01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Unutulan kahramanlık destanı Kdz. Ereğli, sadece, tarihi M.Ö. 2500 yıllarına uzanan çok eski bir kent değildir. Ereğli, aynı zamanda, Anadolu uygarlıklarının binlerce yıla yayılan bir kesişme noktasıdır da. O kadar ki, Yunan mitolojisinin en çarpıcı olaylarının yaşandığı kentler arasında Ereğli de vardır. Homeros, ünlü eseri İlyada’da, Ereğli’yi de içine alan Zonguldak kıyılarının ünlü Troya (Truva) savaşlarına (MÖ 1200) katılan gönüllü Anadolu askerlerine de yurt olduğunu anlatır. Yunan mitolojisinin en çarpıcı öykülerinden olan Herkül’ün (Herakles) cehennemin kapısını bekleyen üç başlı canavar köpek Kerberos’u yakalaması öyküsü de Ereğli’de geçmektedir. Yunan mitolojisine göre, ‘‘Cehennem Ağzı,’’ Ereğli’dedir. Bu, mitolojik açıklamadan binlerce yıl sonra 1829’da, ‘‘yanan taş’’ların yani ‘‘karaelmas’’ taşkömürünün Ereğli’de bulunması cehenneme çağrışımı açısından ilginçtir!.. Peki, ‘‘Ereğli adı nereden geliyor?’’ sorusuna yanıt arayalım. Ereğli adı, efsaneye göre, yarıtanrı Herkül (Herakles) adından geliyor. Destana göre Herkül, Zeus ile Alkmene’nin oğludur. Savaşçıdır. Yunanlıların Kolkida’ya yaptıkları Arganaut (Argonat) seferlerine katılan bir kahramandır. Mitolojiye göre, M.Ö. 1300 yılında Kolkit’e gözdağı vermek amacıyla, Yason’un yönetimindeki 50 kişilik bir savaşçı grubu Yunanistan’ın Galos limanından yola çıkar. Aylarca süren serüvenli bir yolculuktan sonra, Kolkit Kralı’nın kızı Midya’nın da yardımıyla amaçlarına ulaşırlar. Seferin bir başka nedeni de maden aramak, Batı Karadeniz kıyılarını tanımak, buraları ticarete açmak koloniler kurmaktır. Herkül, bu seferlere katılmış, bu arada cehennemin kapısını bekleyen üç başlı köpek Kerberos’u yakalamak amacıyla Maryandinya’ya uğramıştır. Xenophon’un Anabasis’inde bu olaydan sözedilmektedir. Efsaneye göre, Herkül (Heracleia) Ereğli’nin Ayazma (İnönü) kesimindeki mağaraya inmiş, Kerberos’u Athena ve Hermes’in yardımıyla yakalamıştır. Bu olay, Rodos’lu Apollonyus’un Argonat seferine ilişkin manzumesinde anılmakta; ‘‘Milattan 1200 sene evvel Ereğli’nin sakinleri olan Maryandinler, Bitinyalıların baskısından mitoloji kahramanı Herakles’in yardımı ile kurtulduklarından kasabaya ilişkin şükran ifadesi olarak Heraclia adını vermişlerdir’’ denilmektedir. Bu olay, Charles Texier’in ‘‘Küçük Asya’’ ismindeki eserinde de yeralmakta; Ereğli adının Herkül’den geldiği vurgulanmaktadır. Xenophon’un ‘‘Anabasis’’inde de bu görüş tekrarlanmaktadır. Çeşitli kaynaklarda Ereğli; Heracleia Pontica, Metropolis, İrakliye, Eribolum, Punderekli, vb. şeklinde anılıyor. 1630’lu yıllarda Safranbolu’daki annesini ziyaret için denizyolu ile Ereğli’ye gelen Katip Çelebi, ünlü Cihannüması’nda, Ereğli’den Bendereğli şeklinde sözetmektedir. ‘‘Bender’’ sözcüğü Arapça’da iskele anlamına gelen bir sözcük. Anlaşıldığı kadarıyla 17. yüzyılda Karadeniz Ereğli’si, Herkül’e izafe edilen Konya, Marmara vb. Ereğlilerinden ayırmak için ‘‘iskelesi olan Ereğli’’ şeklinde anılıyordu. Ereğli adı Herakles’in zaman içinde Türkçe söylenişe uyum sağlamasıyla ortaya çıkmış olabilir. Unutulmamalı ki yurtdışında ve yurtiçinde Herkül’e izafe edilen 42 kent bulunmaktadır. M.Ö. 25002000 Ereğli’yi de içine alan Zonguldak kıyılarına ilk yerleşmelerin, M.Ö. 2500 yılına uzandığı tahmin edilmektedir. Bu bölgeden söz eden en eski kaynak, Homeros’un İlyada’sıdır. İlyada’da, Paflagonyalıların (Paphlagonia’lıların), mitolojik metinlerde Partenyios (Parthenios) olarak anılan Bartın çayı çevresinde kentler kurdukları belirtilmektedir. M.Ö. 2000800 yıllları arasında gerçek vurgulanmakta; Ereğli’nin önemli çapta bir ticari hareketliliğe kavuşamamış olması, üretken iç kesimlerle bağlantısının olmayışına bağlanmaktadır. Ereğli’yi geliştiren, 1848’de işletmeye açılan ‘‘taşkömürü madeni’’ ile 1965 yılında işletmeye açılan Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları (Erdemir) oldu. 1848’de sınai kentleşme sürecine giren Ereğli, 1965’te Erdemir’le yeni bir atılım yaparak gitgide Türkiye’nin en önemli ağır sanayi merkezi haline gelmiştir. ALEMDAR OLAYI... Ereğli’nin tarihindeki önemli sayfalardan birisi de, bir grup yurtseverin, işgal altındaki İstanbul’dan Alemdar ismindeki tahlisiye gemisini Ereğli’ye kaçırarak Kuvayi Milliyecilere katılmasını sağlamalarıdır. 23 ocak 1921 de meydana gelen bu olayın ertesi günü Alemdar Ereğli’ye ulaşmış ve 26 Ocak’ı 27 Ocak’a bağlayan gece de Trabzon’a hareket etmiştir. Ancak, Ereğli açıklarında bir Fransız gambotu (bir tür savaş gemisi) tarafından esir alınmıştır. Esir geminin mürettebatı, isyan çıkarmış ve Ereğli halkının da karadan yardımı ile Alemdar kurtarılmıştır. Bu olay sırasında Fransızların açtığı ateş sonunda alemdarın Serdümeni Recep Kahya şehit düşmüştür. Alemdar çarpışması kurtuluş savaşı sırasındaki tek deniz çarpışması ve Recep Kahya da ilk ve tek deniz şehidi olarak tarihe geçmiştir. Lozan Antlaşması hükümlerine uygun olarak, Ereğli’deki Rum tüccarlar mübadeleye tabi tutuldular. Sabit Nihat Duran’ın (yayınlanmamış) Ereğli’nin Yakın Tarihi ismindeki çalışmasında yer alan bilgilere göre, 1923’te Ereğli’nin merkez nüfusunun beşte birini Rumlar meydana getiriyordu. 1960’lı yıllarda yaşayan yaşlı nüfus memuru İsmail Efendi’ye aften ise Rumların sayısının 1200 olduğunu belirtiliyor. Şimdilerde ise yok denecek kadar az... (*) AraştırmacıYazar Sina Çıladır’ın ‘‘Kdz. Ereğli’’ isimli eseri ile, Sina Çıladır ve Doğan Gönüllü’nün birlikte kaleme aldıkları, Demokrat Yayıncılık tarafından çıkarılan ‘‘M.Ö. 2500 M.S. 2005, Kdz. Ereğli’’ isimli kitabından derlendi. Zonguldak bölgesine, Doğu ve Batı’dan göçler olmuş, sadece kıyı kesimlerinde değil, DevrekSafranbolu, Eflani, Ulus gibi iç kesimlerde de ilk yerleşmeler başgöstermiştir. Kanıtlanmayan bilgilere göre bölgeye ilk yerleşen kavimler arasında Amazonlar, Gasgalar, Kukonlar, vb. ile Maryandinler de bulunmaktadır. Bu destansı bilgileri ‘‘tarihi gerçek’’ olarak kabul etmeyi göze alırsak, Ereğli’nin ilk ismi ‘‘Maryandinya’’dır. Ereğli, tarih boyunca, çok önemli bir kıyı kenti olmuş, birkaç uygarlığa beşiklik etti. Ereğli bunu, Batı Karadeniz’in Marmara ucundaki tek doğal limana sahip olmasına borçludur. Şu var ki, elimizdeki tarihi veriler, kıyı ticaretinin çoğu dönemlerde Ereğli’yi hakettiği düzeye ulaştırmakta yetersiz kaldığını gösteriyor. Bunun nedeni, Ereğli’yi bir liman kenti olarak, üretken, iç kesimlere bağlayan karayollarının olmamasıdır. Ereğli, ne yazık ki, çok uzun yıllar, bir hinterlanta sahip olamamıştır. 1334 (1918) tarihli Müstakil Bolu Sancağı Salnamei Resmiyesi’nde de bu Dökülü; bugün Bozhane olarak bilinen Ereğli limanının 1900’lü yıllardaki görüntüsü. Tarih
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle