Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 18 ARALIK 1990
Güney Afirika Cunıhuriyeti
ffiskiıııiz
Güney Afrıka'da sayıları artan bir Turk topluluğu var. Kimi orada
surekli oturuyor, kimi de kontratla işçi olarak geliyor. Örneğin halen
Mossel Körfez'de çahşan 150 kadar Türk işçisi var. Herhangi bir
konsolosluk ya da ticaret temsilciliği olmadığından sorunlan
olduğunda bu kişilerin başvuracağı herhangi bir Türk makam yok. Bu
konuda sıkıntıiar artmakta.
Prof. Dr. SUNA KİLİ Boğaziçi Üniversitesi
Bir buçuk yıl arayla yennde gehşmelen ızle-
mek, büım, sıyaset adamları ve yönetıcılerle gö-
ruşme olanağını bulduğum ve Türkıye'nın hemen
ılışkı kurması gereken Gıiney Afnka Cumhurı-
yetı'nde, bu süreç ıçınde bazı temel değışıkhkle-
rın gerçekleşüğı yadsınamaz bır gerçek Yadsı-
namayan bır başka gerçek de Guney Afrıka'da
sıyasetın sıvüleşmesı olgusu
Guney Afnka ıle ılgıb bır öncekı yazımda (*)
bu ulkenın coğrafı konumu, ekonomık gıicu, nü-
fus bıleşımı, tanhsel özellıklen ve ınsan haklan
konulannı ele aldığımdan bu yazımda guncel ve
yakın gelecektekı, ulkermzı de ılgılendıren olası
gehşmeler uzerınde durmak ıstıyorum
Dönüşu olmayan yol
Devlet Başkanı FW de Klerk'ın 2 Şubat
1990'da parlamentoda yaptığı konuşmadan bu
yana Guney Afnka demokratıkleşme surecınde
dönüşü olmayan bır yola gırmış durumda Da-
ha bır buçuk yıl öncesınde beyazlann önemlı bır
kesımı bu sürecın başlayıp başlamaması konu-
sunu duşünürken şımdılerde bu surecın nasıl ve
ne oranda gerçekleşeceğını tartışıyor
De Klerk'ın rejımı lıberalleştırme doğrultusun-
dakı gınşımlen sonucu bırçok antı-demokratık
yasa yürürlükten kalktı 1991 başlannda yuıe De
Klerk'ın parlamentoda yapacağı önemlı bır ko-
nuşmasıyla daha başka antı-demokratık yasanın
da, örneğin tum toplulukların belırlı yerlerde
oturmasını zorunlu kılan Group Areas Act'ın de
yururlukten kalkacağına kesın olarak bakılıyor
Tum bu olumJu gelışmelere karşın, Guney Afrı-
ka'nın demokratıkleşme surecınde atlaması ge-
reken daha epeyce önemlı aşamalar var. Bu aşa-
malardan en önemlı gördüğüm ıkısıru açıklamaya
çalışacağım
Yeni bir anayasa
Sıyahlann sıyasal haklara kavuşmasını sagla-
mayı amaçlayan yenı anayasa, demokratıkleşme
sürecının odak noktasım oluşturmakta Beyaz-
lar nasıl bır anayasa ıstedıklerını >oğun bır ça-
lışma sonucu ortaya koyma aşamasına gelmış du-
rumdalar Zulular ne ıstedıklennı öteden ben da-
ha açık ortaya koymalarına karşın öbur sıyah-
lar konsensüs sağlayan bır ön çalışmada bıle an-
laşamamış durumdalar Buna bır de öbür top-
luluklan eldemek gereklı. Örneğin melezler (co-
loreds), sıyah ve beyazlar arasında kalmış durum-
da ve öteden ben bır kımlık bocalaması yaşayan
bır topluluk Hınt kökenlı Müslüman ve Hındu-
lar ıle sıyahlann aralan genelde lyı değıl Bu
gruplar sıyah egemenlığınden tedırgın olacakla-
nnı şımdıden dıle getırıyorlar öte yandan söz-
de bağtmsız büyük eyaletlerden Transkeı, Cıskeı
ve Venda "bağımsızlıklanndan" vazgeçeceklen-
m ve yenı anayasal düzende Güney Afnka Cum-
hurıyetı'ne katılacaklarını belırtmelenne karşın
Boputatswana Başkanı Mongape "bağımsızh-
ğını" sûrdurmek ıstedığım belırtıyor
Hazırlanan anayasa konusunda en önemlı so-
runlardan bın şu Beyazlar azınlıkta, ancak eko-
nomık güce sahıpler ve çoğunluğu oluşturan sı-
yahlann tamamen sayılara dayanarak yönetıme
egemen olacaklan bır anayasa ıstemıyorlar Oy-
sa Mandela ve çoğu sıyah "federal" sözcüğune
alerjı duyuyorlar Mandela ünıter bır sıstemı, sı-
yahlann egemenlığını sağlayacağı ıçm ıstıyor An-
cak gerçekler ve unıter bır sıstemın başka grup-
larca da benımsenmedığını gören sıyahlar fede-
ral sözcüğünu kullanmadan ona benzer bır sıs-
teme zorunlu olarak evet dıyecekler.
Beyazlar, herhangi bır seçımde oy hikkına sa-
hıp sıyahlann seçımlerden buyuk çoğunluğu ala-
bıleceklennı bıldıklerınden merkezı hükumetm
jetkılennın daraltılmasından yanalar Var olan
dort buyuk ile (Transvaal, Cape of Good Hope,
Orange Free State ve Natal) göre yönetım bı-
nmlerını ayırmak sakmcalı gözüküyor, çunku
bazı yöreler, örneğin Johannesburg ekonomık
olarak fazla gelışmış Bu nedenle hükumetçe Ka-
zırlanan anayasa taslağmda ekonomık gerçekler
de göz önunde tutularak yenı bır yönetsel (ıda-
n) yapılanmaya gıtmek amaçlanıyor Yenı bır
anayasa haarlamakla Guney Afnka hükümetı
toplumun yemden yapılanmasını amaçladığını
behrtıyor Hükümet bu yeru anayasayla şu ko-
nulan sağlamayı amaçladığını belırtıyor Ayn-
calıklan olmayan adıl ve eşıthkçı bır toplum, her-
kesın eşıt oy hakkı, ırkçılığa bağlı ayncalıklı dav-
ranışlann ortadan kalkması, ınsan haklarımn et-
kuı bır şekılde korunması Böylesme demokra-
tık amaçlarm sağlarup uygulanması kuşkusuz ko-
lay olmayacak Apartheıd'ın kalıntısı olan bazı
önemlı yasalann 1991 yıh ıçınde yürürlukten kal-
kacağı kuşkusuz Bu dönemın kalıntısı olan ve
yenı anayasa yururluğe gırene kadar uygulanması
beklenen The Populaüon Regıstraüon Act (Halk
Kayıt Yasası) kı bu yasa eşıt o> hakkını önluyor
Siyahlararası ilişkiler
Aşılması gereken ıkıncı önemlı aşama ıse de-
mokratıkleşme surecıne en buyuk engeUerden bın
olan siyahlararası ılışkıler Son zamanlarda bü-
yük çatışmalar artık sıyah ve beyazlar arasında
değıl çeşıtü sıyah gruplar arasında yer aüyor Bu-
na neden, tanhsel anlaşmazlıkların yanı sıra
"guç" kavgası, hangı kabılenın venı duzende ege-
men olacağı kaygısı Özelhkle Zulular ıle Kozalar
(Xtaosa) arasmdakı çatışmalar durmuyor Ote
yandan bır de tekrar yasa] duruma gelmış olan
Komunıst Partı'nın durumu ve tutumu var "Do-
ğu Avrupa'da komunıst sıstem çökmüş olabıhr
Bız onların hatalanndan yararlanıp en ıyı komu-
nıst sıstemı burada kuracağız" dıyorlar
öncelıkle belırtmek ısterım kı Güney Afnka
Cumhurıyetı'nde Kozalann egemen olduğu ve
Mandela'nın önderhğındekı ANC ve Buthelez-
zı'nın önderlığınde Zululann egemen olduğu Ink-
hata, aralannda ve beyazlarla sıyasal yönetım bı-
çımı konusunda anlaşamazlarsa Guney Afnka'da
demokratık sureç gelışemez, ulkede ıstıkrar sağ-
lanamaz
Turkiye'nin tutumu
Bu gelışmeler ışığında Turkıye, Güney Afrıka
Cumhurıyetı'ne karşı henuz kesın bır tutum oluş-
turmuş değıl öte yandan rejımın demokratık-
leşme surecıne gırmesı de Guney Afnka'nın, özel-
hkle Afrıka ve Avrupa ulkelerı ıle gerek dıplo-
matık ve gerekse tıcan dışkılerı hızla gelışıyor
Doğu Avrupa ulkelerı Güney Afnka pazarına
gırmek ıçm bırbırlenyle yarışıyorlar
Rejımde yumuşama ıktıdar partısı ıle ana rnu-
halefet partısınm üışkıknne de yansımış durum-
da. Holİanda asıllı Afnkanerler ıle tngılız köken-
lıler arasındakı tanhsel ve sıyasal anlaşmazlık-
lar bu yenı dönemde ışbırlığıne dönuşmekte. Bu-
nun en son somut örneğı, Ulusal Partı huküme-
tı ve muhalefettekı Demokrat Partı'nın anlaşa-
rak etkın bır demokrat parlamenter olan ve ma-
lı konularda uzman, Musevı kökenlı, mücadele-
cı, atılgan kışıhklı Harry Schwarz'ın yenı ABD
büyukelçısı olarak atanmasıdır Bır gerçeğı vur-
gulamakta yarar var Guney Afnka'da sayıları
artan bır Türk topluluğu var Kımı orada sürek-
lı oturuyor, kımı de kontratla ışçı olarak gelıyor
Örneğm halen Mossel Körfez'de çalışan 150 ka-
dar Türk ışçısı var Herhangi brr konsolosluk ya
da ticaret temsilciliği olmadığından sorunlan ol-
duğunda bu kışılenn başvuracağı herhangi bır
Türk makamı yok Bu konuda sıkıntılar artmak-
ta Gerek gelışen ticaret hacmını Turkıye lehıne
çevırmek amacı \e gerekse orada yaşayan, çalı-
şan Türklen yazgılanna terk etmemek ıçm Turki-
ye'nin herhalde bu konuya bır çözum getırmesı
zorunlu görunuyor
Güney Afnkalılar Türkıye'ye ılgı duyuyorlar
ve sayılan artan bır grup, tunstık-tıcan neden-
lerle Türkı>e"ye gelıyor
Bu1
konferansım sonunda bır Guney Afrıkah
"Ülkenızde Ataturk gıbı bır bırleştırıcı sembol,
yaşayan bır kışılık var Bıze, bır 'bırlık sembolü'
ya da öğesı olarak ne önerırsınız?" dıye sordu
Yanıtım, "Bırhğmızı sağlayacak öğeyı geçmışı-
ruzde değıl, geleceğınızde arayınız" doğnıltusun-
da oldu
(*) AJla Sevgık Yurdum' CnaİMrijct, 15 Haaran 1989
PENCERE
HESAPLASMA
BURHAN ARPAD
Karamsarlık Değil
Gerçekçilik!..
Istanbul'da yaşayan ınsanların sayısı dokuz mılyona yak-
laştı dıyenler var Boyle duşunenler sevınıyorlar Nedenını ken-
dılennden sormalı' Bunun tersını görup uzulenler' Istanbul
nereye gıdıyor" dıye yakınıyorlar Istanbul elden gıttı dıyor-
lar Ah vah edıyorlar!
Kımılerı konuyu ve sorunu bıhmsel açıdan ele alıyoıiar Ku-
rullar oluşturuyorlar Paneller duzenlıyorlar Yuvarlak masa
çevresınde tartışıyorlar Basında yer buldukça kamuoyunu
uyarıyorlar
1
Külturter şehrı guzel Istanbul yazık kı yok olmanın eşığın-
de< Yanm mılyondan dokuz mılyona tırmanış ne getırdı ve
neler götürdu
1
?
Bırkaç satırla özetleyebılırız
1
Eşsız doğası, tükenmez kulturü ve tarıh hazınelerının be-
şığı Istanbul yok edıldı> Boğaz yamaçlarında kat kat apart-
.maniar, o güzelım çayırlıklarda çırkınlerın çırkını gecekondu
semtlerı Içımıne doyum olmaz sulannı zehır kaynağı yapan
on bınlerce ınsan Insan görunumlu, ınsan gıyımlı görün-
lüler' Koyluleşmış Istanbul Iç goçun taşıdığı 'yenı Istanbul-
lular', kıyasıya bır çabayla Istanbul'u somuruyorlar Ayak sa-
tıcılığıyla başlayıp kapıcılıklar ele geçınnce daha bır toparla-
nıp bılınçlenıyorlar Kat karşılığı buluşuyla Istanbul sömü-
rusunu sonuna kadar surduruyorlarl TRT'nın sayısı pek az
olan başanlı dızılerınden Bızımkıler'ın kışılen Kapıcı Cafer-
lyle, horoz doğuşturen kabadayı bozuntusu kışısıyle sabah
akşam bıra yudumlayan sarhoş ama sevımlı ınsanıyia, boru
çalan apartman yönetıcısıyle gunumüz Istanbulu'nun ger-
çekçı bır kesıtı Istanbul'u kımler ıteledı bu sağlıksız, ılkel
duruma?
Okuduklannı tersıne yorumlayan yalınkat aydınlar Gele-
neksız kultur yoksunu kışıler Kanımca hıçbır dönemde üre-
tıcı olamamış goçebelığın önculen' Orta Asya'dan Bızans ka-
pılarına hep talani Savaş gucunu yıtırdıkçe gerıleyen, çözü-
ten ınsanlar toplamı bır duzensızlık
1
Uretıcı değıl, tuketıcı kal-
mış bızlere uygun bır toplum taslağı
Atalurk'un bızlerden apayn tutumu burada Sağlıklı yılla-
rında uyguladığı başardığı gırışımler bu ılerı, çağdaş yolda-
dır Çözulmuş ımparatoıiuğun sağlıksız kalıntısından yerle-
şık uretıcı bır toplum duzenı oluşturmak! Onuncu Yıl Marşı
:
nın 'Çıktık açık alınla on yılda her savaştan' dızelerının altın-
da bu gerçek yatar'
Ataturk'un gerçekleştırdığı bır devrımı sürdürmeyı basara-
mayanlar, 1990 Istanbulu'ndan ve 1990 Türkıyesı'nden so-
rumlu kışılerdır Partılennın adında ıster halkçı, ıster sosya-
lıst ıster solcu ıster demokrat sozuyle anılsın, bu gıbılerın
gerçek yuzu değışmez Beş yuz yılın olumsuz gıdışını sade-
ce bır on yılda durdurmuş ve doğru yola ıtelemış bır Ataturk,
sadece bır tek kez dunyaya gelebıleceğıne göre "Gıdışat
umutsuz' dıyebılır mıyız9
Insanoğlunu ayakta tutan en büyuk guç umuttur Ataturk
bu durumu da önceden sezmış ve 'gençlere' seslenmış, Tur-
kıye Cumhurtyetı'nın gıdışını kurtarmayı ıstemıştır
Istanbul'un kurtulması ya da batması şu koşula bağlıdır
Talancı ve sadece tuketıcı kaldıkça, Istanbul ve Türkıye'nın
bugunu de yarını da karanlıktır
Karamsarlık değıl, gerçekçilik
1
Yeni 1 aklaşımlar
Almanya'daki, 'yabancı olan'a ih'şkin yeni yaklaşımlar
doğrultusunda bizim de artık, yabancı kulturleri tanımanm
bize kendi kulturumüzü unutturacağı saplantısından
kurtulmamız gerekiyor. Yabancı bir kültürü öğrenmenin o
kültiırü benimsemek olmadığı, tersine, belki de kendi öz
külturumuze bilinçli yaklaşmamızı sağlayacağı unutulmamah.
Prof. Dr. NİLÜFER KURUYAZICI tÜ Edebiyat Fak.
Geçen aylarda bın Tbkyo'da, öbüru fstan-
bul'da olmak uzere Alman dılı ve edebıya-
tıyla Alm'anca eğıtımı konularında ıkı bı-
hmsel toplantı yapıldı Uluslararası Dılbı-
hm ve Edebıyatbıumcılen Bırlığı IVG'nın bu
kez Tokyo'da düzenlenen beş yıllık büyük
kongresınde, 23 değışık bınm altında 800'ü
aşlun bıldırı sunuldu Kongrenm temel ko-
nusu dıl, edebiyat ve yabancı dıl eğıtımın-
de "Vabanci KuKurle Karşılaşma" adı al-
tında toplanmışu Bu konunun seçılmesı-
m, kongrenın ılk kez Avrupa ulkelerı dışın-
da, Bâtı külturunden çok farklı bır ortam-
da yapılıyor olması belırlemıştı
Zaten son yıllarda Almanya'da edebiyat
çevrelenndekı yenı arayışlara bakıldığında,
yabancı kültürlere duyulan ılgının gıderek
arttığı görülüyor
Almanya'da yaşayan Türk, Italyan vb
azınlıklann oluşturduğu edebıyatm yanı sıra
dıkkatler özelhkle Uzakdoğu ve Afnka ul-
kelermın edebıyatlan uzerınde toplanmak-
ta Bu edebıyatlarda yansıyan kultürün, Al-
man kültürüne göre 'başka', 'yabancı',
'değışık' olan yanlan araştınlıyor Sürekh
ılgı ceken bır başka nokta da Alman ede-
bıyatının bu ulkelerde nasıl alımlandığı Bu
ılgının temelını, değışık külturlerden gelen
edebıyatbıkmcılenn Alman edebıyatını ken-
di tanhsel, kültürel, sosyo-ekonomık ülke
koşullan doğrultusunda brr Almandan da-
ha değışık alımlayacağı görüşu oluştunıyor
öyleyse Almanya ıçınde ve Almanya dışın-
da aynı edebıyata değışık bakabılecek ör-
neğin yabancı bır edebıyatbılımcı Brecht'ı
ya da Goethe'yı bu- Almandan daha değı-
şık anlayabılecek Özellıkle son yıllarda bu
farklılığın bılmane vanldığından, Ahnan-
ya dışı ulkelerden gelecek değışık yaklaşım-
lara ılgı arttı Tokyo'dakı kongTede, Avru-
pa dışı ulkelerden gelen büım adamlannın
Aknan edebıyatını kendi kultür bırıkımle-
rı doğrultusunda ele almalar., özellıkle de
kultur farkhlıklannı vurgulamalan, bu tür
yaklaşımlann gıderek çoğaldığım gösterdı
Almanya'daki bu yenı gelışmeler doğrul-
tusunda, Almanya dışında Alman dıh ve
edebıyatıyla uğraşan bızlenn yaklaşımımız
nasıl oknalı? Bıze yabancı bır dıh ve onun
urünu olan edebıyatı, bır Almanın bakış
açısından mı ele almak yoksa o kultur ürün-
lennın bıze yakın uzak yanlannı vurgula-
yarak kendımıze özgu bır yaklaşım mı ge-
tırmek daha doğru olabıhr'' Temelde be-
nımsenecek böyle bu- yaklaşım, ülkemızdekı
Alman dılı ve edebıyatına ılışkın araştırma-
ları olduğu kadar, yabancı dıl eğıtımını de
belırleyecektır
Tartışılan konular, çözüm
arayışlan
Işte bu düşuncelenn tartışıldığı bu- sem-
pozyum da 19-21 e>lül tanhlen arasında Is-
tanbul Ünıversıtesı'nın Sdıvn'dekı araştır-
ma merkezınde yapıldı Edebiyat Fakultesı
Alman Dılı ve Edebıyatı ıle Alman Dıh Eğı-
tımı Anabılım dallarının, Goethe Enstıtu-
sü'nün de destek ve katkılanyla duzenledık-
len sempozVuma unıversıtelenmızdekı ılgılı
17 anabılım dahndan 50'ye yakın öğretun
üyesı ve yardımcısı ıle Alman okutmanlar
katıldı Konu "Turkıye'de Ahnan Dılı ve
Edebıyatı Eğıtımı" ıdı önce Turkıye'de bu
eğıtımın karşı karşıya olduğu sorunlar be-
lırlendı ve çözumler önenldı Bugun edebi-
yat ve eğıtım fakültelennde uygulanan ders
programımn, öğrenalenn gereksuumlenne
yanıt vermedığı ve yemden ele alınmasının
zorunluluğu saptandı, yapılabılecek değışık-
lıkler tartışıldı Daha sonra ders ıçerıklerı-
ne geçılerek konulann behrlı bır bakış açı-
sı doğrultusunda duzenlenmesı uzerınde
duruldu
Tek tek fakultelerın sorunlan, zaman za-
man farklı da olsa, genelde öğrencılenn du-
rumu ve orta eğıtımın yetersızlığı konusun-
dakı yakmmalar ortaktı Eğıtımın her aşa-
masında nıtehkten çok nıcehk aranıyor, bır
bılgı yığmacasına dönuşen edebiyat dersle-
rı gençlerde okuma ahşkanlığı yaratmayı
başaramıyor, öğrencılerın kendi uzmanhk
alanlannda çalışma olanağı bulamamalan
okuma öğrenme motıvasyonlannı azaltıyor
vb
Bır başka sorun da ders gereçlenyle ılgı-
lıydı Yurdumuzda yabancı dıl ve edebiyat
eğıtımınde yararianılacak kendi koşulları-
mıza uygun, örneğın, kultür ya da dılbılgı-
sı özellıklerırun karşılaştırmah ele alındığı
ders gereçlerıne gereksınun büyuktu (Bu
doğrultuda bazı ünıversıtelerde değışık pro-
jeler uzerınde çalışıhyor olması umut ven-
cıydı) Ilk aşamada, saptanan venler doğ-
rultusunda ders programlannm yemden du-
zenlenmesı gereklıydı Mezunlann coğunun
bankacılık, turızm, cevırmenlık gıbı yalnız-
ca yabancıdıl bılgılennden yararlandıklan
çalışma alanlannı yeğledıklerı auşünülun-
ce, katıksız bır dılbüım ve edebiyat eğıtımı
vermekte dırenmek doğru muydu
1
* Temel
bılgıler venldıkten sonra öğrencüen değışık
uğraş alanlanna yöneltebılecek ağu-hklı ders
gruplannın oluşturulması duşunulemez
mıyidı
7
Temel eğıtım olarak değerlendırıle-
cek ılk ıkı yılda dıl-edebıyat-dıl öğretımı-
çevın konularında gereklı temel derslerın
okutulması, bunlann yanı sıra da 'okuma-
yı öğretme
1
amaana yönelık metın çahşma-
lannın ohnası önensı, sempozyuma katılan
öğretun üyelennce benımsendı Bundan
sonrakı ikı yıl, her fakültemn kendi olanak-
lan ve elemanlannın uzmanlığı doğrultu-
sunda belırlenecek 'ağırlıklı eğitım' olabı-
lecektı Örneğin Alman dılı edebıyatı bılı-
mı, yabancıdıl öğretım yöntemlen, çevırı,
edebiyat eleştınsı, bılgısayar eğıtım, değışık
medyalarla çalışma, seçılebılecek ağırlıkh
konular arasında yer alabılırdı
Bugüne kadar bırçok bolumde rastlantı-
sal bıçımde yürütülen çevın derslennın be-
lırh bır program çerçevesınde ele ahnması
da kuşkusuz çok önemlı bır konuydu öğ-
rencılen edebiyat çevırmenlığıne hanrlama-
nın yanı sıra başka fakultelerden de seçıle-
bılecek ek derslerle ıktısat, tunzm, hukuk
vb değışık bıhm dallannda çevırı >-apabıle-
cek elemanlar yetışmesı sağlanabılu-dı
Sonuç
Ders programlannm duzenlenmesı ıle ıl-
gılı bu önerılerın yanı sıra asıl önemlı olan,
ders bıçımlennın, ıçenklennın Almanya'da-
kı (başta behrtmeye çalıştığım) yenı gehş-
meler doğrultusunda yenılenmesıydı Dıl-
edebıyat öğretırken kendi kultürumüzden
yola çıkarak yabana 'dıl-edebıyat'ın kultur
boyutunu göz önünde bulundurmak, bu"-
takım kalıplan ezberletmek yenne o kultür-
de bıze 'yabancı olan'ı araştırmak çok da-
ha yararlî olabılır (Eğıtım fakültelennde ye-
tıştınlen Almanca öğretmenlennın de bu
yönde eğıtılmelen gerekır)
Almanya'daki, *yabancı olan'a ılışkın yenı
yaklaşımlar doğrultusunda bızım de^rtık,
yabancı kulturleri tanımanm bıze kenaı kul-
turumuzu unutturacağı saplantısından kur
tulmamız gerekiyor Yabana bır kultüru öğ-
renmenın o kültüru benimsemek olmadığı,
tersıne, belkı de kendi öz külturumuze bı-
lınçlı yaklaşmamızı sağlayacağı unutul-
mamah
KAMUOYUNA
Zonguldak maden işçilerinin haklı
grevlerini destekiediğimizi
kamuoyuna duyururuz.
İSVEÇ TÜRK İŞÇİ DERNEKLERİ
FEDERASYONU
AKINÖZDEMİR
18 Aralık 1978
Gıdıyorum
tçım rahat
Sende daha bir baylı zaman,
Halkımızda ölümsüz devam edecek
Bende tukenen hayat
Mucadelen bıze önder olmaya devam edıyor.
TMMOB ZtRAAT MÜHENDÎSLERl
ODASI
VEFAT
Merhume Vasfıye ve merhum Yusuf Zıya Bılgın'ın kızları, merhum Fuat Say'ın eşı, merhum Bedrı
Bılgın, Sadık Bılgın, Handan Teoman, Muazzez Demırel ve Halıde Bayındır'ın kardeşlerı, Bulbun ve
Aydm Bılgın'ın hâlâları. Mete Teoman, Benal Demırel, Sumru Beder, Semre Moral, Şukru Bayındır'ın
teyzelerı, Ulker Ergınsoj, Ahmet Say ve Turgay Say'ın yengelerı, Yusuf, Şeref ve Asım Mursaloğlu'nun
anneannelerı, Dexter ve Ferhan Mursaloğlu'nun bü>uk kayınvalıdelen, Selın, Reşat ve Fatıh
Mursaloğlu'nun bü>uk babaannelen, Aydın Say'ın babaannesı, Carol Say'ın kayınvalıdesı, Emel Say ve
Arkan Say'ın çok sevgıh anneien, medeni nikâbla evlenen ilk Turk kadını, ressam
ZEHRA SAY
hanımefendıyı 16 12 1990 tanhınde kaybetmenın derın üzüntüsü ıçerısındeyız Cenazesı 19 Aralık
Çarşamba gunü Teşvıkıye Camısı'nden öğle namazını müteakıben kaldırılarak Zmcırlıkuyu Mezarlığf na
defnedılecektır
AİLESt
ORDU 1. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİNDEN
Dosya No 1989 862
Ordu ılı merkez Ortakö> koyu kutuk l'de ka>ıtlı Remzı Arslan
ıle vıne aynı sayılı hanede nufusa ka>ıtlı Sanıye Arslan'm 5 12 1990
gun ve 1989 862 866esas ve karar sayılı ılamı ıle boşanraalarına ka
rar verılmış, çocuklann velavetı ıse davacı babaya bırakılmış ve ka
rarda belırtılen gunlerde göruş günu tavınıne karar venlnuştır
Ilan olunur H Hakımı
Yaşadığımız Tarih...
Tarıhçılerın babası Herodot ılgınç bır kışı, bınlerce yıl ön-
ce çevresınde olan bıtenlen anlamaya çalışryor, belgelerı ın-
celıyor, tanıklara başvuruyor, ne de olsa Isa'dan beş yuz yıl
önce doğmuş, o dönemde tarıhı yapanlar tanrılardır, Hero-
dot bu mantığın dışına çıkamaz
Ama artık eskı Yunan'da yaşayan tanrılar kalmadığına gö-
re bugün tarıh nasıl yazılacak?
Çağımızda herkes gunû gunüne tarıhın peşıne düştü, ba-
sın soluk soluğa tarıhı yakalamaya çabalıyor, bılım adamları
da vakıt yrtırmıyorlar, Strasbourg Unıversrtesı Türk Etüden Ens-
trtvsu, geçenlerde "Türkıyp 1980-1990 " başlıklı bır "kollok"
duzenledı, 1991 'e beş hafta kala, geçmış, 10 yıl masaya yatı-
rıldı
Enstıtu Müdüru Paul Dumonfun önculuğunde "TürkEtût-
len Bölümü" ulkemıze yönelık bakışlannı somutlaştınyor Turk
dılıne, edebıyatına, tarıhıne bakarken guncellığın dışına du-
şerse, bılım, olu kelebeklere dönuşür Tarıh bır butündür, ne
geçmışı bugünden soyutlayabılırsın ne de bugunü geçmış-
ten koparabılırsın
Tanhsel bılınç başka turlu nasıl oluşur"?
Herodot tarıhçılerın babasıydı, ama, tanhsel bılıncı yoktu,
çağımızdakı ınsan, tanhsel bılınce sahıp, çünkü "yaşadığı
zamanı" geçmışle gelecek arasında yerlı yenne oturtmaya
çalışıyor
Strasbourg'da Turk Etutlen Enstrtüsu'nun bu yoldakı çalış-
malanndan derlenen urunler, yakında Cumhurıyet okurlan-
na da yansıtılacak
•
"Aydın" kımdır?
Çeşıtlı tanımları var, bır yenısını önersem onaylanır mı' Ay-
dm tanhsel bılıncı olan kışıdır, çunku tanhsel bılınçten yok-
sun olan okumuş-yazmış bır kımsenın aydınlanması çağımız-
da olanaksızlaşıyor
Profesor Server Tamllı Strasbourg dakı '1980-1990 Turkı-
ye"sınde aydına bakışını şu çerçeveye oturtuyor
12 Eylül yalnız yasaklamaları anayasa ve kanunlar p'a-
nında gerıye donuk değıştırmelen ıle gelmedı aydınlara, özel-
lıkle solcu ve demokrat aydınlara karşı kıtlesel davalara ve ce-
zalandırmalara gırıştı Çağdaş Turkıye nın tanhınde gorulme-
mış çapta bır aydın duşmanlığı sergıledı
Pekı, sonuçta ne oldu9
Duşmanlık karşısında dırenısı de buldu Profesor Tanıllı,
aydın kesımındekı değışımı şoyle ozetlıyor Laıklık kadın hak-
lan, Kurt sorunu konularının onemı daha çok anlaşıldı Aydın-
lar dışarıya daha çok açıldılar 'Taşra beledıyelerının çoğun-
lukla SHP'nın elıne geçmesınden sonra yerel aydın hareketlı-
lığı de gorulmekte "
Dürtya ıle ılgılenmek aydın ıçın zorunlu ve eskıden ben sü-
regelen bır tutum "Dışandan çok etkılenen bır toplumuz' Bu
nrtelık olumludur, ama bır tehlıkesı de var "Daha genış dü-
şunceye açık duruma gelmek, daha genış düşunebılmek de-
ğıldır, hele dünyada ortaya çıkmış fıkır akımlannı ırdelemeden
koma etmek alışkanlığının guçlu olduğu düşunulurse. "
Öyleyse ne yapmalı
9
"Dünyaya daha genış bakmak daha guçlu ve kapsayıcı dü-
şünce uretımının altyapısım hazıriar"
"Fıkır üretebılmek" koşuluyla olumlu bır ön hazırlık Server
Tanıllı ya olduğu gıbı kopya etmek ya tümden reddetmek" sa-
kıncasının altını çızıyor, yaratıcılık, Turkıye ıçın zorunludur
Sonra?
1980-1990 surecınde "Tûrkrye aydınının keşfettıklerı var
Bunlann basında "aydınlanma' kavramı gelıyor Turkiye'nin 200
yıllık yenıleşme hareketını, bırbınnden kopuk dönemler olarak
değıl Bat/dakınden geç de olsa, bır 'Aydınlanma' bütünlüğü
ıçınde görmek 198O'lı yıllarda aydın hareketnın en büyük ke-
şıflennden bırtdır"
•k
"Aydmlanma" bır bütündur, ama, eşrtsız zamana yayılmakla
kalmaz, bugunkü dunyamızın çeşıtlı mekânları da eşıt bıçım-
de aydınlatılmamıştır
Ayrtca en aydınlık görunen toplumlarda bıle karanlık yore-
ler ve topluluklar bulunur Unıversıteler ıse butün dunyada
en aydınlık olması gereken mekânlar, değıl mı'
7
VEFAT
Acılarını hep ıçımızde du>acağımız, yokluklarına hıç
ahşamavacağımız canlanmız, ıyılık meleğı annemız,
bmcık ablamız, "aslanımız" kardeşımız
NEZİRE SUNGURTEKİN
AYNUR SUNGURTEKİN
AYHAN SUNGURTEKİN
16 Aralık 1990 Pazar günu Polatlı gınşınde "trafık
canavan"nın kurbanı oldular Azız naaşlan, bugun
Ankara Hacı Bayram Camıı'nde oğleym kılınacak
cenaze namazının ardından Karşıyaka Mezarhğı'nda
ebedı ıstırahatgâhlannda toprağa verıleceklır Tann
rahmetını esırgemesın
AYTEN OZDERE
GÜNER SU^GLRTEKI^
ÖLÜM VE BAŞSAĞUĞI
Arkadaşımız GÜNER SUNGURTEKİN annesı
NEZİRE SUNGURTEKİN,
ablası
AYNUR SUNGURTEKİN
ve kardeşı
AYHAN SUNGURTEKİN'İ
bır trafik kazasında kaybettı.
Arkadaşımızın buyuk acısını paylaşır, kederh
aılesıne sabırlar dıleriz.
CUMHURİYET ÇALIŞANLARI
VEFAT
Merhum Ragıp Özkan'ın eşi; Nadide Tekgunduz, Hayriye
Mumyapan ve Samiye Atay'ın kardeşi; Nurten özok,
Tamer ve Tuncer özkan, Gülten Beyit, Ayten Seçen,
özden Sipahioğlu'nun annesi; Aydemir Özok, Emine
Özkan, Erol Beyit, Handan Özkan, Aytekin Seçen ve
ömer Haluk Sipahioğlu'nun kayınvalidesi; Ceren,
Mehmet, Oğuz, Nihan, Cihan, Nazlı, Nazan, Canan,
Ayşe ve Ragıp'ın buyükannesi
AYŞE ÖZKAN
16 Arahk 1990 Pazar günü vefat etmiştir. Tann'dan
rahmet dileriz.
AtLESİ
NİŞANTAŞI
RESTAURANT
Düğün Solonlan
> Yemeklı-Kj|i baş. 16.500 TL
> Meaelı-Yemddı 19J00 TL
Rez. 14762 39-1477440
Salonlannuz H»m«)ı rt
400-1000 kifiliktır
LISKUR
SÜRÜCÜ
KURSU
O«vre(»r:
Hafta Içi 19 Aralık
Hafta Sonu 5Ocak
KADIKÛY
(SöğûüûçeşmeCamiyanı)
349 18 24-349 18 25
336 02 06-336 02 79