Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Tartışmaeditöre mektup Su, kültür, UNESCO ve liseli gençler Özel Yüzyıl Işıl Okulları öğrencilerinin "Su Hayattır" isimli projesi, Atina'da toplanan uluslararası jiiri tarafından onur belgesiyle ödüllendirildi. üresel ısınmanın olumsuz sonuçlannın Duııya'yı giderek dalıa fazla etkilediğı bır surecı yaşıyoruz. Bilim adamları, geçen yıl Avrupa'da yaşanan kurak yazın. buna bağlı olarak artan orman yangınlarının ve sonbaharda Avrupa'yı hırpalayan sellerin, giderek bozulan Anadolu'da kadın olmak S iz hiç Anadolu'nun kuş uçmaz kervan geçmez, yağmurlara sellere göğüs geren, kışın kardan kapanan, yazın susuz, kıraç topraklarda yaşama savaşı veren kız çocuklarının sessiz ve kaderci çığlıklarına kulak verdiniz mi? "Elimizden gelseydi bu topraklarda bu koşullarda doğmaz, böyle yaşamazdık, keşke doğmasaydık" diye yakınan 1011 yaşlarında evlendirilmiş, 1213 yaşlarında çocuk anne olmuş, hayallerindeki yaşamı yakalayamamış, düzinelerle çocuk doğurmuş, kuma ile yaşamayı kabullenmiş, çaresiz kadınlarımızın sırdaşı oldunuz mu? Onların okuma yazma öğrenme azmi sizı ağlattı mı? Sırtlarını okşadığınız zaman, gülen gözlerindekı mutluluğu paylaştınız mı? "Anneniz gibi yaşamayı seçer miydiniz"sorusuna "asla, ama elimizden ne gelir kı, yazgımız bu bizim, törelerimiz böyle" yanıtı veren okulsuz kız çocuklarının mutsuz bakışları karşısında yıkıldınız mı? Kendi kızına, kız çocuğu doğurduğu için, sonraki oğlan olsun diye, doğumdan hemen sonra torununun yüzüne bile bakmadan, onu besleyen eşi(plasentaetene) kavurup yedirme telaşında olan zavallı bir kadınla karşılaştınız mı? Oğlan doğurmadığı için nikâhsız eşini suçlayan erkekleri yetiştiren anaları zor da olsa eğitmeye çalıştınız mı? Hekim olma şansını yakalamış bırı olarak bu ve buna benzer olaylarda isyanı yaşadınız mı? Size "doktor bey, hemşireebe hanım" dedikleri zaman, hastanızı muayeneyi sürdurerek gülümseyerek cinsiyetinizi, mesleğini zi hatırlattığınızda "kusura bakma, biz hiç avrattan doktor görmedik ki" yanıtında gururlandınız mı yaptığmız işten dolayı? İşte böyle, bu ve buna benzer öylesıne çok anılarım var ki.. Çaresiz olduğumda; "keşke hekim olmasaydım, keşke duyarsız, umarsız olsaydım, keşke olağan dışı gücüm olsaydı ülkemin insanını mutsuz kılanları ışınlayabilseydim bilinmeyen gezegenlere.. Cüzelliklerle, iyiliklerle dolu hir evren yaratabilseydim "diye sızlanıyorum kendi kendıme.. Kahroluyor, isyan ediyorum. Umudumun yittiği anlarda da Mehmet Akif Ersoy'un; "Geçen akşam eve geldim, dediler Seyfi Baba hastalanmış yatıyormuş, nesi varmış acaba" diye kaygılı başlayan dizelerindekı son sözcükleri anımsıyorum, okul yıllarımda ezberlediğim.. "Ya hamiyetsiz olsaydım, ya param olsaydı". Kısa sürüyor mutsuzluklarım.. Sonra yine olumlu düşünen "ben" oluveriyorum, sevdiğim mesleği seçmiş bir insan olarak.. Elimden gelen tek şey ömrümce, ulaşabildiğim yerlerde ulaşabildiklerime, kadın erkek ayırımı gözetmeden bildiklerimi öğretmeyi ilke edinmem oldu. Böyle çalışmak beni daha da güçlendirdi, yaşamımı renklendirdı. Anlamı oldu yaşamımın. Mutluluk içimi aydınlattı. Daha ne isteyebilirdim ki yaratıcı büyük güçten? Çocukluğumdaki düşlerim, hayallerim gerçek olmuştu. "Teşekkür etmeliydim".. Ben de öyle yapıyorum.. Başarıp başaramadığımı bilemiyorum ama gücüm yettiğince çalışmalarımı sürdüreceğime inanıyorunı. Kalemimle ve de kendimle barışık olaraktan. Böyle yaşamayı ilke edinmişler gibi bıkmadan, usanmadan ve de keyifle.. Prof. Dr. Yıldız Tümerdem ytumerdenı(3>turk.net K sına rağmen, gelişmış ülkelerın atmosfere bıraktıkları karbondioksit ve ozoıı delici gazların sınırlanmasım sağlamak için hazırlanan KYOTO Sözleşmesı'nın ABD tarafından imzalanmaması, başta ABD'lı bılım adamları olmak üzere tüm bilim dünyasının vurguladığı tehlikeli küresel ısın iklim dengelermin bir sonucu olduğunda hemfikirler. Şartlarda olumlu yönde değişim sağlayacak koklü adımlar atılmazsa, dünya ikliminin dengesi sayılan okyanuslar ve yağmur ormanları dengesizligin kaynağı haline gelecek. Yağmur ormanlannın yağış rejimlerini belirleyen bır etken olduğu, oksijen ve karboııdioksit dengesinin temel öğesi konumunda bulunduğu bilinen bir gerçek. Bir gerçek daha var ki, bilim adamları bunu son zamanlarda sık sık dile getiriyorlar; yağmur ormanları atmosferdekı karbondioksidi depolayarak oksijen ortamının devamlılığını sağlıyorlar. Ancak, küresel ısınmanın önü alınamazsa, yağmur ormanları depoladıkları karbondioksıdi taşıyamaz hale gelıp atmosfere bırakmaya başlayacak. Bu iklim dengelerinın tamamen değişmesi anlamına geliyor. Durum bu denli ciddi olma ma sürecinin devam edeceği anlamına geliyor. Nereden bakarsak bakalım dünyamız iklim dengelerini yıtırmek üzere. Dunyayı daha kurak bir ortam ve dengesiz yağış rejimleri bekliyor. Bu da gelecek yılların ciddi bir su problemıne gebe olduğu anlamına gelmekte. Fosil yakıtlar ıçın yaşanan savaşların ve çatışmaların su için yaşanması dünyamızın geleceğı açısından ciddi sonuçlar doğurabılir. Dünyamızın geleceğini karartacak su savaşlarına meydan vermeden, genç nesilleri su ve insan ilişkisi konusunda bilinçlendirecek çabaların karamsar geleceği daha umarlı hale getirmesi beklenebilir. SU HAYATTIR, PROJESİ Bu yöndeki bir adım geçen yıl atıldı ve sonuçları yakın zamanda gündeme geldı. UNESCO 2003 yılını SU YILI ilaıı etmişti. Bu bağlamda, "Kültür ve Sürdü rülebilir Kalkınma için Akdeniz Enformasyon Bürosu" (MIOECSDE) "Su ve Kültür" konulu uluslararası bir yarışma düzenlemişti. Yurtdışı bağlantısını "Yeşil Adımlar Derneği'nin sağladığı bu yarışmaya ülkemizden Ozel Yüzyıl Işıl Okulları öğrencileri "Su Hayattır" ısimlı projeyle katıldı. Hızla kentleşen dünyanın su kenarında kurulu büyük kentlerinden biri olan İstanbul'da yaşayan bu öğrenciler; "Boğaz gibi her anlamda eşsiz bir su yolu üzerinde kurulu şehrımizde, kentin suyla ılişkisınin çok cılız olduğunu" fark ettiklerinde, kentin suyla ilişkisini tarihsel süreç ıçinde ele almaya çalışan bır kısa film hazırlamaya karar verdiler. Bizans döneminde ormanlardan şehirlerdeki sarnıçlara ulaşan suyun, Osmanlı döneminde çeşmelerle su yüzüne çıkışını, şadırvanlarda ruhanı bir kımliğe bürünüşünü ve hamamlarda sosyal bir alışkanlık halini alışını ele alan kısa film, günümüz İstanbul'unun su şebekesinin modern yapılanma çalışmalarının ele alındığı bir başka kısa filmle tamamlanıyor. Bu yarışmanın okul içinde yarattığı etkin ortamın çok yönlü olduğunu da belirtmek gerekir. Öğrencilerin hır kısmı, su ve kent ılişkisınin tarihini incelerken bir kısmı da temel malzemesi su olan deneylerle hazırladıkları ortamı diğer oğrencılerle paylaşarak "su" temasını okul yaşamlarında etkın hale getirmişler. Özel Yüzyıl Işıl Okulları öğrencilerinin "Su Hayattır" isimli projesi, Atina'da toplanan uluslararası jurı tarafından onur belgesiyle ödüllendirildi ve www. medıes.net sayfasında yayımlanan tek proje oldu. İnsan ve su ılişkisınin önem ve anlamını gençlerin anlamasını sağlayacak platformlar oluştukça ve platformlara etkin katıhm sağlandıkça KYOTO Sözleşmesi gibi sözleşmelere gerek duymadan, suların mavı ve atmosferin temız olduğu bir dünyayı hayal etme şansımız olabilir. Sibel Almas Özel Yüzyıl Işıl Okulları BiyolojiFen Bılimlcri Başkanı 892/21 24 Nisan 2004 1.ÎİK