05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

SAĞLIKLI BESLENME En güvenilir diyet nedir? Diyet listelerini takip edeceğiz diye kendimizi paralar dururuz. Gerçekten de bu listeler doğru ve sağlıklı beslenmemizde bizlere yardımcı oluyor mu? Diyet yaptığımız zamanlar, doğru yiyeceği doğru miktarda yemeye özen gösteririz. Diyet ve sağlık üzerine çıkan bütün haberleri izleriz. Genellikle de lifli besinleri tüketmenin son derece iyi bir fikir olduğunu düşünürüz. Resmi açıklamalar, bu tür besinlerin bağırsak kanserini engellediğini söyler. di lehine çekme problemi" olduğunu gösteriyor. Chicago’daki Northwestern Üniversitesi araştırmacılarından Linda Van Horn, diyet ve kalp sağlığı çalışmasının sadece yağ düzeyine bağlı kalarak yapılmadığını, doymuş yağ düzeyi ve kolesterol seviyesinin de göz önüne alındığını belirtiyor. Maryland, MedStar Araştırma Enstitüsünden Barbara Howard, kalın bağırsak kanserinden korunmak istiyorsak, öncelikle diyetin bizi tek başına kanserden koruyacağı fikrini kafamızdan çıkarmamız gerektiğini söylüyor. BALIKYAĞI SORUNU Araştırmanın diğer üzücü yanı ise, dar bir alanda yapılması ve pahalı olmasıdır. Jebb: "Eğer araştırmaların sonucu sürekli pozitif olsaydı herkes bu çalışmaya para yatırmak için sıraya girecekti."diyor. Aslında insanları sinirlendiren, araştırma için tonlarca para yatırmalarına rağmen, istatiksel kesin bir cevap elde edememeleridir. Geçen nisan ayında, İngiltre/Norwich’te East Anglia Üniversitesi araştırmacılarından Lee Hooper ve ekibi, yağlı balık atıklarında da bulunan omega3 yağ asidi ile ilgili 100 ayrı çalışmadan elde ettikleri sonucu yayımladı. Dünya Sağlık örgütünün yayımladığı raporun tersine, omega3’ün araştırmacılar kalp/dolaşım hastalıklarına karşı koruyucu etkisi olduğunu gösteren bir kanıt bulamadı. "Yemeğin doktorun olmasına, doktorunun yemek olmasına izin ver." Hipokrat ağlıklı bir diyet listesi oluşturmak neden bu kadar zor? Yıllardır yapılan yüzlerce çalışmaya rağmen, neden hâlâ sağlıklı beslenmenin net bir tarifi yok? Diyetin sağlığı olumlu yönde etkilediği düşüncesi, çok eskidir. "Yediğiniz kadarsınızdır." Bu sözün kökeni 5000 yıl öncesinin Ayurvedik tıbbına (Hindistan’da ortaya çıkan bir çeşit alternatif tıp) dayanır. MÖ yaklaşık 400 yılında, Yunan fizikçisi Hipokrat, "Yemeğin doktorun olmasına, doktorunun yemek olmasına izin ver." diyerek, sağlık ve beslenme arasındaki bağı kesinleştirdi. Bir başka çalışma Batı’da, diyet ve sağlık ise yağlı balığın, saarasındaki ilişki 2030 yıldır yoğun bir şekilde araştırılınılanın aksine, fayyor. Sonunda, değişmez dalı olmadığını açığa öğüdün doğruluğu ispatlanıçıkarıyor. Karbonyor: "Daha az yağ, şeker ve hidratların, yumurtatuz; daha çok tahıl, meyve ve sebze ye." nın ve fındığın geBu öğüdü tutarak hem rekli olup olmadığı kendinize daha az zarar vekonusu ise halen rirsiniz hem de kendiniz için belirsizliğini koruyor. en iyisini yapmış olursunuz. Bu nedenle, ne yeAslında obeziteyi engellemenin tarifi bellidir: "Az memiz gerektiği koyemek ve çok egzersiz yapnusunda kesin bir mak.". fikrimiz hiçbir zaman New York Üniversitesi, olamıyor. sağlık ve beslenme uzmanlarından Marion Nestle, herkesin sağlıklı diyetin ne olduğunu bildiğini söylüyor ve son 50 yıldır uygulanan diyet programlarında hiçbir değişiklik olmadığını kaydediyor. Bu programları şu şekilde özetleyebiliriz: "Daha az yemek yiyin, daha çok hareket edin, sebze ve meyve yemeye özen gösterin, abur cubur yemeyin." Bunun yanı sıra, özellikle yılda 26 milyon insanın ölümüne neden olan kanser, kalp hastalığı ve şeker hastalığı gibi kronik rahatsızlıklara yakalanma riskini azaltmak için diyet hazırlamak son derece zordur. S ölümlerin yüzde 75’nin kronik hastalıklardan kaynaklanacağını açıklaması bakımından son derece ilgi çekiciydi. WHO ve FAO net cevaplar bulmayı ümit etmesine rağmen elde edilen sonuçlar son derece can sıkıcı. Beslenme ve kronik hastalıklar arasındaki 140 ilişkiden, özellikle 10’u gerçeği ortaya koymaya yetiyor. Çok fazla yağ ve tuz tüketmek kalp hastalığını arttırırken; meyve, sebze ve yağlı balık yemek bu hastalığa yakalanma riskini azaltıyor. Tuzlu balık ise damak kanseri riskini arttırıyor. YANITLAR NEDEN AZ Neden beslenme ile ilgili sorulan sorular bu kadar çokken, verilen yanıtlar bu kadar az? Eksikliğin en önemli nedenlerinden biri, besin araştırmalarının basit diyet merkezli yapılmasıdır. Bazı gıdaların diyet programlarına dahil edilmemesi, diyet yapanların bu besinleri gerektiği gibi alamamalarına neden olur. Bu nedenle, beslenme tavsiyelerinin (ABD Tarım Departmanı’nın önerdiği besin piramidi gibi) temelini oluşturan besin analizleri oldukça önemlidir. Ama herhangi bir gıdanın sadece birkaç kez alınmasıyla sağlımızı tamamen değiştiremeyeceğini aklımızdan çıkarmamalıyız. Çalışmalara gölge düşüren bir diğer etmen ise, medyadır. Elde edilen bulgular alıştığımız bilimsel gerçeklere ters düştüğünde ya da karbonhidrat diyeti gibi yeni diyet akımları ortaya çıktığında, bu haberler medyada yankı uyandıracak şekilde yer alır. Seattle’da bulunan Washington Üniversitesi araştırmacılarından Shirly Beresford, medya tarafından akıllara kazıtılan yeni bulguların mesaj niteliği taşıdığını belirtiyor. Diğer yandan Beresford, bilimsel bulguları mesajlara dönüştürmekten vazgeçtiğimiz zaman, haftanın her günü değişen besin önerileriyle karşılaşmayacağımızı söylüyor. Öte yandan 50 yaşın üstündekiler ostoeporosis (kemiğin mekanik yetersizlik eğilimine yol açan kitle kaybı) sıkıntısı çekiyorlarsa kalsiyum ve D vitamini alımlarını arttırmaları gerekir. Bu rapor hastalıklar ve besinler arasındaki bağları açığa çıkarması bakımından önemlidir. Ama sonrasında ne olacağını bilmiyoruz. Cambridge’te bulunan İnsan Beslenmesi Tıbbi Araştırma Konseyi, Sağlık ve Beslenme Bölümü Başkanı Susan Jebb, beslenme bozukluklarına bağlı olarak ortaya çıkan ve kalbe nüfuz eden hastalıkların var olduğuna dikkat çekiyor. SADECE DİYET KANSER RİSKİNİ AZALTMIYOR Sağlık ve diyet sorunları, zor bir araştırma öğesi olan insanın gerçeklerine göre artış gösterir. İnsanı araştırmanın öğesi olarak ele alan 3 çeşit deney vardır. Meyveler ve sebzeler Sağlıklı bir diyet için günde 4 kez meyve ve 5 kez de sebze yememiz gerekiyor. Peki kaç miktar yememiz gerekir? Cevap basittir. Sebzeyi ilk seferde 100 gram, diğer seferlerde ise yarımşar kaşık olarak yemeliyiz. Her gün bir adet muz ya da portakal yersek günlük meyve tüketimimizi 2’ye indirebiliriz ve böylece amacımıza daha kolay ulaşırız. WHO’nun yayımladığı rapora göre meyve ve sebzeyi ne kadar çok tüketirsek kronik hastalıklara yakalanma riskimiz o kadar azalır. Ayrıca sebze ve meyve tüketimi akıl sağlığı açısından son derece yararlıdır. Peki ama günde 9 kez meyve yemenin yaralı olduğunu nerden bilebiliriz? Günde kaç tane alacağımız diyet referansı alımlarına (diatery reference intakes) bağlıdır. Kısacası kronik hastalıklardan koruyabilecek vücut için yeterli miktardaki besin alımlarına bağlıdır. Bu besinlerin miktarının yeterliliği, ABD Ulusal Bilimler Akademisi gibi grupların araştırmalar sonucunda ortaya çıkardıkları besin piramidinde belirtilir. CBT 1025/12 10 Kasım 2006 NİHAİ CEVAPLAR 2002 yılında WHO (Dünya Sağlık Örgütü) ve FAO (BM Gıda ve Tarım Örgütü) diyet ve sağlık üzerine nihai bir rapor yayımladı. Bu alanda yapılan 400 çalışmadan çıkarılan sonuçlar, 2003 yılında "Diyet, Beslenme ve Kronik Hastalıkları Önleme" adı altında yayımlandı. Çalışma, 2020 yılına kadar GENİŞ ÇAPLI BİR ÇALIŞMA Hangi sorunlar nedeniyle bu araştırmalarının yürütülemeyeceğini merak ediyorsanız, Kadın Sağlığı Girişimi’nin (WHI) ileri derecede menopozlu kadınlar üzerinde, uzun süreli diyet programı uygulamak suretiyle gerçekleştirdiği deneyin sonuçlarına Ekmek, tahıl, pirinç ve makarna grubu DÜZENLİ OLARAK SU İÇİN EN AZINDAN GÜNDE 8 BARDAK CBT 1025/13 10 Kasım 2006 Bunların en zorlayıcısı ise "metabolik çalışmalardır". Araştırmacılar günlerce, hatta haftalarca katılımcıların diyetlerini kontrol eder. Bu tarz çalışmalar bir yiyeceğin, besinin ya da diyetin bünyedeki etkisinin (kolestrol düzeyi gibi) araştırılması bakımından son derece yararlıdır. Böyle bir çalışmanın sürekli yapılamaması nedeniyle, gündelik yaşamda sağlık ve diyet arasında bağın araştırılmasında yeterli değildir. Diğer bir araştırma ise, gözlemlenen çalışmalara dayanır. Araştırmacılar bir grup sağlıklı insanı bir arada toplayarak, bu kişilerin aylarca ve yıllarca neler yediklerini kaydeder. Bu en yaygın çalışma türüdür, ama burada egzersiz yapmadan sigara içmeye ve alkol kullanmaya kadar birçok değişkenin göz ardı edilmesi deneyin geçerliliğini azaltır. En iyi araştırma yöntemi ise, bağımsız katılım deneylerinden oluşur. Bu çalışmalarda, birbirinden bağımsız iki ayrı deney grubu ele alınır. Birinci gruptan beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesi (daha az yağ tüketilmesi, ya da daha çok meyve yemesi) istenirken, ikinci gruptan beslenme alışkanlıklarının aynen devam ettirmeleri talep edilir. Sonunda, araştırmacılar iki grubun sağlık durumunu karşılaştır. İki grupta da kalın bağırsak kanserinin aynı düzeyde olduğu gözlemlenir. Ancak bu tür bir araştırma da gerçeği tam olarak yansıtmıyor. Bunun nedeni ise katılımcıların başlangıçta rejimlerini bilinçli bir şekilde takip ederken, çalışma ilerledikçe, rejimlerini eskisi gibi düzenli olarak takip etmemelerinden kaynaklanır. Kontrol grubundakiler, sağlık durumlarına göre diyetlerini değiştirme yetkisine sahiptir. Ama sonuç iki grubun da kaymalar yaşadığını gösterir. Bu durum bir ikileme yol açar. İstatiksel bilimsel sonuçlar elde etmek için çalışmalar mümkün olduğu kadar uzatılmalıdır. bakmanız yeterli. Bir kez olsun az yağ diyeti uygulayan 49 bin kadında, göğüs, kalın bağırsak kanseri ve kalp hastalığı riskinin azaldığı gözlemlenir. Başlangıçta kadınlar iki gruba ayrılır. Birinci gruptakiler, 8 yıl boyunca yağ oranlarını hızla azaltmak için 20 kalori alacak şekilde günde 5 kez sebze BENZER SONUÇ ve meyve yerler, 6 kez de tahıl ürünü alırlar. Harward School Halk Sağlığı tarafından hazırlaHerkes çalışmanın sonunda alışılmış gerçeklerin tılan Diyet ve Kanser Üzerine Olası Çalışmaların doğruluğunun kanıtlanmasını umar. Ama araştırBirleştirilmesi Projesi’nin (Pooling Project of Prosmacılar, çıkan sonuçları yorumlarken hoşlarına gitpective Studies of Diet and Cancer), 2005 yılında meyen bir sürpriz ile karşılaşırlar. Diyet değişikliği uygulayan kadınlarda kalp hastalığı ve kanser duYazının devamı arka sayfada rumları daha az görülür, ama iki grup arasındaki AZ TÜKETİM fark son derece azdır. Sıvıkatı yağlar, tatlılar Willett, asıl sorunun katılımcı grubun amacına ulaşamaması olduğunu söylüyor. Kadınlar, günlük 23 ÖĞÜN meyve ve sebze alımlarını 3.6’dan 4.9’a çıkartıyorlar Süt, yoğurt, peynir çeşitleri, et, kümes hayvanları, balık, kuru ama yağ tüketimlerini yüzbakliyat, yumurta ve fındık de (alınan toplam enerji yüzdesi) 30’dan sadece yüzde 29’a indirebiliyorlar ve 24 ÖĞÜN günlük tahıl tüketimlerini Meyve 4.5’te sabitliyorlar. TEK YİYECEK BELİRLEMEZ Veriler dikkatlice incelendiğinde ise, en az yüzde 12 oranında yağ tüketimini azaltan kadınların, göğüs kanserine yakalanma riskinin belirgin bir biçimde azaldığı görülür. Aynı şekilde, doymuş yağ tüketimini azaltan kadınların da kalp hastalığına yakalanma oranlarında azalma olduğu saptanır. Sonuçlar, aslında bir derece "durumu ken 35 ÖĞÜN Sebzeler 611 ÖĞÜN SAĞLIKLI BESLENME
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear