02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ADNAN DİNÇER’LE FUTBOL Eposta:adnandincer?hotmail.com. Faks: (212) 343 72 61 N E Y M İ Ş ABDÜLKADİR YÜCELMAN FUTBOL mabedimiz yıkılıyor F Erdem’i, Kaya Köstepen’i, Necmi utbolumuz ilk ulusal maçını 26 Mutlu’yu, Muzaffer Tokaç’ı, Bülent Ekim 1923’de Taksim Taşkışla ve Reha Eken kardeşleri, Baba Stadı’nda Romanya ile oynadı. Gündüz Kılıç’ı, Ogün Altıparmak’ı, Yıllar sonra bu devrimci gençlerin Yılmaz Şen’i, Selçuk’u, Selahattin temelini attıkları futbol sevgisi bizlere Torkal’ı, Adaletli Oscar’ı, 19 Mayıs 1947’de uyusal şefimiz Nunvailler’i, Hagi’yi, Schumaher’i, İsmet İnönü tarafından yaptırılan Eşref’i, Şenol’u, Birol efsanesini ve İnönü Stadı’nı kazandırmıştır. Açılışta saymakla bitmeyecek daha nice İsveç’in AIK takımı ile oynayan yıldızı çimlerinde, bazen de kelleşmiş Beşiktaş’ta stadın ilk gölünü toprak zemininde bir ana kucağı gibi Süleyman Seba atmıştır. İstanbul sahiplendi İnönü Stadı.. Palermolu Valisi ve Beden Terbiyesi Bölge Metin Oktay ve unutulmaz iki gölün Başkanı olan Lütfi Kırdar’ın da bu sahibi Baba Recep ile Pele’li Santos eserin kazandırılmasında önemli bir ve Eusebio’lu Benfica futboldaki payı vardır. Mimari planları Vietti derin izlerimiz olarak baş Vieli, Şinasi Şahingiray ve köşede duruyor. Puskas’lı Fazıl Aysu tarafından Macaristan galibiyeti hiç yapılmıştır. 1952’de adı unutulmayacak... Bir Mithatpaşa olarak tarih yıkılıyor geri değiştirilen stat, 1973 gelmemek üzere... yılında yeniden Medeniyetlerin İnönü Stadı adı ile gelecekte keşfi için Beşiktaş kulübüne yapılacak kazılarda tescillendi. yeri olmayacak Mayısta ilk İnönü Stadı’nın kazmanın vurularak belki de... Sanki bir günün ihtiyaçlarına uygun, 45 bin şeyleri yok kapasiteli hale edercesine bir telaş getirilecek olan İnönü var bu değişimde! Stadı ile futbol tarihimiz Yeni nesil gençler sadece nostaljik olarak yaşamadıkları o futbol anılarda kalacak. Futbol bizim zevkini hiç öğrenemeyecekler. için İnönü Stadı ile özdeşleşmiştir. Artık 19 Mayıslar, 23 Nisanlar Burada oynanan nice karşılaşmalar olmayacak İnönü’de... Çok ama çok sararmış sayfalarda deği,l yaşlanmış zor bu ayrılık. Karıncaezmez Şevki beyinlerimize derin anılar olarak ruhunu yok edenler, yan yana maç kazınmıştır. Nice zaferler, unutulmaz izlemeye tahammül edemeyecek karşılaşmalar burada tarihi birer kadar değişen taraftarlar dahi abide olmuştur. Macaristan, İspanya, arayacak İnönü Stadı’nı... İtalya, İngiltere, Almanya ve Rusya Duhuliyesinde maç seyreden gibi devlerle oynanan ulusal bizlerin daha sonra futbolcu olarak karşılaşmalar belleklerimizdedir. oynama, teknik direktörlük yaparak Milan, Santos, Benfica, Liverpool, takımlarını ve Ay Yıldızlı formayla Real Madrid ve daha nice devleri zafer getiren gençleri yönetme ağırladı İnönü Stadımız. Lefter’i, mutluluğunu sevinç göz yaşları ‘Berlin Panteri’ Turgay Şeren’i, içinde yaşadığımız o unutulmaz Baba Recep’i, ağları yırtan Metin anların şahidini olan futbol Oktay’ı, çalım üstadı Can mabedimiz yıkılıyor. Bartu’yu, Şükrü Gülesin’i, Üzgünüz, içimiz acıyor. İsfendiyar’ı, Suat Başka seçim tarzı ile AÇIK NOT Mamat’ı, Coşkun Özarı’yı, korunan eski eserlerin Değerli okurlarım. Ulusal Mehmetçik Basri’yi, içinde olması gereken takımımızın Avrupa Beton Mustafa’yı, Ali bu canlı anılarımız Şampiyonası’nda İhsan’ı, Ekerbiçer’i, Arap elimizden giyeceği forma kırmızı Güngör’ü, Özcan alınmamalıydı!.. beyaz ay yıldızlı mı, Arkoç’u, Cemil Turan’ı, Umarım bu sadece yoksa bir firmanın Ahmet Berman’ı, Tanju Beşiktaş’ı ilgilendiren yaptığı turkuazbeyaz Çolak’ı, Rıza Çalımbay’ı, bir drama olarak değil, renkli mi olsun? Feyyaz Uçar’ı, Baba endüstriyel futbol Düşüncelerinizi mail Hakkı’yı, Şeref Görkey’i, tahribatının belgesi adresimize göndermeye Halit Deringör’ü, Büyük olarak da anılmaz devam etmenizi bekliyorum. ve Küçük Fikretler’i, Naci gelecekte . Küresel Isınma ve Bisiklet K üresel ısınmanın dünyaya getireceği sorunları her gün medyanın çeşitli organlarında görüyoruz, okuyoruz. Yeraltı ve yerüstü kaynakların ne denli kurumaya ve yokluğa gidişini gören dünyanın hemen hemen her ülkesi kendine göre önlemlerle bu tehlikeyi en az zararla kapatmanın yollarını arıyor. Bu konuda iki önemli sivil toplum örgütümüz TEMA ve ÇEKÜL Vakıfları çeşitli yollarla toplumu ve ülke yöneticilerini uyarmaya devam ediyor. Erozyonla mücadele ve ağaçlandırma amacıyla yola çıkan TEMA’nın kurulmasına önderlik eden Hayrettin Karaca 5 Ağustos 1992’de Cumhuriyet gazetesine verdiği demeçte kuruluş amacını şöyle dile getirmiş: “Türkiye’nin denizlere, derelere, barajlara akıttığı toprağın içindeki değerler madensel elementler ve gübrenin değeri Türkiye bütçesine yakındır. Bu boşa akan toprak kaybı hesap edilirse Türkiye’yi yeniden ihya edecek kadar değer taşır. Toprak için ölürüz, bir karışını bile vermeyiz ama kepçeyle gidişine uzaktan bakarız. Bugün Yeşilırmak,Kızılırmak, Doğu Karadeniz’deki bütün dereler bulanık değil çamur olarak akıyor. Çoruh’a dökülen çaylar, kayaların üzerindeki toprağı sökerek akıyor. Bu toprak artık benim değil Rusların. Batum bu akan topraklardan dolayı denizden 2.5 kilometre geride kaldı. Kayalar bizde kaldı ama toprak bizim değil.’’ TEMA’nın kuruluşundan bu yana 16 yıl geçti, köprülerin altından çok sular aktı, bugün durum daha da ürkütücü. Üstelik küresel tehlike kapıda. TEMA tehlikenin farkında ve yaptığı uyarıysa hem bugün, hem de yarınlar için çok önemli. TEMA uyarısında özertle şunlara değiniyor: “Doğal kaynaklar sonsuz değildir, insan sayısı gittikçe artarken ekonomistlerin maliyet hesabı yapmaları gerekir. Bu noktada ulaşımın tren ve karayolu arasında tercihi de kaçınılmaz olmuştur. Atmosferdeki karbon dioksit yoğunluğu son 150 bin yılın en yüksek düzeyine çıkmıştır. Artan hava kirliliği ve ekonomik nedenler de göz önünde bulundurulursa karayolları sisteminin daha da büyümesinin önüne geçilmesi bir gerekçedir. Yapılan bir araştırmaya göre (Tata enerji araştırma enstitüsü) insanların zamansız ölüm nedenlerinin başında hava kirliği gelmektedir. Petrole bağımlı olarak her eve bir araba hedefi kaygı vericidir. Trafik tıkanıklığı nedeniyle bugün Londra’da ortalama otomobil hızı bir yüzyıl önceki atlı arabaların hızına yakındır .’’ TEMA uyarısının sonuna saklamış önerisini. Diyor ki “Tren ve bisiklet kentlerdeki ulaşımın bileşimi olmalıdır. ‘’ Küresel ısınma kapımızı tıklamadan önce karar vermek durumundayız. Ama görülüyor ki TEMA’nın 16 yıldır uyardığı ne kadar kurtarıcı önerileri varsa hepsine kulak asılmıştır. Elbette bu önerisi de ciddiye alınmayacaktır. Ama biz sporcu olarak yine de bisikletin sadece bir spor olduğunu düşünmüyoruz. Bizim gibi düşünenlerin düşüncelerini de size aktarmak ve sizleri de düşündürmek istiyoruz. En azından kendimiz için olmasa da gelecek kuşaklara, çocuklarımız ve torunlarımız için... Bursa’da Nilüfer Gündem 21 gazetesi bisikletin morfolojisini çıkarmış. Bisiklet eşitliktir; bazen o sizi taşır. Kimi zaman da siz onu taşırsınız... Bisiklet hayal gücüdür, dengedir, aşktır, tutkudur. Bisiklet dört mevsimdir, baharın müjdesidir. Bisiklet 3 yaşından başlar yaşandıkça yaşanır, tek kişilik karnavaldır. Bisiklet bağımsızdır, özgürdür, kimseye müdana etmez. Geçenlerde yapılan Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu’nu TV’de izlerken 60’lı yılları anımsadım. Bisiklet günleri ve haftaları... İstanbul’dan başlayıp etap etap yüzlerce kilometreleri dolaşıp yine İstanbul’da biten turları, medya ordusunun değişmez kadrosu; Nazif Oturgan, Ergüder Tırnova, Altan Tanman, Tuncer Benokan, Ergun Hiçyılmaz, Yılmaz Canel, Arif Işıldayan, Ali Alakuş ve anımsayamadığım diğer meslektaşlar. Turun yorgunluğu havuz başında kurulan sofralarda biter, ertesi gün rota boyunca dalları bastı kirazlar, erikler, ceplere doldurulur, hem yarış hem eğlence... Kimi zaman Arap sporcuların yarışa ara verip dallara saldırmaları ise bir başka neşe bir başka hikâye... Ve yine anımsıyorum, Türkiye’de gençlerin çocukların idol bisikletçilerini... Rıfat Çalışkan, Çetin Yüce, Ali Hiçyılmaz, Nusret Ergül, Erol Küçükbakırcı, Seyit Kırmızı. Ve büyük rekabet içinde olan bisiklet kulüplerinin birbirini yiyen yöneticileri... Sonra ne oldu teker teker hepsi kapandı. Pedalların rekabetine siyaset karıştı, bisikletler sandığa girdi, sandıktan hayatında seleye oturmamış, gidon tutmamış lastik şişirmemiş adamlar çıktı. Koskoca bisiklet fabrikaları kuruldu ama bisiklet satmaktan başka amaçları olmadı. Belki bu son tur yeni bir heyecan getirir. Belki yeni sponnsorlar çıkar bisikleti kurtaracak. Belki iyi sporcular yetişir. Hemen belirteyim, Cumhurbaşkanlığı Turu’nda amatör bisikletçilerden kurulu takımımız dünyanın profesyonelleriyle yarıştı. Bir tek pedalımız dışında takım olarak yarışları sonuna dek götürdüler. Kolay değil; eloğlu bisikleti meslek edinmiş, biz bir teneke suyu aferine içiyoruz. Avrupa dahil bir çok ülke kent merkezlerine araç sokmuyor, insanlar bagajda taşıdıkları katlanır bisikletlerine binip işlerine gidiyor. Araplar dolara doymuyor, petrolün varili 120’den 200 dolara çıkarsa ya bisiklete bineceğiz ya da toplu taşıma araçlarına... Var mı başka yolumuz... Eposta:ayucelman?cumhuriyet.com.tr SPORUN VE SPORCUNUN YANINDA 14
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle