02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kerkük’ün Kürt bölgesine eklenmesinin önlenmesini ve Irak’ın Kuzeyindeki doğal zenginliklerin Irak halkının bütününe ait olmasını da gerektiriyor. Irak’ın bütünlüğünün korunmasını bir politika hedefi olarak seçse bile Türkiye’nin Irak’ın parçalanması olasılığını da dikkate alması ve alternatif stratejiler geliştirmesi de gerekiyor. C S TRATEJİ 15 Türkiye, referandum sonuçlarını tanımayacağını deklare ederek de Kerkük konusunda bir ön tedbir planlayabilir. Öncelikle sayımı, sonra da referandumu engellemek ve bu amaçla Şiilerle ve Sünnilerle işbirliği yapmak da bir hareket tarzı olabilir. İran ve Suriye ile birlikte ortak bir tutumun belirlenerek uygulanması bölge ile ilgili planları bozabilir. Türkiye’nin kendi inisiyatifi ile Kürtlere hava sahasını ve Habur kapısını kapatması da etkin bir yöntem olabilir. Askeri gücün gösterilmesi ile gelişmelere karşı caydırıcı bir yöntem uygulanabilir. Askeri gücün örtülü veya doğrudan kullanılması ise her zaman masadaki seçenekler arasında olabilir. Türkiye’nin Irak meselesine daha geniş bir perspektiften bakarak, Putin’in, tek kutuplu düzenin sonunun başlangıcının sinyallerini veren Münih konuşması ile de gündeme gelen yeniden şekillenen dünyada, ABD ile çıkarlarının örtüşmediği alanlarda, jeopolitik pozisyonunu gözden geçirebileceğinin işaretlerini vermesi ise en ciddi kozuna dönüşebilir. Özetle, Türkiye’nin dayatmalara değil de kendi yaşamsal çıkarlarına uygun hareket etmesi durumunda kullanabileceği ciddi kozları mevcut. Bu kozları kullanabilmek için ABD’den bağımsız hareket etmek ve öncelikle de bu amaçla siyasi irade oluşturmak gerekiyor. ABD İKİ SEÇENEK BIRAKIYOR Türkiye’nin önünde iki seçenek var. Birincisi, yeniden şekillenmekte olan Ortadoğu’daki jeopolitik dinamikler ve değişiklikleri dikkate alarak, kendi yaşamsal çıkarlarına göre hareket etmek; yani, PKK ile mücadeleye devam etmek, ABD’nin dayatmalarını, Irak’ın kuzeyindeki Kürt devleti oluşumunu ve Kerkük’ün bu oluşumun içine katılmasını kabullenmemek ve böylece üniter yapısını koruma gayretlerini pekiştirmek. İkincisi ise ABD’nin dayattığı şekli ile Irak’ın kuzeyindeki gelişmeleri, Kürt liderlerle diyalog kurulmasını, Kerkük’ün Kürt bölgesine katılmasını kabullenmek ve hatta gerektiğinde Irak’ın kuzeyindeki Kürtleri himaye etmek. Aslında ikinci seçenek bir tuzak. Çünkü Irak’ın kuzeyindeki oluşumun yaşayabilmesi denize açılabilmesine, bunun için de genişlemesine bağlı. Genişlemenin doğal istikameti ise Türkiye’nin içinden geçiyor. Yani, Türkiye’nin Irak’ın kuzeyindeki gelişmeleri kabullenmesi,yeniden şekillenmekte olan Ortadoğu’da, üniter yapısını zora sokabilecek şartları da kabullenmesi anlamına gelebiliyor. Türkiye’nin gelişmeleri önlemek için çok önemli kozları var. Türkiye’nin birinci seçeneğe bağlı kalması durumunda ABD’yi ve Iraklı Kürtleri Kürt devleti projesinden vazgeçirmek için ikna etme imkanlarını kullanabilir. Ancak, bu hareket tarzı gelişmeleri tarihi bir fırsat olarak gören ve Irak’ın Kuzeyinde Kürt devletinin gerçekleşmesini arzu eden ABD için çok anlamlı olmayacaktır. Türkiye, özellikle de Kerkük’ün geleceği konusunda BM devreye sokma seçeneğini tercih edebilir. S T R A T E J İ iteratüre,"24 Ocak Kararları" adıyla geçen istikrar programı, yapısal değişiklikler içermesi bakımından Türkiye için bir dönüm noktası oldu. Dünyanın çeşitli bölgelerindeki gelişmekte olan ülkelerle neredeyse eş zamanlı olarak başlatılan neoliberal reformlar, dünya ekonomik düzeninin değişmek politikalarıyla gerçekleştirilecek "minimal üzere olduğuna bir kanıt oldu. Göreli olarak dışa bürokrasi", daha demokratik(!) olacaktı. kapalı ithal ikameci kalkınma 1980’li yıllarda IMF modeli terk edilerek, Türkiye ve Dünya ekonomisini dışa açmak, dünya Yazar: Faruk Ataay, Neoliberalizm ve Devletin Bankası’nın şartlarına göre yeniden Yeniden Yapılandırılması: Türkiye’de Kamu işlevlerinin yapılandırmak ve dünya Reformu Üzerine İncelemeler, De Ki Yayınevi, birleştirilmesi ekonomisine entegre etmek Ocak 2007, 255 sayfa anlamında amacıyla başlatılan süreç, halen ortaya çıkan devam ediyor. Washington Uzlaşması gereğince Cumhuriyet gazetesi eski ekonomi muhabiri ekonomilerin piyasa ekseninde yeniden Faruk Ataay’ın "Neoliberalizm ve Devletin Yeniden yapılandırılması amacıyla özelleştirilen, Yapılandırılması" adlı kitabında kamu reformuna küçültülen, yerelleştirilen devlet, 1990’lı eleştirel bir perspektifle yaklaşıyor. Atay, günümüz yıllarda PostWashington Uzlaşması ile Türkiye’sinin hemen hemen bütün kurumlarının yeni bir hedef edindi: Küresel piyasaların yeniden yapılandırıldığı süreçte, neoliberal gereklerine uygun bir şekilde devletin ve reformların Türkiye’de ve gelişmekte olan toplumsal kurumların "etkin devlet" adı ülkelerdeki etkileri konusundaki tartışmalarına altında yeniden yapılandırılması. Etkin katkıda bulunuyor. Liberaldemokratik sistemlerin, devletin "herkes"inin birbirine "eşit yirminci yüzyıl boyunca bürokrasiyi, toplumsal biz, hepimiz" olmadığını, aksine kamu kontrol altına almak amacıyla aldığı önlemler, hizmetlerini metalaştırma amacı devletin "ekonomik, etkili, verimli" bir aygıt olarak güden devletin, özelleştirmelerdeki, çalışması gerekçesiyle tüm reformların önünü açtı. yapişletdevret, imtiyaz, ihale Nihayetinde "devlet köftecilik yapmaz, bez sözleşmelerindeki "herkes" olduğunu, üretemez" (!) idi, deregülasyon politikaları bunu "metalaştırma" kavramı ekseninde etraflıca sağlayacak olan araçtı. Özelleştirme ve küçültme inceliyor. Karar ve uygulama iktidarının doğrudan L K İ T A P L I Ğ I Neoliberalizm ve Devletin Yeniden Yapılandırılması sermayenin kendisine açıldığı yönetişim anlayışı ile sermayenin tüm iktidarı ele geçirdiği "demokrasi", liberal sınıfın "herkes" kisvesi altında iktidarı ele geçirmesidir. Yazarın ilk kitabı olma özelliğini taşıyan kitap, kamu hizmetlerinin metalaştırılması ve yerelleşme ve kalkınma olmak üzere iki bölümde, halen devam eden neoliberalleşme sürecinin gerçek anlamıyla toplum adına analiz ediyor. Bir yıllık sözleşmelilik ve sermaye iktidarının yönettiği "idare"ye bağlanmış performansa dayalı yeni bir personel rejimi ile güvencesiz bırakılan kamu görevlisinin metalaştırılmasının analizidir. Büyük ölçüde liberal kuramın etkisi altında olan kamu yönetimi literatürüne, özenli anlatımı ve akıcı dili ile kamu yönetimi alanında sunduğu eleştirel yaklaşımı ile yalnızca bugüne değil, yakın gelecekte karşılaşılacak gelişmeleri de konu alıyor. Kamu reformunun çeşitli reformları üzerine ayrıntılı incelemelerde bulunan bu kitap, zamanımızın algısını değiştiren neoliberal reform sürecine eleştirel yaklaşımıyla, "tarihin bu gerici dalgasına" tanıklık ediyor. STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle