Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
PolitikBilfm Sinirbilim AykutGöker Ülkemizde de, sayıları çok olmamakla birlikte, nanobilimnanoteknoloji alanında araştırmalar yapan ve araştırma sonuçları uluslararası düzeydeki bilim dergilerinde yayımlanan bilim insanlarımız var. TÜBA'nın Mart başında düzenlediği bir toplantıda BİLKENT Üniversitesi'nden Pıot. Dr. Salim Çıracı'nın nanoteknoloıinanobilim konusunu ele aldığına değinmiştim. Sayın Çıracı, bu toplantıda, BİLKENT Üniversitesi'nde nanoteknolojinanobilim alanında yapılan araştırmaları anlattı ve bu alanda, söz konusu üniversitede yaratılan bilimsel birikime dikkatleri çekti; konuşmasının son bölümünde de, Vlusal Nanoteknoloji Merkezi" kurulması yönünde bir öneri getirdi. Çıracı bu öneriyi dile getirirken şu noktaların altını önemle çizdi: • Nanobilim ve nanoteknoloji gerek gelişmiş ve gerekse gelişmekte olan ülkeler arasında teknolojik biryarışa dönüşmüştür. •Nanobilim ve nanoteknoloji alanındaki seviyeleri, âdeta, ülkelerin gelişmişliklerini ölçen bir kriter olmuştur. • Araştırma ISboratuvarları [nanobilim ve nanoteknoloji araştırmalarına yönelik olarak] yeni bir örgütlenmeye gitmekte; üniversitelerde [konu ile ilgilijyeni eğitim programları başlatılmaktadır. •Nanoteknolojiye sahip olmayan ülkeler [gelecekte] tıp, biyoloji, savunma sanayii, iletişim ve bilişim alanında bu yeni teknolojinin ürünlerini çok zor ve pahalıya elde edebileceklerdir. •Nanoteknolojinin insan yaşamını buhar makinasından veya bilgisayarlardan çok daha fazla etkileyeceği beklenmektedir [bir an için, 18. ve 19. yüzyıllarda buhar makinasının, çağımızda ise, bilgisayarların insan yaşamında yarattığı değişimi anımsayalımj. Sayın Çıracı, kurulmasını önerdiği Ulusal Nanoteknoloji Merkezi için, kısa dönemli hedefler olarak, şunları öngörüyordu: • Mini gaz sensörleri, biyolojik sensörler; • Mini foton kaynaklan; • Hızlı nanoelektronik ve nanospintronikaygıtlar; hassas manyetik sensörler; ve • Yüksek çözünürlüğe sahip ölçü aletleh geliştirilmesi... Diyelim ki, böyle bir merkez kuruldu; bu merkez bize ne yarar sağlar? Sayın Çıracı soruyu şöyle yanıtlıyordu: • Geliştirilecek teknolojilerle nanoteknolojinin ülkemizde kök salması ve ekonomiye katkı sağlar hale gelmesi için ilk temel atılacak, uzmanlar yetiştirilecek. • Ithâl olanağı bulunmayan kritik teknoloji ürünleri ülkemizde üretilecek. Yeni istihdam olanakları elde edilecek, ihracatımız artırılacak. • Beyin göçüne engel olunacak. •Çeşitli üniversitelerimizden araştırmacılar birlikte çalışma olanağını bulacak. Evrensel düzeyde bilim üretilecek. • Yabancı ülkelere göç etmiş bilim adamlarımızın kısa sürelerle ziyaret ettikleri ve teknoloji transfer ettikleri bir merkez oluşturulacak. Nanoteknoloji (2) Hepimizin içinde birdahigizli Yaratıcılığın nereden kaynaklandığı henüz bilinmiyor. Ancak düşüncenin sistematiği konusundaki bilimsel araştırmalarıyla tanınan Allan Snyder, beyindeki spesifik bir noktaya müdahale ederek, olağanüstü yeteneklerin tetiklenebileceğini iddia ediyor. Van Gogh, Edgar Allan Poe, Çay ULUSAL NANOTEKNOLOJİ MERKEZİ U zun süredir deliliğin yaratıcılıkla çok yakın ilgisi olduğu düşiinülüyor. Nitekim, kovski ve John Nash gibi dehaların bu iki uç arasında sıireklı gidıp gel diğı biliniyor. Akıl hastalığı ve deha arasındaki bu ilişki, bugüne dek pek çok bilim adamının ilgisini çekmekle birlikte, uzun yıllar otistik dahiler üzerinde araştırmalar yapan Avustralya Akıl Araştırmaları Merkezi yetkililerinden Allan Snyder, yaratıcılık ve delilik arasındaki ınce çizgıye yepyeni bir açıklanıa getirdi. Snyder'in, otistik dahileri inceleme konusu olarak seçmesinın nedeni bu kişilerin spesifik bazı özelliklere sahip olması. Akıl ve ruh sağlığı açısından ciddi biçimde hasta oldukları kabul edilen otistik dahiler, resıın, müzik, yontu ve dil gibi sanatsal alanlardan birınde veya birkaçında olağanüstü yetenek sergılerler. Bu yeteneğin veya yeteneklerin öne çıkmasının bir nedeni de, genel olarak otistik dahilerin zeka düzeylerinın sınırlı olması. Yaygın kanının tersıne otıstiklerde, olağanüstü yetenek nadiren görülen bir özelliktir. Özel bir yeteneği olmayan her 10 otıstikten yalnızca biri dahi olabilir. Ve kabaca dahilerin yarısı otistik değildir; bunlarda bir çeşit akıl hastalığı, beyin hasarı veya zeka geriliği görülür. Snyder otistik dahileri tercih etmesının altında yatan nedeni şöyle açıklıyor: Beynin bir bolğesındekı faaliyeti durdurarak, olağanüstü bir yeteneği faal hale getirihiliriz. Bu durum zaten dahi olarak nitelendırılebilecek otistiklerde doğal olarak var." Psikologlar uzun süredir deha düzeyinde yetenek sergileyen insanlarla ilgileniyorlar. Bu konudaki kemıkleşmiş görüşe gö're "ada" olarak tanımlanabılecek olağanüstü yetenek, zihinsel kapasitenın akıl hastalığından etkilenmeyen küçük bir kısmının aşırı faaliyet gostermesı sonucu ortaya çıkar. Ancak Snyder bu gdrüşe katılmıyor. Snyder'a göre insanların tümü olağanüstü yeteneklerle donanmış bir şekilde dünyaya gelir. Ancak bunlar bılinçaltında gizlidir. Oysa otizm, beynin normal fonksiyonunun bir kısmının kaybolmasına yol açar ve bazı durumlarda deha düzeyindeki yeteneklerin su yüzüne 892/8 24 Nisan 2004 ACİL ULUSAL PROGRAM Çıracı konuşmasını, "TÜBİTAK, DPT gibi kuruluşların zaman kaybetmeden konuyu sahiplenmesini beklemekteyiz" sözleriyle noktaladı. Gerçekten de, eğer Türkiye, yarının dünyasında söz ve karar sahibi olma iddiasındaki ülkeler arasında kendisi için biryer arıyorsa, nanobilim ve nanoteknoloji alanında mutlaka belirli bir yetenek düzeyini yakalamak zorunda. Belkide, konuya en sağlıklıyaklaşım, Türkiye'nin de, Clintondöneminde ABD 'nin yaptığı gibi, bu alanda ulusal bir programı âcilen yürürlüğe koymasıdır. Bu program çerçevesinde, nanoteknoloji ve nanobilim alanında, Türkiye üniversitelerinin yetenek envanteri de dikkate alınarak, söz konusu merkezin kurulması da dâhil olmak üzere, nelerin yapılması gerektiği ayrıntılı olarak belirlenip hemen harekete geçilebilir. Sayın Çıracı'nın, konunun Türkiye açısından taşıdığı öneme ilişkin tespitlerini ve ortaya attığı öneriyi destekleyecek pek çok gerekçe, TÜBİTAK'ın eşgüdümünde yürütülen ve sonuçlanmak üzere olan Vizyon 2023 projesinde zaten var. http://wm. inovasyon. org Olağanüstü yetenekler genellikle, beyinlerinin sol taratındaki lob'u hasarlı olanlarda görülüyor. Böylece Snyder bu lob'u devreden çıkartarak (altta) neler olacağını incelemeye karar verdi. çıkmasına neden olur. Herkeste deha düzeyinde gizlı bir yeteneğin bulunduğu fikri, ciddi beyin hasarına maruz kalan bazı kişilerde, bu yeteneklerin bırdenhire, kendiliğinden ortaya çıkmasıyla açıklanabilir. Gerçek yaşamda yaşanan bazı olayların bu fikri destekliyor olması bilim adamlannın bu konu üzerine gitmelerine yol açtı. "Frontotemporal dementia" adı verilen ve nadir olarak görülen nörolojik bir hastalığa ya