Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
ARKE LOJİSÖYLEŞİ "Anadolu Avrupa uygarlığının temeli 16 yıl ülkemizde arkeolojiye gönül veren Istanbul Hollanda Tarih ve Arkeoloji Müdürü Dr. Jacop Roodenberg ile söyleşi... • Anadolu'nun öttemi büyük •15 bir kitaplık, 100 süreli yayından oluşan bir kütüphane •19 sayı Anatolica dergisi • Eski eserler ne yapılıyor? • Türk arkeolojisi ne durumda? zın başında Almanya, Fransa, Ingiltere gibi ülkelerin Yakın Doğu'da yapmış olduğu arkeolojik çalışmalarla ortaya çıkarttıkları batı dünyasında sansasyon yaratan görkemli buluntular çok etkili olmuştur. Doğal olarak Hollandalı'lar da bu akıma uymak istemişlerdir. Ancak, bu dilek iki nedenden uzun süre gerçekleşemez: bunların biri, sosyal bilim dallarına ödenek ayırmamak gibi Hollanda'da hemen hemen gelenekselleşmiş bir tutumun olması, ikinci ve daha önemlısi de o yıllarda ülkemde deneyimli arkeologların bulunmayışıdır. Benim ülkemin genelde gerçekçi bir yönü de vardır; enstitü fikrinin somutlaşma sürecinin içine girmesi ile parasal sorunlann üzerine gidilir. Enstitü için gerekli olan yer sorunu, "Hollanda Sarayı" (Palais de Hollande) olarak bilinen şimdiki konsoloslukta boş bir yerin ortaya çıkması ile çözümlenir. Hollanda'nın Mezopotamya'ya dönük olarak kurmayı duşledığı bu enstitü en sonunda, tümü ile rastlantısal olarak, düşlenen yerin çok uzağında, Istanbul'da gerçekleşir. Ancak geri baktığımızda, bundan hıç kimse pişman olmamıştır. Siz yabancı bir enstitünün müdürü olarak, başka bir ülkede enstitü örgütlenmesini nasıl karşılıyorsunuz? Bu sorunuza yalnızca Hollanda Enstitüsünü göz önüne alarak yanıt vereceğim. Yabancı bir ülkede araştırma yapmanın, bazen birbiri ile çelişen iki ayrı boyutu vardır: bunların biri konuk olduğunuz ulke ile olan ilişkiniz, diğeri ise kendi ülkenize karşı olan durumunuzdur. Konuk olduğunuz ülke ile olan ilişkiniz, ya da o ülkedeki durumunuz akılcı ve bilimsellik çerçevesi içinde genellikle çok kolay çözülür, çoğu kez çözümü daha güç olan, ancak genellikle de gözardı edilen boyut kendi ülkeniz ile olan ılişkidir. Bu nedenle önce bu boyut üzerinde durmak istiyorum. Hollanda'da ıçin ek bir parasal yük getiren enstitümüzün buradaki varlığı sağlam gerekçelere dayanmadığı anda, bize ayrılan ödenekler yok olur, ya da bu kurumu yürütemi Istanbul Hollanda Tarih ve Arkeoloji Müdürü Jacop Rondenyeceğimiz düzeye dü berg ile ilgili, her zaman güncelliğini koruyan şer. Bu bakımdan enstitünün yüklendiği bir kitaplık sunmaktadır. Enstitünün bu işlevlerden biri, Türkiye'nin tarih ve küldenli kısa bir geçmişi olmasına karşılık, kitürüne ilgi duyan başta Hollanda'lılar oltaplığında bugün 15000'i aşkın kitap ve mak üzere diğer ülkelerden gelen bilim abone olduğu 100 kadar süreli yayın varadamı ve öğrencilerin bilimsel bir ortam dır. Bunun, yaklaşık %95'i Türk, diğerleri içinde kalabileceği bir konuk evini de yüde çeşitli ülkelerden, yılda ortalama 1000 rütmektir. Ayrıca enstitü Hollanda bilim kadar uzman ve üniversite düzeyinde öğadamlarının ülkenizde sürdürdüğü bilimrenciye hizmet verdiği düşunülürse, Issel amaçlı projeler için de, koordinasyotanbul için önemli bir başvuru kaynağı nu sağlayan bir merkez niteliği taşımakoluşturduğu, istanbul'daki birçok üniversitadır. Bu işlevi özellikle benim Izniktenin eğitim programına bu şekilde destek Orhangazi çevresinde yürütmekte olduolduğu açıktır. ğum araştırma projesi ve llıpınar kazısı için üstlenmiş durumdadır. İkinci önemli katkısı Türk ve Hollanda bilim adam ve kuruluşları arasında iletişim kurulmasında aracılık etmesidir. Bu konu15bin kitap da birçok örnek sayabiliriz, ancak son yıllarda en yoğun iletişim, geçmiş doğal Bu ulkeye karşı olan sorumluluğumuçevreyi inceleyen uzmanlık dalları için gerza gelince, Türkiye'nin bize karşı her zaçekleşmiştir. Arkeozooloji, arkeobotani man göstermiş olduğu konukseverlik ve polen analizi, radyoaktif yaş belirlemeleri yakınlığın karşılığını verebilme kaygısı, gibi konularda birçok Türk kazısına da bu enstitüde benimle birlikte çalışan az yardımcı olduk, bunun yanı sıra jeoarkeosayıdaki arkadaşlarımla birlikte hep içiloji, fizik antropoloji gibi teknik dalarda da mizde olmuştur. Burada konukseverlikTürk uzmanlarından kendi çalışmalarımızten kastım, Türk meslektaşlarımızın çada yararlandık. Bu, bir anlamda ülke farkı lışmalarımıza, karşılaştığımız sorunlann gözetmeksizin uzman sayısının az olduğu, çözümüne gösterdiği sürekli ve etkin laboratuvar olanaklarının da çok pahalı oldestek, getirdikleri önerilerdir; Kültür Baduğu konularda bilimsel bir dayanışma orkanlığı'nın Anıtlar ve Müzeler Genel Mütamı yaratılmasıdır. dürlüğü de şimdiye kadar araştırma izinlerimizi hiç bir zaman geri çevirmemiştir. Bu ülkeye karşı sorumluluğumuzu naAnatolica sıl yerine getirebiliriz? Her şeyden önce Enstitü için olduğu kadar, konuk oldubu enstitü Istanbul'un bilimsel ortamına, ğumuz bu ülke için de önemli katkı yaptıtarih öncesi, eski kültürler, diller ve sanat ğına inandığımız Anatolica adında bir de Söyleşi: Mehmet Özdoğan * ürkiye'de arkeolojinin uzun ve köklü bir bir geçmişi vardır. Arkeolojik çalışmalara birçok ülkeden daha önce başlayan Türk arkeolojisi, yüz yıllık gelişim süreci içinde bir yanda kendi ulusal arkeoloji ekolünü kurup, uluslararası düzeyde birçok arkeolog yetiştirirken, öte yandandan da dünyaya daima açık olmuştur. Belki de bu nedenle Türk arkeolojisi rekabetten hiçbir zaman çekinmemiş, belirli bir düzeye sahip ve bilimsel amaçlar ile gelen yabancı arkeologlara da ülkemizde her zaman çalışma olanağı sağlamıştır. Türk arkeolojisinin artık gelenekselleşmiş bir tutumu geçmişe çağdışı tekelci bir yaklaşımla değıl, tüm insanlığın ortak kültür mirası olarak bakması, bu konuda birçok ülkeye örnek olmasıdır. Hatta bu konuda bazı komşu ülkelerden çok daha ileri bir anlayış sergileyerek insan kültür tarihinin her dönemini sahiplenmiş, geçmişe belirli çıkarlar uğruna seçici olarak değil, bir bütün olarak bakmıştır. T Bu anlayış içinde ülkemizde uzun yıllardan bu yana bilimsel araştırmalar sürdürmekte olan 5 anlayış içinde ülkemizde uzun yıllardan bu yana bilimsel araştırmalar sürdürmekte olan 5 yabancı arkeoloji enstitüsünden biri olan, Hollanda Tarih ve Arkeoloji Araştırma Enstitüsü'nun müdürü Dr. Jacop Roondenberg, aramızda 16 yıl gibi çok uzun bir sure kaldıktan sonra ülkemizden ayrılmakta. Aramızda geçirdiği, bizimle birçok deneyimi paylaştığı bu 16 yıldan sonra, ayrılmasından hemen önce burada edindiği deneyimler ile ilgili bir söyleşi yapmakta yarar gördük. Sayın Roodenberg önce Hollanda Tarih ve Arkeoloji Enstitüsünün kuruluşu ile ilgili genel bilgi verir misiniz? Hollanda'nın ulke dışında eski kültür ve dilleri araştırmaya yönelik bir enstitü kurması düşüncesi ilk olarak 1930'lu yıllarda, diğer bazı Batı ülkeleri örnek alınarak ortaya atılmıştır. Kuşkusuz böyle bir enstitü kurma dileğinin doğuşunda, bu yüzyılımı llıpınar kazısı son kalkolitlk çağı, MÖ 3200 yıllanna ait mezardan çıkan, Marmara bölgesine özgü kaplar