26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

17 NİSAN 2009 CUMA K O N U K P A T İ K A 7 Yaşatmadılar ÖZDEMİR ŞARMAN 23 Nisan’ları Doğru Okumak... (1) ne özen gösterilirdi. Uygulamalı derslere ağırlık verilirdi. Çocuk ve büyük insan psikolojisi dikkatle öğretilirdi. Dünya olaylarına ve çevreye duyarlı, genel kültür birikimli, kendine güveni tam ve kişilikli olarak eğitilirlerdi. Atatürk ilke ve devrimlerini özümsemiş, cumhuriyet kazanımlarını benimsemiş, hukukun üstünlüğüne inanmış, laik ve demokratik inancın birer temsilcileriydi. Köylüyü aydınlatıp biliçlendirmek üzere, yurdun dört köşesinde dağılırlardı... Türkiye’nin geleceğini onlar aydınlatacaktı. Ülkenin çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkmasını onlar hızlandıracaktı. Olmadı, yaşatmadılar b u okulları. Onların yerine, imam hatipleri geliştirdiler. Yaşatmayanların uzantıları, bugün ülkemizde iktidarda. Şimdi anladınız mı, köy enstitülerini kimlerin ve niçin kapattığını?... 17 Nisan; köy enstitülerinin kuruluşunun 69. yıldönümü... Derin izler bırakan bu okullardan mezun olanlar, her gün birer birer tükeniyor. Kalanlar, ulu birer çınar gibi sevenleri ve gönül verenleriyle birlikte 17 Nisan'da o günleri hen anacak, hem de kutlayacaklar. Ben de onlardan biri olmanın gururunu bir kez daha yaşayacağım. Köy enstitülerini yaşatmadılar. Çirkin siyasetçiler, toprak ağaları, kasaba politikacıları ve din sömürücüleri, ağız birliği yaptılar. Köy enstitülerine saldırdıklar. Vur abalıya dercesine üstüne çullandılar. Hayasızca iftira ettiler. O güzelim ve tertemiz yuvalar ile oradan mezun olanlara acımasızca çamur attılar. Muratlarına erdiler. Enstitüleri kapattılar. Aslında kapanan köy enstitüleri değildi. Ülkenin aydınlık geleceğine açılan ka pısıydı. Peki bu köy enstitüleri nasıl bir okuldu ki, böylesine üstüne çullanıldı. Bu kadar iftiralara maruz kaldı. Yıllar geçtiği halde, hala adlarından söz ediliyor. Bir türlü unutulmuyor. Gün geçmiyor ki, bu okullar anılmasın. Neydi özellikleri? Köy enstitüleri, ülkeyi aydınlatacak ışık kaynaklarıydı. Sayıları yirmi birdi. Ülkenin aydınlanması ve halkın cehaletten kurtulması hedeflenmişti. Tabanda bunu gerçekleştirecek köy çocuklarıydı. Onları köylerinden alarak, eğitim ve öğrenimini tamamlayıp, donanımlı ve inançlı birer öğretmen olarak yine köylere göndermekti amaç. Dünyaca örnek alınan Türk modeliydi. Yaparak ve yaşayarak yapılan bir eğitim ve öğretim kurumuydu. Okulun hemen bütün işlerini ve hizmetlerini öğrencilerle birlik te çalışanlar yapardı. Binalar, derslikler, işlikler, ağırlar, bağ ve bahçeler, hep onların elinden geçerdi. Türkü ve şarkılar eşliğinde toprağı sürer, eker, biçerlerdi. Kendi işlerini kendileri görürdü. Araç ve gereçleri kendileri yapar, kendileri kullanırdı. Alet işler el övünür derlerdi. Hem gereksinmelerini giderir, hem de okulun gelirine katkıda bulunurlardı. Ürettikleriyle de devlete yük olmazlardı. Özellikle el becerileri ve el sanatlarında ustalaşırlardı. Eğitim, öğretim ve becerileriyle donanımlı hale gelirlerdi. Köylünün gereksinimlerini giderecek ve onlara rehberlik edeceklerdi. Bilgi edinim yöntemleriyle pratik kazanımları güçlüydü. Çağın verilerine hazırlıklı şekilde ve kusursuz olarak yetiştirilirlerdi. Özellikle eğitim ve öğretim açısından noksansız, hatta donanımlı yetişmeleri HALUK IŞIK Bilim insanlarına göre, çocuklar ve gençler, yetişkinlerin bir anlamda ölümünü simgeler. Bu tanım, yalnızca fiziksel bir ölümü anlatmaz. Doğa gibi hayat da kendini sürekli yeniler. Bunu yaparken kullandığı en önemli unsur, insandır. Bir kuşak, kendi değerleri, yaşama biçimi, uygarlığı vb. ile kendini tanımladıktan sonra, yerini –istese de, istemese de yeni bir kuşağa bırakır. Kuşkusuz bunu kabullenmek, değişimin doğallığını içselleştirmek, toplumların/sistemlerin niteliği ne olursa olsun, hiç kolay olmamıştır, olacağa da benzememektedir. Çocuklar ve gençler, “doğal devrimciler”dir. Bedeniyle birlikte, hayatı, insanı ve dünyayı keşif yolculuğu olan çocukluk ve gençlik serüveni; her zaman “yetinmeme” duygusundan beslenir. Sığındığımız yazılıyazısız yasalar, toplumsal sistemimiz, bireysel ve sosyal doygunluğumuz ya da “kabullenmelerimiz”; onlar için, hiçbir anlam taşımaz, taşımayacaktır. İyi ki de böyledir. Eğer aksi olsaydı, felsefede, bilimde, sanatta, teknolojide, kısaca bugün keyfini sürdüğümüz her alanda, hiçbir gelişme yaşanmazdı. Peki, insanlığın; bu nöbet değişimini, “doğal devrimcileri”ni, devrimciliği yaşama biçimine dönüştüren “ateş hırsızlarını” kabullenmesi, çok mu kolay olmuştur? Galileo’dan Hezarfen’e, Nesimi’den Mayakovski’ye, Prometheus’tan dünyayı değiştiren, dönüştüren, “talepleri” uğruna ölümlere, işkencelere aldırmayanları; vazgeçmeyenvazgeçirilemeyen “çocukları”, onlara yapılanları anımsayınız. Katledildikten yüzyıllar sonra, anıtlaştırılmışlar; insanlık, büyük günahlarından saygı duruşlarıyla arınmaya çalışmıştır, çalışmaktadır. Yetişkinler için, çocukluk ve gençlik süreci; bir an önce atlatılması gereken bir “delilik nöbeti”dir. Çocuğun ve gencin bundan “kurtulması için”, her türlü önlem alınır ve yaptırımlar dayatılır. İlkel toplumlarda, bir çocuğun ve gencin bu süreçten “sağ salim” çıkması ve toplumsal kabul görmesi, kimi sınavlardan geçmesine bağlıdır. Örneğin, ayak bileğine bir ip bağlanıp, boşluğa atlaması istenir. Karanlık ormanlarda günlerce bir başına bırakılıp, canlı olarak geri dönmesi beklenir. “Kahramanlığını” kanıtlayana kadar, ona bir ad bile verilmez. Günümüzde böylesine “ilkel” yöntemler uygulanmamaktadır. Bugün çocuk ve gençten beklenen; gelenek ve görenekleri tartışmasız kabullenme, sınavdan sınava koşma, yasalara uygunluk, otoriteye itaat, biçilen rollere uygun davranma, vb.dir. Uzatmamak adına, bu kadarla yetinelim; “vb” yerine ekleyeceğimiz binlerce koşul yağmuru, çocuğu ve genci beklemektedir. Bunları başaramayan, reddeden, uyum gösteremeyen yeni kuşak için, her türlü önlem alınmıştır; töreler, yasalar, hapishaneler, dayak, aşağılanma, sıradanlaştırma, işsizlik, aşksızşiirsiz bırakma, adına hayat dediğimiz olağanüstü serüveni burnundan getirme... Üç noktaya ekleyeceğimiz binlerce sonucu da biliyoruz. Haydi, bunu da itiraf edelim kendimize! Bütün bunları bilmemize rağmen, “yetişkinler” olarak, çocuklarımıza ve gençlerimize benzerlerini yaşatıyor; bu hazin garabetle yüzleşemediğimizden, hepimiz susuyor susturuyoruz. Adına “çağdaş, gelişmiş, uygar” dediğimiz toplumlar; bu nitelemeleri, biraz da çocuklarına ve gençlerine yönelik tutum ve yaklaşımlarla hak etmektedir. Bunları bilmeden, “Mustafa Kemal Atatürk 23 Nisan’ı çocuklara, 19 Mayıs’ı gençlere neden armağan etti?” sorusuna yanıt bulamayız. 23 Nisan’ı doğru okumanın yolu, buralardan geçmektedir. Patika, birkaç hafta bu konuya düşürecek yolunu. Katkılarınız, yolculuğu kolaylaştıracak, kısaltacaktır. Aksoy’dan Kuvayı Milliye ZM R (Cumhuriyet Ege Bürosu)Gazeteci Yaşar Aksoy, Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın başlamasının 90. yıldönümü anısına “Kuvayı Milliye Yılı” adlı kitap hazırladı. Etki Yayınları’ndan çıkan kitapta emperyalizme karşı ilk kurşunun İzmir’de gazeteci Hasan Tahsin tarafından atılmasından itibaren Ege’de Kuvayi Milliye'nin başlaması, Yörük Ali Efe’nin Aydın cephesi, Demirci Mehmet Efe’nin mücadelesi, Antep, Maraş, Urfa direnişleri ile İzmir’in kurtuluşu anlatılıyor. Öte yandan Aksoy, 14. TÜYAP İzmir Kitap Fuarı'nda “Uluslararası İzmir Araştırmaları Merkezi” standında fuar süresince kitaplarını imzalayacak. halukisik@gmail.co m KARACA 'Ay Prensesi' 12.15, 14.30, 16.45, 19.00, 21.15, 'Güneşi Gördüm' 11.45, 14.00, 16.15, 18.45, 21.00, 'Deli Deli Olma' 12.00, 14.15, 16.30, 19.00, 21.15. (0 232 445 87 76) 13.45, 16.15, 18.45, 21.30. (0 232 277 48 00) CINECITY K PA 'Ay Prensesi/MOoncare' 11.00, 13.15, 15.30, 17.45, 20.00, 'Güneşi Gördüm' 11.30, 14.30, 22.00, (C Cmt) 00.15, 'Devlet Oyunları/State of Play' 11.00, 13.30, 16.15, 19.00, 21.45, (CCmt) 00.30, 'Pembe Panter 2/Pink Panter 2' 11.15, 13.15, 15.15, 17.15, 19.15, 21.15, (CCmt) 23.45, 'Okuyucu/The Reader' 14.00, 16.30, 19.00, 21.30, (C Cmt) 23.00, 00.00, 'Deli Deli Olma' 11.45, 13.45, 15.45, 17.45, 19.45, 21.45, (C Cmt) 00.15, 'Hızlı ve Öfkeli 4/ Fast and Furious 4' 11.15, 13.45, 16.15, 18.45, 21.15, (C Cmt) 23.45, 'Canavarlar Yaratıklara Karşı/ Monsters vs. Aliens' 10.30, 11.00, 13.00, 15.00, 17.00, 19.00, 21.00, 'Yabancı/Outlander' 14.30, 17.00, 19.30, 22.00, (C Cmt) 00.30, 'Marley ve Ben/Marley and Me' 12.15, 14.30. (0 232 386 58 88) AGORA 'Pembe Panter 2/ Pink Panter 2' 12.00, 14.15, 16.30, 18.45, 21.00, 'Yabancı/Outlander' 11.00, 13.15,20.00, 22.15, 'Marley ve Ben/Marley and Me' 15.30, 17.45, 'Güneşi Gördüm' 11.00, 13.30, 16.00, 18.30, 21.00, 'Hızlı ve Öfkeli 4/Fast and Furious 4' 11.30, 14.00, 16.30, 19.00, 21.30, 'Ay Prensesi/The Secret of Moonacre' 11.00, 13.30, 16.00, 18.30, 21.00, 'Kehanet/Knowing' 11.00, 13.45, 16.30, 19.15, 22.00, 'Canavarlar Yaratıklara Karşı/ Monster vs. Aliens' 11.00, 13.00, 15.15, 17.30, 19.45, 21.45, 'Kız Kardeşim Mommo' 12.15, 14.30, 16.45, 19.00, 21.15. (0 232 278 10 10) AFM FORUM BORNOVA 'Kehanet/Knowing' 11.20, 13.40, 16.20, 19.00, 21.40, (C Cmt) 23.30, 'Ay Prensesi/Moonacre' 11.00, 13.30, 16.00, 18.30, 21.00, 'Devlet Oyunları/The Stante of Play' 10.30, 13.00, 15.50, 18.40, 21.30, (C Cmt) 23.00, 'Canavarlar Yaratıklara Karşı' 11.20, 13.30, 15.50, 18.20, 20.30, 'Deli Deli Olma' 11.00, 13.40, 16.10, 18.50, 21.15, (C Cmt) 23.30, 'Hızlı ve Öfkeli 4/ Fast and Furious 4' 11.00, 13.30, 16.00, 18.30, 21.00. (0 232 373 03 50) AVŞAR PALM YE ''Kıymık' 11.30, 13.30, 15.30, 17.30, 19.30, 21.30, 'Ay Prensesi' 12.30, 14.45, 17.00, 19.15, 'Kız Kardeşim Mommo' 11.00, 13.00, 15.15, 17.15, 19.40, 21.30, 'Canavarlar Yaratıklara Karşı' 11.15, 13.15, 15.15, 17.15, 19.15, 21.15, 'Güneşi Gördüm' 11.30, 12.45, 14.00, 15.15, 16.30, 17.45, 19.00, 20.15, 21.30, 'Son Oyun' 12.00, 14.15, 16.30, 18.45, 21.15, 'Marley ve Ben/Marley and Me' 11.15, C M Y B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear