09 Ocak 2025 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

SORUN YANITLAYALIM Alüminyum kapların sağlık için sakıncaları Denizli'den yazan okurumuz O.D'nin sorusu şu: "Tüm uyarılarıma karşın annem, yıllar önce alınmış, eski ve dibi açılmış alüminyum tencereleri yemek pişirirken kullanıyor. Tencerenin dibinde ve yanlarmda, üstteki tabakanın aşınmasıyla oluşmuş birçok siyah nokta var. Alüminyum kaplarla alzheimer hastalığının bir ilgisi var mıdır? Dibi açılmış alüminyum tencerelerin j£mek pişirirken kullanılmasının insan sağlığına zararları nelerdir?" Okurumuzun sorusunu Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Osman Hayran yanıtlıyor: "Alüminyum kaplarla alzheimer hastalığı arasında, deneylerle gösterilmiş bir ilgi yoktur. Kaldı ki, beyindeki alüminyum birikimiyle alzheimer arasındaki ilişkinin bile tartışmaya açık yönleri vardır. Alzheimer'da, beyinde alüminyum birikmesi olduğu biliniyor. Ne var ki, neden sonuç ilişkisi henüz tartışmalı bir konu. Alzheimer olduğu için mi beyindeki alüminyum oranı artıyor yoksa, beyindeki alüminyum oranı arttığı için mi bu hastalık ortaya çıkıyor, bu sorunun yanıtı henüz verilebilmiş değil. Alüminyum kaplardan insan vücuduna giren alüminyum miktarı, çeşitli şekillerde vücuda alınabilecek alüminyum miktarından çok daha azdır. örneğin, çok yakın zamana kadar ülser tedavisinde kullanılan ve alüminyumhidroksit içeren antiasitlerden vücuda giren alüminyum miktarının çok daha fazla olduğu görülmüştür. Kaplardan vücuda giren alüminyum miktarı az ve bunun ne kadarının da kanla emilip beyine gittiği bilinmiyor. Ancak özellikle asidik ortamlarda alü minyumun arttığı biliniyor, yani yemeğin kapta uzun süre kalıp asidik bir ortam oluşturması durumunda alüminyum artacaktır, ancak bunun ciddi sağlık sorunları yarattığı söylenemez. Mektubunuzda değinilen siyah noktalara gelelim. Alüminyum ya da başka maddelerden yapılan kapların yüzeyi pürüzsüz değil de girintili çıkıntılıysa, mekanik yöntemlerle çok iyi temizlenemediklerini de hesaba katarsak, mikroorganizmaların üremesi söz konusudur. Kaplardaki çukurlarda üreyen mikroorganizmalar, sağlık açısından çok daha sakıncalıdır. Çelik tencereler gibi, yüzeyi girintili çıkıntılı olmayıp da pürüzsüz olan kapların bu anlamda avantajı vardır. Bugüne dek yapılan çalışmaları şöyle bir değerlendirirsek, kaplardan alınan alüminyuma bağlı olarak insanlarda herhangi bir hastalığın ortaya çıktığı gözlenmemiştir. Buna karşın, başka kanallardan alınan alüminyum ciddı sorunlara yol açabilir. Sözgelimi, diyalize bağlı böbrek hastalarında, hemodiyaliz solüsyonlarıyla vücuda daha fazla alüminyum alındığı biliniyor. Hemodiyaliz hastalarında, alüminyumun kemiklerde birikmesi, kemiklerin kırılması ya da daha başka rahatsızlıklara yol açmaktadır. Bugünkü bilgilerimizle, kaplardan alınan alüminyumun böyle ciddi sorunlara yol açtığını söyleyemeyiz. Alüminyum kaplar iyi temizlendiği, içindeki yiyecek, asidik ortam oluşturmadan, kısa sürede tüketildiği takdirde, önemli bir sağlık sorunu yoktur." Epilepsinin kesin tedavisi var mı? Ankara, Kavaklıdere'den yazan okurumuz Gürol Teke'nin sorusu şöyle: "Sevdiğim bir insanda epilepsi hastalığı var. Epilepsi hastalığı ile ilgili daha ayrıntılı bilgi verebilir misiniz, hastalığın kesin tedavisi mümkün mü? Hastalıkla ilgili son gelişmeleri içeren Türkçe kaynaklar var mı?" Okurumuzun sorusunu Bakırköy Ruh ve Sinır Hastalıkları Hastanesi, 2. Nöroloji Klinik Şefi ve Epilepsiyle Savaş Derneği Yönetim Kurulu Üyesı Doç. Dr. Sevim Baybaş yanıtlıyor: "Epilepsi nörolojik bir hastalıktır, yanı beyinden kaynaklanır. Ve oldukça sık rastladığımız bir hastalıktsr. Daha çok çocukluk çağında başlamakla birlikte, her yaşta ortaya çıkması mümkündür. Hastalık kendisini çok değişik nöbetlerle belli edebiliyor. Halk arasında en çok bilineni, büyük sara krizidir. Ancak, bunun dışında daha çok değişik nöbet tipleri vardır. Epılepsilerin bir bölümünün nedeni bilinmiyor. Bir bölümü ırsi olabıliyor, bir bölümü de, beyindeki başka çeşitli hastalıklardan kaynaklanabiliyor. Epilepsisi olan birinin mutlaka hekime gitmesi gerekir. Çünkü, ülkemizde halen tıp dışı yöntemlerle tedavi edilmeye çalışılıyor. Tedavi edflebilen bir hastalık, ancak öncelikle çok iyi anlaşılması gerekiyor. Eğer belli bir nedeni varsa, onun saptanması ve nedene yönelik bir tedavi uygulanması gerekiyor. Giderek tedavisinde daha farklı ilaçlar deneniyor ve tedavisi de daha fazla mümkün hale geliyor. Ancak hastalığın tedavisi çok uzun bir süre alır, yıllarca sürebilir. Bu yüzden hastayla hekimin çok iyi bir işbirliğinde olmaları, sık sık görüşmeleri gerekir. Epilepsi hakkında pek çok yayın var. Nöroloji kitaplarında epilepsi konusunda ayrıntılı bilgi bulmak mümkündür. Bunun dışında tıp dergilerinde de epilepsi konusunda yazılar çıkıyor. Epilepsiyle Savaş Derneği, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi bünyesinde yer alıyor. Ayrıntılı bilgi için hastaneyı arayabilirsiniz." Ozefagus varisi olanlar aspirin kullanabilir mi? Eskişehir'den yazan okurumuz Ahmet Tunalı'nın sorusu şu: "Ozefagus varis tanısı konulunca hemen ameliyat gerekli midir, yoksa ameliyatsız iyileştirme olanağı var mıdır? Mitral stenozu ve şeker hastası olanlara bu ameliyat yapılır mı? Aspirin gibi ağrı kesiciler, varislerin kanamasına neden olur mu?" Okurumuzun sorusunu Istanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hasan Kalafat yanıtlıyor: "ozefagus, yemek borusunun alt ucundaki toplardamarların genişlemesi ve toplardamarların içindeki kan basıncının artmasıyla seyreden, kanamaları ölümlerle sonuçlanabilecek bir hastalıktır. Doğrudan ortaya çıkmaz, başka hastahkların belirtisi olarak ortaya çıkar. ozefagus varisi, çocukta doğuştan, göbek iltihabına bağlı olarak oluşabilir. Ancak ileri yaşlarda ortaya çıkan ozefagus varislerinin hemen hemen hepsi karaciğer sirozuna bağlıdır. Ozefagus varislerinin kanaması, ölümle sonuçlanabilecek kadar ağır seyredebilir. önce sözünü ettiğiniz hastalıkları bir kenara bırakıp, genel bir yanıt verelim. Ozefagus varisinin saptanmış olması, mutlaka kanayacağı anlamına gelmez. Ancak bir kez kanadıktan sonra, kanama durdurulabilirse, bir yıl içinde hastaların yüzde 70'inde yeniden kanama yapar ve ikinci kanamada ölüm ihtimali daha da artar. Bu yüzden hiç kanamayan ozefagus varisli hastalara, kanamayı önleyici herhangi bir ameliyat yapılmamalıdır. Ancak bir kez kanayan hastalara, kanamayı önleyici bir ameliyat yaptlması şarttır. Hastanın şekeri varsa, kandaki şeker düzeyi iyi ayarlanıp, ameliyat öncesı ve sonrası sıkı bir kontrol uygulanırsa, şeker hastalığı, ameliyatı önleyici bir durum değildir. Ancak karaciğer fonksiyonları ileri derecede bozuksa, ameliyattaki ölüm riski yüzde 50'nin üstüne çıkar. • Kalp hastalığına gelince, mitral stenoz kalp yetmezliğine yol açmamışsa, ameliyat için bir engel değildir. Aspirin, kanamaya yol açar mı, diye soruyorsunuz. Hem de nasıl. Ozefagus varisinin kanamasının iki önemli nedeni vardır: 1 Toplardamarların içindeki basıncın çok yüksek olması. 2 Karaciğer yetmezliğine bağlı olarak pıhtılaşma faktörlerinde eksilme görülür. Dalak büyük olduğundan, pıhtılaşmada rol oynayan trombosit sayısı çok azalır. Aspirin de trombosit fonksiyonlarını bozduğu için kanama riskini arttırır. Bu yüzden hastaların aspirin kullanmamaları gerekir. Ayrıca, aspirin mide asidini arttırarak, mide kanamalarına da yol açabilir." 36074
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear