Catalog

4 K O N U K SİBEL AĞI GÜNERHAN /Çevre Uzmanı Günlük yaşamın koşturmacasından, gürültüsünden, sahteliğinden sıyırın kendinizi bir süreliğine. Kapayın gözlerinizi ve hayal edin. Öyle bir kent düşleyin ki; şehrin merkezinde araba olmasın. Onun yerine yürüyen, selamlaşan insanlar olsun. Bisikletle dolaşsın gençler, yaşlılar. Başınızı kaldırıp baktığınızda metal yığını araçlardan, beton yığını binalardan başka şeyler görsün gözleriniz. Ağaç görsün, çiçek görsün. Oksijen solusun ciğerleriniz. Geleneksel değerler korunsun, üst seviyede yer bulsun. Yerel ürünler üretilsin, pazar bulsun. Hızlı yemek zincirleri bulunmasın, sindire sindire yensin yemekler; hayat da öyle sindirilerek yaşansın. Birkere giyilip atılmasın giysiler. Eskimesin öyle kolayca herşey. Parlak reklam ışıklarının arabeskliği bozmasın kent estetiğini. Tek gürültü kuş sesi olsun, hadi bir de insan sesi. Karbondioksit salmasın evler gökyüzüne. Çevreci olsun, yeşil olsun. Yani yalıtılmış olsun. Az enerji tüketsin ki, az zehirlesin mavi göğü. Gıdalarımızın genetiği değişmemiş olsun. Domatesin tadı domates, mısırın tadı mısır gibi olsun. Çocuklar dalında görsünöğrensin meyveyi, sebzeyi. Kimyasal maddeler girmesin bünyemizden içeri. Olduğu gibi olsun elma, varsın kurtlu olsun ama zehirli olmasın. Yağmur; sel ve ölümle özdeşleşmesin. İnsana, doğaya ve tüm canlılara saygı yaşamın temel unsuru olsun. Öyle laf olsun diye değil, hakiki dostluklar yaşansın. Avrupalılar bunu hayal etmişler ve gerçekleştirmişler bile. Nasıl mı? Avrupa’da bazı kentlerde şimdilerde yeni bir kentsel politika yayılıyor. Öncelerde “hızlı yemeğe” tepki olsun diye başlatılan “yavaş yemek” hareketinden sonra, şimdi de “yavaş şehir” hareketi. İlk olarak İtalya’da, Toskana’nın Chianti şehrinde başlayan hareket; adının aksine hızla yayıldı ve Bra, Positano ve Orvieto ile devam etti. Ardından İngiltere, İspanya, Portekiz, Avusturya, Polonya, Norveç ve Almanya’da da birçok yavaş şehir var artık. Yavaş şehir olmanın bazı koşulları var elbette. “Yavaş Şehir” bildirisi, gürültü kirliliğini ve trafiği kesmek, yeşil alanları ve yaya bölgelerini artırmak, yerel üretim yapan çiftçilerle bu ürünleri satan dükkan ve lokantaları desteklemek ve yerel estetik ögeleri korumak gibi 50’den fazla taahhüt içeriyor. “Yavaş şehir” olarak adlandırılmak ve yavaş şehir logosu olan “salyangoz”u kullanabilmek için şehrin kontrol edilmesi, belirli aralıklarla da görevliler tarafından denetlenmesi gerekiyor. Bu hareketin en önemli etkenlerinden biri de, kentsel yaşamdaki yoğun tempoyla mücadeleye “hız” kazandırıyor olması. Kasım 1999’da Orvieto’da hazırlanan sözleşmeye göre “Yavaş Şehirler”in şu şartları sağlaması gerekiyor: 1Etrafını çevreleyen bölgenin ve kentsel düzenin niteliklerini korumak ve geliştirmek için, yeniden kullanma tekniklerini araştırarak çevresel politikalar uygulaması, 2Toprağın işgali değil, kullanımının geliştirilmesi için işlevsel bir altyapı politikası yürütmesi, 3Çevrenin ve kent düzeninin kalitesini geliştirmek için teknoloji kullanımını teşvik etmesi, 4Doğal, çevreyle uyumlu tekniklerin kullanımıyla üretilen yiyecek maddelerinin tüketimini desteklemesi, genetik yapısıyla oynanmış ürünleri hariç tutarak, zor durumlar için gereken tipik ürünlerin üretilmesi, 5Bir bölgenin gelenek ve kültürünün korunarak simgeselleşmesine katkıda bulunup yerli üretimi teşvik etmesi ve tüketici ile üreticinin doğrudan temas kurabileceği mekanlar oluşturması, 6Konukseverlik kalitesini ve yerel toplum ile onun belirli özellikleri arasında gerçek bir bağ kurmayı desteklemesi, bir şehrin kaynaklarının eksiksiz ve yaygın olarak kullanımını önleyen fiziksel ve kültürel engelleri kaldırması, 7Gençlerin ve okulların sistematik bir biçimde lezzet eğitimi ile tanışmasına özel bir dikkat göstererek yalnızca işletmecilerin değil, bütün vatandaşların “yavaş şehir”de yaşadıklarına dair farkındalıklarını sağlaması. Sağlıklı gıda, temiz hava, mutlu bir yaşam... Tüm bunlara kim hayır diyebilir ki? O halde hep beraber yavaşlamaya hazır mısınız? c Yaşanası Kentler 20 KASIM 2009 CUMA Döküme sondaj... Güzelhisar Barajı yakınındaki Elbirdi bölgesinde dökümcüler için organize sanayi bölgesi kurulmak isteniyor ŞAHAP AVCI ALİAĞA Aliağa ve Güzelhisarlıların yapımının durdurulduğunu düşündükleri “dökümcüler ihtisas organize sanayi bölgesi” yeniden gündeme geldi. Döküm Sanayicileri Derneği'nin, Güzelhisar Elbirdi bölgesinde yaşama geçirmek istediği tesis için sonda ve zemin etüdü çalışmalarına başlamasından kuşkulanan köylüler ve çevreciler, bölgeye giderek tepkilerini ortaya koydular. Y öre halkının karşı çıktığı organize bölge için gerekli izin alınmadan çalışmalara başlandığını kaydeden bölgedeki sivil toplum örgütleri sondaja ‘suçüstü’ yaptı. Çalışma Grubu üyeleri ve Ege Çevre Derneği yöneticileri, çalışmaların yapıldığı bölgeye gitti. Çalışmayı yürüten Kemalettin Ustaoğlu adlı kişi, “Benim açıklama yapmaya yetkim yok. Ama bu çalışmayı Sanayi Ticaret Bakanlığı ile Bayındırlık Bakanlığı'nın yaptırdığını biliyorum” demekle yetindi. Diğer çalışanlar ise, sondaj ve zemin etüdünün ardından rapor hazırlayacaklarını söylediler. 10 yıla yakın süredir bu konunun gündemde olduğunu anımsatan çevreciler, sondaj İZİN YOK... Aliağa'nın tarım yapılabilen iki ovasından biri olan Güzelhisar'da, Döküm Sanayicileri Derneği tarafından kurulmak istenen sanayi bölgesi için 22 kurumdan oluşan yer seçim komisyonu, 1997 ve 2007 yılında olumsuz görüş bildirmişti. Aliağa Kaymakamı Osman Bulgurlu da yine 2007 yılında bölge için “uygun değildir” görüşü sundu. Sanayi bölgesi kurulmak istenen alanda, meyve, zeytin ağaçları bulunuyor, pamuk üretimi gerçekleştiriliyor, hayvancılık yapılıyor. Derneğin gerekli izinleri almadan sondaj çalışmalarını başlattığını düşünen Güzelhisar Köyü Muhtarı Mustafa Erdeniz, Güzelhisar Dernek Başkanı Süleyman Karadayı, Güzellhisar çalışmalarının hemen durdurulmasını istedi. Güzelhisar Çevre ve Güzelleştirme Çalışma Grubu Sözcüsü Nurgül Uyar, burada döküm sanayi tesisisin kurulmasının tarım alanlarını yok edeceğini anımsatarak, “Yerin uygun olmadığı kararı, nedense bir yıl sonra değiştirildi. Burada yapılmak istenen döküm tesisi hem yeraltı sularını bitirecek hem de insanların sağlığıyla oynayacak. Hem Aliağa'ya hem de İzmir'e su veren Güzelhisar Barajı'nı besleyen kuyuların olduğu bölgede böyle bir tesisi kurmak insanları ölüme götürmektir. Çevrede kurulan sanayi tesisleri nedeniyle kanserden ölüm sayısı Türkiye'nin üzerinde olan bölgede, böylesi bir tesise izin verilmemelidir” dedi. İZMİR RAKAMLARI İcra dosyaları patladı İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) AKP iktidarının sürekli küçümsemeye çalıştığı ekonomik kriz, resmi rakamlara göre yurttaşın belini büktü. İzmir’de icra davaları geçen yıla oranla yüzde 150 arttı, icralık dosya sayısı da 1 milyonu aştı. İzmir Barosu Başkanı Özdemir Sökmen, avukatların dosyaları saklayacak yer sıkıntısı yaşadığını belirterek, “Acilen icra dairelerine personel desteği yapılmalı ve dosyalar için yer bulunmalı. Haciz işlemleri için en erken 1.5 ay sonraya randevu veriliyor” dedi. İzmir icra dairelerindeki dosya sayısının, 2007 yılında 300 bin iken, bu rakamın geçen yıl 400 bine, bu yılın ekim ayı sonuna dek de 1 milyona çıktığına dikkat çekildi. Dosyalar arasında önceliği kredi kartı ve telefon faturası borçları oluşturuyor. BAYRAKLI Esnafa ruhsat desteği İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Bayraklı Belediyesi'nin esnafa kolaylık sağlayacak bir dizi uygulama başlattığı bildirildi. Belediyeden yapılan açıklamada, esnaftan, işyeri ruhsat harcı olan 50 TL'nin alınmaması yönünde karar alındığı bildirildi. Günümüz ekonomik koşullarında ayakta kalma mücadelesi daha da güçleşen esnaf ve sanatkara soluk aldırmayı amaçladıklarını belirten Bayraklı Belediye Başkanı Hasan Karabağ, “Bu, çok büyük bir para gibi görünmese de, küçük esnafı bugün zorlayabilecek, sıkıntıya sokabilecek bir bedel. Bu harcı almamakla birlikte, belgelerini eksiksiz getiren esnaf sanatkârların ruhsatlarını da hızla ve işyerlerine teslim edeceğiz” diye konuştu. C M Y B C MY B