Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ktbrns HALUK GEIUJER irleşmiş Milleller Uüvenlik Kon seyi' nın Kuzey Kıbrıs'taki bağını sı/lık ilahı üzerine yaptığı toplan lı vc aldığı karar beraberinde çeşitli yasal soı ııııiar ve usulsiı/lukler de getirmiştiı. Bıınları birkaç noktada kısaca özetlcınek nıümkündür. Cîuvenlik Konseyi, esas olarak, yalnızca uluslararası banş ve güvenlik sorunlarına ilişkin konııları görüşniekle görevli bir or gandır. Nuekim B.M. Antlaşmasının 24. maddesi bunıı açıkça belirtnıektedir. Ayrıca, uluslararası barış ve güvcnliği tehdit eden herhangi bir uyuşına/lığın onee taraf lar arasında barışçıl yollarla çözülmesi yollarının aıanması gcreklidir. Taraflar, sorunu kendi seçtikleri banşçıl yollarla çözmc süreei içindeyseler ve henüz bu tür çözünı yollarını tuketnıemişlerse, Güvenlik Konseyi'nı bu konuda görev düşınez. Kon sey bu aşamada soruııa müdahale hakkına sahip değildiı. Antlaşmada bu açıkça heliıtilmiştir. Kıbns koııusuııdaki taıatlar arasında kendileıincc seçilmiş bu barışçıl yol, üsiclik BM (ienel Sekreteıi'nin de kaikısı ve katılımıyla, /aten ııu'vcuttur ve bu "toplumlarurası göriişmeler" dir. Barışçıl yol seçilmiş, işlerliğini yitirıııeıııiş ve henu/ tıike(ilmcmişken, Gııvenlik Konseyi'nin soru na müdahale eimcsi, antlaşuıadaki yetki leriyle bağdaşnıamaktadır. Antlaşmanın 33. ınaddesi'nin 2. fıkrası ne kadar "Güvenlik Koııseyi, gerekli görürse laruliar ıırasındaki uyıışmazlığı bu gibi yollarla (görüşme, yargı, vs.) cözıneğe davel eder" dcmekteyse de bıırada da iki aykırılık vardır. Uirincisı, Konsey'in aldığı karar böyle bir "davef'i çok aşan niteliktedir. İkinci olarak da, /.aten böyle bir "davet"e gerek de yoktııı, çunkıı bu "davel" (,ok onceden yapılmısiır ve öıgütün üenel Sekrcteri de sürcç ivindedir. SİYASET 83 Güvenlik Konseyi yetkilerini aştı dığına göre büyük bir usulsuzlük yapılmıştır. Bu durum, örneğin Uluslararası Adalet Divanı'nından gelecck mütaalaya kadar, Konsey kararının geçersiz sayılmasını (yok varsayılmasını) gerektirir. Ayrıea, taıaflardan biri olan Türk toplumunun devletinin geçersiz sayılması değil, aksine muhatap taraf devletlerden biri olarak kabul edilmesi zorunluluğu vardır. Yok şayet sorun bir " d u r u m " olarak ele alındıysa, " d u r u m " u n tarafları değil unsurları vardı ve taraf, bir anlamda, tüm uluslaraıası toplumdur. Bu durumda, Ingiltere ya da Yunanistan'a özel işlevler, yükümlülükler düşmez. " D u r u m " u n ne tür ve hangi taıatlar arasında bir "uyuşmazlık" doğuracağının belirlenmesi bir usul süzlük sonucu yapılmamışsa da, bu açıktır. Ingiltere bu taraflardan biridir. Dolayısıyla, tngiltere'nin en a/ından bundan sonraki Kıbns ile ilgili toplantılarda "oy kullanma hakkı" ortadan kalkmıştı. Ayrıea, Kıbrıs'taki ycni sorun bir "durum" ise, KKTC de dalıil Konsey mııda halesi önecsinde tarallar için "Bıırışvıl çözüm yollan arama" yükümlülüğu /aten doğmanıış demektir. Şimdi doğmuşsa, muhataplar ve bu arada tabii KKTC devletine de bu yönde bir öneri yapılnıası gerekirdi ki, bunun tam tersi bir yol izlenmiştir. Bu noktada Kuzey Kıbrıs'ta kurulan devletle ilgili kararı da gözden geçirmek gereknıektediı. Kararcla