Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SECIM115 14/7/07 23:23 Page 5 KIRKLARELİ Adalı kültürü CHP’ye yarar Avrupa’ya açılamayan kapı, seçim kampanyalarında bile unutuldu ŞÜKRAN SONER Besbelli zaten enerjisi düşük 22 Temmuz seçim kampanyasında üç milletvekili için partiler, kimseler fazla yorulmak istememişler. Üstüne üstük kent olarak Kırklareli uzakta kalıyor. Avrupaya açılan kapı olamadığı için de nüfus yoğunluğu yok. Çarpık sanayileşme bilindiği üzere ilçesi Lüleburgaz’ı, olumlu ve olumsuz boyutları ile çekim merkezi yaptı. Kırklareli’ne inip kent merkezi, çarşı pazarında dolaşmaya kalkıştığınızda, denizini göremediğiniz, turisti olmayan bir adanın sokaklarında dolaştığınız duygusuna kapılıyorsunuz. Yerli halkı çok zengin olmayan, ama gerçekten uygar. Yaz sıcağında çarşıya çıkan erkeklerin nerede ise çoğunluğu şortlu, kadınlar sade ama açık, ince elbiseli. Kadın erkek kola kola yürünen, kimsenin kimseye bakmadığı, yine de herkesin herkese selam verdiği bir Anadolu kenti düşleyebilir misiniz? Seçimin izleri başka kentlere göre çok sınırlı bayrak ve afişler, bir de parti seçim bürolarının dikkat çekmeye çalışan kampanyaları ile sınırlı. Tabii seçim araçları da çok daha az ve birbirine saygılı turladığından gürültü kirliliği de pek yaşanmıyor. Esnaf bile parti merkezlerini, seçim bürolarını tarif etmekte zorlanıyor. Birkaç dakikalık uzaklıktaki merkezlere merak edip uğrayanlar azınlıkta. Seçim kampanyalarına bu ilgisizlik ya da tersiyle seçim kamapnayalarının bu kentte yaşayan seçmene ulaşmaması, ilgisizliği Kıklareli’nde seçime katılma oranını çok düşürür mü? Hiç sanmıyo 39 Kırklareli İli Seçim Genel Sonuçları: Toplam Sandık: 1.205 Toplam Seçmen: 214.741 Toplam Kullanılan Oy: 197.721 Toplam Geçerli Oy: 190.678 Gümrük K. Geçerli Oy Payı: 413 Katılım Oranı: % 92,07 Milletvekili Sayısı: 3 Kırklareli İli Seçim Genel Sonuçları: Toplam Sandık: 882 Toplam Seçmen: 229.391 Toplam Kullanılan Oy: 197.636 Toplam Geçerli Oy: 187.816 Gümrük K. Geçerli Oy Payı: 704 Katılım Oranı: % 86,16 Milletvekili Sayısı: 3 1999 y 2002 erli halkı çok zengin olmayan, ama gerçekten uygar. Yaz sıcağında çarşıya çıkan erkeklerin nerede ise çoğunluğu şortlu, kadınlar sade ama açık, ince elbiseli. Kadın erkek kola kola yürünen, kimsenin kimseye bakmadığı, yine de herkesin herkese selam verdiği bir Anadolu kenti düşleyebilir misiniz? Seçimin izleri başka kentlere göre çok sınırlı bayrak ve afişler, bir de parti seçim bürolarının dikkat çekmeye çalışan kampanyaları ile sınırlı. rum. Ya da tek tek konuştuğum insanlardan edindiğim izlenim öyle değil. Onları içlerine kapalı, denizi olmayan adalılar, ada kültürlüler. Özetle çok uygarlar, bilinçliler, sorumluluk duyguları var. Ateşli partili, taraftar olmasalar da oy haklarını kullanma eğilimindeler... Askılı bluzlu, şortlu, güzellik ürünleri satan tezgâhtar kız oyunu AKP’ye vereceğini söylüyor. Politikayla ilgili olmadığını, ilk kez oy kullanacağını, ancak televizyonlardan edindiği izlenimle Tayyip Erdoğan’ı çalışkan bulduğunu söylüyor. Seçim kampanyalarında estirilen cepheleşme çatışmalarının, Türkiye’nin, dünyanın can yakan sorunlarının, Cumhuriyet mitinglerinin, türban tartışmalarının dışında kalmış. Aile geleneğinde oyunu kime kullanacağını tartışma gereğini bile duymamış. Hemen yanındaki dükkânda satış yapan orta yaşlı manav ise, Kırklareli’nin CHP’nin kalesi olduğu vurgulaması ile söze giriyor. Balkanlar, Avrupa ile iç içe yaşayan yöre insanının Türkiye’nin Atatürk ve devrimlerine, Cumhuriyet değerlerine, laikliğe en duyarlı insanlar olduklarını, bu yakıcı, yaşamsal gündem, tehdit ortada durdukça da başka bir çizgide olan partilere oy vermeyi akıllarının ucundan geçirmeyeceklerini savlıyor. Şimdiden yanan oylar İçine kapalı çağdaş bir yaşamdan, adalı kültüründen söz ettim ya... Sorum luluk duygularının, dikkatlerinin yansıması ile konuşmaya başlar başlamaz, daha önce duymadığım şimdiden yana oylara ilişkin kimi bilgiler geliyor. Uzun yıllar yurtdışında yaşamış, emekliliğini, daha doğrusu yılın çoğunu burada geçiren ya da Bulgaristan bağlantılı çifte vatandaşlığı olanlar az değil. Onlar yıllardır oylarını gümrük kapılarında atmışlar, haklarını öylece kullanmışlar. Ama bu yılki seçim düzenlemesinde, sınır kapılarında belirlenen oy kullanma hakkı sadece giriş ve çıkışlar için geçerli. Önceden gelip, sonradan çıkacaklara oy kullandırılmıyor. Besbelli yurtdışında yaşayanlardan önemli bir bölümünün oyları şimdiden yanmış bulunuyor. Bir başka yakınma nüfus kâğıdına numarasını kaydettirmemiş olanlarla ilgili. Daha önce oy kullanmış, seçim kütüklerinde adı olanlardan bile böylece seçmen kartı bloke edilenlerin sayısı kabarık. Kimi muhtarlıklarda oy kullanamamak üzere bloke edilmiş seçmen sayısının ortalama onda birlere kadar yükseldiği bilgisi veriliyor. Seçmen sorumluluğuna giren bir baka oy kullanamama biçimi de malum; yaz nedeniyle tatile gitmiş olanlarla ilgili. Kırklareli’nden uzak mekânlara yazlığa tatile gidenlerin sayısı az. Ancak memleketine giden kamu çalışanı, memur, öğretmen sayısı kabarık. İsteseler bile, ekonomik nedenle seçim için gidip gelemeyeceklerinin altı çiziliyor. Oy kullanma hakkı olanlarınsa yüksek oranda seçime katılacakları varsayılıyor. Gönlünde yatan aslan olarak seçtiği bir partinin bulunmadığını söyleyen çoksa da oy kullanmayacağını söyleyen çıkmıyor. “Kendin pişir kendin ye” KIRKLARELİ L üleburgaz hem sanayileşme merkezi hem de ana yol üstü olduğu için durum biraz daha farklı ve renkli. Ama Kırklareli il merkezinde seçim kampanyaları tümden “kendin pişir kendin ye” içeriğinde. Anlamlı, yerel ölçekli bir büyük miting, etkinlik örneği bile yok. Benim gittiğim 30 Haziran Cumartesi günü, iki gün sonraki pazartesi günü için DSP Genel Başkanı Zeki Sezer’in ziyaret edeceği anonsu yapılıyordu. Sonradan izledim, miting değil, sohbet toplantıları olarak gerçekleştirildi. Gittiğim bütün partiler seçim kampanyalarını il ölçekli adaylar ve parti görevlilerinden oluşan heyetlerle köy, kahve, toplu ev ziyaretleri, var olan, bilinen sivil toplum örgütlenmeleri, dernek, meslek örgütü ziyaretleri çerçevesinde özetlediler. Ne kadar yoğunluklu olduğu da kuşku götürür. Bölgenin, seçmenin kimliğinin bir yansıması olabilir, en moralli, biraz daha dinamik görünen CHP oldu. AKP’nin köylere gidemediği, ancak kamu kaynaklarıyla, yardım kampanyalarıyla yetindiği suçlamaları yine yaygındı. Şaşırtıcı olanı, Kırlareli’nde en görkemli seçim merkezinin Genç Parti’ye ait olması. Doğrusu benim uğradığım öğle saatlerinde neredeyse boştu. Ama çevre esnafı, geçen seçim ciddi oy almış, yörede hâlâ sempatizanı olan Genç Parti ve liderinin, duygusal bir bağlılık ölçüsü olarak böyle büyük bir merkez kiraladığını anlattılar (belki de biraz göçmenlik bağları, mesajları, sloganları etkili). Ancak boşa giden, yanan oylar deneyiminden sonra çok fazla oy alabileceği kanısını taşımadıklarını söylediler. Sadece yöre insanının eğilimleri bağlantılı, MHP atak yapabilirse, Genç Parti’nin AKP’nin kimi oylarını da alarak AKP’nin yerine milletvekili çıkarabileceğini söylediler. Seçim kampanyasını yerel adayları ve DSP ile birlikte etkin görünerek götürmeye çalışan CHP’nin savı ise 3 milletvekili çıkarmak. Kırklareli’nde de havada kalmamış bir CHPDSP işbirliğini gözlemleyebildiğimi söyleyebilirim. Bütün köyleri sadece kendi parti ve ekiplerinin taradıklarını, gidilmesi gereken her yere en güçlü kendilerinin gittiğini savlıyorlar. MHP de çok iyi çalıştığı ve sonuç alacağı iddiasında. Hatta seçim zamanları çok yaygın olan her tür etkinlik, sünnet düğünlerine katılmada kendileri varken diğer partileri göremediklerini söylüyorlar. AKP’lilerse gerçek seçim kampanyasında patentin kendilerine ait olduğunu söylerken gülümsüyorlar. Gerçek şu ki sesiz ve derinden gitme stratejisini gütmüş, kendilerini görünmez Nüfus: ranı: Seçmen/Nüfus O : yı Pa GSYİM İM (USD): Kişi Başına GSY 328.461 % 69,84 % 0,54 4.370 yok. İşletme yağmalanmış, fabrika, sosyal alanları rant kapsı arsaları ile değerlendirilmiş. Bütün özelleştirmelerde yaşanan dramın benzeri bir durum yani. İşçileri, yerlerine çalışabilecekleri ise açıkta tabii ki.. Ormancılığı unutun, sözde ihracata dönük, en modern teknolojili Lüleburgaz yöresi sanayileşmesinde de ağırlıklı kayıt dışı işçi, emek sömürüsü gündemde. Çevre katilamı ise dünyanın en zengin yeraltı suları, verimli topraklarını tüketen, zehirleyen içerikte. Çok ağır çevre katilamının çok çarpıcı sonuçları ortada dururken alınmış hiçbir önlem yok.. Fakirlik arttı U Hele de gençler... O emeklilik, kıdem tazminatı gelirleri ile, tabii çalışmaya devam da ederek bir çocuğunu okutabilmeyi sürdürüyor. Ama işçilerin, işsizlerin haline içi sızlıyor. Hele de gençler, gelecekleri için çok karamsar. Esnafın da köylünün işçinin yoksullaşmasına paralel işlerinin çok bozulduğunu anlatıyor. Kimsenin cebinde para olmadığı, beklentisi olmadığı için de seçim heyecanının olmadığını söylüyor. Bilinçli yöre insanının çok büyük özverilerle çocuklarını okutabilmek için çırpındıklarını, ancak çocukların içinde bulundukları koşullarda edine edine “testtost” kültürü edinebildiklerini, yaşama hazırlanamadıklarını vurguluyor. Tüm Trakya seçmeninde gözlemlenen çevre bilinci, duyarlılığı, Lüleburgaz merkezli sanayileşmenin artık insanlarını burun kemiklerini bile sızlatan, dere sularına kazara düşen hayvanların hemen ölümlerine yol açan görünen ağır çevre kirliliği bağlantılı katlanmış. En etkin çevreci eylemlerin odağında Lüleburgaz var. Tabii TEMA dahil çevre örgütlenmelerinin burada odaklanması ile de daha bir bilince çıkmış. Gelin görün ki zaten “kendin pişir kendin ye” çerçevesinde kalmış bir seçim kampanyasında, çok da vurgulanabilen bir sorun olarak ortaya çıkmış sayılamıyor. Belki de çok günlük can yakan işsizlik, yoksullaşmanın çözüm bekleyen sorunlar önceliğine alınması, seçmen oyu boyutunda daha gerçekçi sayılmış. Yörede iş yaratabilme arayışlarına seçim kampanyalarında öncelik verilmiş. AKP karşısındaki partiler özellikle ve öncelikle yoksullara yardım politikalarının gizli, kapaklı, gayrimeşru yollardan, kayırımcı olarak yapılması yerine, sosyal devlet sorumluluğu yöntemleri içinde herkes için hak niteliğinde olmasının programlarını gündeme getirmişler.. zun gazetecilik yıllarımda, birçok seçim döneminde de gittiğim Kırklareli’nin giderek yoksullaşmakta olduğunu, merkez çarşılarını doaşırken bile kolayca gözlemleyebiliyorum. Temiz, çağdaş giyimli insanlar yine dolaşıyor olsalar da giderek fakirleşmenin çarpıcı izleri, dükkânların vitrin ağırlıklarına yansıyor. Kırlarelililer 2002 yılı sonrası, yani AKP iktidarı süreci içindeki çok daha hızlı fakirleşmeyi de çok yalın anlatıyorlar.. Yaşam tarıma bağlı Orman köylüleri, orman ürünlerinden yararlanma ile ilgil yasal düzenleme değişikliği ile zaten sudan çıkmış balığa dönmüşler. Demirköy, Vize, Kopçar.. orman köylülerinin orman gelirleri sıfırlanmış gibi bir durum var ortada. Tabii yoksullaşma, yoksunlaşma, işsizlik patlaması da... Nüfusun yüzde 18’inin orman köylüsü olduğu gerçeğini unutmamak gerekiyor. Yaşamını tarıma bağlamış, tarım teknolojisi, verimde Anadolulunun çok üstünde Trakya köylüsü; elbette Kırklarelililerin, çiftçilerin durumu için en çarpıcı örnek, tarım girdileriyle tarım ürün getirileri arasındaki uçuruma ölçüsündeki gelişmeler. Seçmenin kimliğinin bir yansıması olabilir; en moralli, daha dinamik görünen CHP oldu. (Fotoğraflar: ÖNADIM GAZETESİ) kılmış olabilirler. Buralarda geleneksel türbanlı kadın gruplarının evleri dolaşma çalışmalarını bile görmek zor. partilerin, adayların en büyük sıkıntıları, böyle bir işçilik için sırada, yalvaran insanların iş bulma gereksinimlerine yardımcı olamamak. “Kapımızı çalanlar, seçim için şöyle bir hayırlı olsun dileğinin ardından yakınları için iş bulmamızı istiyor, yalvarıyorlar. Umutları parti aracılığıyla, taşeronlar elinde asgari ücretin yarısı ücretle iş bulmaya kalmış. İç acıtan bir tablo var. Durumdan utanıyor, ne yapacağımızı bilemez, çaresiz kalıyoruz..” türünden cümlelerle durumu özetlemeye çalışıyorlar. CHP seçim merkezinde bir zamanlar Orüs’te sendikalı çalışmış emekli bir işçi, sendikacı ile sevinçli, ama buruk karşılaştık. Ağaçİş Sendikası’nın seminerlerinde birlikte olmuşuz. Düş gibi günler olarak anımsıyor. Şimdi Orüs yok. Sendikalı kamu işçisi, hakları algılaması masal gibi anlatılır olmuş. Özelleştirilen Orüs’ün orman işletmeciliğinin alternatifi özel sektör tabii ki Rakamlarla fakirlik CHP seçim kampanyasında 2002 yılından bu yana gerçekleşen çiftçinin fakirleşmesinin rakamlarla dökümünü yapmış; ürünün fiyatı, gelir getirisi aynı kalırken gübreakaryakıt başta temel tarım üretim girdileri en az üçe beşe katlanmış. Borçlanma, işsizlik de öyle. Belediye yığılan işsizlere iş yaratamıyor. Lüleburgaz’da yoğunlaşan çarpık sanayileşme ise ülke çapında ihracatın giderek daha yüksek oranlarda ithalata dayandırılması bağlantılı üretim, işçilik paylarında düşüşler yaşıyor. Özetle atıl üretim kapasitesi, çok daha az sayıda işçi ile üretim, zaten tarımın gerilemesi, genç nüfusla patlayan işsizliği tırmandırıyor. Asgari ücretin yarısına Kırklareli’nde bugün geçerli olan işçilik, iş sahibi olma algılaması, taşeron şirketler aracılığı ile kayıtsız, sigortasız asgari ücretin çok altına, 300400 bin lira ortalama ücretle çalıştırılma... Seçim kampanyasına çıkmış