24 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

PS İ K İ Y A T R İ Vampirlik nereden... Baştarafı 7. Sayfada Olgunun başka klinik durumlarla birlikte ya da onların bır parçası olarak bulunduğu görülmektedir. Çok da seyrek olmayarak "vampirizm", ısırma ve belki de kan emmenın hiç de az görülmediği ağır cinsel suçlarla birliktedir. Bu davranışın ne oranda olağan durumlarda oldukça sık görülen "aşkısırığı", ne oranda onun patolojik uzantısı olduğu üzerinde düşünmek ilginç olabilir. Yanıtlayanlardan kimisi kanemici etkinliklerin şizofrenık süreçlerden kaynaklanabileceği ya da bu süreçlerle birlikte olabileceğini öne sürmüş, kimisi de aşırı kan yıtirme sanrıları gösteren paranoid hastalardan örnekler aktarmıştır. Bunlar VValker'ın betimlediği "pslşlk vampirizm'ın eşdeğeri olarak görülebilır. "Otovampirlstlk" etkinliğe ilişkin olaylar da bıldirilmiştir; bunlardan kimisi ısır>na yanında önemsiz kan emme etkinlikleri de gösteren geri zekâlı olgulardır. Klinik literatürde bildirilen biriki olguda histerik ducumlarla ölüsevici etkenliğin birlikte olduğu görülmüştür; birçok kişinin katili olan Chrlstie kimi zaman bu birlikteliğin örneği sayılmıştır. Bu bireylerin histerik çözülmedekine yakın bir süreçle korkunç etkinliklere gırebıleceğini düşünmek akla yakın gelmektedir. Nedeni ya da görünüş biçimi ne olursa olsun, kanemici etkınlik çok ilkel bir zihinsel ve duygusal düzeyde işlev gören bireylerde ortaya çıkar Bu durum "klinik vampirtem"le şizofrenlk bozukluklar arasında olası sıkı bir bağlantı olduğunu ıleri süren çoğju kaynağı açıklayabılir. Nedensel açıdan psikoanalitik görüşü benimseyenlerin bu tür olguları çok küçük bebeklerde görülen ısırma, tahrip etme düşlemlerıyle bağlantılandırması olasıdır. Fenikel'e göre bu tür kişiler çok erken bir gelışim evresinde saplanmışlarsa, kolayca, kendilerini başkalarına süluk gibi emerek yapıştıran bireyler halıne gelebilirler. Kayton, Kwawer, Benezech ve arkadaşları, Bourguignon da benzer kuramsal önermeler ileri sürmüşlerdir. Psikoanalitik düşünsel yapı, şizofrenik, regresse şizoıd ya da "sınır" bireylerın bakılmaya ve beslenmeye yönelik güçlü bir gereksinim duyduklarını varsayar. Daha önce sözü edılen aşırı kan yitirme korkusu bu gereksınımlerin daha ağır belırtıler biçiminde ortaya çıkması anlamına gelebilır. Bu psikoanalitik bakı'ş açısı birçok yönden eksik ve doğrulanması olanaksız olsa da, sözü edılen kimi olguların klinik betimlemelerine dayanaklar sağlar Vandenberg ve Kelly daha da ileri gıderek, kan emmenin en temel oral/sadistik gereksinmelerin doyurulmasına yarayabıleceğını ılerı sürerler. Eldeki verılere göre kanemıcilığın ayrı bir klinik durum olarak çok seyrek görülen bır olgu olduğu söylenebilır. Yine de kimi kanıtlar kanemıciliğın şimdıye değin öne sürüldüğünden daha sık görülen bir olgu olabileceğını düşündürmektedir. Söylentılerle klinik olgular arasındaki olası ılişkiyı aydınlatacak çalışmalara yönelmek yararlı olabilir. Bu açıdan, " J u n g c u " bır düşünsel temelden yola çıkılabılir. Mc Cully'nin dedıği gibi: "Ormanın ötesinde yaşayanlar sisin ardındalar, şimdiki anlayışımız onları görmoye yetmiyor." ilende psikiyatri literatürüne yapılacak alçakgönüllü katkıların hastalık ve günah, söylence ve gerçeklik arasındaki büyüleyici sınırları aşan olgulara duyulan ilgiyi yenıden canlandırması beklenir. (British Journal of Psychiatri1985/7'den)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear