Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
8 c 20 KASIM 2009 CUMA PRİENE'Yİ 2 BİN YIL ÖNCE YIKAN DEPREM, ARKEOLOGLARA BOZULMAMIŞ BİR KENT YAPISI BIRAKTI Deprem Priene’nin şansı üçük Asya’nın Pompei’si olarak tanımlanan Priene’deki kazılar, 114 yıldır sürüyor. Kazı heyeti, antik bir kentteki günlük yaşamı anlamaya çalışıyor. K OLCAY AKDENİZ MİLAS Büyükmenderes Nehri’nin bereketlendirdiği uçsuz bucaksız Söke Ovası’nın kuzeybatı ucunda, yalçın kayalıklarıyla Samsun Dağı yükselir. Ovadan bir duvar gibi yükselen bu dağ, antik çağda “Mykale” adıyla anılırken, nedense Orta Çağ’da Sampson adını almış. Günümüzde ise Samsun Dağı’na dönüşmüş. Bu heybetli dağ kütlesinin önünde 370 metre yükselen kaya kütlesinin eteğinde bugün Söke’nin Güllübahçe beldesi var. Yamaçta ise Theodor Wiegand’ın deyimiyle “Küçük Asya’nın Pompeisi” sayılan Priene antik kentinin görkemli bir tarihin tanıklığını yapan kalıntıları bulunuyor. PLANLI ANTİK KENT... Araştırmalara göre daha önce deniz kenarında bir kent iken Büyük Menderes Nehri’nin taşıdığı alüvyonlarla denizin bataklığa dönüşmeye başladığı süreçte Prieneliler kentlerini Mykale Dağı’nın yamacında yeniden kurmuşlar. Priene; geç klasik çağdan Helenistik döneme geçiş sürecinde planlı kentlere çok iyi bir örnek oluşturmuş. M.Ö. 140130 yılları arasında meydana gelen depremden sonra bir kez daha terk edilerek yakın bir arazide kurulmasının ardından Türklerin eline geçtikten bir süre sonra büyük bir olasılıkla kentin su sisteminin çökmesi üzerine üçüncü kez terk edilme şanssızlığını yaşamış. Yüzyıllar boyunca unutulan “Küçük Asya’nın Pompeisi”, 1637 yılında İzmir’den gelen İngiliz tüccarlar tarafından yeniden keşfedilmiş. Ticari amaçlarının yanısıra antik yazarların eserlerinin etkisinde kalarak tarihe ilgi duyan İngiliz tüccarlar Priene’yi Avrupa’ya duyurmuşlar. Priene’de ilk araştırmalar 1765 ve 186869 yıllarında İngilizler tarafından yapılmış. Ardından 189599 yılları arasındaki Carl Humann, Theodor Wiegand ve H. Schrader tarafından yapılan Alman kazıları küçük bir Helenistik kentin neredeyse hiç bozulmamış görüntüsünü ortaya çıkarmış. Priene’de gerçek anlamdaki bilimsel kazılar 1977 yılında Alman Arkeoloji Enstitüsü’nün İstanbul Şubesi adına başlatılmış ve halen sürüyor. Kazılar, Almanya’nın Frankfurt ve Kiel Üniversitelerinin işbirliğiyle yürütülüyor. Kazıları Ekibi Başkanvekili Kiel Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Frank Rumscheid, Priene kazılarındaki asıl amaçlarının bir ev kalıntısını kazarak zengin arkeolojik eserler bulmak olmadığını belirterek, asıl amaçlarının kent yaşamanın gelişmesini anlamak olduğunu kaydetti. Rumscheid, Priene’nin M.Ö. 140130 yılları arasındaki bir depremle yıkıldıktan sonra terk edilmesinin arkeoloji açısından bir şans olduğunu vurgulayarak “Çünkü depremden sonra evler olduğu gibi bırakılıp gidilmiş. Deprem sırasında Mykale Dağı’ndan düşen büyük kayalar evleri yıkıp ezmiş. Bu yüzden evlerin içindeki seramik kaplar ve diğer eşyalar çok kırık. Bir çanak belki 100 parçadan oluşabiliyor. Bunları birleştirmek çok zor olsa da buna çalışıyoruz. Evlerden seramik kapların yanısıra yüzükler, bilezikler gibi bronz bayan takıları, bıçaklar, çiviler, değirmen taşları, biley taşları, pişmiş topraktan mangallar çıkıyor” diye konuştu. Hukukun izin vermemesine karşın Karaayıt Köyü’ne demir zenginleştirme tesisi kurulmak isteniyor Ayvalık’a maden dayatması OYA UĞRAL Göcek koylarındaki kart sisteminin Gökava'da da uygulanması gündemde Gökova da kartlanacak ÖZCAN ÖZGÜR MUĞLAMavi yolculuğun önemli duraklarından Göcek koylarından sonra, Gökova koyları da “kartlı” sisteme geçiyor. Akyaka Belediye Başkanı Ahmet Çalca, yat limanı projesinin kısa bir süre sonra tamamlanacağını, beldenin yatçıların çekim merkezi haline geleceğini söyledi. Çalca, “Göcek ve Dalaman koylarında aşırı yoğunluk yaşanıyor. Bu yoğunluk zamanla Gökova Körfezi’nde de kendini gösterecek. Bu nedenle Gökova koylarında da kartlı sisteme geçilecek. Hem koyların ve denizin temizliği, hem de koylarda seyir halinde olan teknelerin takibi açısından bu önemkyaka Belediye li” dedi. Turgutreis’ten Fethiye’ye Başkanı Ahmet dek yüzlerce koyun aldığı Muğla’da, aşırı yoğunluğu önlemek, Çalca, yat limanı kirliliği azaltmak ve günübirlik projesinin kısa sürede teknelerin güzergahlarının belirtamamlanacağını, lenmesi amacıyla valilik ve Özel Çevre Korumu Kurumu (ÖÇKK) bölgenin Göcek gibi tarafından çeşitli önlemler alınyatçıların çekim merkezi mıştı. Göcek ve Dalaman koylahaline geleceğini söyledi. rında kartlı sisteme geçilmesi kararı üzerine Fethiyeli günübirlik tur düzenleyen tekne sahipleri protesto eylemi yapmıştı. Bunun üzerine kartlı sistem kararı geçici süre askıya alırken, aynı uygulamanın gelecek dönemde Gökova Körfezi için de geçerli olacağı bildirildi.Akyaka Belediye Başkanı Ahmet Çalca, beldeye yat limanı kazandırmak istediklerini anımsatarak, “Akyaka’yı Göcek gibi yat turizminin çekim merkezi haline getirmeyi planlıyoruz. Bunun için yat limanı projemiz tamamlanmak üzere. Yatların atıklarını bırakabilecekleri düzenleme, yatların rahatça yanaşacağı alan konusunda çalışmalarımız sürüyor” dedi. ÇED toplantısı hararetli tartışmalara sahne oldu. AYVALIK Bilfer Madencilik tarafından Ayvalık’ın Karaayıt köyünde planlanan demir cevheri zenginleştirme tesisi için yeni bir ÇED toplantısı gerçekleştirildi. Güney Marmara Çevre Koruma Derneği (GÜMÇED) Başkanı Akif Öznal, yargı kararıyla ilk ÇED raporunu iptal ettirdiklerini anımsatarak, ikinci kez başlatılan ÇED sürecinde yine madene onay çıkması durumunda hukuksal mücadeleyi sürdüreceklerini bildirdi. Bilfer Madencilik ve Turizm A.Ş.’nin Karaayıt köyü sınırları içinde planladığı tesise geçen yıl ÇED olumlu raporu verilmişti. Buna karşı çıkan çevreci İ lk ÇED raporu mahkame kararıyla iptal edilmesine karşın, yeni bir ÇED sürecinin başlatılması, yöre halkının ve yerel yönetimlerin sert tepkisine yol açtı. taşın katıldığı toplantıda, Ayvalık İlçe Jandarma Komutanlığı da geniş güvenlik önlemleri aldı. GÜMÇED Başkanı Akif Öznal, şirketin hiçbir yargı kararı yokmuş gibi davranarak yeniden ÇED süreci başlatmasına tepki gösterdi Öznal, “Bu durumun, her zamanki gibi mahkeme kararlarının arkasına dolanmaktan başka bir anlamı bulunmamaktadır. Tesis, Madra Barajı su havzasında kurulmak isteniyor. Aslında barajı bizden önce ler, hukuka ve su yönetmeliğine aykırı olduğunu savunarak mahkeme kararıyla ÇED raporunu iptal ettirmişti. Yargı kararına karşın yapılan ikinci ÇED toplantısı sert tartışmaların yaşanmasına neden oldu. Toplantıya Çevre ve Orman Balıkesir İl Müdürü Emine Tamer yönetti. Bakanlık yetkilileri, şirket temsilcileri, Ayvalık ve Körfez çevre derneklerinin yanı sıra Ayvalık, Altınova ve Burhaniye belediye başkanları ile çok sayıda yurt DSİ'nin koruması gerekiyor. Bu ikinci toplantıyla bakanlık her zaman firmaların yanında olduğunu bir kez daha gösterdi” dedi. Karaayıt Köyü Muhtarı Mehmet Çıracıoğlu da, köyün geçimini hayvancılıktan sağladığına dikkat çekerek, maden şirketine tahsis edilen 124 bin metrekarelik mera alanını geri istediklerini kaydetti. KİMYASAL ZARAR Tesisin çevreyi olumsuz etkilememesi önlem alınmadığına dikkat çeken Altınova Belediye Başkanı Asım Sürer de, bölgedeki bir milyon kişiye su sağlayan baraj havzasının korunması gerektiğini vurguladı. Sürer, “Biz doğal değerlerimiz ve temiz havamızla seracılık ve sağlık turizmine yönelmeye çalışırken, maden şirketinin çevreye vereceği kimyasal zararları kabul edemeyiz” diye konuştu. Ayvalık Belediye Başkanı Hasan Bülent Türközen, ÇED iptal davasının müdahili olduğunu anımsatarak, madene çalışma ruhsatı verilmemesi için mücadeleyi sürdüreceklerini söyledi. Türközen, şöyle konuştu: “Birşey değişmediyse biz neden uğraşıyoruz. Buranın yaşam hakkı Karaayıtlılarındır. Siz 10 yıl sonra yöreyi terk ettiğinizde bunlar ne yapacak? Çevresel değerler, dostluklar kaybedilecekse köy için madenin ne değeri var? Karaayıt susuzlukla kıvranırken biz köye su kuyusu açmak istedik, sondaj yapacak alan bulamadık, yerler şirketin elinde.” A C M Y B C MY B