18 Haziran 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

C 10 KASIM İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yazıişleri Müdürü: Güray Öz Ekler Sorumlusu: Miyase İlknur Yayınlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ, Yönetim yeri: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No. 2 Şişli İstanbul, Tel: 0 212 343 72 74 Fax: 0 212 343 72 64 Baskı: DPC DoğanMedya Tesisleri Hoşdere Yolu İstanbul, Kültür Gazetesi Doç. Dr. B. Nazan ASLAN WALPOTH ergi rehberimiz Dominik Imhof, dinleyenlerin şaşkın bakışları arasında “Biz burada Türk kadınını farklı algılıyorsak da, ilk kadın savaş pilotu Atatürk’ün manevi kızı Sabiha Gökçen’dir. O, 1936 yılında Türk Hava Kuvvetleri’nde uçtu ve inanmayacaksınız ama bugün için Türkiye, Avrupa’nın en fazla kadın savaş pilotuna sahip ülkeleri arasındadır” diyordu. Öyle ya! Son dönemlerde Türkiye gündeme sıkça türban ve laiklik tartışmalarıyla geliyor. Kadına açılan kapıların çoğunda, Atatürk Türkiyesi’nin öncü veya ilk olduğunu nasıl bilsinler! Daha geçenlerde, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, kendisini İngiliz savaş gemisinde kabul eden Kraliçe II. Elizabeth’in, “Sizin de ordunuzda kadın askerleriniz var mı?” sorusuna karşılık, “Bizim, NATO çerçevesinde yapılan devriye uçuşlarında F16 savaş uçaklarını kullanan kadın pilotlarımız bile var” demek zorunda kalmıştı. İsviçre’nin Thun şehri Güzel Sanatlar Müzesi’nde uçma sevdalısı Danimarkalı sanatçı Simone Aarberg Kaern’in, “Open Sky” (Açık Gökyüzü) adlı sergisindeyiz. Sergi salonunun merkezinde sayılacak açıkaydınlık alanda, üç kadın askeri pilotumuzu, “TopGun” filminden fırlamışçasına görüntüleyen bir fotoğraf bütün duvarı kaplıyordu. Bu pilotlarımız, mağrur bakışlarında ve duruşlarında kesinlikle işini bilen ve seven insanların özgünlüğü ile poz vermişlerdi. Simone Aarberg Kaern çalışmalarında uçma hayalini ve kadının uçuş dünyasındaki yerini yıllardır inceliyor. Çalışmalarında fotoğraf, video ve obje sanatını kullanarak, kadın pilotların durumlarını, uçmanın sosyal, tarihsel ve politik boyutlarıyla birleştirerek işliyor. İlk olarak 1995 yılında, II. Dünya Savaşı’na katılmış Amerikan kadın askeri pilotlarıyla görüşme isteği, ancak pilotluk brövesi edinmesi koşuluyla kabul ediliyor. Aksi takdirde onları anlamasının mümkün olamayacağı söyleniyor. Simone, pilotluk brövesini alıyor ve II. Dünya Savaşı’nda ABD adına pilot olarak görev yapan kadınlarla yaptığı röportajları, “Sky Sisters” (Göklerin kızları) adıyla, kısa bir belgesel film haline getiriyor. Bu belgesel sayesinde, uçma sevgileri ayrıntılı olarak işlenen bu kadınların hepsinin, ne yazık ki savaş sonrası sivil hayata dönmek durumunda kaldıklarını öğreniyoruz. Simone, 19992007 yılları arasında hazırladığı “Sisters of the Red Star” (Kızıl Yıldızın Kızları) ile bu kez de II. Dünya Savaşı’nda Rus Hava Kuvvetleri’ne hizmet etmiş kadın pilotları, bir çeşit video kolaj çalışması ile belgesel haline getiriyor. Sanatçı, bu son sergisine, önceki çalışmalarının yanına Türk, Afgan ve İsviçreli kadın pilotlarla yaptığı çalışmaları da ekliyor. Aslında bu serginin temeli, 2002 yılında Danimarka’da bir gazete haberiyle atılmış. Simone, günlük bir gazetede Afganistan’ın ilk kadın askeri pilotu olmak isteyen 17 yaşındaki Farial ile ilgili bir haber okumuş. Ona uçmayı öğretebilme isteğiyle, Kopenhag’dan başlayıp Kâbil’de bitecek olan yolculuğun haritasını da böylece çıkarmış. S Atatürk’ün pilot kızları Eşini motive edip gerekli izinleri de aldıktan sonra, 100 gün sürecek bu yolculuğa, 1962 model iki kişilik Piper Colt uçağıyla başlamış. Yolculuk, zorlu, tehlikeli ve bir de bürokratik sebeplerle ağır aksak sürse de yılmamış Simone. Uçuş kartları, fotoğraflar ve video kayıtları ile Farial’a ilişkin tüm misyonunu görüntülemiş. “Smiüng in a War Zone” (Cephede Tebessüm) isimli Farial misyonunu konu olan bu belgesel filmi, 2005 yılında Emmy Ödülü’ne aday gösterilmiş. Taliban’ın yıkımını ekledi Simone, başka kısa filmlerle bu misyon bağlamında yaşadıklarını da görüntülemiş. Hatta Taliban rejiminin kültür mirasi katliamına da duyarsız kalmamış ve döneme ait belgeleri, fotoğrafları, Farial ile ilgili bölüme eklemiş. Uçuşun önemli duraklarından biri de bizim kadın pilotlarımızla karşılaştığı Konya 3. Ana Jet Üssü olmuş. Simone, burada “Freedom Flighters” (Özgürlüğe Uçanlar) ekibinden Aylin ve Saniye adlı pilotlarla özel izin alarak görüşmüş; hem uçuş esnasında, hem de özel yaşamlarında onları görüntülemiş. Klişe olsa bile, onların mutfakta bulaşık yıkarkenki halleri ile bir “TopGun” yıldızı gibi olan ulaşılmaz duruşlarını yan yana sergilemiş. Simone serginin bu bölümünde her şeyi ona borçlu olduğumuz Atatürk’ün büstünün orada olması gerektiğini çok iyi kavramış ve Bern Büyükelçiliği’nden O’nun büstünü temin ederek en güzel köşeye yerleştirmiş. Bu sergi vesilesiyle İsviçre’de henüz bir kadın jet pilotu olmadığından ve ancak 1995 yılından itibaren, savaşa katılma durumları olmayan, daha çok ulaşımı sağlamakla görevlendirilen kadın helikopter pilotları bulunduğundan haberdar oluyoruz. Danimarkalı belgeselci, Türkiye’den sonra nihayet Kâbil’e ve Farial’e ulaştığında, aynca Afganlı ikiz kadın helikopter pilotlarının varlığından haberdar olur. Böylece, Lipoma ve Latifa adlı Afganlı ikiz kız kardeşlerin, MI17 helikopter pilotuyken, Taliban rejimi ile birlikte ülkeden kaçmak ve 7 yıl süreyle ülke dışında yaşamak zorunda kalmalarının öyküsü de girer belgesele. Misyon, sonunda Farial’in kocaman gülen gözleri ile sona erer. Sergiyi gururla gezdim, Ata’nın şu sözlerini orada saygıyla hatırladım: “Bir toplum, bir millet erkek ve kadın denilen iki cins insandan meydana gelir. Mümkün müdür ki bir toplumun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça, diğer kısmı göklere yükselebilsin!” 4
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle