Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
HABER 32 EKİM 2019 ÇARŞAMBA OLASI BIR DEPREMDE 3 BIN YANGIN ÇIKABILIR Yıkılmazsa, yanacak İstanbul’da meydana gelen 5.8 büyüklüğündeki deprem, mega kentin afet yönetimine ilişkin büyük bir tartışmayı da beraberin de getirdi. İstanbul’un deprem hazırlığı sorgulanırken atlanmaması gereken konulardan biri de yangınlar. DepHAZAL rem sonrası can ve mal OCAK kaybının büyük ölçüde artmasına neden olan yangınları Türkiye Yangından Korunma ve Eğitim Vakfı (TÜYAK) Kurucu Üyesi Prof Dr. Abdurrahman Kılıç’la konuştuk. İstanbul’da şiddetli bir deprem sonrası 2 bin 500 3 bin yangın çıkabileceğini belirten Kılıç, Türkiye’deki yüksek binaların sadece yüzde 5’inin depremde yangın güvenliği açısından uygun olduğunu söyledi. Depremde yapısal olarak ayakta kalan bir binanın gaz tesisatındaki bir kırılma veya elektrik hattındaki bir kopma nedeniyle çıkacak yangında büyük zarar görebileceğini anlatan Prof. Dr. Kılıç, “1995 Kobe ve 1999 Los Angles depremlerinde en büyük zarar deprem sonrası yangınlar nedeniyle oluşmuştu” dedi. Deprem sonrası çıkacak yangınların sayısının depremin saatine bağlı olarak artabileceğini belirten Kılıç, “Deprem olduğu sırada açık ocak sayısı fazlaysa, deprem sonrası yangınların görülme oranı büyük ölçüde artıyor. Özellikle sabah ve akşam saatleri yani yemek saatlerinde yaşanan depremler ekstra risk yaratıyor. En büyük yapılmış binalar arasından korkumuz, İstanbul’daki çıkar. Binalar depreme kar büyük bir depremde so şı sağlamlaştırılıyor fakat baların yanması, ocakların yangın tesisatı ya da dep açık olması. Kış aylarında rem sonrası yangına sebe ve akşam saatlerinde bir biyet verebilecek faktör depremin olduğunu var lerin önlenmesi konusun sayarsak, yangın sayısını da yeterli çalışma yapıl 2 bin 5003 bin olarak ön mıyor. Önlem alınmaması görebiliriz. Aynı depremin nın nedenleri ise bilgisiz sabah karşı 03.0004.00 Abdurrahman Kılıç lik, kadercilik, bir şey ol sırasında olduğunu varsa maz mantığı ve fiyat farkı” yarsak, yangınlara ilişkin rakamsal diye konuştu. öngörümüz 1520’yi geçmez” diye Halkın deprem sonrası yangınlar konuştu. bir yana, genel anlamda yangın ve Önlem alınmalı Deprem sonrası yangınlara karşı mutlaka önlem alınması gerektiğini vurgulayan Kılıç, şöyle devam etti: “Gazın sadece vanadan kesilmesi yeterli değil. Borunun içinde kalan gazın tahliye edilmesini sağlayan sistemin kurulması önemli. Ocaklarda, alev görmeyince gazı direkt olarak kesen sensörlerin kullanılması gerek. En önemlisi de yangın söndürme tesisatının deprem güvenliğinin sağlanması. Esnek bağlantıların kullanılması, kat geçişlerinde özel bağlantılar kullanılması, böylece tesisatın binayla yangından korunma bilinci bile olmadığını söyleyen Kılıç, şöyle konuştu: “Bu bilinç, yöneticilerde, teknik elemanlarda da yok. Halktan önce, idarecilerin, yöneticilerin, teknik elemanların, bina bazında ve bina yapılırken önlem alması, daha sonra bu önlemleri kullanmayı vatandaşa anlatması gerekiyor. Halk bu alanda yapılan yatırımları ölü yatırım, boşa masraf olarak algılıyor. O nedenle bu önlemlerin alınmasını kanunen zorunlu kılmak şart. Şu anda en büyük eksiklik bu konudaki bilinçsizlik.” 51.5 metre kurnazlığı birlikte hareket etmesinin sağlan Deprem sonrası yaşanacak yan ması gerekli.” gınların yanı sıra normal zaman Türkiye’deki yüksek binaların sa larda çıkabilecek yangınlara iliş dece yüzde 5’inin depremde yan kin uyarılarda bulunan Kılıç, özellik gın güvenliği açısından uygun ol le yüksek katlı binaların risk altın duğuna, yüzde 95’inin güvenliği ol da olduğunu vurguladı. Türkiye’de madığına dikkat çeken Kılıç, “Bu yüksek katlı binaları üç gruba ayır yüzde 5’lik kısım da son dönemde mak gerektiğini söyleyen Kılıç, şöyle anlattı: “İlk grup 2007 yılından önce yapılanlar. Bu binaların çoğunda, özellikle konutların nerdeyse tamamında bir yangın önlemi yok. Yağmurlama sistemi bulunmuyor, kaçışlar yeterli değil, olanlarda ise algılama sistemi yok. Bu grup en riskli binalar kategorisine giriyor. İkinci grupta yer alan binalar 51.5 metrenin altındaki binalar. Yönetmelikte, 51.5 metrenin üzerindeki binalarda algılama, söndürme, güvenlik holü, anons sistemi gibi önlemler zorunlu. Bu nedenle müteahhitler bu sistemleri yapmamak için binaları 51 metre yapıyorlar. Bu binalar günümüzde yapılmasına rağmen hem yangınla, hem de depremle ilgili hiçbir önlemin alınmadığı binalar. Üçüncü grup binalar ise, çok daha yüksek olan, içlerinde bahsettiğimiz algılama sistemi, söndürme sistemi gibi sistemlerin bulunduğu binalar. Bu binaları da; yangın söndürme sistemleri yapılmış ama tasarımı uygun olmayan, tasarımı yapılmış ama uygun yapılmayan ve tasarlanmış uygun yapılmış ama sistemlerin bakımı yapılmamış binalar olarak üçe ayırabiliriz. 10 katın üzerindeki bir binayı dışarıdan söndürebilmeniz mümkün değil. Bu tür binalar ancak yangın söndürme tesisatı ile söndürülür. İtfaiye böyle bir binaya ancak içeride korunmuş merdiven varsa girebilir. Fakat ülkemizde 51.5 metre yani aşağı yukarı 17 katın altındaki konutlarda hiçbirinde bu sistem zorunlu değil.” ‘KANSER HASTALARI ÜNLÜLERLE BULUŞUYOR’ 12yıldır meme sağlığı alanında bilimsel projeler ve ücretsiz tarama projesiyle kadınlar için bilgi üreten Meme Sağlığı Derneği (MEMEDER), Meme Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında 56 Ekim 2019 tarihlerinde İstanbul Florence Nightingale Hastanesi’nde bu yıl üçüncü kez “Pembe Festival” ile kanser hastalarını ünlülerle bir araya getirecek. İki gün sürecek olan Pembe Festival’e meme kanserini yenen, sevilen sanatçılar yaşadıkları süreci anlatacak. Etkinlikte gazeteciyazar Fatih Altaylı’nın yapacağı, kadın sağlık habercilerinin konuşmacı olarak katılacağı “Medyada Meme Sağlığı” söyleşisi gerçekleşecek. Etkinlikte altı yıl önce kurumsal hayatı bırakıp bir sırt çantasıyla dünyayı keşfetmek için yola çıkan Gülçin Söğüt, Hollandalı eşiyle köy köy, kasaba kasaba dolaşarak meme kanserini ve erken teşhisin önemine ilişkin yaptığı çalışmaları anlatacak. l İSTANBUL /Cumhuriyet KA.DER Projeler Koordinatörü Ayşe Karışık, hazırladıkları yaşam kalitesini artıracak plana destek istedi ‘Kadın Dostu Kent’ istiyoruz ‘KADINA ŞIDDETE KARŞI YÜRÜDÜLER’ İYİPartili Susurluk Belediye Başkanı Nurettin Güney, Susurluk Kent Konseyinin düzenlemiş olduğu “Kadına Şiddete Hayır” yürüyüşüne katıldı. Kadına şiddete karşı düzenlenen yürüşün ardından konuşan Güney, “Kadına yönelik her türlü şiddetin; yaşam hakkını tehdit eden, temel bir insan hakkı ihlali olduğu bilinciyle, toplumu derinden yaralayıp zayıflattığını, aile birliğini zedeleyip anne ve çocuk sağlığını bozduğunu ve son derece önemli bir halk sağlığı sorunu olduğunu biliyoruz. Kadına yönelik şiddetin katı töre, gelenek gibi hiçbir gerekçe ile asla meşrulaştırılamayacağına inanıyoruz. Kız kardeşlerimiz, annelerimiz, eşlerimiz, geleceği emanet ettiğimiz evlatlarımız, kadınlar, bu toplumun yarısını oluşturan erkeklerle aynı haklara sahip bireylerdir. Bu nedenle, kadına yönelik şiddete ortak olmayacağız, seyirci kalmayacağız... Kadına yönelik şiddete son vermek için el ele verelim. Kadına karşı şiddetle mücadelede, üzerimize düşen görevi yapmak üzere kararlıyız, biz de varız” dedi. l İç Politika ZEYNEP ÇAM Kadın Adayları Destekleme Derneği (KA.DER) Projeler Koordinatörü Ayşe Karışık, belediyelerin çocuk, kadın, engelli, yaşlı ve diğer dezavantajlı sosyal grupların yaşam kalitesini artırmak için hazırladıkları, “Entegre ve Kapsayıcı Stratejik Plan Hazırlama Rehberi”ne destek vermelerini istedi. Karışık, “Stratejik planlar ile kadınların kentin hemşerileri olarak katılımları artırılabilir” dedi. Türkiye’de belediyelerin çocuk, kadın, engelli, yaşlı ve diğer dezavantajlı sosyal grupların yaşam kalitesini artırma amacıyla hazırlanan “Entegre ve Kapsayıcı Stratejik Plan Hazırlama Rehberi”, KA.DER ve Argüden Yönetişim Akademisi işbirliğiyle geliştirildi. KA.DER Projeler Koordinatörü Ayşe Karışık, rehberin amaçlarını ve sosyal belediyecilik adı altında çözmeyi hedefledikleri sorunlar ile ilgili Cumhuriyet’e konuştu. Rehberin hazırlanmasında belediyelerin stratejik planlarında farklı sosyal grupların ihtiyaç ve taleplerine yönelik faaliyetlerinin yeterli olmamasının etkili olduğunu anlatan Karışık, “Argüden Yönetişim Akademisi’nin 2018 yılında gerçekleştirdiği araştırma sonuçlarına göre belediyelerin stratejik planları an lamlı ve etkin katılımla hazırlanmadığı görüldü. Rehber ile başta kadınlar olmak üzere çocuklar, engelliler, yaşlılar ve diğer dezavantajlı sosyal grupların ihtiyaç ve beklentilerinin daha bütünsel ve kapsamlı şekilde stratejik planlara yansıtılmasına katkı yapılması hedeflendi. Stratejik planlar belediyelerin 5 yıllık hedef ve faaliyetlerini belirleyen temel yönetim belgeleridir. Belediyelerden bu konuda hassasiyet bekliyoruz” diye konuştu. Toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı bütçeleme “Kadın Dostu Kent Taahhütnamesi”ni KA.DER olarak, İBB ve İzmir gibi pek çok büyükşehir ve ilçe belediyeleri başkanlarına imza lattırdıklarını söyleyen Ayşe Karışık, “Eşitlik birimleri, eşitlik komisyonlarının kurulması, belediye bütçesinin ‘Toplumsal Cinsiyete Duyarlılık’ ilkesini göz önünde bulundurarak hazırlanması gibi yönlendirici planlamaların uygulanmasını hedefliyoruz. Uygulamaya geçen Kadıköy Belediyesi’nde ‘cinsiyet farkındalığı’ konusunda kurum içinde 653 çalışana eğitim verildi. Ayrıca KA.DER ile ortak çalışmalar sonucunda ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine Duyarlı Bütçeleme’ planlaması girişimi gerçekleştirildi. Yerel yönetimler düzeyinde Mor Bayrak sahibi olan ilk belediye özelliğini taşıyan Çankaya Belediyesi’nde ‘Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Bütçeleme Kurumsal İşbirliği Protokolü’ne imza attı” ifadelerini kullandı. Stratejik planlar ile kadınların ken tin hemşerileri olarak katılımlarının artırılabileceği vurgulayan Karışık, “Böylece sadece 5 yılda bir yapılan seçimlerde değil, gündelik hayatın içerisinde de kadınların belediye yönetim ve hizmetleri üzerinde söz sahibi olması sağlanabilir” dedi. Rehber ile kadın cinayetlerinin önüne geçilmesini hedeflediklerini belirten Karışık şu önerileri getirdi “Rehberde de yer verdiğimiz gibi 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 14. maddesine göre büyükşehir belediyeleri ile nüfusu 100 bini geçen ilçe belediyeleri kadın sığınakları açmak zorunda. Bunlar koruyucu faaliyetler kapsamında değerlendirilmeli. Kurulacak acil bir telefon hattı veya cep telefonu uygulaması ile risk altında olan kadınlara acil destek verilebilir. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla belediye içerisinde farkındalık çalışmaları yapılabilir. Benzer bir önleyici uygulama da toplu iş sözleşmesine bir madde ekleyerek, belediyenin erkek çalışanlarından eşine ve çocuğuna şiddet uygulayanların maaşının yüzde 50’sinin 1 yıl boyunca eşine ve çocuğa verilmesine karar verilmiştir. Biz bu hedeflerin bütün belediyeler tarafından kurulmasını talep ediyor ve bunun için çalışmalar yürütmeye devam ediyoruz”diye konuştu. l İSTANBUL HAYDARPAŞA KAZILARI SÜRÜYOR Haydarpaşa Garı ve çevresinde yürütülen Marmaray çalışmaları sırasında tarihi kalıntılara rastlanması üzerine bölgede 2018’in mayıs ayında arkeolojik kazı çalışmaları başlatılmıştı. 1 yılı aşkın süredir yapılan kazı çalışmaları Anadolu’nun köklü tarihine ışık tutmaya devam ediyor. Geç Osmanlı, Osmanlı, Bizans, Helenistik ve Klasik döneme ait birbirinden farklı tarihi yapıları içerisinde barındıran alanda adeta bir şehir ortaya çıktı. Çalışmalar Haydarpaşa Gar önü, peron 1, peron 2, menfez ve İbrahim Ağa bölgesi olmak üzere 5 ayrı bölgede yürütülüyor. Çalışmalar, kapsamında bugüne kadar ortaya çıkarılan 6 bine yakın sikke, 26 adet kafatasının içerisinde bulunduğu gömü, kilise kalıntıları, anıtmezar ve benzeri tarihi yapılar, “Körler Ülkesi” olarak adlandırılan Khalkedon antik şehrinin tarihinin günümüzde aydınlatılmasını sağlıyor. l İHA