Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C SPOR BASKETBOL CAN İŞBAKAN uvası Efes Pilsen’den Avrupa’nın en önemli ligi İspanya’ya transfer olurken sessizdi Ermal Kurtoğlu... Yaşananları, içindeki fırtınaları kimse bilmiyordu. Ya ulusal takım? Neden yoktu yazın açıklanan aday kadroda? Hep yorumlar yapıldı, üzerine konuşuldu. Ancak en doğrusunu kuşkusuz Ermal biliyordu. Biz de her şeyi kendisine sorduk. Başarılı oyuncu öylesine yanıtlar verdi ki okuyacağınız satırlar sizi kuşkusuz çok düşündürecek ve sonunda “İşte kişilikli bir basketbolcu böyle olmalı” dedirtecek. Efes Pilsen’den ayrılmaya nasıl karar verdiniz? ERMAL KURTOĞLU: Geçen sezonun sonuna doğru bir değişikliğe ihtiyacım olduğunu hissettim. 3 yıl doğru düzgün bir başarıya ulaşamadan, iyi bir hava yakalayamadan geçmiş ve ben artık bu başarısızlığın sorumluluğunu biraz kendimde aramaya başlamıştım. Elbette gitmek istememin daha başka nedenleri de var... Mesela? E.K: Türkiye’de yabancılara verilen değer gereksiz bir şekilde artıyor ve Türk oyuncular yetersizmiş gibi görülmeye başladı. Ben açıkçası kendisinden başka kimseyi umursamayan, iki para etmeyen ama astronomik ücretlere oynayan, koça küfür eden ama bir sonraki maçta 35 dakika oynayan, hiç eleştiri kabul etmeyen, hayatı için çekindiğini söyleyip aslında kötü oynayacağını bildiği için deplasmana gelmeyen, hiç sorumluluk almayan yabancılardan yorulduğum için gitmek istedim. Neden Türk oyuncular gerektiği değeri alamıyor ülkemizde? E.K: Son yıllardaki şampiyon olan kadrolara bakın, ne demek istediğimi anlarsınız. Herkes Solomon’u övüyor. Ama Ömer Aşık, Oğuz, Ömer Onan, Mirsad ve Semih’in göklere çıkarılması lazım F.Bahçe Ülker’de... Efes’in son 2 şampiyonluğunda Kerem Tunçeri, Kaya, Alper, Ender’le benim rolümüzün ne kadar önemli olduğu görülebilir. Ama bundan ne yazık ki uzaklaştık ve gerisini herkes biliyor. Milli takım için de bu kötü bir durum. Tıpkı 17 S¸UBAT 2009 SALI Y K R Ü T : L A M ER N U N U C N U Y O DEGERİ YOK İspanya’da olduğu gibi Türkiye’de de Türk oyuncuların el üstünde tutulması gerekir. İspanya’da sen 30 sayı at, karşı takımın en iyi İspanyol oyuncusunu 4 sayıda tut, kimse seni övmez. Herkes İspanyolun ne kadar kötü gününde olduğunu söyler. Hakemler dokundurmaz, 2530 dakika kesin oynar ve koç İspanyola limitsiz kredi verir. Zaten bu güvenle ayağınla bile şut sokabileceğine inanırsınız. Ama bizde Türk oyuncu ilk hatada kenara gelir, yabancı oyuncu 32 dakikada 17’de 8 şutla 20 sayı civarında atar, ‘İyi oynadı’ derler, Türk oyuncu 8 dakikada 2’de 0 atar, ‘Bu çocuğa ne oldu’ derler... Efes’te yaşanan sorun da sizce bununla mı ilgili? E.K: Buna ben yorum yapamam ama bir şeyler yanlış yapılıyor ki takım son yıllarda böylesine düşüş yaşıyor. Yine de suçlu bulmak yerine çözüm aramak daha doğru. Efes’le bağlantısı olan herkes kendine bakmalıdır. Örneğin benim en büyük yanlışım; son döneminde Oktay Mahmuti’ye ve sonra David Blatt’e yeteri kadar destek verememem. Gerek takım içinde gerekse de oyunumla üzerime düşeni yapamadım. Blatt’e daha destek olmalıydık, takım içindeki ayrıma izin vermemeliydik. Partizan maçına gelmeyen oyuncular bunun sinyalini vermişti. Belki o anda onları ikna etmemiz gerekiyordu. Ben başarısızlıkta kendime pay biçtiğim için ayrılmak istedim. Şimdi Avrupa’nın en güçlü ligi İspanya’da Pamesa Valencia forması giyiyorsunuz. Ancak sürelerin pek istediğiniz düzeyde olduğunu söyleyemeyiz... E.K: Biraz şanssızım ben bu konuda. Çünkü beni buraya getirenler görevlerinden alındı. Yeni gelen koç Neven Spahija ise başka oyuncuları tercih ediyor. Ben işime bakan bir profesyonelim. Şans verilirse elimden geleni yaparım. Türkiye’ye yeniden dönmeyi düşünüyor musunuz? E.K: Gelecek için bir şey söylemek zor. Şu anda burada başarılı olmak istiyorum. Şartlar ne olursa olsun bunu yapacak isteğim ve yeteneğim var. Tabii ki bir gün Türkiye’ye dönebilirim. Ama 2 yıllık bir anlaşmam var Pamesa’yla... Sonra ne olur, bilemem. EŞİMİ YALNIZ BIRAKAMAZDIM Ermal, eşi Marijana ve oğlu Luka ile Valencia’da oldukça mutlu. Ulusal takımın Avrupa Şampiyonası Elemeleri’ndeki kadrosunda olmamanız çok konuşuldu. Bir sorun mu vardı? E.K: Bu yaz başında Pamesa Valencia’ya transferim kesinleştiğinde hamile olan eşimin yanında olmak istediğimi, onun bana ihtiyacının olacağını Tanjevic’e bildirdim ve izin istedim. Oğlumun doğum tarihi de tam maç zamanına denk gelecekti ve bizim Valencia’da tanıdığımız kimse yoktu. Doktor, sigorta, daire, vize gibi şeyleri halletmem gerekiyordu. Bunları eşimin yanlız yapması imkânsızdı. Arkadaşlarımı kutluyorum, Eurobasket 2009’a katılmaya hak kazandılar. Benim şimdiki hedefim o kadroya çağrılmak olacaktır. ‘AJANDAYA BAKAN HÜSRANA UĞRAR’ Takım ruhunu bozan oyuncuların olduğu iddia ediliyor ulusal takımda... E.K: Kesinlikle böyle bir şey yoktur ama bu takımın başarılı olması için tek bir yol var; o da herkesin tek yumruk olup kendi çıkarını, kişisel sorunlarını, olumsuz düşüncelerini bir yana bırakıp büyük fedakârlıklarda bulunması lazım. Bunu Japonya’da yaptık, yeniden gerçekleştirebiliriz de... Ama herkesin değişik bir ajandası varsa yine hüsran olur. 11