara bakıldığında Çernobil'den doğrudan etkilenenleri bir yana bırakırsak, olayın gereğinden fazla abartıldığı sonucu bile çıkabiliyor. YAPILMASI GEREKENLER Türkiye'de etik kurallarının benimsenmesi ve adayların doçentlik sınavlarında daha objektif değerlendirilebilmesi için doçentlik yükseltilmelerinde aşağıdaki hususların ciddi bir şekilde dikkate alınması gerekmektedir. 1. Belli kriterleri sağlamayan profesörler doçentlik jürilerine alınmamalı 2. Her anabilim dalında geniş tabanlı (78 kişi) tek bir jürinin oluşturulmalı ve her 2 yılda 12 üye değiştirilmeli 3. Jüri belli bir yerde gerekirse 1 hafta boyunca toplanmalı 4. Eserler hakkında karar jüri tarafından ortak verilmeli 5. Müracaat için şu kadar yayın v.s. gibi rakamların kaldırılmalı 6. Doktora sonrası bağımsız özgün yayın (kişinin öğrencisi ile olabilir) aranmalı, öğrenci yetiştirmeli, ders vermeli 7. Kriterler, kendini kanıtlamış kişilerden oluşan jüri üyelerinin kafasında ve vicdanındadır. 8. Aday eser aşamasında başarısız olursa, jüri kendisine neler yapması gerektiğini söyler ve böylece aday her altı ayda tekrar tekrar müracaat etmez. Bu kriterle uygulandığı zaman belki kişiler etik dışı davranışlardan biraz daha uzak durmaya çalışacaklardır. Kaynaklar 1. Geoff Brumfiel, Turkish physicists face accusations of plagiarism Nature 449, 8, 2007 2. Metin Balcı, Akademik Yükseltilmeler ve Atamalar, Cumhuriyet Bilim ve Teknik, 1 Nisan 2006 GÜNCEL GÖKBİLİM HABERLERİ Baştarafı 910. sayfadan 1 TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi, Türk Astronomi Derneği ve Uluslararası Astronomi Birliği”nce ortaklaşa yürütülecek “Genç Astronomlar için Uluslararası Okul” (İngilizce'sinden kısaltma ile ISYA2008) toplantısı 122 Haziran 2008 tarihleri arasında Antalya'da gerçekleştirilecek. http://isya2008.tug.tubitak.gov.tr/. 2 Tübitak Ulusal Gözlemevi Müdürlüğüne Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümü öğretim üyesi Prof.Dr. Zeki Eker atandı. 3 Dünya Uzay Haftası 410 Ekim tarihleri arasında kutlanacak. Geniş bilgilenme: www.spaceweek.org/. 4 Güneş haftalardır sakinliğini sürdürüyor, hiçbir leke ve manyetik kıpırdanma yok öyle ki koca dev adete uykuda! İstanbul'dan yapılan günlük Güneş leke gözlemleri için iki adres: www.istanbul.edu.tr/fen/astronomy/gunesgozlemaylik.php ve www.koeri.boun.edu.tr/astronomy/astronomy.html. Günün astronomi resmi http://antwrp.gsfc.nasa.gov/apod/ sitesinde günlük olarak izlenebilir ki güne merhaba demenin en güzel adresi. Bu yazıda kaynakça olarak kısmen “The Astronomical Almanac 2007”den yararlanıldı. Eldeki arazi dürbünleri bile bizleri heyecanlandırırken onların büyükleri durumundaki teleskoplar herhalde büyük mutluluklar saçmalı! Teleskoplu gözlemler dileğiyle... CBT1071/15 28 Eylül 2007
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear