Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
6 SPOR GÜNDEMİ 17 NİSAN 2009 2009 CUMA CUMA 17 NİSAN Şimdi Bekle ve Düşün NÜVİT TOKDEMİR Sen eldeki olanakları, yakaladığın puan avantajını kullanamazsan; sahanda ve dışarda inanılmaz puanlar yitirirsen; yönetiminden futbolcusuna umarsız davranışlar içinde, beklentilere yanıt verecek davranışların dışında kalırsan... İşte şimdi bekler ve düşünürsün! Neyi? Rakip puan yitirsin; oynadıkları onu zorlasın, ben kazanayım ve üste çıkayım... Önce nereden gelip nereye çıktığına; senden öncekinin neden altına düştüğüne bakacaksın. Kurumsal olamamanın sıkıntılarını bir yana bırakıp, bugüne kilitlenerek "yürüyelim" diyeceksin de, nasıl yürünmesi gerektiğinin bilincinde olacaksın. Gerçekten İzmir futbolu kritik bir süreçten geçiyor. Bank Asya Ligi'nde beklentilerin yoğun olduğu Karşıyaka inanılmaz bir düşüşle ilk altıya girme şansını sonlara bıraktı; ilk altıya girebileceğini ligin ikinci yarısında tartışabileceğimiz Altay, Tahir Karapınar ile başlayan yeni bir soluklanmayla bugün ilk ikiyi zorlar konuma geldi. Peki bu noktada her iki takımın da içerde ya da dışarıda yitirdikleri puanlara bir göz attığınızda inanılmaz bir açmazla karşılaşılıyor ki, o da el elekol kola lige çıkacak iki İzmir ekibinin bugün zorlayıcı konumda olmasını ortaya koyuyor. Ve görüyoruz ki, "Altay hesap peşinde", "Karşıyaka ilk altıdan vazgeçmiyor" haberleri manşette. Böylesi bir trajediye gülmemek elde değil! Türkiye'nin üçüncü büyük kenti İzmir, nereden nereye gelmiş! Var mı böylesi bir düşünce? Sezon başında ilk altıya girebilmeyi hedef edinmiş iki takımdan biri olan Altay, şimdi sınıra dayanınca, "Neden il ikide olmayayım" diyebiliyor ve ince hesaplar peşinde koşuyor. Peki bu hesaplar neden sona saklanıyor da, başta düşünülmüyor? Neden rakibin yitirecekleri uğruna beklentilere giriliyor? Bunlar günü ucuz kurtarma hesapları değil mi? Yönetimlerin kendilerini işin içinden sıyırma hesapları değil mi? Altay takımında futbolcular ve teknik direktör Tahir Karapınar, şu anda onursal bir savaş veriyorlar. Çıkamadıkları her yıl için olduğu gibi bugün de aynı yaklaşımdalar. Kendilerini kutlamak gerekiyor. Özellikle Karapınar göreve geldiği süreçten bu yana özverili yaklaşımlarla futbolcular, yönetime bir ders vermiş oldular bugün gelinen noktada. Ve görüyorsunuz bu takım ilk ikiyi zorluyor. Çıkabilir ya da çıkamaz. O ayrı bir şans. Peki hangi güçle olduğu noktasının kaç yönetici ayırdında? Onlar bekle ve gör politikasından başka bir şey düşünmüyorlar. Salt taraftar bekleyip düşünüyor, "yarın ne olacak" diye... Sakın ola ki Karşıyaka'yı bu yaklaşımın dışında tuttuğumuz düşünülmesin. Aynı yönetim yanlışları, aynı transfer politikaları, parasızlık, yeşilkırmızılıları bu noktaya getirmiştir... O halde şimdi, başkalarının İzmir için yapacakları için beklemek düşünmek zamanıdır!.. Bekleyin neler göreceksiniz, neler... n.tokdemir@hotmail.com D E N İ Z C İ Denizciliğin Kökleri CHP İzmir İl Başkanı Nalbantoğlu, Kocaoğlu ve Değirmenci'y le birlikte yaptıkları toplantıda 'İzmir farkı, artık Türk siyasetindeki ağırlığını daha fazla hissettirmeli' diye konuştu. ÜNAL BENLİALPER Denizciliğin gerçek anlamına kavuşabilmesi, doğru yorumlanması ve çağdaş nitelikte ulusal kimliğe bürünebilmesi için, öncelikli ve kesin olan koşulu, o toplumun denizcilik kültürünü belirleyen ve yüzyıllardır süregelen tarihsel köklerinin günümüzdeki açılımlara olan uyarlamasının doğru ilkeler ve politikalar üzerine yapılmasıdır. Elbette ki bu uzun süreçte verilen maddi ve manevi kayıplardan elde edinilen tecrübelerin de büyük katkısı olacaktır. Eğer özünde var olan bu gelişmelerle ilgili hiçbir deneme, araştırma, eğitim gibi denizciliğin ufkunu açacak çalışmalara, bilimsel ve çağdaş teknolojinin verileri doğrultusunda yön veremiyorsak, henüz oluşmuş, etkin, toplumun yaşamına yerleşmiş, rekabet gücü olan, uluslararası güce sahip ve geleneksel bağları kuvvetli bir denizcilik anlayışından söz edemeyiz. Denizcilik kavramında ''yenilikçi'' yaklaşımlar ile ''geleneksel'' birikimler birlikte gelişip olgunlaşır ve daha güçlü, daha kalıcı bir ulusal denizciliğin karakteristik yapısını oluştururlar. Denizcilik kültürü yaşam felsefesi olarak benimsenmemiş ve toplumsal destekten yoksunsa, uluslar, isterlerse denizin ortasındaki bir coğrafyaya sahip olsunlar yine de bu alanda hiçbir varlık gösteremezler. Önemli olan onu yaşamak, sahip çıkmak, korumak, hissetmek ve doğru kullanmasını bilmektir. Denizcilik alanında girişimci, açılımcı, yenilikçi ve sürükleyici aktif politikalar ile yeni yeni yatırımların önü açılmalıdır. Bu anlayış içinde devlet aktif rol üstlenip, varlığını ve desteğini her zaman hissettirmelidir. Bu birliktelik de, sektörü evrenselliğin boyutlarına taşıyacaktır. Türk toplumunun denizci kimliğine sahip olmadığı bilinen acı bir gerçektir. Denizlerimiz haricindeki diğer su kaynaklarımızdan yeterli ve bilinçli bir şekilde yararlanamadığımız da farklı bir konunun çözümlenmesi gereken gerçeğidir. Bu gerçeğin de kısa bir süreç içinde değişmesi o kadar kolay olmayacaktır. Denizcilik ne ithal edilebilir, ne de fabrikaları kurulup ertesi gün üretimine başlanabilir. Denizciliğimizin geleneksel anlamda geçmişe dönük köklü bir yapılanması ve misyonu olmadığı için, bunun günümüz koşullarına uygun olarak geliştirilip, güçlendirilmesi ve toplumca özümsenmesi elbette ki uzun zaman alacaktır. Bunun için de bilimsel inceleme ve araştırmalara, teknolojik yeniliklere, uluslararası sektör kriterlerine ve iyi yetiştirilmiş bilim adamlarına, uzmanlara gereksinim vardır. Bu konuda devletin izleyeceği politikaların rotası doğru ve ileriye dönük çizilmeli, hazırlanacak olan istikrarlı kalkınma programları ile hedefler belirlenmelidir. Yatırımlar ile denizcilik alanındaki personel eğitimi birlikte yürütülmelidir. Denizcilikte bilim ve teknoloji ikilisinin doğru ve üretime yönelik kullanımından elde edilecek değerler elbette ki o ulusun yararına kullanılacaktır. Ama diğer taraftan da ileri teknoloji ile donatılmış balıkçı gemileriyle yapılan su ürünleri avcılığı, deniz canlılarının neslini tüketmekte veya sayılarını azaltmaktadır. Bunun sonucunda denizlerdeki ekosistem bozulmakta ve canlı yaşam, dönüşü olmayan ağır tahribata uğramaktadır. Öncelikle insana yatırım yapıp bilgi toplumu içinde yerimizi almalıyız. Denizcilik sektöründe verilecek eğitimler ve yapılacak bilimsel çalışmalar ile öncelikle deniz sevgisini çocuklarımıza aşılamalıyız. Çünkü geleceğimiz çocuklarımız ve denizlerimizdir. unalkaptan@hotmail.com İzmirliye siyaset çağrısı İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, kadınlar ve gençler başta olmak üzere tüm İzmirlileri aktif siyaset yapmaya çağırdı. CHP İzmir İl Başkanı Rıfat Nalbantoğlu ve İl Genel Meclisi Başkanı Serdar Değirmenci'yle birlikte basın toplantısı gerçekleştiren Kocaoğlu, 29 Mart yerel seçimlerinde CHP’nin İzmir’de gösterdiği başarıda özellikle kadınlar ve gençlerin büyük rolü olduğunu vurguladı. Yeni dönemde katılımcı bir anlayışla yol haritası belirleyeceklerini vurgulayan Kocaoğlu, “Seçim sürecinde yaptığımız mitinglere katılanların yarısından fazla kadınlar ve gençlerdi. Bu bize bir umut ve ışık oldu. Her kesimden insanımızı, kendilerine en yakın buldukları siyasi partisi çatısı altında aktif olarak siyaset yapmaya davet ediyoruz” dedi. CHP İl Başkanı Rıfat Nalbantoğlu da, 29 Mart seçimlerinin final değil bir başlangıç olması gerektiğini söyledi. İzmirlilerin temiz ve ilkeli siyaset anlayışıyla İzmir’i İzmir yapan değerlere bir kez daha sahip çıktığını söyleyen Nalbantoğlu, seçime damga vuranların kadınlar ve gençler olduğunu belirtti. İzmirlilere seslenen Nalbantoğlu, “Kazandığımız seçimde etkin rol oynayan İzmirli hemşehrilerimizi CHP’de siyasete çağırıyoruz. İzmir farkı, artık Türk siyasetindeki ağırlığını daha fazla hissettirmeli, yarınlarımızın güvencesi olan gençlerimiz ve toplumumuzun temel taşı kadınlarımız kent ve ülke yönetiminde aha etkin bir rol üstlenmelidir”diye konuştu. C M Y B C MY B