Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
l İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI AZİZ KOCAOĞLU: Kentin geleceğini düşünüyoruz SERDAR KIZIK AKP’nin yıllardır uzanmaya çalıştığı, ancak bir türlü eline geçiremediği İzmir’de, belediyecilik hem kolay, hem zor. Çünkü hükümet, belediyenin projelerine destek olmak yerine açıkça köstek oluyor. Bu açıdan İzmir’de yerel yöneticilik zor meslek. Öte yandan İzmirlinin bilinci ve haksızlıklara karşı yerel yöneticilerinin yanında tavır alması da büyük şans. Sosyal demokrat bakış açısıyla belediyeciliği, İzmir ile diğer büyükşehirler arasındaki yaklaşım farklarını 10 yıldır bu kenti yöneten İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile konuştuk... lAKP’li İstanbul ve Ankara belediyeleriyle CHP’li İzmir belediyesinin yerel yönetime yaklaşımları nasıl, bakış açılarındaki farklar nelerdir? Sosyal demokrat belediyecilik uygulamaları açısından İzmir’in felsefesi nedir? lİzmir Büyükşehir Belediyesi’ni sosyal demokrat bir yaklaşımla yönetiyoruz ve sağolsunlar, hemşehrilerimizin teveccühlerini alıyoruz. Ben ekonomi tahsili yaptım. Üzerine işletme mastırı yaptım. Devlet memurluğu, özel sektör yöneticiliği, sanayicilik... Bir çok iş yaptım. Belli bir deneyimim var. Sosyal demokrat kökenli bir aileden ve felsefeden geliyorum. Dünya görüşüm, ticaretim, her türlü sosyal kültürel ilişkim buna dayanıyor. Belediye başkanlığına gelince, biz bu kent için sosyal demokrat bir belediye başkanı olarak neler yapmamız gerekir, nasıl bir bakış açısına sahip olmamız gerekir? Tabi ki kanalizasyon, su şebekesi, yollar, asfalt yapacağız. Orada problem yok. Planlarken nasıl yapacağız? Kenti, yoğunluk artışlarıyla ilerde daha büyük sorunlar yaşayacak bir yer haline mi getireceğiz? Zaten kentlerimiz çarpık yapılaşmadan ve göçten dolayı bu halde. Geleceğin kentlerini kurmamız için planlama modelimizin, prensiplerimizin olması lazım. 1/25 binlik planlarımızı yaptık. Hala yanlış gidişe, plan önerilerine kentin geleceğini sıkıntıya sokacak plan önerilerine direniyoruz. lPlanlama ilkeleriniz neler? lÜniter yapıyı sonuna kadar savunuyorum, ama planlama yerelde yapılmalıdır. Yerelde kalkınma, kentlerin, havzaların yarışması üniter yapıya bir alternatifmiş gibi sunuluyor bazı çevrelerce. Buna kesinlikle karşıyım. Yerel varlıklar, hesap sorulan yerel yöneticiler tarafından değerlendirilmeli ve yerelde kalkınma sağlanmalıdır. Bizim sosyal demokrat felsefemizin belediye başkanlığına yansıyan birincil noktası budur. Hiç taviz vermeden, büyük özveriyle ve kaynak ayırarak bunu oturtmaya çalıştık. Bugün geldiğimiz noktada belirli bir başarıya ulaştık. Bugünün sanayicisi, ticaret Görevde olduğu 10 yıl boyunca popülist politikalardan uzak durarak ‘toprağın altına’ çalıştıklarını belirten Kocaoğlu, ‘Şimdi sırada 6 büyük proje var; Kıyı düzenlemesi, yüzülebilir körfez, kent dönüşümü, İnciraltı’nın planlanması, yarımadanın kalkınması, tarihi kentin ortaya çıkarılması... İzmir’i, bunları tamamladığımız zaman göreceksiniz’ diyor. erbabı, hizmet sektörü ve tarım sektörü bize güveniyor. Aramızda bir güven tesis oldu. Bu güven aslında bütün kapıları açıyor. Bugün hangi kesime gidersek gidelim, önerdiğimiz projeler bu güven temelinde hayata geçiyor. Kentin yararına uygulanabilir hale getirip, hatasız olarak sunuyoruz, genel kabul görüyoruz. Hatamız varsa da, hemen dönüyoruz. Ayrıca belediyeler dünyada giderek önem kazanıyor. Bizde bir uygulama yapıldı ve büyükşehirlerde özel idareler kaldırıldı. Belediyelere büyük sorumluluklar verildi ama aynı oranda yetki verilmedi. 3. dönemimizde şimdiye kadarki anlayışın üzerine çıkmamız, çıtayı yükseltmemiz gerekiyor. lÇıraklık, kalfalık gibi mi? lÖyle bir şey yok. Belediye başkanı yaşamı boyunca çıraktır. Her gün bir şey öğrenir. Kent, hele hele İzmir gibi büyük kentler derya denizdir. Her noktasında yeni bir şey öğrenirsiniz. Her noktasında yeni bir ihtiyacı çözmek için çaba gösterirsiniz. “Öğrendim” dediğiniz an geriye gidiş başlamıştır. lSosyal demokrat belediyelerde politikaları belirleyen ana unsurun rantiyeciler yerine halkın çıkarları olması gerekiyor. Bu çerçevede yaklaşımınız nasıl? lBiz 10 senedir mevzi imar planı yapmıyoruz. Diyelim bir arazi var, üzerine bir şeyler yapmak istiyor. Belediye isteğiniz doğrultusunda plan yapıyor. Suyu yok, yolu yok. Gökdelen yapmak istiyor. Depo yapıyor, ama tır girişine uygun değil. Mevzi planlar yaparsanız bunlar yaşanır. Ancak kenti bütüncül planlarsanız bunlar olmaz. lÖnceki açıklamalarınızda İstanbul ve Ankara’daki rant temelli anlayışın gözlerini İzmir’e diktiğini, buna engel olacağınızı söylemiş, tehlikeye dikkat çekmiştiniz? l4 milyonu aşkın kentte gökdelenler bölgesi olur. Ama bu belirli planlama sonucu olur. İzmir çanak bir kent. Gecekondularımız var. Burada sosyal alan, yolumuz, spor alanı, parkımız yok. Belediye kent dönüşümü yaparken belki para koyacak, belki üç kuruş kalacak, ama şehircilik ilkelerinden ödün vermeyecek. “Şurada şu kadar para kaybediyorum. Burada yoğunluğu artırıyorum” demeyecek. Ankara ve İstanbul yüksek binaları her yere verdi, kent sıkıştı. Ankara’da her taraf dalçık oldu. Kente arabayla gelmeyi teşvik etti. Şimdi bütün trafik lambaları TEK VÜCUT lBöyle planlara halkın da tepkisi var. Bu kamu gücünü belediyenin gücüyle birleştirebiliyor musunuz? l İzmir’de, Kordon’a yol yapılmaması konusunda İzmir tek vücut olmuştu. Bir de özel idare mallarının yerele, ilçe ve büyükşehir belediyesine verilmemesi konusunda İzmir tek vücut oldu. Bu kentin kazanımlarının başkalarının çıkarı için aktarılması, sizin elinizde bu servetin kalmamasına “evet” demek ayrı bir sorumluluk. İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne sıfır çekilmesi, hiçbir şey verilmemesi kabul edilemez. Bunun izah edilmesi gerekiyor. Çeşitli yol ve yöntemlerle İzmirli hemşehrilerimizle birlikte haklı talebimizi dile getirmek istiyoruz. Yol ve yöntemleri İzmirlilerle kararlaştıracağız. Dikkat çeken şu: İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne vermeyelim de nasıl bir kılıf buluruz. Diyanet’e bulursak Diyanet’e, Eğitim’e bulursak Eğitim’e, l Göç alan kentlerde kentlilik bulamazsak Hazine’ye. İzmir Büyükşehir bilincini geliştirmek çok önemli. Belediyesi’ne tek bir çöp vermemek hedeflenmiş. Niyet “ben sana su Kentlerimiz çok büyük tahribata vermeyeceğim” noktasına geldiyse ancak uğradı. En fazla göç alan ama en bu yapılabilir. Özel idarenin elemanlarını az tahribata uğrayan kent İzmir. belediye alacak. İş makinelerini Belediyenin uyguladığı politikalar, Karayolları alacak. Gayrimenkulleri İzmir insanının gelenlere kucak Hazine, Diyanet, Eğitim, Sağlık açması ve İzmir’in yaşam biçimi alacak. Görevi kim yapacak, belediye yapacak. Neyle yapacak? Araç gelenleri sistemin içine alıyor. gereç yok. Şantiye binaları yok. Hanımlar sosyal hayatta oldukları Belkahve’deki şantiyeden tıra yüklenip için İzmir’in yaşam biçimini özgürce de Bergama’ya iş makinesi götürüp yaşayabiliyor ve bundan ödün getirilmez. Ödemiş’e götürülmez, vermiyor. İzmir, bir; ötekileştirmiyor, Çeşme’ye götürülmez. Bölge iki; yaşam biçiminden taviz şantiyeleri kurmamız lazım. Bunlar özel idarede var mıydı, vardı. vermiyor. Kente gelip tutunmaya İlgili bakanlıklara verildi. Biz, her çalışanlara kucak açarak onların koşulda bu malların bizim olduğunu kente adaptasyonunu sağlıyor. Bir düşünüyoruz. Açacağımız davaları kısmı da farklı şekilde yaklaşıyor. kazanacağımıza ve o tapuların tekrar Temmuz ayının 15’inde kömür elimize geçeceğine inanıyoruz. Burada bizden gizlenmesinin bize dağıtırsanız, bunun anlamı da belli bilgi verilmemesinin nedeni tapuda kentliye ve kente nasıl baktığın da işlemlerin bitirilmesidir. Tapuda belli. işlemler, devirler yapıldı. Büyükşehir belediyesinden paylaşım komisyonu mal kaçırır mı? Bilgi kaçırır mı? Sayın vali sağolsun bunu yaptı. Fotoğraf: EMRE DÖKER BU BİR lBu üçüncü dönemde başından beri görüyoruz ki, kentin temel projelerinde; tramvay, Çamlı Barajı’nda hep iktidarın engellenmesiyle karşılaştınız. Kentin yılları gitti. Bazı projeler kabul edilmedi. Planlamaları Ankara’dan gelip yapıyorlar. Buna karşı nasıl bir tutum izleyeceksiniz? lDoğru işler bir müddet engellenebiliyor. Seçime kadar uzatılıyor, köprüyü geçinceye kadar uzatılıyor. Nihayetinde su yolunu buluyor, bulmak zorunda. Tramvayı ne kadar oyalayabilirsiniz, 3 sene. Bu bir mücadele. Tabi ki bir iktidar partisinin belediye başkanı kadar rahat, telefonla iş halletmeyi beklemiyoruz. Ancak bu kadar engel çıkarılması yanlış. Bu kent, Türkiye’nin lokomotif kenti. 7 tane artı veren kent var. Birincisi İstanbul, ikincisi İzmir’dir. İzmir, ciddi artış veriyor. Ankara’yı saymamak lazım. Ankara devlet bütçesini yiyor. Ondan sonra veren kentler çok düşük. Siz bu kentin kalkınması, büyümesi için bırakın yatırımı, yerel yönetimin yaptığı işlere engel çıkarıyorsunuz. Kentler kalkınırsa ülkeler kalkınır. Hükümet de ülkenin kalkınmasından sorumludur. Ülkenin en önemli ikinci büyük kentinden siz bunu esirgerseniz, ortaya bir mantık problemi çıkar. Bu problemin mutlaka aşılması gerekiyor. MÜCADELE Kocaoğlu, sosyal demokrat belediyecilik anlayışını gazetemiz Ege Bölge Temsilcisi Kızık’a anlattı. kalktı ama kent yürümüyor. Kent toptan trafik keşmekeşine sürüklendi. Şiştiniz. Ayrıca raylı sistem yatırımını öne çekmek ayrı bir politika. Raylı sistemi yaygınlaştırdığınız müddetçe hem tasarruf ediyorsunuz, hem daha güvenli seyahat yaptırıyorsunuz, hem de çevreyi koruyorsunuz. Egzoz salınımını önlüyorsunuz. lKarşılaştırırsak, burada Ankara ve İstanbul’un tersine, bir takım yandaşların çıkarlarına uygun planlama yapmak yok. Daha kamusal bakış açısı var. lBir noktaya kadar yasal mücadelemizi veriyoruz. Yanlış planlandığını düşündüğümüz yerde dava açıyoruz. TOKİ, Özelleştirme İdaresi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kendine göre plan yapıyor. Bu planlar kente uymuyorsa, kentin planlama ilkelerine uymuyorsa, kentin geleceğinde sorun yaratacaksa biz de yasal yollara başvurup bu planların iptal edilmesini sağlıyoruz. İZMİR ÖTEKİLEŞTİRMİYOR