Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
illetvekili listelerınin belirlenmeiçin M si partileraday her zaman ağır bir yük ve tartışma konusu olmuştur. Sadece bu "Odunu koysam milletvekili olur" düsüncesi dönem için söylemiyorum, normal dönemlerde de bu tartışma her zaman sürmüştür. İsmet Paşa'ya yakınları sorarlar: "Adayları nasıl belirlerdiniz?" Paşayla başbaşa verirler, listeler üstüne kurşun kalemle diledıkleri adayları yazarlarmış. Kimseye de pek sordukları olmazmış. "Pekl, ya genel sekreter ne yapardr?" "Yanımızda oturur, bunları not ederdi. Yanımızda bulundugu için arada onun fikrinl alırdık." Demokratların liderlerinden Bayar'la Menderes de, tıpkı tek parti dönem inde olduğu gibi kafa kafaya verip listelerı eski Türkçe yazarak düzenliyorlardı. Kimini siliyor, karalıyor, kimini de yeniden yazıyorlardı. Celal Bayar, sade liste yapmada değil, türlü görünümlerinde de Atatürk'e özeniyordu. Şapka giymelerı, baston taşımaları, terzisine elbise ısmarlamaları bunu gösteriyordu. Devlet yönetimınde de benzer yöntemleri kullanıyor, bırçok yetkiyi Atatürk'ün ismet Paşa'ya bırakması gibi, o da bir çok yetkileri adnan Menderes'e bırakıyordu. Tek eksiği, Bayar'ın bir mareşalı yoktu. Asker ışlerını de eğer bir mareşala bırakabilseydı, önümüzdekı yıllarda başı ağrımazdı. 1954 seçimlerinde aldıkları oylar Demokrat liderlerın öyle başını döndürmüştü kı, özel toplantılarda Menderes, "Ben odunu aday gostersem onu milletvekili seçtirirlm," diyordu. Nitekim dedikleri de bir oranda Odlin oluyordu. Odun benzeri kimseleri listeye almış, bunların sonuçta milletvekili olduklan görülmüştür. örneğin bir Murat All Ülgen örneğı vardır. Murat Ali Ülgen, 1950 60 dönemı Meclıslerın gülü olmuştu. 1950 seçimlerinde bağımsız olarak seçimlere katılan bu arzuhalci, bir OP adayının noksan kalması üzerine parti lıstesine girmişti. Elbette lıstenin tümü kazandığı için bu da kazanmıştı. Liderlerin mecliste en sadık silahşörü olmuştu. Bağırıyor, çağırıyor, muhalefet öncülerinin üstüne saldırıyordu. Bunları yaparken Konyalılar Murat Ali Ülgen'in kim olduğunu biliyorlardı. Konya milletvekiline böyle davranışları yakıştırmıyorlardı. 1954 seçimlerinde Murat Ali Ülgen'i Konyalılar istemediler. Bu kez Afyon'dan milletvekili seçildi. 1957'de de Afyonlular yoklamada kazandırmadılar, yani istemediler. Menderes, "Odunu koysam milletvekili seçtirirlm," diyordu ya, Murat Ali Ülgen'i ille de Afyon'dan milletvekili yapmak istiyordu. Kazanan birinin adını sildı, Murat Ali Ülgen'in adını yazdı. Gerçekten de Afyon'da seçımlerı DP'liler kazandılar. O zaman Menderes "Odunu seçtirmekte" haklı çıktı. 1957 seçimleri, Demokrat Parti için çok sürprizlidir. Radyoda , ı s t e | e r ,| an edıldiğinde bir de goruldu kı, hıçbır aday kendı seçim bölgesinde görünmüyor, çoğunun illeri değişmiş. Neden böyle oluyor? Bunlar yoklamaları yitiren mılletvekılleridır. Mılletvekillerinden laf dinleyenler içerde kalıyor, laf dinlemeyenler dışarı çıkıyordu. Nitekim böyle milletvekilleri şöyle sıralanıyordu: Nusret Klrlsçloğlu Zonguldaktan Sakarya'ya, Bahadır Dülger Erzurum'dan Gaziantep'e, Nurullah Tolun Adana'dan Bursa'ya, Muhlttln özkefeli Samsun'dan Kütahya'ya, Celal Ramazanoğlu Hatay'dan istanbul'a, Dr. Mükerrem Sarol istanbul'dan Edirne^ ye aktarılmışlardı. Demokrat liderlere kimse de "Ne oluyor?" diye soramıyordu. Çünkü böyle bir sorunun karşıhğı milletvekılliğinden olmaktı. Demokratlar, aslında bütün yüz kızartıcı görünen ışlerı yaparlarken aydınların gözündeküçülüyorlardı. Seçmenlerin çoğunluğu 1957 seçimlerinde oylarını onlara döndürmüşlerdi. Gerçi muhalefet toplam olarak fazla oy almıştı, ama geçerlı oy olarak iktidarı almak için gerekli sayıyı DP'liler almışlardı. Seçimlerde hile her zaman yapılabilir. Bu hile belli bir oranda şaşırtıcı ve aldatıcı olmadığı sürece iki taraf için de yutulur. Ama hile sayıları inanılmayacak kadar değişık olursa kimse yutmaz, yutturan için de inandırıcı olmaz. 57 seçimlerini Demokratlar hilede fazla yutturucu olarak kazanmadılar. Ama kazandıklarını ilan ettiklerinde büyük çoğunluk içinde fazla görünmedi. Gerçekçi olmak gerekir, seçimlerde, iktidar partisinin, her zaman yüzde 25lik bir ağırlığı vardır. Bu ağırlık hesaba katılmazsa seçim hileleri büyük gibi görünür, oysa değıldir. Seçimde, seçim hileleri, her ıkı taraf ıçın bu yüzde 25'in ıçındedir. Seçim sırasında meydanlarda lıderleri büyük kalabalıklar karşılar, küçük kalabalıklar karşılar, önemli olan bunların kime oy verdikleri, kalabalık olunca verecekleridir. Bunda yanılgıya düşülmemelidir. Gerçek ondan sonra çıkar. A Arşiv konuşuyor Kongreleri kaçırmazlardı CUMHURİYET / SEÇlM 83 Demokrat Parti iktidara geldikten sonra partinin ileri gelenleri hiçbir kongreyi kaçırmazlardı. Gene sanki eski günlerdeymişçesine gelirler, en ön sırada otururlar, konuşmaları dinlerler, olayları izlerlerdi. Işte böyle bir kongrede (soldan sağa doğru) parti ileri gelenleri: Refik Şevket İnce, Fuat Köprülü, Celal Bayar, Refik Koraltan, Adnan Menderes. Köprülü ile Bayar arasında görünen, Devlet Bakanı Cemil Bengü fdür. Yıllar geçtikçe, iktidar koltuğunda yıllandıkça, Demokrat önderler kongrelere uğramaz oldular. Kongreleri perde ardından yönettiler. SAYFA 7