Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
GÖRÜŞ Yusuf Hacısüleyman Turizm Uzmanı yhacisuleyman@yahoo.com 12 AKDENİZ TURİZMDE HUZURSUZ BEKLEYİŞ İnsan bazen içinde bulunduğu durumu çok iyi okuyamıyor, tahlil edemiyor. Oysaki bulunduğun yeri doğru tespit edersen, yönünü de doğru bulabilirsin. Türk turizmiyle ilgili konular son yıllarda gazetelerde daha fazla ilgi görmeye başladı. En çok da “Bu yıl turizm nasıl olacak” sorusu yöneltiliyor herhalde. Belli ki soruda bile gizli bir endişe duygusu yatıyor. Çünkü turizm her sektörü etkiliyor, ürettiği veya tükettiği ile. Bu yılın nasıl geçeceği konusunda daha önce bir tahminde bulunmuştuk bu sütunlarda. Demiştik ki; Bu yıl, geçen yıla göre yüzde 5 ile 8 arasında artış bekliyoruz. Turizmin başkenti Antalya için ilk 4 aylık toplam turist sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre eksi yüzde 1 oldu. Kışın gelen turist sayısı toplam yıllık sayıya göre çok düşük olduğu için bu yüzde 1 eksiğimiz çok önemli olmayabilir. Ancak Nisan 2007’nin, Nisan 2006’dan yüzde 5 eksik olması düşündürücüdür. Çünkü Nisan ayı yaz döneminin başlangıç ayıdır. Şimdilik Nisan ayı için konuşacak olursak, neden artış beklerken tam tersi bir durum ile karşılaşıyoruz? Bunun nedenleri ne olabilir? Çokça neden sayabiliriz. Bir ürünün kaliteli olması, onun en iyi satacağı anlamına gelmez. Yani bizim denizimin, doğamızın, misafirperverliğimizin, tesislerimizin, hizmet kalitemizin diğerlerinden daha iyi oluşu, bizi satış listelerinde bir numaraya yükseltmiyor maalesef. Bu diğer endüstrilerde de böyledir. En kaliteli makinenin veya cihazın veya domatesin veya en sağlam arabanın pazarda en çok satan olmadığını hepimiz biliyoruz. En çok satan nedir? En çok satan ürün, iyi bir marka imajı yaratmış olan üründür. Burada bir önemli faktör daha var. O da bu ürüne kolayca erişebilme kıstasıdır. Dünya Turizm Örgütü, istatistiksel bir çalışma ile uluslararası turizm hareketine katılan insanların yüzde 80’inin aynı coğrafi bölgede yani aynı kıtada hareket ettiklerini tespit etmiş. Demek ki insanlar bir bakıma, tatil için bile olsa, yaşadığı yerden de pek fazla uzaklaşma niyetinde olmuyor. Buna göre Türkiye’ye gelecek turistlerin de yüzde 80’i aynı coğrafi bölgeden olacaktır. Akdeniz’e kıyısı olan ülkeler toplam 200 milyon turist ağırlıyor. Biz bunun yalnızca yüzde 10’unu alabiliyoruz Türkiye olarak. Coğrafi bölge denildiği zaman hem Avrupa’ya, hem de Asya’ya dahiliz. İki kıta arasında bir köprüyüz. İngilizleri, Ruslarla, Almanları İsraillilerle, Belçikalıları Kazaklarla buluşturuyoruz. Ne kadar şanslıyız aslında turizm açısından. Ne kadar önemli bir coğrafyaya sahibiz değil mi? Turizmin cazibe unsurları sanki neredeyse hepsi özel olarak bizde buluşmuş. Peki turizmle ilgili bu huzursuz bekleyiş neden o halde? İnsanların tatilleri için neden ülkemizi tercih etmediklerinin yanıtını ararsak, işte o zaman bulunduğumuz yeri tespit etmiş ve yönümüzü tayin etme şansı bulmuş olacağız. müzdeki en otantik değerleri. Hatırlatmakta yarar var; Malta Avrupa Birliği üyesi bir ülke. Küçücük adada otobüsle nerdeyse her yere ulaşılabiliyor. Ulaşım ücretleri bizim paramızla, uzaklığa göre 80 kuruş ile 2 lira arasında. Yüzde 40’ı Arapça, yüzde 60’ı İtalyanca’dan oluşan Malta dilinin yanı sıra İngilizce de ikinci bir ana dil gibi kullanımda. Malta ekonomisi geleneksel olarak denizciliğe dayalı. Gemi bakım tamir atölyeleri, tersaneler, uzak yol gemilerine verilen ikmal hizmetleri, gemilere bayrak verilmesi adanın en büyük gelir kalemini oluşturuyor. Turizm ise ikinci önemli gelir kaynağı. Dört bir tarafı sularla kaplanmış olmasına karşın plaj olarak sadece küçük koyları kullanıyorlar. Bunun dışında bir turisti mutlu kılacak korunmuş çok eski bir tarih, güvenli alışveriş ve eğlence or tamları, huzurlu kolay bir iç ulaşım gibi çok önemli artılara sahip. Tipik bir Akdeniz ikliminin hüküm sürdüğü kış aylarının en önemli müşterileri, çoğunluğunun İngiliz olduğu üçüncü yaş gurubu Avrupalılar ve tabii ki çekik gözlüler.Yabancı dil okulları ve uluslararası eğitim veren yüksek öğrenim kurumları adanın bir başka ekonomik girdisi. Malta’nın hiç akarsuyu olmadığı için adanın iki ayrı bölgesinde deniz suyu arıtılarak kullanıma sunuluyor. Su azlığı adalıyı kuru tarıma yöneltmiş. Tahıl, zeytin, üzüm ve badem en başta gelen ürünler. Son yılların modası olan yabancıya mülk satımı burada da yaygın. Ne yazık ki, şehirleri birer dünya mirası olarak korunan Malta’da, ekonomik kalkınma adına inşa edilen kişiliksiz konutlar ada tarihiyle korkunç bir karşıtlık oluşturuyor.