Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17 AĞUSTOS 2012 CUMA PARASIZ ÖZEL EK İMO İzmir Şubesi Başkanı Emekli, kamu denetimi olmaksızın yapılan binaların ayakta kalamayacağını vurguladı Denetimsiz yapıların deprem sınavı AYHAN EMEKLİ İnşaat Mühendisi / İMO İzmir Şubesi Başkanı 13 yıl önce bugün 17 Ağustos 1999 tarihinde 20.000’den fazla insanımızı yitirdiğimiz 7,4 büyüklüğündeki Kocaeli depremini yaşadık. Bugün geride bıraktığımız bu sürede bir deprem ülkesi olduğumuz gerçeğiyle ve tüm yaşamsal değerleriyle yaşam alanlarımızda ve kentlerimizde deprem riski altında bulunan toplum olarak neler yaptık? Yaptıklarımız doğru ve yeterlimi? Kentlerimiz beklenen olası depremine ne kadar hazır? 17 Ağustos‘ta ve diğer depremlerde binlerce insanımızın kaybı bizlerin, siyasi iktidarların ve yerel yönetimlerin bu felaketten gerekli dersleri almasına neden oldu mu? Yapacağımız gerçekçi sorgulamalarla eksiklerimiz ve hatalarımızın tespiti ve yapmamız gerekenlerin neler olması gerektiğine dair elde ede ceğimiz yanıtlarla bilimin yol göstericiliğinde ulaşacağımız akılcı değerlendirmeler hayata geçireceğimiz uygulamalara ışık tutacaktır. Türkiye’nin yüzde 92’si çeşitli büyüklükte olabilecek deprem tehlikesi ile karşı karşıyadır. Bu durumda birinci safhada binaların taşıyıcı sistem tasarımı ve statik hesaplarının yapılarak projelendirilmesinde, ikinci safha olarak yapılan projenin şantiyede uygulanmasında ve üçüncü olarak da ilk iki aşamanın kamusal denetiminin yapılmasında gerekli inşaat mühendisliği hizmetini alması güvenli yapılar için zorunludur. İLİNEN GERÇEK... Ülkemizin bildiğimiz bu gerçeğine karşın depreme hazırlıklı olabilmemiz için; dayanıklı ve güvenli yapılar tasarlama ve inşa etme, mevcut yapılarımızın durumunu ortaya çıkarma ve iyileştirme adına için son 15 yıldaki gelişmeleri sıralarsak: ? Bayındırlık ve İskân Bakanlığı (son olarak 1975 yılında yayınladığı) “Afet Bölgelerinde yapılacak yapılar hakkında yönetmeliği” 1997 yı B lında kapsamlı olarak revize ederek 1 Ocak 1998’de yürürlüğe koydu. Yapı stoğumuzun çok büyük bölümünü oluşturan betonarme binaların bu tarihten itibaren yeni yapılacak yapılarda uygulanmak üzere depreme dayanıklı olarak statik hesap ve tasarımında önemli değişiklikler getirildi. Yönetmeliğin 2007 yılında revize edilerek “Mevcut binaların değerlendirilmesi ve güçlendirilmesi” bölümünün eklenmesiyle yapı stoğumuzu oluşturan binaların depreme karşı dayanıklılık performans değerlendirilmesine yönelik elimizdeki tek mevzuat düzenlemesi oluşturuldu. ? 1997 yılında İzmir Büyükşehir Belediyesi, Üniversite ve İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi ortak çalışmasıyla İzmir’de yapılan RADİUS projesiyle şehrimizin yapı stoğunun depreme hazır olması adına sivil yapılarla kamu yapıları ve kent altyapısına ilişkin ilk veriler elde edilerek afet öncesi ve sonrasında yapılması gerekenler değerlendirildi. 2009 yılında ise İzmir Valiliği ve Üniversite ile İMO İzmir Şubesinin İzmir Afet Sempozyumu çerçevesinde Kentimizin üç semtinde dar bölgeleme ile envanter çıkarıl masına yönelik gözleme dayalı hızlı tarama tekniğine dayalı çalışma gerçekleştirilmiştir. İzmir Büyükşehir Belediyesi, Dokuz Eylül Üniversitesi ve İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi birlikteliğiyle 5 Kasım 2011’de başlayan ve Balçova ile Seferihisar ilçelerinin tamamını kapsayan yapı stoğu envanteri çalışması halen sürmektedir. ? Kocaeli depreminin ertesinde 2000 yılında İzmir ile birlikte 20’den fazla ilde 595 sayılı olumlu hükümler içeren kararnameyle binalarda Yapı Denetimi uygulaması başlatıldı ve yine aynı yıl Anayasa Mahkemesi’nde iptal edilerek yürürlükten kaldırıldı. ? Bir sonraki yıl ise bugün de yürürlükte olan ve Kararnameye göre daha sorunlu 4708 sayılı Yapı Denetimi hakkında Kanun çerçevesinde İzmir’in de içinde bulunduğu 19 pilot ilde binalarda denetim başlatıldı. Uzun deneme süreciyle zaman kaybedilmesinin yanında sorunların giderilmesi sağlanamamış, yoğun bürokrasi işlemleri yapıların yerinde denetlenmesinin önüne geçmiştir. 1 Ocak 2011’de tüm Türkiye’ye yaygınlaştırılan yapı denetimi; önümüzdeki aylarda Meclise getirilmek üzere hazırlanan yasa değişikliği taslağına göre radikal değişikliklere uğrayacak, bu kez de yapı denetimi yani teknik hizmet; ticari şirket yapılanması yaklaşımının yanında oldukça göz ardı edilecektir. TOKİ’nin inşa ettiği yapıların özel yasa ile denetim dışı tutulması, Kamu binalarının yapı denetim kapsamına alınmaması, özelleştirme yasasıyla veya yabancı yatırımlarla yapılan yapılar vb. özel düzenlemeler sonucu önemli bir yapı stoğu mühendislik denetiminden uzak tutulmuştur. Merkezi yönetimin bu siyasi kararlarına son olarak nüfusu 5000’i aşmayan belediyelerde 500 m2.’nin altındaki yapıların da yapı denetim yasası kapsamı dışına alınmasıyla yapılan çok sayıda binanın deprem güvenliği sorgulanır hale gelmiştir. ? Yapı Denetim uygulamasına başlanılan ilk yıllarda önemli bir hatada başvuran tüm mühendis ve mimarlara yalnızca meslekteki yılına bakılarak denetçi belgesi verilmesiydi. Oysaki mesleki yeterlilik kıstasları oluşturulup mesleki eğitim ve sınama yöntemiyle belgelendirilme yapılmalıydı. Öngörülen ? Devamı 3. sayfada YAPI DENETİMİNDEN BEKLENTİMİZ KALMADI örfez deprem felaketinin üzerinden neredeyse onbeş yıl geçti. Acaba körfez depreminden ders alabildik mi? Körfez depreminden hemen sonra deprem bölgelerinde yapılacak binalar hakkındaki yönetmeliğimizi yeniledik. 1975 yılı başında yürürlüğe giren betonarme binaların deprem kuvvetine göre hesaplanması ve projelendirilmesine ait olan basit yönetmeliğimizi detaylı, çağdaş bir yönetmelik haline getirerek 1998 yılında yayınladık ve hemen uygulamaya geçtik. 1975 yılında yürürlüğe giren deprem yönetmeliğimiz hesap yapma açısından basitti, ama ilkeleri açısından yetersiz değildi. Biz inşaat mühendisleri 1975 deprem yönetmeliğine uygun projeler ürettik. Ancak uygulamada, yani inşaat mahallinde inşaat ? Devamı 2. sayfada K 7 Ağustos 1999 Körfez depreminin üzerinden 13 yıl geçti. Gündemimiz yine depremler, yine hasar veren, can ve mal kaybına yol açan yıkıcı depremler… Bizleri esas düşündüren, kaygılandıran ise depremler değil, mevcut yapı stokumuz… Düzensiz, sağlıksız ve güvensiz bu yapı stokumuz elbette bir anda oluşmadı. Ülkemiz siyasi ve ekonomik nedenlerle, uzun yıllar bilimsel ve teknik verilerden yoksun planlama ve imar faaliyetleri ile afetler ülkesi haline getirildi. İster merkezi, ister yerel olsun, tüm iktidarlar kendilerine kısa vadeli çözümler geliştirmiş, günü kurtaran eylemlere yönelmiş, ancak o günün çözüm gibi ortaya ? Devamı 2. sayfada 1 İZMİR’DE YÜKSEK YAPI GERÇEĞİ KAMU YARARININ ÜSTÜNLÜĞÜ.... Prof. Dr. ÖMER ZAFER ALKU İMO Onur Kurulu Üyesi HÜLYA ALTUN İMO İzmir Şu be Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi NECATİ ATICI İnş. Yük. Müh. TMMOB İnş. Müh. Odası Meslekiçi Eğitim Kurulu Üyesi ünyada tüm büyük şehirlerde bina yapılacak yerler azalınca bina yükseklikD leri artmaktadır. Bu şehrimizde de böyle ol muştur. Öncelikle Bostanlıda başlayan yüksek yapılar giderek şehrin diğer bölgelerine yayılmaktadır. Son zamanlarda özelikle yeni kent merkezi olarak imara açılan eski salhane bölgesi ile liman arkasındaki bölümde yoğunluğu çok ve yüksekliği serbest olması nedeni ile yeni yüksek yapılar yapılmaktadır. Yapılmakta olan binalar 44 kat veya yapılacak olan 50 kat hatta 55 katlı binalar tasarlanmaktadır. Bu binaların yüksekliğini düşündüğünüzde 132m.,150m. veya 165m. gibi yükseklikler karsımıza çıkmaktadır. ? Devamı 3. sayfada K ADER DEĞİL BİLİM cesine götürüyor bizleri. Ya da kaderciliğe. Konu ile ilgisi olmayan insanlar bile artık depremde betonarme binalarda oluşan hasarların nedenlerini sıralayabilmektedir. Peki, bu inat niye, mühendislik hizmeti almamak niye. Yönetmelik ve şartnamelere uymamak niye. Prof. Dr. YILDIRIM ERTUTAR TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası C M Y B C MY B Dünyanın etkin deprem kuşaklarından biri üzerinde bulunan ülkemizde birçok yerleşim merkezi, sanayi kuruluşları, barajlar ve insanlarımızın büyük bir kısmı deprem riski ile karşı karşıyadır. Son yetmiş yıl içinde büyük depremler yaşayan insanımız ve ülkemiz, maddi ve manevi olarak büyük kayıplara uğramıştır. Gönül istemez ama, bundan sonra da depremden uzakta durmak mümkün olmayacaktır. Depremi kadercilik anlayışı ile değil, bilimsel olarak karşılamaya hazırlanmak bu konuda yapılacak en doğru hareket olacaktır. Deprem sonrasında hasar gören binalarda yapılan incelemelerde hep aynı hata ve ihmallerin belirlenmiş olması, sanki depremle inatlaşma yapılıyormuş düşün yapılmış ve mühendislik hizmeti almış olan betonarme binalar ile usulüne uygun yapılmış olan yığma binalar, depremi hasarsız ya da az hasarla geçiştirmektedirler. Ancak kırsal kesimlerde ve büyük kentlerin varoşlarındaki yapılardan çok azının yönetmelik ve şartnamelere uygun olduğu ve çoğunun mühendislik hizmeti almamış olduğu ve dolayısıyla bu yapıların deprem ve sel baskınları sonrasında büyük hasar gördüğü de gözler önündedir. Bunların yanı sıra, kentsel yerleşim ve sanayi bölgelerinde depremin oluşturacağı tehlikelerin önceden belirlenmesi riskin azaltılmasında büyük önem taşımaktadır. Bu amaçla hazırlanacak olan mikro bölge D EPREM SENARYOLARI Mevcut yönetmeliklere uygun olarak lendirme haritalarında, deprem kuvveti ve yer hareketi parametrelerinin ulaşacağı seviyelerin belirlenmesi, depremden kaynaklanacak sıvılaşma, toprak kaymaları vb gibi etkilerin sınırlarının çizilmesi, yapılması gereken önemli çalışmaların başında gelmektedir. Bu haritalar aynı zamanda kentsel arazi kullanım planlarının ve deprem senaryolarının hazırlanması için de esas teşkil ederler. Deprem mühendisliği alanındaki bilgi seviyeleri ile ünlenen ve övünen Japonlar bile 1995 Kobe depreminde büyük kayıplara uğramışlar, ancak deprem sonrasında nerede hata yaptıkları konusunda ciddi çalışmalarda bulunmuşlar, geçen yıl olan o büyük depremi hasarsız atlatmışlar ancak bu kez de, önceden düşünüp önlem almış olmalarına rağmen Tsunami nedeniyle büyük kayıplar vermişlerdir. Afete karşı hiçbir çalışma yapmadan oturmak felaket getirir. Sürekli çalışmak ve yeni çözümler üretmek gerekir. Çünkü doğal afetler çok karmaşık problem gibidir. Sürekli yenileşmeyi çalışmayı gerektirir. Söz konusu olan deprem ? Devamı 3. sayfada