23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ADNAN DİNÇER’LE FUTBOL Eposta:adnandincer?hotmail.com. Faks: (212) 343 72 61 N E Y M İ Ş ABDÜLKADİR YÜCELMAN KASHİMA K lüdür artık. Öncelikle takım onun Güney ashima bir isim... Japonya’da bir Amerika ve özellikle Brezilya tarzını Avkentin ismi... Yıllarca bilinmeyen, rupa’da temsil etme kimliğine ulaşmıştır. tanınmayan ve haritada görülmeKaptan Alex, artık daha çok koşan ve yen bu kentin öne çıkmasında önemli bir oyunda sorumluluk alan bir bilince ulaşfutbol tanığımız var. Arthur Zico... Futmıştır. Kanatlarda Sarı Lacivertliler Avbol yaşamına 1994 sezonunda son verupa futbolunu zorlamaya başlamıştır. ren ve daha sonra plaj futbolu oynaması Gökhan Deivid ikilisiyle R.Carlos, için ikna edilen “Beyaz Pele” Zico, JaUğur Boral veya Vederson uyumu özel ponya’nın Kashima Antlers takımında bir gelişmedir. Sevilla karşısında ilk 9 teknik direktörlük ve koordinatörlüğe dakikada yenilen 2 hatalı gol sonrası 2000’li yıllarda başladı. Rio de Janeoyunun kaderini değiştiren ve taktiğini iro’da da “Zico Futbol Merkezi” isminde uygulayan takım olup120 dakika ciddi bir okul kuran (ZFC) Zico, aynı zamanda bir Avrupa düzeyinde mücadele vermek Japonya’da başlattığı futbol çalışmalaöyle sıradan bir olay değildir. Bu gerçerıyla Kashima kentini haritaya taşıyan va ğin mimarı Zico’dur. Tek sıkıntı sert tatanıtan kişi oldu. Kashima Stadı’nın kımlara karşı verilen eksik mücadeleyle önüne dikilen heykeli onun bir efsane olkarşı ataklardaki pozisyon ve kademe duğunun kanıtı olarak durmaktadır... (Bihatasıdır. Fenerbahçe’de bir dünya yıldızimkilerin kulağı çınlasın!..) Zico 1998’de zı, teknik adamlığını dünya futboluna taBrezilya Ulusal Takımı Teknik Koordinakımıyla birlikte başarılı şekilde taşıtörlüğü, 2002 2006 yılları arasınma inancındadır. Buna en iyi da da Japonya Ulusal Takımı desteği de gerçekten tebriki Antrenörlüğü yaptı. Yaşalayık gördüğüm başkan mında büyük futbol başaAziz Yıldırım sağlamakrıları bulunan ve kendi tadır. Kurumsallaşırken ülkesinde Beyaz Pele endüstriyel futbol getiolarak anılan Zico, 3 rilerini de iyi planlayan Dünya Kupası’nda yönetim ve başkan, yer aldı (1978, 1982, uzun yıllar verdiği mü1986). 1983’te İtalcadeleyi inançla sürya’nın Udinese takıdürmektedir. Taraftar mına Brezilya’yı maartık bilinçlenmelidir. teme gömecek gözFenerbahçe ligde zayaşları içinde transman zaman aksayafer oldu. İtalya’daki caktır, puan da kaybebaşarıları bu takımı decektir. önemli yerlere getirdi. Ben futbol adamı olarak Orta sahada oynayan, ülkemize yararı dokunan yaratıcı ve golcülüğüyle futbolcu ve teknik adamlara öne çıkan Zico, 2006’da şapka çıkartan kimliğimle onFenerbahçe’ye Daum’un yeları aşacak rekabet içinde kalmarine teknik direktör oldu. Bizim yı tercih etmişimdir. Bu çağdaş futbol geldiğinden beri prensipleri, işine etiğinin gereğidir. Bu nedenle Aziz Yıldıolan farklı yaklaşımı ve yorumu nedeniyrım ve Zico’yla öğrencileri farklılıklarını le pek çok kişi ve medyamız tarafından hatasız sürdürmek zorundadır. Bu büyük sürekli eleştirdiğimiz bu saygın futbol bir futbol hedefidir. Bu hedefte küçük adamına koyduğumuz tavır, şu günlerde kalmak, yanlış işleri tercih etmek, onlara özür dilenecek bir başarının güzelliğiyle rağbet etmek süreci çoktan geçmiştir. alkışlanmalıdır. Uzakdoğu ülkesi JaponFutbolumuz kendinle özdeşleşecek, ya’da Kashima Stadı’nın kapısına dikilen kendi gencimizin yeniden eğitim ve örheykelinden ülkemize uçan başarı teneğiyle çıkışını sağlayacak bir başarıyı mennileri Zico’ya yeni bir zafer yolu açsahiplenmelidir. Uluslararası başarı çok mıştır sanki. Benim tek hatırlatmam, ligönemlidir. Aşağılık duygusuyla sadece de zaman zaman kaybedilen puanlarligimizin sonuçlarına fanatik rekabetlerle dan sonra Brezilyalı’nın futbolu bilmeditakılmak ve onu yeterli görmek bizi bir ğini ifade eden yazı ve yorumlara karşı yere ulaştırmaz. Büyük düşünmek tepkimdir. Her zaman oyun içinde kenzaman zaman aykırılıktır. dine ait bir duruş sergileyen Ama dünya büyük Zico, insani sınırları zorlamadüşünenlerin harcansalar dan alınması gereken mesajda anlaşılmasalar da eserları vermiştir alana!.. leriyle gelişmeye devam Şampiyonlar Ligi 2. turunda Değerli okurlarım. Ulusal edecektir . Sevilla’yı eleyen Fenerbahçe, takımımızın Avrupa Bunu 2. Dünya çeyrek final biletini kapmıştır. Şampiyonası’nda Savaşı’nda Hiroşima ve Oynanan oyun ve bu yıl Sarı giyeceği forma kırmızı Nagazaki’ye atılan Atom Lacivertli futbolcuların taktikbeyaz ay yıldızlı mı, bombası sonu yok olan sel uyumu dikkat çekicidir. yoksa bir firmanın genç neslin futbola uzak Zico’nun gelişi R.Carlos gibi yaptığı turkuazbeyaz yaşamının değişmesi bir yıldızın da ülkemizde renkli mi olsun? adına devrim yapan, Kasönemli bir süreçte bulunmaDüşüncelerinizi mail hima kentini haritada sına, futbolumuza örnek ve adresimize göndermeye vareden Zico’yla sağkalite transferin katkısına nedevam etmenizi lamışsa; bizim de den olmuştur. Zico geçen yılbekliyorum. alacağımız dersler vardır. ki kimliğinden çok daha güç F.Bahçe’nin Başarısı Üzerine Düşünceler M arka, son çeyrek yüzyılda ortaya çıkan harfli ama dünyayı içine alan bir sözcük. 7’den 70’e biz de bu sözcüğün içindeyiz. Daha ana okuluna giden çocuklar bile birbirlerine bakıp marka hastalığına tutuluyorlar. Her gün yenilenen TV’ler, cep telefonları ve daha nice teknoloji ürünleri tüketimi körüklüyor. Marka olmak günümüz ekonomisinde de bir büyük yarışı sergiliyor. Bu yarışta yok yok, son 15 yılda futbol da potaya girdi. 1952’de profesyonel olan futbolumuz 80’li yılların ortasına dek kendi halini korudu. Birkaç futbolcumuzun yurtdışındaki kulüplere gitmeleri kişisel becerileriyle olmuştu ama sonraki yıllarda amatör menajerler ortaya çıktı. Bunların arasında medyamızdan kimileri yer almakta gecikmedi, yine de fazla bir şey değişmedi. Özellikle Özal’la başlayan tüketim pompalaması daha fazla kazanmaya daha fazla tüketmeye dönüştü. Rüşvetle bahşişin tartışıldığı günümüzde Turgut Özal, “Benim memurum işini bilir’’ diyerek ekonominin rotasını zaten 20 yıl önceden çizmişti. Bugün büyük kentlerimizde hemen hemen her gün alışveriş merkezleri açılıyor ve hepsi de maşallah büyük ilgi görüyor. Kapılarında dünya markaları bizi karşılıyor, bir başka kapıdan yine dünya markaları uğurluyor. Kısacası nereye baksanız markaya çarpıyoruz, markalarla yatıyoruz, markalarla kalkıyoruz. Peki ama marka olmak bu kadar ucuz mu? Parayı veren marka sahibi oluyor mu? Paranın nereden geldiği sorulmadığına göre markanın içini de kimseler bilmiyor demektir. Futbolun içi dışı belli olduğuna göre markayı soyuttan somuta taşımak daha kolay olacak. Örneğin Galatasaray’ın UEFA Kupası’ndaki başarısıyla markalaşma dönemine giren futbolumuz şimdi de Fenerbahçe’nin marka yolundaki mücadelesine tanık oluyor. Marka olmanın koşulları vardır ve aslında olmalıdır da... Her önüne gelen marka olursa ya Mahmutpaşa yokuşuna düşer ya da Tahtakale’ye. AKP döneminde sokak arasında türeyen zenginler Cherokee ve 4x4’lerden inmiyor. 23 milyon dolarlık villalardan çıkmıyor, paraya para demiyor. Yabancı ortakların markalarına yapışıyorlarsa şimdi bu sonradan görme takkeli zenginlerimizle markalaşmış oluyor muyuz? Emek, alınteri ve üretimden yoksun bu zenginlikle iç ve dış ticaret AÇIK NOT açığımız 250 milyar dolar olmuş. Nasılsa Kemal ağabeyimiz yeni vergi paketleriyle yeni markalara ışık yakar. Fenerbahçe de Şampiyonlar Ligi’nde Avrupa’nın en iyi 8 takımı arasına girmişse marka olmaya en büyük adaydır. Aslında Fenerbahçe de Galatasaray da Beşiktaş da 100 yıllık tarihi içinde başlı başına birer markadır. Ve geçmişte Galatasaray’ın yakaladığı başarıyı bu kez Fenerbahçe’nin yakalaması ülke çapında büyük sevinç yaratmıştır. Askerimizin başarılı bir operasyonu bile nerdeyse “vah vah’’larla küçümsenecek bir durum yaratırken Fenerbahçe’nin Avrupa’da sesini yükseltmesi bir başka heyecan bir başka gurur olmuştur. Çünkü 4 milyona yakın işsizi olan bir toplum eğer kapütilasyonun bir başka şekilde sunulmasına ses çıkarmıyorsa akıl ve mantık erozyonuna uğramış, analiz ve sentez yapma yeteneği zedelenmiş, Osmanlı’nın ‘’hasta adam’’ından daha beter olmuştur. Fenerbahçe’nin 120 dakikalık mücadelesine elbette ki sevindik, dünyalar bizim oldu. Sokaklara dökülmek için zaten fırsat bekliyorduk. Kapkara haberleri, yeni vergileri, uçan kuşa olan borçlarımızı bir an olsun unutup sabahlara dek coştuk da coştuk. Fenerbahçe’ye yürekten teşekkür borçluyuz. Daha maçın başında olmayacak 2 şutu kalemizde görünce ne hale geldiğimizi düşünmek bile istemiyorum. Ama sonraki dakikalarda yaşadığımız heyecanı da unutmak istemiyorum. Fenerbahçe marka olma yolundadır. Sadece sahada aldığı başarıları ve Avrupa’nın en iyi 8 takımı arasına girmesiyle değil, güçlü ekonomisi ve geleceğe dönük projeleriyle de Avrupa’nın dikkatini çekmektedir. Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ın 1 milyonluk üye projesi doğrusu beni de heyecanlandırıyor. Bir Fenerbahçe Üniversitesi’nin geleceğin Türkiye’sindeki payını düşünmek bile sonsuz gurur veriyor. Avrupa’nın en büyüğü olmak da şart değil. Bir kez Avrupa şampiyonu olmak ve sonra silinip düşmek yerine bir Real Madrid, bir Manchester United gibi başarıyı sürdürmek ve gündemde kalabilmek, marka olmanın önemli koşullarından biridir. Fenerbahçe bugünkü başarısıyla Avrupa Futbol Federasyonu’nu (UEFA) oluşturan G14’lerin arasına girmeyi hak etmiştir. Bu katılım Fenerbahçe’ye yeni ufuklar açacaktır. Yeter ki nerede olduğunu ve ne olduğunu bilsin ve havalara girmesin... Eposta:ayucelman?cumhuriyet.com.tr SPORUN VE SPORCUNUN YANINDA 14
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle