02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 Ali KÜLEBİ TUSAM Ulusal Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi Başkanvekili [email protected] Halkı açlık içinde, Güney Asya’yı tehdit ediyor… C S TRATEJİ sahibi olmaktı. Bu bakımdan teknolojik bilgi birikimi sağlamak konusunda Japonya’da yetişmiş bilim adamları ve Sovyetler Birliği’nde eğitime gönderilen öğrenciler çekirdek bir kadro ile hazır hale getirildiler. Ayrıca ülkede binlerce teknisyen yetiştirildi. Paragöz birçok Batılı firma, Kuzey Kore’ye, gereken teknolojileri veya malzemeleri satmaktan çekinmedi. Nükleer güç olma yolunda Kuzey Kore’nin Rusya, Çin, Avusturya, Fransa, Kanada, Romanya, Almanya, Pakistan, Hindistan, Japonya, İran, Ukrayna, Kazakistan ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nden, belli düzeylerde teknoloji, bilgi, malzeme veya ham madde aldığı iddia edilmektedir. Bu arada söz konusu desteklerle de Kuzey Kore’nin nükleer araştırma merkezi Yongbyon kuruldu. Pyongyang’ın 1990’larda hızlanan, 1994’de Clinton yönetiminin iknasıyla, sivil bir nükleer santral ve yardım karşılığı durdurulan plütonyum işleme tesisi çalışmaları, 2002’de Bush yönetiminin Clinton politikasını geçersiz sayıp Kuzey Kore’ye mali yaptırımlar getirmesiyle, 2004’de bu defa çok daha hızla plütonyum işleme çalışmalarına başladı. Başkan Bush’un ekibindeki Colin Powell’ın Güney Kore Devlet Başkanı Kim Dae Jung ile Mart 2001’de beraber başlatmayı amaçladıkları Kuzey Kore’ye yönelik uzlaşmacı hareket, Başkan Bush’un her konuda agresif ve katı bir politika izlemeyi adet haline getirmesi ile başlarken sona erdirildi. Böylece bugün ABD’yi tedirgin edip, adeta bir nükleer tehdidin esiri haline getiren Kuzey Kore olgusu da bu şekilde ortaya çıkmış oldu. 11 Eylül olaylarından sonra ABD’nin nükleer silahların istenmeyen şekilde terörist grupların eline geçmesi paranoyası artarken, buna paralel olarak, ABD’nin istihbarat açısından nüfuz edemediği birkaç ülkeden biri olan Kuzey Kore bu bakımdan kontrol altında tutulması hatta tehdit edilmesi gereken bir ülke haline geldi. Bush yönetiminin uzlaşmaz tutumu karşısında, ekonomik sıkıntıları azami ölçülere varan Kuzey Kore’nin elindeki bütün balistik füze ve nükleer teknolojiyi ciddi bir para karşılığı satma, yani bir anlamda bu programlardan vazgeçme önerisinin yine ABD tarafından dikkate alınmadığı ve gerginliğin sürdürülmesinden yana bir tavır aldığı da söylenmektedir. Bu noktada parantez içinde akla gelen husus, ABD’nin, Japonya, Güney Doğu Asya ve hatta Avustralya üzerinde bir nükleer tehdidin oluşmasından fayda umabildiği ve bunu uzun vadede bu ülkeleri kendi safında kullanabileceğidir. Yine Çin ve Rusya’yı rahatsız edebilecek bir "yaramaz çocuğun" varlığı da ABD’nin bu siyasetini açıklayabilir. Ancak her şeye karşın artık kaybedecek hiçbir şeyi olmayan bir ülkenin varlığı söz konusudur. Bu ülke yani Kuzey Kore, esasen halkının çektiği ağır sıkıntılarla ve katı bir izolasyonla yıllardır muhataptır. Asgari düzeyde yaşamını sürdüren bir toplum, daha ağır sıkıntılara sokulursa, yani ABD’nin yeni önerileri olan daha ağır ekonomik ve siyasi önlemlerle yüz yüze bırakılırsa, köşeye sıkışmış bir kedinin kaplanlaşması gibi yırtıcı, ve saldırgan olabilir. Başka bir deyişle birçok durumda ve ülke için geçmişte uygulanmış ve başarılı olmuş ambargo, izolasyon gibi yöntemlerin, özellikle diktatörlüklerce yönetilen ülkelerde geçerliliği yok denecek kadar azdır. D ünyada kimi ülke doğal kaynakları sayesinde bir yere gelerek halkını refaha kavuşturur. Kimi ülkeler doğal kaynakları olmadan çalışarak bunu sağlar. Kimi ülkeler de doğal kaynağı olsa da olmasa da şaşkın ördek gibi, vizyonsuz, amaçsız, geri kalmışlığın pençesinden kurtulamadan, varlığı yokluğu belli olmadan, bağımlılığı kader haline getirerek varlığını sürdürdüğünü zanneder. Ancak son dönemde dünyadaki ülkelerin sınıflandırıldığı mevcut kategorilerin dışında, dördüncü bir boyutta yer alan bir ülke var: Kuzey Kore. 9 Ekim 2006 günü, Çin sınırının 100 km. kadar güneyinde, Kilçu yakınlarındaki Mantap Dağı’nın derinliklerinde saat 10:36’da uzun süredir nükleer güç olduğunu iddia eden Kuzey Kore nükleer bir deneme yaptı. Güçlü ve ihracata dönük bir füze teknolojisine sahip olduğu bilinen Kuzey Kore’nin nükleer gücü ve düzeyi konusunda çelişkili haberler alan ve bundan tedirgin olan Batı Dünyası, bu denemeyi tedirginliğin yanı sıra şüpheyle karşıladı. Patlamanın gücünün zayıf olması, denemenin nükleer olup olmadığı tartışmasını da beraberinde getirdi. Ancak Kuzey Kore’nin 11 ayrı yerde süren nükleer çalışmaları ve 13 ayrı yerde bulunan balistik füze tesislerinin varlığı ve Devlet Başkanı Kim Jong II’nin "büyük" olma egosu çizgisinde yıllardır savurduğu nükleer tehditler artık bu ülkenin ciddiye alınması gerçeğini ortaya koymuştu. Denendiği ve nükleer olduğu söylenen bomba bir kilotonun altında, 1945’de Hiroşima’ya atılan atom bombasının 15’de biri kadardı. Ancak bombanın nükleer olduğu sonradan çeşitli kaynaklarca teyit edildi. Nükleer güç Kuzey Kore Kore ekonomisi büyük bir çöküntü içinde; halkı ise zengin kömür kaynaklarına rağmen soğukta ve karanlıkta yaşamaya mahkum bir vaziyette, açlığın pençesinde yaşam mücadelesi veriyor. Hatta Kuzey Kore, başta Güney Kore olmak üzere öteki ülkelerden aldığı yardımlarla halkına ancak öldürmeyecek kadar yiyecek sağlayabiliyor. Yakın dostları Çin ve Rusya’yı bile tedirgin edecek şekilde, adeta bir şantaj politikasıyla nükleer güç olmaya ve bu gücü dünyanın her köşesine eriştirecek bir kapasiteye ulaşmaya başlamış olan Kuzey Kore, "ne pahasına olursa olsun" söz konusu çalışmalarına devam edecek gibi görünüyor. Diktatör Kim Jong II’nin ülkesi bugün bu ekonomik zorluklara karşın eğer nükleer bir güç olmuş ise bunda onun bu gücünden tedirginlik duyanların büyük hisseleri var. Çünkü, 19501953 Kore Savaşı’ndan sonra kendisini tehdit eden dış güçlere karşı kararlı bir şekilde savunma refleksine geçen Kuzey Kore, korunmasının en uç noktasının nükleer bir şemsiyeye sahip olmakla gerçekleşebileceğine karar vermişti. Bu refleks sonraları, Güney Kore’nin rekabet edilemeyecek bir güce erişmesi, en büyük destekçilerinden Sovyetler Birliği’nin 1990’da parçalanmasıyla adeta bir tutkuya dönüştü. Bundan böyle Kuzey Kore için yaşam mücadelesinin en önemli unsuru nükleer bomba Nükleer denemeyle Japonya ve Güney Kore’yi tehdit eden Kuzey Kore, altılı görüşmelere geri dönmeye karar verdi. Kuzey Kore, nükleer silah kozuyla daha fazla yardım almak istiyor. RAHATSIZLIK DUYAN ÜLKELER Dünya nükleer kulübüne katılan Kuzey Kore, özellikle yakın çevresindeki Güney Kore, Japonya ve Çin’i bu denemeyle rahatsız ederken, ABD’yi de derinden sarstı. K. Kore elindeki bu yok edici güçle, şu anda nükleer güce sahip 8 ülkenin (İsrail hariç) en istikrarsız ve bu gücü bilinçsizce kullanmaktan çekinmeyecek olanı. Kaldı ki nükleer programına nazaran daha yoğun çalışmalar yaptığı ve bu nedenle daha tehdit edici Kuzey Kore’yi şekilde yürüttüğü balistik protesto füze programıyla bir gösterilerinden... anlamda elindeki gücü şimdilerde olmasa bile çok uzak mesafelerde kullanabilecek bir potansiyele de çok yakın. Envanterindeki, kıtalararası füze düzeyine erişmiş Taepedon2’lerle yaptığı son ortauzun menzilli roket denemesinin başarısızlığına karşın Kuzey Kore, dünyada balistik füze sistemleri konusunda tehdit edici bir düzeye erişmiş durumda. Ancak şu anda elindeki nükleer bombaları bu füzelere sığdırabilecek bir boyuta ve uygunluğa getirip getiremediği belli değil. Bunun yanında Kuzey
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle