Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
BİYOLOJİ Bir litre süt için 500 litre kan memeden geçiyor 500 litre kan, normal bir verim için söz konusudur. Genç bireylerde ve iyi beslenenlerde bu değer 400’ün altına inebiliyor. Fakat kötü beslenme ve yaşlılık 1 litre süt için gerekli kan miktarını 1000 litreye dek yaklaştırmakta. Bunun yanı sıra süt verme döneminde kanın debisi 5 kat kadar artıyor... Prof. Dr. Tümer Uraz (uraz@agri.ankara.edu.tr) ir gün, bir öğrenci bana “hocam, çok büyük fabrikalar kursak, süt elde edebilir miyiz?” sorusunu yöneltti. Bu gün için mümkün olmadığını söyleyince “Gördünüz mü, koskoca fabrikalarda üretilemeyen süt, bir avuç büyüklüğündeki organda yaratılabiliyor!” dedi. Türlere ve bireylere göre farklılık göstermekle birlikte sütün oluşumu, tüm memelilerde hemen hemen aynıdır. Gözenekli ve süngerimsi yapıya sahip olan meme, oldukça önemli sayıda kan damarları ve lenf kanallarıyla donatılmıştır. Kan yoluyla alveol ya da asinilere taşınan besin öğeleri (proteinlerin yapı taşı olan amino asitler, glikoz, yağ asitleri vb.) burada süt hücreleri tarafından “süt biÇeşitli leşenlerine” dönüştürülür. organlarımızın Sütün bileşiminde yer çalışmasında olduğu alan su, vitaminler, renk, koku ve tat maddeleri, bazı gibi sütün oluşumu amino asitler, bir kısım mive salgılanması da neral maddeler bu hücreler hem enzimler, hem yardımıyla (genellikle) doğde hormonlar rudan süte aktarılmaktadır. Yalnız süt şekeri (laktoz), süt yardımıyla yağı, süt proteini (kazeinler) gerçekleşir. Burada ve albüminler sentezlenerek, etkili olan hormon, yani yeniden oluşturularak sütün yapısına girmektedir. hipofizden Anılan bu maddelerin sensalgılanan tezlenme mekanizması ayrı “ositosin”dir. bir yazıya konu olabilecek genişliktedir. Çapı 100300 mikron arasında değişen alveollerin 10 ila 120 kadarı, üzüm salkımı biçiminde birleşerek süt kanallarına doğru bağlanır. Çeşitli organlarımızın çalışmasında olduğu gibi sütün oluşumu ve salgılanması da hem enzimler, hem de hormonlar yardımıyla gerçekleşir. Burada etkili olan hormon, hipofizden salgılanan “ositosin”dir. Beyin tarafından uyarılma sonucu kana geçen hormon, süt hücrelerini harekete geçirmekte ve sütün salgılanmasını sağlamaktadır. Gürültü, darbe, yer değiştirme gibi olumsuzluklar, yine beyin tarafından değerlendirilmekte ve “adrenalin” adı verilen hormonun kana geçmesine neden olmaktadır. Bu hormon da ositosinin etkisini geriletir ve süt salgılanmasını durdurur. Bundan ayrı olarak, meme içinde süt basıncı ile kan basıncı dengelendiğinde de (2540 mm. civa) salgılanma durur. Görüldüğü üzere sütte bulunması gereken tüm besin öğelerinin kanda da yer alması zorunludur. Başka bir ifade ile süt veren canlının kendi yaşamı için gereksinim duyulan besin çeşitleri ve miktarının çok üstünde bir beslenme rejimine tabi tutulması gerekir. Başlıkta belirtilen 500 litre kan, normal bir verim için söz konusudur. Genç bireylerde ve iyi beslenenlerde bu değer 400’ün altına inebilmektedir. Fakat kötü beslenme ve yaşlılık 1 litre süt için gerekli kan miktarını 1000 litreye dek yaklaştırmaktadır. Bunun yanı sıra süt verme döneminde kanın debisi 5 kat kadar artmaktadır; ancak besin öğelerinin geçişini kolaylaştırmak için de hız oldukça yavaşlamaktadır. B 5 KAT ARTIYOR Tıp olsun, veterinerlik ya da tarım olsun 1520 yıldan beri bir çok alanda kullanılan bu bilgilere her kesin aynı derecede sahip bulunması beklenemez. Ama 1000 yıl değil, 2000 yıl değil, milyonlarca yıldan beri yeryüzünde oluşan ve gelişen bir olayı ilahi bir güce bağlamak ne kadar doğru olur? Birtakım hassas nitelikleri ele almadan değinmek gerekirse, çeşitli türlere ait sütlerin bileşimi, kendi yaşam koşulu ve ortamına göre farklılıklar kazanmıştır. Örneğin büyüme hızı yüksek olan türlerin mineral madde ve protein içeriği çok yüksektir. Doğum ağırlığının iki katına çıkma süresi 35 gün olan tavşan sütünde mineral madde oranı % 2, protein ise % 13.5 düzeyindedir. Doğum ağırlığının 2 katını 170 günde tamamlayan insan sütünde ise aynı nitelikler sırasıyla % 0.2 ve % 1.5’tur. Bunun yanı sıra denizlerde yaşayan balina ile soğuk yörelerin (kuzey) türü olan ren geyiğinin yağ oranı % 35 ve % 17.5 (inek sütünün 12 ve 6 katı) olarak türler arasında en yüksek düzeyi göstermektedir. Dört mideli (geviş getirici) türlerin sütlerindeki kazein içeriği tek midelilerinkine oranla çok yüksektir. Öncelikle üzerinde yaşadığımız dünyanın ve onun üyesi bulunduğu kainatın belli bir zaman dilimi içinde oluşmadığını kafalara yerleştirmelidir. Akıl erdirilemeyen olaylar karşısında tapınacak yer arayanların amatörce de olsun, biyoloji ve uzayı öğrenmeye heveslendirilmesi sağlanmalıdır. ŞU UÇAK NASIL UÇUYOR? Bir süre önce Ankara havaalanında, özel platformda gelen uçakları izlerken yakınımda duran kişilerin şu konuşmasına tanık oldum. Muhtemelen Almanya’dan gelmiş iyi giyimli birisi, “Şu 120 ton ağırlığındaki uçağın nasıl havalandığına bir türlü akıl erdiremiyorum” diyordu. Karayolları gibi bir kuruluşta çalıştığını belirten diğer kişi ise “Ben de cep telefonlarıyla konuşulduğunda hatların neden karışmadığına şaşıyorum”, diye ekleme yapıyordu. Ve yine ilk konuşan, “Bunların hepsi Kuran’da var. Biz bunları gereği gibi kullanmıyoruz, zaten Peygamber Efendimiz, “Ben Kuran’ı mezarlıklarda okunsun diye göndermedim. Onun içindeki hikmetleri kavrayasınız diye kitabınız yaptım” biçimimdeki ifadeyle sözünü tamamladı. Ben bu tip konuşmaları, üniversite eğitimi görmüş, yurtdışında doktora yapmış ve üniversitede görev almış çok kişiden dinleyen biriyim. “Öğrenme yoksunu bir toplum” olduğumuzun, bundan daha güzel bir kanıtı olabilir mi ? Kaynak : Mahieu, H. Synthèse dul ait. Laits et Produits Laitiers.I. CBT 1054/2 1 Haziran 2007