Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17 AĞUSTOS 2012 CUMA C İnşaat Mühendisi DEPREM ÖZEL EK raşmaktan ormanı fark edemiyoruz. Asıl tartışmamız gereken en önemli konu yapılar neden yıkılıyor? Depreme güvenli yapı kavramı nedir? Depremde yıkılan yapılar incelendiğinde, yıkımların proje hataları ve kötü uygulama, denetimsizlik, mühendislik hizmeti alınmaması sonucu meydana geldiği görülmektedir. Eğer bir yapı doğru proje, doğru uygulama ve doğru denetim görmüşse, o yapının olası bir depremde zarar görme olasılığı çok azdır. Biz inşaat mühendisleri fay hattının 4050 mt, kadar yakınına mühendislik ilkelerine uyarak bir yapıyı rahatlıkla yapabiliriz. Peki depreme güvenli yapı kavramı nedir? Ben hemen basit bir reçetesini vereyim. 1) Zemin etüdleri yapılmış, 2) Zemin mekaniği (Geoteknik) deneyleri yapılmış, 3)Temel sistemi doğru seçilip, projesi iyi bir taşıyıcı sistemle çözülmüş ve doğru detaylandırılmış, 4) Proje, yönetmelikler ve standartlar gereği olan kaliteli malzeme kullanılmış, 5) Eğitilmiş, deneyimli, sertifikalı ustalarla doğru işçilikle yapılmış, 6) Yapının her aşamasında uzman bir inşaat mühendisince kontrol edilerek inşa edilmiş yapı Depreme karşı güvenli yapı kavramı yasaklarla kanunlarla yasalarla gelişmez. Gelişirse de etkisi az olur. Önemli olan inşaat kültürünün gelişmesidir. Yıllar öncesinde Fenni mesul uygulaması vardı… Yapılarımız yıkıldı. Teknik Uygulama Sorumluluğu kavramı getirildi… Yapılarımız yine yıkıldı. Yapı denetim yasası getirildi… Yapılarımız tekrar yıkılacak gibi görünüyor. Yine bir yanlış anlamanın önüne geçelim. Tabi ki Yapı Denetim Yasası nedeniyle inşaat kalitesinde SAYFA 3 VEDAT YORULMAZEL Kocaeli ve Düzce depremlerinden sonra çok hızlı bir şekilde TV’lerde deprem yorumcuları türedi. Ulusal kanalların tümünde “fay hattı nereden geçiyor, kaç km uzunluğunda, kaç parçalı, nerelerden kırılacak, stres nerelerde birikmiş?” ve sonunda da en çok merak edilen “ne zaman kırılacak, deprem hangi tarihte olacak?” gibi konular sabahlara kadar konuşuldu. Daha sonra sıvılaşma riski, alüvyonlu ve gevşek zeminler yaşantımıza girdi. Bu tartışmalar çok önemli. Ancak, ağaçlarla tek tek uğ belirli bir artış görüldü. Tabi ki işini doğru yapan birçok yapı denetim şirketi var. Ama ne yazık ki şantiyeye hiç uğramayan yapı denetim şirketleri de var. Yine şantiyeye donatı ve beton kontrolü için elektrik/makine/jeoloji mühendislerini gönderen yapı denetim şirketleri var. Ben bu arkadaşların yaptıklarına yine cahil cesareti diyeceğim ama… Yapıların kaliteli yapılması, fay hattının nereden geçtiğinden kaç parça kırılacağından daha önemlidir. Yani birinci derecede önemlidir. Bu da inşaat mühendislerinin bilgisi ve sorumluluğundadır. Şimdi artık, 17 Ağustosun yıldönümünde her geçen günün önümüzdeki depremlere olan zamanımızı giderek azalttığı bilinciyle hepimize düşen görev ve sorumluluk deprem güvenli yapı kavramından şaşmadan her yapının gerekli inşaat mühendisliği hizmetini almasını sağlamaktır. DEPREM VE GÜVENLİK JALE ALEL İnşaat Mühendisi / TMMOB İnş. Müh. Odası Olası deprem zararlarını azaltmanın öncelikli iki temel koşulu, yeni yapılacak yapıların mevcut deprem riskine karşı güvenli yapılmalarını sağlamak ve mevcut yapıların deprem riskinin azaltılması yönünde tedbirler almaktır. Kamu yöneticilerimizin kent planlamasının ve arazi kullanım düzenlemelerinin deprem etkilerini göz önüne alacak şekilde yapılmasını sağlamaları, bina ve altyapı şebekelerinin depreme dayanıklı bir şekilde projelendirilmesi ve denetlenerek yapımını sağlamaları gerekmektedir. Bir yandan da deprem direnci zayıf yapı ve şebekelerin güçlendirilmesi çalışmalarının planlı bir şekilde, hızla yürütülmesi gerekmektedir. Bu aşamada yapı stoğunun kapsamlı olarak belirlenmesi önem kazanmaktadır. Yapı stoğu envanterinin belirlenmesiyle ilgili olarak kentimizde yapılan iki çalışma: A) Kentimizin bu konuda kamusal sorumluluk taşıyan kurumu İnşaat iki Mühendisleri Odası İzmir Şubesi ve İzmir Valiliği 2009 yılında İzmir’de seçilen 3 bölgede pilot çalışma yapma kararı almıştır, Yapılan pilot çalışmada Alaybey’de (259 bina), Manavkuyu’da (696 bina) Basınsitesi’nde (535 bina) olmak üzere toplam 1490 binanın mevcut durumunu belirlemek amacıyla çalışma yapılmıştır. İzmir Valiliği tarafından görevlendirilen Kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan inşaat mühendisleri, İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesince düzenlenen bilgilendirme toplantılarına katılmıştır. Toplantılarda yapı stoğunun belirlenmesinde kullanılacak tespit formlarının doldurulmasına ait kapsamlı bilgiler sunulmuştur. Saha çalışmaları iki aşamada yürütülmüştür. Birinci aşamada ilgili belediyesinin arşivinden binaların projesiyle ilgili bilgiler temin edilmiş, ardından binaların gözlem yolu ile tetkiki yapılmıştır. Elde edilen bilgiler her bina için ayrı ayrı hazırlanan “Bina Envanter Raporu”na aktarılmış, bu bilgiler daha sonra bilgisayar ortamına aktarılarak veriler üzerinde değerlendirmeler yapılmıştır. İzmir’de Alaybey, Manavkuyu ve Basınsitesi semtlerindeki toplam 1490 binanın gözlem yolu ile taranması neticesinde: 1)Betonarme taşıyıcılı binalarda çok büyük oranda (Yaklaşık % 90 oranında) betonun el ile hazırlandığı, 2)Binaların büyük çoğunluğunda inşaat kalitesinin kötü olduğu, 3)Taranan betonarme binaların yaşına göre, bu tür binaların projelerinin üretildiği zaman sürecinde 1975 deprem yönetmeliğinin geçerli olduğu sonuçlarına ulaşılmıştır. İzmir ilinin tamamında yapı envanteri yapılmalı, binalarımız hakkında gerçek bilgi edinilmelidir, Yapılan bu yeni envanter bilgileri ışığında 1999 yılında yapılmış olan RADİUS Projesi güncellenmelidir, Elde edilen bilgiler çerçevesinde İzmir Afet Riskini Azaltma Eylem Planı yeniden yapılmalıdır. İzmir Büyükşehir Belediyesi koordinatörlüğünde, İzmir Valiliği, üniversiteler, Meslek Odaları ve ilgili diğer kurumlar birlikteliğinde bir koordinasyon kurulu oluşturulmalıdır, Halkımız bilinçlendirilmeli, oturduğu binanın deprem dayanımı hakkında ve gerekli tedbirlerin alınması konusunda bilgilendirilmelidir, Güçlendirilmesi gereken binalar için vatandaşlara destek verilmeli, güçlendirme yapım işi özendirilmelidir. Mevcut yapı stoğumuzun büyük bir kısmını kaçak binalar teşkil etmektedir. Bu nedenle kaçak binaların deprem dayanımının artırılması konusu devlet politikası olarak ele alınmalıdır, Binası depreme karşı zayıf olan, güçlendirilmesi ekonomik olmayan yapılar en kısa zamanda boşaltılarak bir plan çerçevesinde kentsel dönüşüm projeleri üretilmelidir, Mevcut yapı stoğumuzun zayıf kalitede olmasının nedenlerinden biri de yetersiz uygulamalardır. Uygulama yapan mühendislere, ustalara mutlaka meslek içi eğitim kursları verilmelidir. Sertifikası olmayan yapı ustalarının inşaatta çalışması engellenmelidir. B) İzmir Büyükşehir Belediyesinin ‘Mevcut Yapı Stoku Envanterinin Oluşturulması’ projesi kapsamında ise, Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi ve İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi ile 15 Kasım 2011 tarihinde imzaladığı “Balçova ve Seferihisar ilçelerinde Yapı Stoku Envanterinin Oluşturulması ve Yapı Güvenliğinin Deprem Riski Açısından Değerlendirilmesi Ortak Hizmet Projesi Protokolünden beklenen sonuç ta Balçova ve Seferihisar (Merkez)’da mevcut yapıların envanter bilgilerinin oluşturulması, yapı stokunun deprem açısından risklerinin değerlendirmesi ve İmar Bilgi Sistemi Altyapısının oluşumunun sağlanmasıdır. İzmir’de yüksek yapı gerçeği ? Baştarafı 1. Sayfada Doğal olarak bu binaların mühendislik hizmetleri çok önemlidir. Birde bulunduğumuz bölgenin deprem riski acısından birinci derede riskli olduğunu biliyoruz. Bu tür yüksek yapılar yalnızca deprem acısından değil yangın acısından da çok önemlidir. Bu nedenle itfaiyenin yangın merdiveni yüksekliğin yetiştiği 30,80 m.den daha yüksek yapılara yüksek yapı diyoruz. Kat sayısı zemin seviyesinden 13 katı gecen yapılardır. Yüksek yapılarda sıhhi tesisat, havalandırma, asansör, elektrik tesisatı, yangın ihbar sistemi, vb. birçok yapılacak kısımları çok dikkatli olunması gerekmektedir. Yukarıda bahsedilen nedenlerden İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 1996 yılında yayınladığı Yüksek yapılar yönetmeliğine göre binalar kontrollü olarak daha güvenli yapılmaktadır. Bu yönetmeliğe göre belediye yetkililerinin yanı sıra ilgili meslek odalarının temsilcilerinin de bulunduğu yüksek yapılar kurulu oluşturulmuştur. Her bir uzmanlık dalı için ilgili meslek odaları yetkilileri hiçbir karşılık almadan gerekli kamusal kontrolü yapmaktadır. Bu kontroller proje aşamasında ve yapı kullanma izni safhasında oturma ruhsatı alınca bitmektedir. İzmir Büyükşehir Belediyesi ile meslek odalarının işbirliği uyumlu olarak devam etmektedir. Diğer illerin belediyelerinde bu şekilde bir kurul olmamakla beraber yüksek yapılarla ilgili son yılarda kurallar konmuştur. İstanbul bu tür kontrollerin en az yapıldığı ve yüksek yapılarında çok yapıldığı bir yerdir. İstanbul Büyükşehir belediyesi yüksek yapılar için deprem şartnamesi oluşturmuş, onaylayıp yürürlüğe sokmamıştır. Bu yönetmelik taslağı çağdaş birçok hesap yöntemi ve kontrol sistemi önermektedir. İzmir’de uygulanan yöntemde odalarda içinde bulunduğu denetleme kurulu vardır. İstanbul yönetmeliği taslağında bağımsız denetleme kurulu oluşmaktadır. Bu tür denetim mekanizması oluşturulmazsa yapılan yönetmeliklerle amaçlanan verim elde edilememektedir. Şu an birçok yönetmeliklerimiz en çağdaş ve dünyanın kabul ettiği yönetmeliklerdir. Deprem konusunda en tecrübeli ülkelerden biri Japonya da yönetmelikler bizinkinden çok farklı değildir. Bizdeki sorun yapılan yapıların kontrolsüz olmasıdır. Bunun sonucu Marmara depreminden ölü sayısı ve yıkılan bina sayısı düşünülünce gerçeğimiz ortadadır. Bu yapılan binaların kontrolsüz yapılması değil midir? İzmir de yapılacak yüksek yapılar Türkiye’deki birçok benzerine göre daha denetimli yapılmaktadır. İzmir’de yeni kent merkezinde yapılacak yüksek yapıların inşa edileceği bölgeler zemin yönünden de oldukça kötüdür. Bu tür zeminlerde deprem sırasında yapı zemin etkileşimi çok önemlidir. Yenikent merkezinde yapılacak yapılar başta olmak üzere bu tür kötü zeminlerde yapılacak yüksek yapılar için hesap yöntemi ve uyulacak kurallar İzmir Büyükşehir Belediyesi yüksek yapılar için uyulması gereken teknik önermeler belirlemiştir. Bu kurallara göre deprem sırasında binaya gelen deprem dalgasının binayı nasıl etkilediği, yapının depremde nasıl davrandığı ve yapıda oluşacak iç kuvvetlerin nasıl olduğu, yapının ne kadar hareket ettiği hesaplanmaktadır. Buna göre yapı elemanları boyutları belirlenmektedir. Yapılacak hesaplarda dünyanın en gelişmiş hesap yöntemlerinden biri olan lineer olmayan analiz yöntemleri kullanılması öngörülmektedir. Ayrıca ana taşıyıcı sistemin dışında olan yapı elemanları da yüksek yapılarda önemlidir. Deprem sırasında binadan hemen çıkamayız, bu nedenle taşıyıcı olmayan duvar, cephe elemanları, dolap, camekân, kapı ve ev eşyalarının da depremdeki davranışı hesaplanmalı ve önlem alınmalıdır. Yüksek Yapılar deprem etkisinin yanında rüzgâr yükleri altında da yeterince sağlam olmalıdır. Şiddetli bir rüzgârda yüzeye kaplanan camın kopmasını düşünemeyiz herhalde, ayrıca rüzgâr sırasında yapının devamlı hareket ettiğini düşünün, evet gerçekte bu hep böyledir. Ama hareketin miktarı bizi rahatsız etmeyecek mertebede olmalıdır. Yukarıda bahsettiğimiz birçok önemli nedenle yapılacak yüksek yapıları mutlaka mesleğinde uzman, konusunda yetkin kişi, kurum ve kuruluşların yapması, bir o kadar da önemlisi ise bu yapıları yapan kurum ve kuruluşlar kadar yetkin ve tecrübeli olanlar tarafından denetlemesi gerekmektedir. Dünyada gelişmiş birçok ülkede bu böyle yapılmaktadır, Biz niye yapmayalım. ENVANTERE ÖNEM Denetimsiz yapıların deprem sınavı meslekiçi eğitim 12 yılını tamamlayan denetim sisteminde İnşaat Mühendisleri Odası ile birlikte ancak bir defa yapılabildi. ? İmar yasasında değişiklik öngören 5940 sayılı kanunla da Müteahhitler ve İnşaat Ustaları için belgelendirme uygulaması başlatıldı. Yaptıkları işlerle ilgili yaptırım getiren yasada müteahhitlerin gelişmesine ve sorumluluklarına ilişkin yeterli düzenleme yapılmadı. Çıraklıktan yetişen Ustaların belgelendirilmesinde önemli olan eğitim alma gerekliliği sonraki yıllara bırakılarak başvuran her ustaya geçici belge düzenlendi. ? Yerel yönetimlerin birçoğunun imar müdürlüklerinde statikbetonarme tetkik kadrosunda İnşaat Mühendisi istihdam edilmedi. Her belediyede değişen standartlar, iş yoğunluğuna karşın yetersiz kadrolar ve bürokrasi yükü çözüm bulunamayan ve teknik hizmeti olumsuz etkileyen başlıca faktörlerdi. ? Nisan ayında yapılan Planlı Alanlar Tip İmar yönetmeliği ve Yapı denetim Uygulama yönetmelikleriyle de TMMOB’ye bağlı Meslek Odalarının işlevsizleştirilmesi, Bilimin itibarsızlaştırılması amaçlandı. Toplum yararına yapılan Kamusal Denetimin önemli bir ayağı olan Odaların Mesleki Denetiminin ortadan kaldırılması her seferinde değeri ölçülemeyecek acılar ve yıkımlara neden olan Deprem gerçeğinin yönetmelik değişikliklerinin başlığı (Bürokrasinin azaltılması ve işlemlerin kolaylaştırılması) karşısında gözardı edilmiştir. ? 16 Mayıs 2012’de yasalaşan 6306 sayılı “Afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi” hakkındaki kanun ve 4 Ağustos 2012 tarihindeki “Uygulama yönetmeliği” ile tanımlamaları eksik, yöntemleri belirli olmayan, halkın hak arama yollarını tıkayan ve 10’dan fazla yasanın üzerinde yetkiyle donatılan hukuk dışı düzenleme kentlerin büyük bölgelerini yıkmayı, imar artışlarıyla yaratılacak katlamalı rantı da iktidara yakın sermaye gruplarına dağıtmayı hedefliyor. Vatandaşın canını çok acıtacak, faturayı halka çıkaracak bu yasa ile deprem tehlikesi öne çıkarılarak; “Kentsel Dönüşüm” için altyapı oluşturacak 2004 yılındaki “Deprem Şurası’nın kararlarındaki bilimsel temelli çalışmalar yani “Yapı Stoğu Envanteri” yapılmaksızın yıkım kararları verilmesi amaçlanıyor. ERS ALINMADI Sonuç olarak 17 Ağustos 1999’un yıldönümünde yukarıdaki başlıkları Merkezi iktidar ve Yerel yöneticilerin sorumlulukları tarafından özetlersek; “Deprem Bölgelerinde yapılacak binalar hakkında yönetmeliğimizi” geliştirdik fakat büyük kentlerde birbirinin peşisıra yükselen yüksek yapılara ilişkin yönetmelik düzenlemesinde zaman kaybediyoruz. Sorunlu binalarımızın durumunu ortaya çıkaracak ve kentsel dönüşüm kararlarına altyapı oluşturacak “Yapı Stoğu Envanter çalışması”nı deprem şurası kararına rağmen hayata geçiremedik. İnşaat Ustalarının belgelendirme eğitimlerini öngörüp rafa kaldırdık. Müteahhitlerin kayıtlarını yapıp bir sisteme oturtamadık. Yapı Denetim yasasının sorunlarını çözecek yerde daha da kötüye götürdük. Ayakta kalan tek yapıyı TMMOB örgütlülüğündeki Meslek Odalarını engel olarak görüp yıkmayı amaçlayan düzenlemeler yaptık. Yaşadığımız depremlerden gerekli dersleri çıkaramadık. Sözün özü olarak bilimsel çalışmaları, tekniği esas alan, mühendislik ve planlama ilkelerine uyan, mühendisleri karar süreçlerine katan, uzmanlık alanlarına ilişkin düzenlemeleri meslek odalarına bırakan politikalara dönülmelidir. Üniversitelerin ve Meslek Odalarının depremlere yönelik düzenleme, uygulama ve çalışmaların içinde olması sağlanmalıdır. Meslek Odaları toplumsal çıkarların korunması adına kamusal denetim sürecinde kalmalı, Mesleki Denetimi sürdürmelidir. Tüm yapılarımızın gerekli İnşaat mühendisliği hizmetini almasını sağlamalıyız. Kamu denetimsiz inşa edilen yapılarımızın deprem sınavını geçmesi olanaksızdır. ? Baştarafı 1. Sayfada KADER DEĞİL BİLİM ve sonrasında gelebilen afetler olduğunda, çalışmanın sınırı ve sonu olamaz olmamalıdır. Deprem güvenli yapılar üretebilmek mevcut şartname, yönetmelik ve standartlara hem proje hem de yapım aşamasında uymak ve yapılanları denetlemekle mümkündür. Yazımızı deprem mühendisliği alanında önemli çalışmalar yapmış ve yapmakta olan bir hocamızın şu sözleriyle tamamlamak herhalde konunun önemini bir kez daha vurgulamak ve bu konudaki duyarlılığı artırmak bakımından uygun olacaktır. “Türkiye’de ne zaman yapılar depreme dayanıklı olacak?” sorusunun yanıtı kısaca, insanlar ev alırken fayansın rengine, musluğun markasına gösterdikleri ilgiyi, yapının deprem dayanımına da gösterdikleri zaman, diye verilebilir. Bu bilinç düzeyine er ya da geç ulaşılacağı kesindir. Ancak en önemli soru, “bu sonuca bilinçli biçimde yürütülecek bir yurttaş eğitimi sonunda mı (Nasihat Yaklaşımı), yoksa bir büyük kenti yerle bir edecek bir felaket sonunda mı (Musibet Yaklaşımı) ulaşılacak?” sorusudur. Dileriz birincisini başarabiliriz, değilse ikincisi kaçınılmaz olacaktır.’’ ? Baştarafı 1. Sayfada D BASKI: DPC İzmir Tesisleri Ege Caddesi No: 36 SarnıçGaziemir DAĞITIM: YAYSAT Ege Caddesi No:36 SarnıçGaziemir C M Y B C MY B