Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
MUSTAFA KEMAL’İN YENİ TÜRKİYE’Sİ 1919 yılında manda sorunu ile ilgili olarak araştırmalar yapan KingCrane Komisyonu’nun üyesi olan Arnold J. Toynbee, 1921 yılında yeniden Türkiye’ye gelerek izlenimlerini yazmıştı. Yazar bu arada Mustafa Kemal ile yapmış olduğu bir görüşmeyi Asia adlı dergide şöyle aktarıyordu: “Mustafa Kemal kalpağını çıkartarak yanına koydu. Bu haliyle tamamen bir Avrupalıyı andırıyordu. Oldukça kısa kesilmiş kumral saçları, sert bakışlı mavigri gözleri vardı. Bana doğru dönerek nazikçe ziyaretimin nedenini sordu. Kendisine, Milliyetçilerin gerçek emelleri ve çabaları hakkında, bu konuda en yetkili kişiden bilgi almak amacıyla Ankara’ya gelmiş olduğumu ve Anadolu’daki gerçek durumu Amerika halkına duyurmak istediğimi belirttim. ‘Amerikalılar daima Türkleri tanımak ve anlamak fırsatını bulamadıklarından söz ederler’ dedi Kemal Paşa, biraz da sitemle. ‘Halbuki sizin vatandaşlarınız dünyayı gezip gezip görmekle ün yapmış kişilerdir. Bu arada birçok Amerikalı bizim ülkemizi de ziyaret etmiştir. Ayrıca misyonerleriniz, öğretmenleriniz ve barış gönüllüleriniz yıllardan beri içimizde yaşamaktadırlar. Bugüne dek bizi daha iyi anlamalarını beklerdik. Dış dünya bizim gerçek amaçlarımızı bilmiyorsa bunun sorumlusu biz değiliz. Batı dünyası iki yılı aşkın bir süredir bizi askeri bir çember içine alarak dış dünya ile ilişiğimizi kesmiş, davamızı ortaya koyarak kendimizi tanıtmamıza engel olmuştur. Bize bu fırsat tanınmış olsaydı savaş ve yenilginin yaratmış olduğu yeni duruma çok daha normal şartlar altında geçmemiz mümkün olabilirdi.’ ‘Sizin barış taraftarı olmadığınızı söylüyorlar,’ diye kestim sözünü. ‘Biz barış taraftarıyız,’ diye şiddetle itiraz etti Paşa. ‘Büyük Millet Meclisi Hükümeti, Batı’daki barış konferanslarına delegeler göndermiş olup gerçekçi bir barış teklifini geri çevirmeyecektir. İtilaf Devletleri, Suriye, Filistin, Mısır ve Mezopotamya’yı elimizden almışlardır. Bunlarla yetinmeyip her şeyiyle Türk olan vatan topraklarımız üzerinde hak iddia etmeleri hiçbir şekilde kabul edilemez. İtilaf Devletleri büyük savaşta ileri sürmüş oldukları sözleri hiçe saymışlardır. Bu sözleri hiçe sayan ve halkımızı esir durumuna sokan bir antlaşmayı nasıl imzalayabiliriz? Barış Konferansı’nda başkanınız Wilson’un ilkeleri bile unutulmuştur. Milletimizin, ‘yeni adalet ruhu’na inandırılarak kandırılmış olduğu kanısındayım.’ ‘Pekiyi, sizin şartlarınızın ne olduğunu sorabilir miyim?’ ‘Biz hakkımız olandan fazlasını istemiyoruz. Biz, bir yandan insaniyet ve fedakârlıktan söz ederken diğer yandan dünyanın dört bir köşesine el atmaya uğraşan büyük devletler gibi emperyalist amaçlar gütmüyoruz. Panİslamizm ve PanTürkizm, İngiliz emperyalistlerinin dünyayı bize karşı kışkırtmak için yaratmış oldukları cereyanlardır. Biz diğer Müslüman halklar üzerinde hak iddia etmiyoruz. Yalnızca onlar için ve kendimiz için ve dünyadaki bü Cumhuriyetin ilanından sonraki ilk Milli Egemenlik Bayramı (23 Nisan 1924). 344