22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

24 OCAK 2003 CUMA CUMHURİYET SAYFA UGUR MUMCU OZEL EKI (um:ag): Amacımız Mumcu gibi gazeteciler yetiştirmek ı V stanbul Haber Servisi Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı (um:ag) Mumcu'nun eşi Güldal Mumcu, çocuklan Özge ve Özgür Mumcu ile dostlan tarafindan Mumcu'nun evinde bir araya gelerek aldıklan bir kararla 1994'te kuruldu. Kuruculuğunu Mumcu'nun ailesinin üstlendiği vakıf, Aralık 1995'te çalışmaya başladı. Gözyaşlannın yerini üretim ve çahşmanın almasını amaç edinen vakıf, eğitimden kültürel etkinliklere uzanan geniş bir yelpazede hizmet veriyor. Başta Güldal Mumcu olmak üzere vakfa gönül ve emek verenler, bir yandan Mumcu'nun eserlerinin yeniden basılması ve tüm yazılannın kitaplaştınlmasıyla, diğer yandan eğitim verme amacı doğrultusunda bUgi sahibi okluğu için fıkri olan" insanlan topluma kazandırmaya ça t I f 1 eror... •• HİKMET ÇETİNKAYA Turan Dursun, Çetin Emeç, Prof. Dr. Muammer Aksoy, Prof Dr. Bahriye Üçok, Uğur Mumcu... Turan Dursun ve Çetin Emeç cinayetleri Istanbul'da işlendi... Aksoy, Üçok ve Mumcu Ankara'da öldürüldü!.. Üç yılda beş cinayet!.. Uğur Mumcu cinayetinden sonra Türkiye'de faili meçhul cinayetler özellikle Güneydoğu'da yoğunlaştı... Istanbul'da Behçet Cantürk ve Savaş Buldan kaçırılarak katledildi... Uğur Mumcu cinayetinden önce Musa Anter Diyarbakır'da öldürüldü... 1988de Ahmet Taner Kışlalı, bir ay önce Necip Hablemitoğlu teröre kurban gitti!.. Onat Kutlar, Yasemin Cebenoyan cinayetindeki giz perdesi hâlâ kalkmadı... Sanıklar yargılanıyor ama dava oldukça karışık... Peki Türkiye'de faili meçhul cinayetler ne kadar devam edecek? Türkiye krttik bir döneme girdiği zaman, mutlaka Ankara'da faili meçhul cinayetler işleniyor... Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı ve Necip Hablemitoğlu... Necip Hablemitoğlu cinayeti, Muammer Aksoy cinayetine çok benziyor... „ Yakın mesafeden öldürücü atış!.. Dikkat çeken bir başka nokta: öldürülen beş kişinin Atatürkçü Düşünce Derneği toplantılarına konuşmacı olarak katılmalan... Üstelik ADD üyesi beşi de... Acaba bu bir rastlantı mıydı? Bana kalırsa rastlantı olmadığı kesin!.. Turan Dursun ve Çetin Emeç cinayetleri aydınlanmadı... Aksoy, Üçok, Mumcu ve Kışlalı cinayetlerinin sadece tetikçileri yakalandı... Bu noktada bir soru geliyor akla: "Aksoy, Üçok, Mumcu ve Kışlalı'nın aileleri 'Oh katilier yakalandı' diyebildi mi?" öldürülen aydınlanmız, laik demokratik cumhuriyetin savunucusuydular!.. Hepsi de aydınlanmacıydı!.. Uğur Mumcu, benim otuz yıllık arkadaşımdı... O bir araşırmacı gazeteciydi!.. Soyguncuların, hırsızların, kaçakçıların, hayalcilerin maskesini indirmişti Uğur Mumcu!.. '" Hizbullah adlı terörörgütünü kamuoyuna ilk kez o duyurmuştu!.. Neden ve niçin öldürülmüştü Uğur Mumcu? Başta belirttim, Uğur Mumcu cinayetinden sonra terör Türkiye'yi kan gölüne çevirmişti!.. Türkiye'de bir aydın, bir yazar bazı konulann üzerine gidince, 'gizli güçler' rahatsız oluyor!.. Hablemitoğlu cinayeti işte bu nedenle çok önemlidirL Bu cinayetih arkasında hangi güçler vardır!.. On yıl önce kaybettik Uğur Mumcu'yuL Tetikçiler yakalandı, yargılandı, cezaevindeler şimdi!.. Ama tetikçilerin arkasındaki gizli güç ortaya çıkmadı, çıkmayacak!.. akıf, felsefeye giriş ve felsefe yazın ilişkisi, yazma, sinema tarihi seminerleri, içimdeki güneş yaz etkinliği, desen ve araştırmacı gazetecilik kursları veriyor. bahyor. Mumcu'nun Sesleniş yazısındaki "Ecebiz vurulduk ey halknn unutma bizi" dileğinin yerine getirilmesi için, Mumcu'lar unutulmasın diye emek harcanıyor. Çünkü yine Mumcu'nun atasözü özelligi kazanmış "BUgj sahibi olunmadan fildr sahibi olunmaz" düşüncesinin bu topraklarda yeşermesi, kök salıp gelişmesiyle Mumcu'lar unutulmayacak ve belki yeni Mumcu'lar yetişebilecek. Belki o zaman "Gökyüzünde bir top karanfîl gibiyiz şimdL Ey halknn unutma bizi" diyen Mumcu'nun isteği yerine gelecek. Belki o zaman, sistemlerle, çıkar ilişkileriyle, kirlilikle, yozlaşmayla, yobazlarla, katillerle ve hırsızlarla sadece sözlerle baş edilemeyeceği hatırlanacak ve sistem deni len şeyin bireylerle yaşadığı ve yaşatıldığı göz önüne abnarak hareket edilecek. Vakıf, konusunun uzmanı pek çok öğretmen eşliğinde geniş bir yelpazede eğitim programlan sunuyor. Felsefeye giriş ve felsefe yazın ilişkisi, yazma, sinema tarihi seminerleri, içimdeki güneş yaz etkinliği, desen ve araştırmacı gazetecilik kurslan bu programlardan bazılan. Tüm eğitim çalışmalanna katılanlara kurs bitiminde törenle katılım belgeleri veriliyor. Ekim 1999'da başlayan araştırmacı gazetecilik kursu ise sınavla alınan öğrencilere kurs sonunda Milli Eğitim Bakanlığı onaylı sertifıka verilmesiyle son buluyor. Sertifikalannı alan öğrencilere yine vakıf tara findan 3 aylık dönemde televizyon ya da gazetede staj yapma olanağı sağlanıyor. Bu eğitimde öğrencilerin, haber yazma tekniğini öğrenmelerine paralel olarak bir gazetecinin mutlaka biİmesi gerektiği düşünülen hukuk, tarih, ekonomi, siyaset bilimi, sosyoloji, sosyal psikoloji, diplomasi, araştırma teknikleri, dilbilgisi gibi temel konularda da eğitim alması sağlanıyor. Haber yazma dersleri gazeteciler tarafindan verilirken diğer konular akademisyenlerce anlatılıyor. Kurs süresince öğrenciler, verilen ödevlerle araştırma konusunda pratik yapma şansına da sahip oluyorlar. Yapılan yazılı ve sözlü sınavla biten kurs sonunda umıag'ın kapısından girerken her şeyi bildiğini sanan öğrencilerden eser kalmıyor. Bunun yerine ancak araştınrsa doğrubilgiyeulaşabileceğininbilincinde, "bflgisiz fildr sahipHğmüT cehaletten kaynaklandığının farkında insanlar yetiştirilmiş oluyor. OKUR MEKTUPLARI Tüm kirli isler örtbas edildi "•"stanbul Haber ServisiMumcu'nun I okurlan, gazetemızin tstanbul'daMJa merkez binasında açık tutulan anı defterine onu ne denli özlediklerini ve yaşanan süreçte aydınlatıcı yazılanna ne kadar ihtiyaç duyduklannı yazdılar. Okurlar, "Tüm kirti işlerin hukuk yokmuşçasına örtbas edildiğini, Türkiye Cumhuriyeri'nin parçalanmak istendiğini'' vurguladılar. Cumhuriyet okurlan, Mumcu'nun bıraktığı yerden mücadeleyi sürdürmekte kararlı olduklannı bir kez daha yinelediler. Okurlann görüşleri özetle şöyle: Cem Hüral, Mumcu'nun simgesi olduğu bir yaşama erişmek için yaşadığını belirterek deftere şu notu yazdı: "Sevgfli Mumcu ve arkadaşlanna, Siz bizün için, insanca yaşamak için öldünüz. Biz de sizin için, temsfl ettîklerinizi yaşatmak içüı yaşıyoruz, yaşatacağız." Hakan Erdoğan ise Mumcu'ya Türkiye'yi daha güzel kılma sözü vererek düşüncelerini şöyle aktanyor: "SevgDi Mumcu, tümümüz için kutsal olan Türkiye Cumhuriyeti'ni korumak ve kollamak için şimdüık yaşıyoruz, ama yakında onu getiştirmek için ayağa kalkacağız." Hüseyin Akgün, öldürülen tüm ayduılara ve Mumcu'ya içinde yaşadığı koşullan şikâyet ettiği yazısında, "Tüm IdrB işler hukuk yokmuşcasına örtbas edfliyor'' diyerek şu sözlerle devam ediyor: "Ey dünya insanhgı, vatanın bütünhığü, laik Cumhuriyet için şehh olan Mumcu, Allah'ın rahmeti siz, Atatürk ve silah arkadaşlannın üzerine olsun. Türk toplumu yok olma aşamasına geldL Vatan parçalanmak isteniyor. Yargj basla aranda, dahası Yüksek mahkemeye siyasiler karşL Hukuk diye bir şey yok gibi bütün knü işler kapatüıyor. Nedeni mahım. Soygun ve knü tüm işlerde siyasiler ve bürokratlar var olduğu için çıkan yasalar bu kesimlerin korunması için. Tophım yararma bir icraat yoktur. Fuhuş, cinayetkr, hırsızhklar, intihaıiar yükselmayacağtz." Aysd Aras da içinden geçilen dönemde Mumcu'ya diğer zamanlarda oldngimHan daha fazla ihtiyaç duyduğundan söz ettiği yazısında şunlara değindi: ^ev2ffiUğurMumcu,günesfibirgün haldm Istanbul'da ve biz gazetenin avhısunda yine seni andık. Dünyada değişen bir şeyier var mı diye uzaydan bize mutlaka bakryorsundur. Ama ülkemde hiç de iyi şeyier ohnuyor. Bir Uğur Mumcu bugün bizim içüı çok gerekMydi ve Uğur Mumcu'lar kolay yetişmiyor. Seni çok öztedim. EğOmez loü^ninle,devrimeihanetetmeyenduruşunla." Coşkun özdemir, duygulannı kısaca şöyle dile g«6rdı: "SevgJOU Uğur Mumcu, seni nasd özlüyoruz bilemezsin." Dr. Abdül Lema, üzüntüsünü ve öfkesinı dile getirdiği yazısında, Türkiye'nın "sosyal patiamava" uzak olduğu tespitine yer verdi. Lema, yazısında şu görüşlere dile getirdi: "Sayın Uğur Mumcu ve diğer basm şehiüerine saygryla; sosyal paüamadan korkuyor kinuleri, korkmaym efendfler! Osmanh'danberiyarauİanterör ve keder bedefıni buldu. Ve tam on ildden vuruldu. III. Selim'ler Mustafa Suphi'ler tpekçi'ler Mumcu ve diğer emekçiler tek tek yok edildikr. Geride kalan bizler, sosyal olacağız bir de patbv^cağızöylemi!! Hadiordan,yeretükürmey^üm yeter." Imzasız bir notta dile getirilenler ise şöyle: "Sevgüi Uğur Mumcu, seni kaybettiğunizden bu yana Türkiye çok üzühiyor. Seni seviyoruz. ADah rahmet ey lesm." Avustralya'dan gelen Ayten Özşen, Mumcu'ya başka bir kıtadan getirdiği selamlan ilettiği notunda şu sözlere yer verdi: "Avustralya'dan sizleri ziyarete geldnn. Kökleriniz oraya kadar uzamış. Sizleri se\iyoruz ve unutmuyoruz. Anılanmda senin önemini ve yerini yazdun Sevgiü Uğur Mumcu." Mumcu'nun okurlan, gazetemizin Istanbul'daki merkez binasında açık tutulan anı defterine onu ne denli özlediklerini ve yaşanan süreçte aydınlatıcı yazılanna ne kadar ihtiyaç duyduklannı yazdılar. Okurlar, "Tüm kirlî işlerin hukuk yokmuşçasına örtbas edildiğini, Türkiye Cumhuriyeti'nin parçalanmak istendiğini" vurguladılar. Mumcu'nun okurlan, onun bırakbğı yerden mücadeleyi siirdürmekte kararlı olduklannı bir kez daha yinelediler.c . mekte. Tophım aç, perişan. Siyasiler dalalet ve hıyanet içindeler. Siz tüm şehitlerimizi, şikâyetîerimle ruhlannızı indttiğhn için affimı istirham ediyorum. Hepinizin ruhlan şad olsun. daüna kahpJerimizdesiniz.'" Gönül tçen, yeni Mumcu'lann yetişmeyişinin yarattığı umutsuzluğunu dile getirdigi yazısında, daha örgütlü bir toplumda yaşayabilmek için üzerine düşen görevi yerine getirmek için çabaladığını dile getirdi. Içen sözlerine şöyle devam etti: "Sevgüi Uğur Mumcu, sizi kaybet tiğhniz günden beri sizin de beklediğiniz ve istediğiniz gibi yeni Mumcu'lar gelmedi. Mevcut Mumcu l a n da yitiriyoruz gibi geUyor. Ben bir Cumhuriyet kaduu olarak 8 yıldır stvil tophunda bana düşen görevi yapmaya çahşryorum. Daha örgütnl davranmamızın zamanı geldi geçiyor. Sizi her geçen gün daha çok anyo^öztUyorwyerinizindoldurulamayacağı inancnnın ne denli doğru olduğunu öğreniyorum. Ben, eşim, çocuklarun bize düşen görevi sonuna kadar yerine getirip sizi asbunut DOSTLARI UGUR MUMCU'YU ANLATIYOR ÖZDEŞLEŞME ŞÜKRAN SONER (Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı) Yaşarken,yazdıklarıyla, söyledikleriyle, öldürüldükten sonra, on yıldır anma eticinliklerinde, bu kadar geniş kitle ile özdeşleşmeyi başaran olmadı. Uğur Mumcu, her birimizi belki de bir başka noktadan yakalamayı, bizim sözcümüz olmayı, bizim adımıza öne çıkmayı bildi. Kimimiz için araştırmacı gazeteci, kimimiz için çok önemli hukukçu, kimimiz için insan haklan savunucusu, gözünü budaktan sakınmayan, canını ortaya koyarak doğrular adına ölümüne savaşan, mizah ustası, bilge... Öldürüldüğünde, bizim adımıza, kendini ortaya koyarak savaşan insanı kaybedince acıdan öte korktuk; bir yanımızı, kendimizden bir parçayı kaybetmiş olduk. Adında, kimliğinde, anma etkinliklerinde buluşarak eksik kalan yanımızı, içimizdeki boşluğu kapatmaya çalışıyoruz. UĞUR MUMCU ve GAZETECİLİK ALİ SİRMEN (Gazeteci) Gazeteci, olaylan ve perde arkasını yazar. Ama onun işi güncelledir. O, tarihçi gibi geçmişin belgelerine dalarak bir dönemin olaylaruu ve analizini bir arada yürütme kaygısından uzak, güncel olanı, her yönüyle yansıtma ile yetinir. Tabii ki her gazetecinin olayın doğruluğunu araştırmak kaygısı, kaygıdan öte görevi vardır. Ama bu sınırlıdır. Araştırmacı gazeteci, günümüzün kurumu değil. Yıllardır ülkemizde de, başka ülkelerde de zaman zaman dedektif titizliğiyle bu işi yapanlar olmuş, ortaya parlak örnekler koymuşlardır. Ülkemizde "araşürmacı gazeteci" dendiği zaman ilk akla gelen isim Uğur Mumcu'dur. Kuşkusuz Uğur Mumcu'dan önce de olmuştur Türkiye'de araştırmacı gazeteciler, sonra da olacaktır. Peki o zaman Uğur'u öbür araştırmacı gazetecilerden ayn ve üstün kılan nitelikleri nelerdir? Uğur'u yakmdan taruyanlar, onun tükenmek bilmez çalışma azmi ile titizliğine yakından tanık ohnuşlardır. Ama bence Ugur'un belirleyici niteliği bunlann dışında, araştırdığı konulan tarihi perspektifi içinde doğru yere oturtacak güçlü bir tarih büinci ve bilgisine sahip ohnası, hukukun labirentlerinde eüni kolunu sallayarak gezecek sağlam hukuk formasyonu ve toplumsal duyarhhğıdır. Bu nitelikleriyle Uğur, araştırmacı gazetecilerin hiçbirinin varamadığıbirnoktayaulaşmışve yaşadığı çağa ışık tutmuştur. İLKE SAHİBİ OLMA CEÜL GÜRKAN (Emekli General) Uğur, mesleğinin gerektirdiği "ilke sahibi olma", kesin doğruluğuna kanaat getirmeden, en güvenilir kaynaktan doğrulatmadan yazmama, konuşmama ve tartışmama koşuluna her zaman kusursuz şekilde uymayı yaşam felsefesinin temeli saymış bir yazardı. Samyorum Uğur'u Uğur yapan ve kendisine okuyuculannın kalplerinde taht kurma yolunu açan özelligi de bu olmuştur. 12 Mart döneminin, kendisinin de mağdurlanndan biri olduğu, sıkça rastlanan, yerli, yersiz ve gereksiz suçlama ve karalamalan furyasmda, beş generaL'amiral ve sekiz albay arkadaşımla birlikte maruz kaldığımız haksız işlemler karşısında, telefonumun dinlendiğim bildiği halde bile bana telefon ederek: "Paşam, sizi ve arkadaşlannızı yakından tanryan, gerçek Atatürkçü ve devrimci görüşlerinizi yürekten paylaşan bir mücadele arkadaşnuz, bir ev ladımz olarak, mütevazı kakmimle ve naçiz hukuk kazanımlanrrüa (müktesebaünı) emrinizde ve desteğuiizdeyhn!" di^bümiş civanmertbirinsandı. Kendine özgü akıcı ve inandıncı üslup ile kaleme aldığı ve Türk kamuoyundaveyayın hayatmda ciddi bir eleştiriye, tekzibe (yalanlamaya), hatta düzeltmeye uğramayan sekseni aşkın, adıma ithaf edihniş kitaplan ve yüzlerce köşe yazılan ile mütevazı kitaplığımı bezendiren Uğur, "Sakmcah Piyade" adlı kitabında anlattıklanna bakılırsa, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, belki zaman zaman otoriter nizamuı ekstremlerine kayan kimi haşin uygulamalanna maruz kalmamış da değıldir. Ama, Atatürk ilke ve devrimlerini, günümüzde apaçıkgözlemlediğimiz en güglü, güveniür ve de yansız ko ruyucusu olan Türk Silahlı Kuvvetleri'ni eleştiren bir davranışm içinde asla olmamıştır. Rahmetlı Uğur, konuşmalannda en zarif, aynı zamanda da en düşündürücü esprileri de yerli yerinde kullanmasmı bilen bir "ehlikalem" idi. Yukanda özetlemeye çalıştığım bazı özellikleri ile Uğur Mumcu için, onun çok sevdiği ve zerrece toz kondurmadığı büyük Atatürk hakkmda, 10 Kasım 1938'den sonra yazılan ve söylenenler arasmda seçtiğirn bir tümceyi burada yinelemek isterim: Atatürk aramızdan aynldıktan sonra, O' nun hakkında övgü dolu pek çok yazılar yazıldı. Balkan ülkelerinden birinde yayımlanan bir gazetede şu satırlan okuduğumu çok iyi anımsanm: "Atatürk öldü;... Dunya arOk eskisi kadar enteresan değildir!" Şimdi ben de Cumhuriyet gazetesi okurlannın duygularma tercüman olarak bir uyarlama yapıp rahmetli Uğur Mumcu için de şöyle diyeceğim: "Uğur Mumcu öldü! Türk basm hayaü arük eskisi gibi enteresan değildir!"
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle