18 Haziran 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

İl olmayı hak eden bir ilçe Cehennemağzı’nda dağın içlerine doğru sürünerek girildiğinde yüksek ve geniş mağara boşluğuna ulaşılır. İki güçlü kaya, mağarayı bölümlere ayırır ve tavanı destekler. Mağaranın büyük bir bölümü göldür. Mitolojide Hades Mağarası olarak da geçmektedir. Hades, yeraltı dünyasının ve ölüler ülkesinin tanrısıdır. Mağara mitolojide Tanrı Apollon’un kehanetgâhı olarak da anılmaktadır. HEM DOĞA HEM DENİZ KENTİ Bir zamanlar büyük plajları olan ilçenin, zaman geçtikçe, sanayileşme hız kazanınca ve denizin doldurulması ile büyük plajlarının bir kısmı yok olmuş. Ereğli hem deniz hem doğa kenti. Plajları, motorla yapılacak bir gezide görülebilecek güzel çevre koyları yanında yaylaları ile de görülmeye değer. Yaz aylarında yayla festivallerinden birini de görebilirsiniz. Yaylalarda yapılacak yürüyüşte her an bir sürprizle karşılaşabilirsiniz. Ya bir şelale çıkıverir karşınıza, ya da kana kana içilebilecek bir su kaynağını yukarıya doğru fışkırırken görebilirsiniz. Bir de Gülüç Irmağı’nın sakin sularında sandalla gezmeyi, ırmak boyunca ilerlediğinizde iki yanınızı saran Karadeniz yeşilinin kucağına kendinizi atmanız çok dinlendirici olacaktır. Ereğli’de; 6, 7 ve 8 Temmuz tarihlerinde bu yıl 13’üncüsü gerçekleştirilecek olan Uluslararası Sevgi Barış ve Dostluk Kültür ve Sanat Festivali’ne konuk olursanız, bölgenin kestane toprağında yetişen mis kokulu, aromalı özel çileğinden tadabilir, el dokuması Elpek bezinden dostlarınıza hediye alabilirsiniz. OSMANLI ÇİLEĞİ Karadeniz Ereğlisi’nde çilek yetiştiriciliği çok eski tarihlere dayanıyor. 1920’li yılların başlarında Sait Halim Paşa ile başlayan Ereğli Osmanlı çileğinden önce, Ereğli’nin yerli kara çileği olduğu söylenmektedir. Sait Halim Paşa’nın İstanbul’dan getirttiği Arnavut çileğinin yöre iklimine ve toprağına kolay uyum sağlamasıyla, yerli kara çilekle etkileşim sonucu özgün bir çeşit oluşmuş. Araştırmalar, 1960’lı yıllarda üretimin had safhaya vardığını ortaya koymaktadır. Ancak ilerleyen zaman içerisinde mücadelesi son derece zor olan ve toprak yolu ile bulaşan Nematod hastalığı ortaya çıkmış ve çilek alanları zamanla yok olmaya başlamış. Osmanlı çileğine olan talep artınca, üreticiyi teşvik etmek ve Osmanlı çileğinin ELPEK BEZİ UZUN MEHMET’İN TAŞKÖMÜRÜ Taşkömürünün bulunuş öyküsünü ilkokul çağlarında öğretmenlerimizin anlattıkları kadarıyla, ya da tarih kitaplarından hatırlarsınız: Asker ocağında terhis olacak erata komutanları taşkömürünü gösterirler de memleketlerinde görürlerse tanısın isterlermiş. Uzun Mehmet adlı Ereğlili, bulduğu siyah taşları askerde gösterilenlere benzetip buğday öğütmek için gittiği değirmenin yanan ocağında denemiş. Taşların yandığını görünce de kömürü bulduğunu anlamış. İşte bu Uzun Mehmet’in bulduğu taşın kömür olduğunu anladığı değirmen Ereğli’nin Kestaneci mahallesinde görülebiliyor...(du)! Du!.. diyorum, çünkü biz insanoğlunun kadirbilmezliği burada da kendini göstermiş. Ve bu değirmenin artık yerinde yerler esiyor. Değirmenin sahibi yerle bir etmiş. Siz gidip değirmeni yerinde göremeyeceksiniz artık. Yine de değirmenin yerine gidin görün kadirbilmezliğimizi, tarihe yaptığımız saygısızlığımızı gözlerinizle görün. Çocuklarınıza bizim çocukluğumuzda anlatılan öyküyü anlatın yine de... Elpek bezi, keten dokumaların en önemli örneklerinden biri. Batı Karadeniz’de bir zamanlar önemli tarım ürünlerinden olan keten bitkisinin liflerinden üretilen Elpek, nem oranının yüksek olduğu Karadeniz Ereğli’de uzun yıllar boyu giysi malzemesi olarak kullanılmış. Antikçağ yazarları Karadeniz Ereğli ile ilgili yazdıkları yazılarda, yöre halkının günlük yaşantısında, ketenden dokunmuş, vücudu tamamen kaplayan bol ve bükümlü elbiseler giydiğinden, bu durumun kenti şiirsel bir görüntüye büründürdüğünden söz ederler. Kentte sanayi gelişmeye başlayınca keten yetiştiriciliği de zamanla yok olmuş. Gelişen tekstil teknolojilerinin de etkisi ile Elpek bezi kaybolup gitmiş. Karadeniz Ereğli Belediyesi’nin 1995 yılında başlattığı girişimlerle Elpek dokuması yeniden canlanmış, Karadeniz Ereğlisi’ne bağlı Armutçuk Beldesi’nde orjinaline sadık kalarak hazırlanan tezgâhlarda dokunan Elpek bezi, ülkemizin seçkin giyim firmalarına pazarlanmakta ve kent ekonomisine farklı bir renk katmakta... ULU ÇINARLAR Karadeniz Ereğlisi’nin ünlü Fetih Çınarları, Fatih Sultan Mehmet’in fermanı ile İstanbul’un fethinin ardından dikilmiş. Kentte, Anıtlar Yüksek Kurulu tarafından tescil edilen ve koruma altına alınan 8 adet Ulu Çınar bulunuyor. Ulu Çınarların yaklaşık 550 yaşında olduğu belirtiliyor. Koruma altına alınan bazı çınarlar, yoğun betonlaşmanın da etkisi ile hastalanmış ve koruma altına alınmış. Karadeniz Ereğlisi Belediyesi’ne bağlı Park ve Bahçeler Müdürlüğü, yıllardır çınarların bakımını yapmakta ve kurumalarını önlemekte... Kentte bu Ulu Çınar ağaçlarının gölgeleri, halk tarafından dinlenme alanı olarak sosyal hale getirilmiş. 1960’lı yıllardan önce Karadeniz ? yetiştirilme alanlarını geliştirmek amacı ile Karadeniz Ereğlisi Belediyesi ve İlçe Tarım Müdürlüğü’nün destekleri ile Osmanlı Çileği Üreticileri Derneği (1990) kurulmuş. Karadeniz Ereğlisi’nde bugün 500’ü aşkın aile geçimini Osmanlı çileği yetiştirerek sağlamakta. Narin bir yapıya sahip olduğu için büyük özen isteyen Osmanlı çileğinin, üreticiler tarafından sabahın erken saatlerinde zedelenmeden toplanıp hemen satışa çıkarılması ve açık havada ömrü 1520 saat olduğu söyleniyor. CEHENNEM AĞZI MAĞARASI OSMANLI ÇİLEĞİ Gezi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle