Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KARABÜK 5 EGE’NİN İMBATI Serdar Kızık serdarkizik?cumhuriyet.com.tr UYUYOR DESİNLER KOYNUNDA Gezgine “İzmir’in neyini gösterelim” diye sorunca, önceki yazılardan birinde, atlamışım. Unutmuşum nedense. Oysa bu kentin çok ayrıcalıklı saydığım bir köşesidir ki, bir zarafeti duyumsatmasının yanı sıra, şarkılarla birlikte geçmişe, anılara doğru büyülü bir yolculuktur. Ayrıca, bu kentten söz ederken asla ve asla, unutulmamalıdır. Bu, anımsanması zorunluluğunun “vefa” duygusuyla bir ilgisi var elbet, ancak çerçeve daha geniş. Büyük, çok büyük! Harika bir insan var önce. Sonra, yaşamın dibinden, doruklara tırmanan müthiş bir öykü. Şarkılar var içinde, aşklarımızın şarkıları... “Deniz ve Mehtap” mesela. Unutamadığımız, kulaklarımızda silinmeyen romantik, hüzünlü, coşkulu şarkılar... Mesela, “Canım İzmir”... Her akşam votka, rakı ve şarap... Adieu Lizbon. Kukuriku. Hüzünlü bir Yahudi ezgisi, Exodus mesela. Karnaval esintisi, Si Tu Vas Rio... Ve diğerleri; Donte Estas Corason, Plegaria... Danslar var; samba, rumba, çaça... İnce bir bıyığın üstünde gülümseyen dudaklar, ışıltılı gözler... Dario Moreno’dur bu, bizim yıldızımız. Eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Yüksel Çakmur’un vefasını anımsayalım ve kulaklarını çınlatalım bu arada. 1992’de tarihi Asansör’ü ve dibinde Dario’nun yaşadığı sokağı yeniden ayağa kaldırıp, zengin kültür birikiminin korunması açısından yılların ihmaline uğramış bu kente, önemli bir katkı sağlamıştır çünkü. Çünkü, bu kentin çocuğunu, öz be öz bir değerini, yaşadığı eviyle, şarkılarını söylediği sokağıyla, adını da duvara kazıyarak, gelecek kuşaklara büyük bir armağan bırakmıştır... Çünkü, Dario İzmir’dir biraz, İzmir de Dario... Karataş’ta yoksul bir ailede başlayan, sonra yetimhaneye uzanan bir yaşam, İzmir’in sokaklarında çaldığı Napolitan şarkılarla büyümüş, Kordon’daki Marmara Gazinosu’ndan, “Bu güzel ses harcanmamalı” diyen dostlarının aracılığıyla İstanbul’a, ünlü Taksim Gazinosu’na ulaşmıştır. Sonrası daha büyük bir başarıdır ki, Fransa’da zirvelere oturan, Adieu Lizbon şarkısıyla plak listelerinde, dorukları altı ay kimseye bırakmayan, Brigitte Bardot’la başrol oyunculuğunu paylaşan, konserler, filmler, festivaller derken, soluk soluğa duyumsanan yaşamdır... 1960’da International Consert of Canada yarışmasında Fransa adına birinciliği kazandığında, göndere ay yıldızlı bayrağı çektirecek kadar, Paris’te Türkiye’ye hakaret eden Charles Anzavour’un yakasına yapışacak kadar Türk’tür ve bizdendir aynı zamanda. Şarkıları, Akdeniz ülkelerinde eserken, o İzmir’le, İzmir onunladır sürekli. Ne yazık ki İstanbul’da, Belçika Kraliyet Tiyatrosu’nun sahnelediği Don Kişot’u oynarken, tatili fırsat bilip o çok sevdiği kente dönüş hazırlığında, 47 yaşında, uçup gitti aramızdan bu sevimli İzmirli. Şarkısını yaptı: “İzmir, tatlı ve sevgili şehrim/ Bir gün şayet senden uzakta ölürsem/ Beni sana getirsinler/ Fakat mezarımı götürürken/ Öldü demesinler, uyuyor desinler koynunda/ Tatlı İzmir’im” Ama bu vasiyeti, ailesinin baskısıyla yerine gelmedi. Ne diyelim? Dario İsrail’de uyuyor, İzmir’in kalbinde yaşıyor... Sokağında dolaşırsanız bir gün, şarkılarını duyarsınız belki... çıkıyor. Yenice, Gökpınar mevkiindeki dört hektarlık bir alan arberetum sahası yani bir bitki müzesi. Japonya’dan gelen bilim adamları bu arberetum sahasını incelemek için Yenice’de çalışmalar yapıyor. Bizim ise Yenice arberetumunun varlığından dahi haberimiz yok. Yenice’de turizm Selçuklular döneminden itibaren önemli bir yerleşim yeri olan Yenice’de ormanlarının yanı sıra çeşitli yaylalar, mağaralar, kanyonlar ve tabiat parkları bulunuyor. Yöre insanının geçim kaynağı genelde ormancılık ve hayvancılık. İlçede her yıl Ağustos ayının ikinci haftası “Zümrüt Yenice Göktepe Şenlikleri” yapılıyor. KOOPC’nin Yenice’ye yaptığı iki günlük geziye katılan Cumhuriyet okurları kış başlamadan doğa ile başbaşa oldular. Yenice’de; Göktepe Tabiat Parkı, Fındıkaltı gibi piknik ve mesire alanları bulunuyor. Yayla alanları ise; Göktepe, Bağbaşı, Sorgun, Gökpınar ve Subatan. Bu yaylalarda kamp alanları bulunuyor. Yenice’de; dağ bisikleti, doğa yürüyüşü, Darıyazısı mevkiinden, Yazıköy İncebacaklar Mahallesi’ne inen 4.5 kilometre uzunluğunda kanyoning parkurları var. Turizmin çeşitlendiği Yenice’de mağara turizminden kaya tırmanış etkinliklerine turizmin her çeşidine katılabilirsiniz. Şeker Kanyonu çıkışındaki ve Suçatı mevkiindeki kayalıklar tırmanışına oldukça elverişli. Fotoğrafa meraklı olanlar makinelerini alıp Yenice ormanlarının yolunu tutabilirler. En iyi fotoğraf çekimleri, 15 Ekim ve 30 Aralık tarihleri arasında. Aralık bitmeden Yenice ormanlarında “foto safari” yapabilirsiniz. Nerelerde mi? Subatan Fotoğraflar: Yenice Belediyesi