bağımsı/lık ilanı, ya ni kurulan devlelin vasal gcçcıliliği olma dığı rtne sürülıncktedir. Devlet kurına biı " l a n ı n m a " kurumuna bağlı olmadığı gibi, "BM üyeliğine kabul edilme"ye de bağlı değildiı. Nitekim, BM antlaşması çeşitli nıaddelerde orgüt üyesi olmayan devletlere ilişkin hukumlere yer vermekte, bu devletlere bazı haklar bile tanımaktadır. örneğin 32. maddesi, "...BM üyesi olmayan herhangi bir devlet, Güvenlik Konseyi'nee incelenen bir uyuşmazlığa <araf oldugu takdirde, işbıı uyuşmazlıgın görüşiilmesine, oy sahibi olmaksızın katılmaya davet edilir" denmekledir. 35. ınaddenin 2. fıkrası ise, "Örgüt üyesi olmayan bir devlet, taraf oldııgu herhangi bir uyuşmazlık üzerine, antlaşmada göslerilen banş yoluyla cözüın yukümlülügünü, bu uyuşmazlık icin onceden kabul etmek koşuluyla, Güvenlik Konseyi'nin ya da Genel Kurul'un dikkatini çekebilir" hükmünü getirmektedir. Yarın KKTC'nin antlaşmada gösterilen bu hakkını kullanması halinde, Güvenlik Konseyi'nin ne yapacağı gerçekten nıeraka değer. BM antlasmasının 55. maddesi orgutun temel konusu olan uluslararası banş vc dostluk ilişkilerini açıkça " H e r ulusun kendi gekeegini tayin etmesi hakkına saygı gösterilmesine" dayandırmaktır. Konseyin bu temel hakkın kullanılmasına dayanan devletleri yok varsayması, örgutün kendi kurucu belgesini yok kabul etmesiyle aynı anlama gelir. BM hiç kuşkusuz yaşatılması, saygı gösterilmesi ve güçlendirilmesi gereken bir kuruluştur. Ama, bunun için önce örgütün en sorumlu organı olan Güvenlik Konseyi üyelerinin antlaşma hükümlerine sadık kalması, tek yanlı siyasal kararlar almaması, uygulanması nıüınkUn olmayan haksız önerilerden kaçınması gerekir. Konsey'in son kararı, hem hukuksal, hem de siyasal açıdan kabul edilemez bir özellik taşımaktadır ve bunun sorumluluğu bu kararı tanımayacak olan Türkiye ve KKTC'nin değil, bizzat Güvenlik Konseyi'nindir. Kıbns konusundaki taraflar arasında kendilerince seçilmiş bir barışçıl yol mevcuttur ve bu "toplumlararası görüşmeler"dir. Barışçıl yol seçilmiş, işlerliğini yitirmemiş ve henüz tüketilmemişken, BM Güvenlik Konseyi'nin soruna müdahale etmesi, antlaşmadaki yetkileriyle bagdaşmamaktadır. BJfi Antlaşmasına göre Konsey'in önce Kıbrıs'taki "durumun" gerçekten barışı tehdit edebilecek bir uyuşmazlığa yol açıp açmayacağını saptaması ve açacaksa bu "uyuşmazlık "ın niteliğini ve taraflarını saptaması, bunun için de ön soruşturma yapması gerekliydi. tır. Bağımsızhk sorununun çözümü ile sona ereceğine gore de, süresi çozum ile bağlantıhdır. Kendi başına uzaması ile uluslararası baıışı tehdit edcr bir nitcliği yoktur. Güvenlik Konseyi'nin bağımsı/lık kararının geri alınmasını istemesi de usulsuzdür. Bu istek 33. maddcde sözü edilen ya da bi linen başka barışçıl çö/üm yollarından herhangi birini kapsamamaktadır. Oysa 33. maddeniıı 2. fıkrasında "(îüvenlik Konseyi, gerekli görürse laraflar aralanndaki uyıısmazlıgı bu gibi (1. fıkrada gösterilen) yollarla vozmeğc davel eder" demektcdir. Bağınısızlık kararının geri alınması "Bu gibi yollar" dan değildir. Demek ki, Konsey'in önerebileeeği yeni bü yol da yoktur ve 7aten taratların seçmiş olduğu yol on celik taşır. Konsey, örneğin 33. maddcde de belırtildiği gibi "Yol"un seçiııı tercihi ni tarat'lara bırakmak zorundadn. Kıbrıs'ta bağımsızhk ilanıyla orlaya çıktığı öne sUrülen sorun, uluslaraıası uyuşmazlığa yol açabilecek bir '•durum" olarak nıı ele alınmışıır ve Güvenlik Konseyi'ni toplantıya vağıran Yunaııislaıı ile Ingiltere böyle bır gerekçeyle mi hareket etmişlerdir? Eğer böylcysc, Konsey'in önte Dıırumun" gcrı,eklen barışı tehdit edebilecek bir uyuşmazlığa yol aı»ıp avnıayaeağını saptaması ve avıkvası bu "uyıışına/lık"m niteliğini ve taıatlarını saptaması, bunun için dc ön sorujturma yapması gerekliydi. Şayet soııın bır "ııyıı^ınu/lık" olarak ele alındıysa, o /aınan da larafların bclirlenmiş olması gerekir. Bu larallarııı, Kıhııs'ıakı ikı loplumun devleıleri, vc gaıanlor devleller olan TUrkiye, Yunaıııslan, Ingiltere oldujıı açıklıı. Zaten BM'de Kıbııs sorıınu ıı/ıın yıllardır bir uyuşmazlık konusu olarak ele alınmışur. Konseyi topliiiHiya 1,'agıran lııgılleıe ve Yııııanistaıı garantör devletler olarak taraf olduklarını savunmuşlar. Türkıye'vı de tarat olarak kabul edıp suv lav.ı gelınişlerdir. Türkiyc ve Yunanıstan'ın Ada'dakı askerı VL sıyıısal vuılıklaıı da sö/ koıuiMuiuı. Bu iki ıılkenin sorunun çözümünu B Öncmli Çelişkiler Yine dc bir "davcJ' yapılacaksa, seçilmiş ban^'il yolu tıkayan Rum kesimi muhatap alınmalıydı. Bağımsı/hk kararı, seçilmiş yolu daha da etkinlestiımek için alınmış, bu ilanın ana ereği olarak belirtilmiştir. Muzakere sürecinin ı.ıeşru bir diplomatik manevrasının "iiziintüyle karşdanması" ve "hukuk dı$ı" kabul edilmesi, GUvenlik Konseyi'ni önemli çelişkilere sürukle mektedir. Ayrıea, antlaşmanın 37. maddesi her türlü uyuşmazlığı da Gııvenlik Konseyi'nin görev alanı içine sokmamaktadır. Yalnı/ ca, "ıı/aması, uluslararası banş ve güvenliğin kurıınmasını tehdit edebilecek nitelikt e " ki uyuşnıa/hklar bu organın görev alanı içindedir. Uyuşmazlık konusu bağımsı/lık ilanı ise, bunun sorunun uzaması değil, tam tersine bir an once çözülmesi için atılmış bir diplomatik adım oldıığu açık BİKI K^ıMİ!? MİLLETLER GÜVRNLİK KONSKYİ Yaşatılması gereken bir kurumun en önemli organı Kıbns konusundaki oylamada l'e karşı 13 oyla KKTC aleyhine karar alırken, kendi ilke ve yetkileriyle çelisebildi. Sonuç olarak, Güvenlik Konseyi'nin daha baştan bu konuyu gündemine almaması ya da tavsiyelerinin çok başka biçimde formüle edilmesi gerekirdi. kendi rızaları ile iki topluma bırakmış olmaları ile uyuşma/lı|ın taıaftan olmaları çclişmektcdir. Konsey kararı geçersiz sayılmalı Şimdi, Kıbns sorunu bir "uyuşmazlık" olarak c'.e ahnırsa, antlaşmanın 27. nıaddesinin :,. fıkrası gcçcrli olmaktadır. Bu fıkra şoyle diyor: " 6 . böliim geregince.. alınar* kararlarda, bir ııyuşmazlıkta taraf olan, oy veremez." garantör ve taraf devletlerden biri olan Ingiltere bu açık hukmc karşın konsey toplantısında oy kullan Ayrımın iyice saptanması BM Antlaşması baı ışçı yollarla çö/ulmesi gereken sorunları ikiye ayırmaktadır. Bunlar, "Uyuşıtıadık" ile uyuşma/lık doğurabıleeek "ılıırııın" (situalion)dur. Bu ikisi arasındaki lark, antlaşmada açıkça bclirtilmcklc bırlıkıc, sorıınu görüşıilme yöntemı bııa/ da bu ayrımm iyice saptanmasuıa bağlıdır.