04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Hesap 2 CANAN COŞKUN Gezi Parkı eylemleri sonrasında birçok şehirde “polise direnme” ve “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” davaları açıldı. Torba iddianamelerle çok sayıda insanın yargılandığı davalar, eylemlerin üzerinden bir yıl geçti ama hâlâ devam ediyor. Eylemler sırasında 15 Haziran’da Okmeydanı’nda polisin attığı gaz kapsülünün başına isabet etmesiyle komaya giren ve 11 Mart’ta hayatını kaybeden Berkin Elvan’ın katillerine yönelik yürütülen soruşturmada ise sorumlular 1 yıldır hesap vermedi. Gezi Parkı eylemlerinden bugüne kadar İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 41 iddianame ile 334 kişiye dava açıldı. 35 ayrı soruşturma ise hâlâ devam ediyor. Terörle Mücadele Kanunu’nun 10. maddesi ile özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasının ardından kurulan Örgütlü Suçlar ve Terör Bürosu tarafından ise 6 ayrı soruşturma sürüyor. 14 yaşında polisin attığı gaz kapsülünün başına isabet etmesiyle 269 gün komada kalarak yaşamını yitiren Berkin Elvan soruşturması ise İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün soruşturmayı ciddiye almamasının en belirgin örneği oldu. Soruşturma kapsamında İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden Berkin’in öldürüldüğü sokakta görev yapan polislerin listesi istendi ancak Emniyet, savcılığa bölgede görev yapan tüm polislerin listesini gönderdi. Ardından da yok denilen görüntüler ortaya çıktı. Bu aşamadan sonra Berkin’in ölümüne neden olan atışı gerçekleştiren 2 gazcı polis, 1 amir ve bir gaz fişeği taşıyan polis tespit edildi ancak eylemlerin 1. yılında henüz sorumluların ifadesi alınamadı. C Gezi eylemlerinin adliyeye yansıması: 41 iddianame, 334 kişiye dava veren yok soran çok Birleşik bir muhalefet ve emek hareketi ALPER TAŞ ÖDP Eş başkanı Haziran Direnişi, doğrudan sonuçları ile birlikte işaret ettiği yeni değerler ve kültürle yeni bir tarihsel dönemi başlattı. Onlarca yıldır baskı ve dini tevekkülle halkın direnmedeğiştirme iradesi bastırıldı. Haziran isyanı bu tahakkümü kırdı. Haziran’da ve sonrasında gelişen eylemler, mahalle meclisleri, forumlar, halk dayanışmaları gibi direnme ve dayanışma mücadeleleri Gezi’nin mirasıdır. Direniş bunun ötesinde, ülkenin köklü bir değişiminin de mümkün olduğunu gösterdi. Bu mirasın en önemli çağrısı ve sonucu budur. Çünkü büyük bir öfke birikimi ve direnme eğilimi olmasına karşın hareketin dağınık ve parçalı durumu nedeniyle yeterince etkili bir güç ortaya çıkamıyor. Tüm direnme eğilimlerini, muhalefet dinamiklerini birleşik bir muhalefet ve dayanışma hareketi içerisinde ortaklık zeminlerinin inşa edilmesi, bu mirasa sahip çıkmanın yoludur. Bugün ülkenin geleceğini elindeki sopayla teslim almaya çalışan, yüzlerce insanını kaybetmiş acılı insanlara saldırabilen çıldırmış diktatörden kurtarmak için bugün yaptıklarımızdan daha fazlasını yapmalıyız. Soma katliamı aynı zamanda Gezi içerisinde yan yana gelen emeğin değişik parçalarının, emeğin bu sömürüden kurtulması için yan yana gelmesinin gerekliliğini bir kez daha ortaya koymuştur. Parçalanmış, güvencesiz bırakılmış emeğin tüm mücadele yapılarının birleşik bir emek hareketinin oluşturulması için daha etkin bir çaba içerisinde olmak, Gezi’nin mirasına sahip çıkmaktır. Birleşik zeminlerimizi çoğaltmalı, ortak umudumuzu ortak ve sürekli hale gelmiş bir hareket içinde büyütmeliyiz. Ancak bu şekilde her yeri mezarlığa dönüştürülmüş bu ülkenin karanlık kaderini değiştirebilir, yüzlerce işçi kardeşimizi katledenlerden hesap sorabiliriz. l İfadeleri alınmadı Dolmabahçe Bezmi Âlem Valide Sultan Camisi’nde yaralılara tıbbi yardımda bulunan doktorların “suçluyu kayırmak” ve “ibadethaneleri kirletme” suçundan 6 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılandığı 255 sanıklı davada ise polisin uyguladığı orantısız güç ve hukuksuz gözaltı bir kez daha ayyuka çıktı. Sanıkların çoğu gözaltına alınırken darp edilerek ağır küfürlere ve çıplak aramaya maruz kaldığını söyledi. l Eylemler sırasında TOMA’nın önüne yatarak çevik kuvvetin çalışmasına engel olduğu iddiasıyla hakkında “görevli memura mukavemet etmek” ve “izinsiz gösteri yapmak” suçlarından 7 yıla kadar hapsi istenen bayrak satıcısı Ali Sarıçiçek’in de aralarında bulunduğu 20 kişiye dava açıldı. l “Kırmızılı kadın” Ceyda Sungur’a gaz sıkan polis Fatih Zengin’e görevi kötüye kullanmak suçundan dava açıldı. l 255 sanıklı aralarında doktorların ve camide içki içildiği iddia edilen kişilerin yargılandığı dava sürüyor. l Ulusal Kanal Sorumlu Müdürü Naci Eriş’in eylemler sırasında yapılan yayınlar nedeniyle “suç işlemeye alenen tahrik” suçlamasıyla 7.5 yıla kadar hapis istemiyle yargılandığı dava. l Kadıköy’de 15 Eylül’de Gezi eylemlerinden sonra parklarda oluşturulan forumların bir araya geldiği ve konserlerin düzenlendiği Forumfest etkinliğine açılan dava. l Eylemler sırasında 1 Mayıs Mahallesi’nde TEM otoyolunu kapatan grubun arasına aracın hızla girmesiyle 19 yaşındaki Mehmet Ayvalıtaş’ın ölümüne neden olan Mehmet Görkem Demirbaş ve Cengiz Aktaş’ın yargılandığı dava. l Eylemcilere elindeki pala ile saldırarak biri polis iki kişiyi yaralayan “Palalı” Sabri Çelebi’nin yargılandığı dava. l Doktorlara dava Gezi Parkı eylemlerine açılan davalardan en tepki çekeni ise Taksim Dayanışması üyelerine açılan dava oldu. İddianamede, Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi ÇED Danışma Kurulu Sekreteri Mücella Yapıcı, İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Ali Çerkezoğlu, Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Beyza Metin, HDP Genel Başkan Yardımcısı Ender İmrek ve HDK üyesi Haluk Ağabeyoğlu hakkında “suç işlemek için örgüt kurmak”, “kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama” ile “halkı kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşüne kışkırtma” suçlarından 5 yıldan 13 yıla kadar hapis cezası istendi. Gözaltı sürecinde mahkeme sorgusunda Yapıcı’nın “62 yaşındayım, çıplak arandım” cümlesi hafızalara kazındı. l Taksim Dayanışması mahkeme sanıklar hakkında duruşma yapmadan beraat kararı verdi. Bu karar birçok mahkemede avukatlar tarafından emsal gösterilmesine karşın hiçbir mahkeme tarafından aynı karar verilmedi. Dolmabahçe’deki Başbakanlık Çalışma Ofisi önünde çıkan olaylarda izinsiz gösteri yaptıkları ve kamu malına zarar verdikleri gerekçesiyle 9 yıla kadar hapis istemiyle yargılanan 5 kişi hakkında ise İstanbul 28. Asliye Ceza Mahkemesi ilk duruşmada delil yetersizliğinden beraat kararı verdi. 23 kişi hakkında, deniz gözlüğünün suç delili olarak kabul edilen iddianameyi, deniz gözlüğünün silah olmaması gerekçesiyle İstanbul 50. Asliye Ceza Mahkemesi iade etti. Ancak iddianameyi hazırlayan Savcı Nazmi Okumuş, “Taksim’e yüzmeye gitmediler” diyerek iddianameyi geri gönderince l Duruşmasız beraat Eylemlere ilişkin İçişleri Bakanlığı’nın raporunda Gezi Parkı’nın tahliyesi sırasında çıkan arbedede bazı belediye zabıta görevlilerinin çadırları parkın belirli bölgesine istifleyerek yakmaları ve bunun sosyal medya ile görsel basında yer alması üzerine bölgeye çevreci hassasiyeti yüksek insanların akın etmeye başladığı belirtilerek fatura zabıtalara kesildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından sürdürülen soruşturma kapsamında eylemlerin tümünün yer aldığı 40 terabyte görüntü ise bilirkişide incelenmeye devam ediyor. l Fatura zabıtalara SİBEL BAHÇETEPE Gezi olaylarının olduğu günlerde revirlerde gönüllü hekimlik yapan İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Dr. Eyüp Ozan Toraman (32), açılan davaların ve soruşturmaların hekimleri korkutamayacağını, insan yaşamı söz konusu olduğunda her zaman yardım edeceklerini söyledi. Dolmabahçe’deki Bezmi Âlem Valide Sultan Camisi’ne sığınan yaralılara yardım ettiği için iki doktora dava açılmasını da eleştiren Toraman “Biz insan yaşamını korumaya yemin ettik. Suç ise bu suçu işlemeye devam edeceğiz” diye konuştu. Gezi Parkı Direnişi sırasında, güvenlik güçlerinin müdahalesi sonucu yaralanan yurttaşlara yardım için çok sayıda gönüllü hekim ve sağlık çalışanı, sokak aralarında, çadırlarda ya da herhangi bir otelin hemen yanındaki boş alanlarda kurdukları revirlerde ilk müdahalelerde bulundu. Bu doktorlardan Erenç Yasemin Dokudan ile Sercan Yüksel hakkında “suçluyu kayırmak” ve “ibadethaneleri kirletme” suçundan 10 aydan 6 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. 255 sanıklı olan bu davaya, aralarında Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Prof. Dr. Özdemir Aktan, İstanbul Tabip Odası Başkanı ve gazetemiz yazarı Prof. Dr. Selçuk Erez’in de aralarında bulunduğu 256 hekim “bu suçsa, bizde işledik, bizde oradaydık” diyerek dilekçe ile mahkemeye başvurdu. Eyüp Ozan Toraman da dilekçe ile başvuran doktorlardan biri... Gezi Direnişi’nin ilk gününden itibaren Taksim ve Okmeydanı’nda, ihtiyaç olan her yerde yaralıların ihtiyacına koşan Toraman, Toraman TMMOB binasında ilk revirin oluşmasında büyük katkısı oldu. Toraman, Gezi olaylarının yaşandığı günlerin büyük kısmında alanda yer aldı, yaralıların yardımına koştu. Hatta, çalıştığı kurumdaki kalan izinlerini alarak Taksim’de revirlerde bulunan Toraman, 16 Haziran olan doğum gününü de yine Taksim’de biber gazları ve TOMA’ların arasında hastalara yardım ederek geçirdi. ‘İnsan yaşamını korumaya yemin ettik. Suç ise bu suçu işlemeye devam edeceğiz’ vardı, uzun saçlı erkeği de... Hatta akşam geç saatlerde Okmeydanı’na yardıma gittiğimde, ülkücü bir doktor arkadaşla karşılaştık. Market poşetlerine tıbbi malzeme doldurmuş, beyaz gömleği ve sırtına doktor yazmış dolaşıyordu. Onunla birlikte bir gay barda hasta baktık” diye konuştu. Devletin görevlerinin anayasal hak ve özgürlükleri korumak olduğunu ifade eden Toraman, ilk suçun kamusal bir alana AVM yapılmak istenmesi ile yaşandığını, ardından gösteri ve protesto hakkının engellenmesiyle bunun devam ettiğini söyledi. “Sonra, insanlara orantısız güç uygulandı. Bunu yaparken de kimyasal silah kabul edilen biber gazı kullanıldı, üstelik bütün yasa ve yönetmelikler çiğnenerek bunlar yapıldı” diyen Toraman, kimyasal silahların işkence ve kötü muamele aracı olarak kullanıldığını vurguladı. Toraman “Devletin olağanüstü durumlarda, acil sağlık hizmetlerinin sürekliliğini sağlayamadığı koşullarda, insan sağlığını korumak için yemin etmiş doktor, hemşire, acil tıp teknisyeni, eczacısı ile tüm sağlık çalışanlarının elindeki imkânları bu amaçla kullanmasından doğal bir şey olamaz” dedi. Hekimleri korkutamazlar Hekim sorumluluğunu hiçbir zaman unutmadıklarını ve insan yaşamını korumaya devam edeceklerini vurgulayan Toraman, “Gezi Parkı Direnişi’nin olduğu ilk günlerde, biber gazı ve TOMA’larla müdahale ediliyordu. Hemen Taksim’e gitmek için yola çıktım. Bu sırada l ‘Kimyasal silah, kötü muamele aracı olarak kullanıldı’ Facebook adresimden ihtiyaç olunması halinde insanların beni arayabilecekleri notunu paylaştım. Eczaneye gittim, bazı ilaçlar aldım. Taksim’e varmamıştım ki yoldayken yardım mesajları gelmeye başladı” diyerek Gezi’nin ilk günlerini anlattı. Taksim’e vardığında 6 tıp fakültesi öğrencisi ile karşılaştığını anımsatan Toraman, İstiklal Caddesi’nde olan Makina Mühendisleri Odası’na gittiklerini, ellerindeki tıbbi malzemeleri oraya koyarak bir revir oluşturduklarını ve yaralananlara yardım etmeye başladıklarını söyledi. Toraman “Alanda, sırt çantasını malzeme ile doldurmuş başka doktor arkadaşlar da vardı. İçinde türbanlısı da Dolmabahçe Bezmi Âlem Valide Sultan Camisi’nde yaralılara yardım ettikleri gerekçesiyle 2 doktora dava açılması ile ilgili de Toraman, özetle şu değerlendirmeyi yaptı: “Tek amaç kendi suçlarını örtbas etmeye dönüktür. Sağlık hizmeti ulaştırılmaya çalışanlar, bu ülkenin halkıydı. Kaldı ki bir hukuk devleti kendi suçlularının bile can güvenliğini sağlamakla yükümlüdür. Bütün bu saldırıda yaralananların suçunu, bu kişiler üzerine alıp istifa etmesi gerekirken olabildiğince hekimlik ve insanlık onuru doğrultusunda hareket eden tüm doktor ve sağlık çalışanlarına yıkmaya çalışmaktadırlar. Kutsal mekânı insanlık dışı muameleyle kirleten birileri varsa bunlar hekimler olmadılar. Bugün Türkiye’de hukuk kuralları, insanlık değerleri çiğnenmektedir.” l ‘Kendi suçlarını örtbas etmeye çalıştılar’ C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle