Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ADNAN DİNÇER’LE FUTBOL Eposta:adnandincer?hotmail.com. Faks: (212) 343 72 61 N E Y M İ Ş ABDÜLKADİR YÜCELMAN Kıssadan Hisse FUTBOLCU esaretine son 1 98990 sezonunda, 1. Lig’e çıkan ve sadece bir kez oynama şansı yakalayan K.Maraşspor’a teknik direktör oldum. Değerli arkadaşım Ferhan Dinçer ve Ülker’in halen genel koordinatörü olan Ali Doğan dostum benim görev almamda önemli desteklerde bulunmuştu. Ancak kulübün parası yoktu. Tesisleri kısıtlı ve sahası topraktı. Ş. Mehmet Beşiktaş’a verilmiş ve eski başkan kulübü bırakmıştı. Belediye başkanı H. Ali Özal’a kalan kulüp, kısıtlı olanaklarla benden genç ve ucuz kadro kurmamı istiyordu. Her zamanki gibi bu zor görevi ancak ben üstlenebilirdim!.. Derhal kendi öğrencilerim ve araştırmam sonucu ortaya ucuz ve kimsenin tanımadığı futbolculardan kurulu bir takım oluşturma çalışmasına giriştim. O süreçte kulüpler iki yabancıyla oynuyordu. Bu gelenek ve takımları süsleyen bir ayrıntıydı. Pele ile Santos’ta oynayan bir menajer, bana Bekir isimli gençle Uludağ’da sezon başı çalışmalarına geldi. Brezilya’dan ucuz futbolcu teklif etti. Ancak benim şartım futbolcuları denemeye almaktı!.. Sonuçta istemeseler de kabul etmek zorunda kaldılar. O zamanlar G.Saray yöneticisi olan Ergun Gürsoy’un izniyle Florya’da bazı futbolculara bir antrenman yaptırdım. Sonuçta Barbosa, Miranda ve Venecius isimli 3 genci olumlu buldum. Sadece ikisini almak gerekiyordu. Ancak birbirlerinden ayrılamayan bu üç genci biri dışarıda kalmak şartıyla oyun taktiğime uyacak süreçlerde kullanmak için kadroma kattım. Böylece Türkiye’nin ilk Brezilyalı futbolcularını ben transfer etmiş oldum. Sonra lig başladı ve genç kadrom başarılı bir süreç yaşamaya başladı. Sahamızda G.Saray’la kendi kalemize attığımız gol ve sayılmayan 3 golümüz sonucu 11 berabere kaldık. F.Bahçe ise Oğuz, Aykut ve Rıdvan’lı en güçlü kadrosuyla 00 beraberliği zor kurtarırken genç futbolcularım ve takımımın başarısı değil, nasıl küme düşürüleceğimiz konuşuluyordu. Çünkü sahamız topraktı ve deplasman büyüklere ters geliyordu. Sezon ortasına dek iyi giden işler, yönetimin para bulamaması ve istifası sonucu bir anda bozuldu. Ellerimizdeki çeklerle ortada kaldık. Daha sonra bu 3 genç Brezilyalıyı ailesiyle evime aldım. Şimdilerin ülkemizde önemli menajeri olan ve Aurelio gibi birçok futbolcuyu ülkemize getiren Miranda, bu süreçte ülkelerine gitmek zorunda kaldı. Sonuçta o genç kadro dağıldı ve K.Maraşspor ligden düştü. O dönemlerde futbolun yayın hakları ve geliri yoktu. Şimdilerde sadece bir Anadolu takımının yılık medya geliri 5 milyon dolar. Ama yine yokluk içinde yaşayan kulüpler var!.. O zamandan kalan hatıra niteliği taşıyan ödenmemiş çeklerimizin yerini bugün parayı kötü kullanan kulüplerin savurganlığı aldı. Bu ve benzeri durumlar UEFA’daki dosyalarımızı artırdı. Ancak!.. Futbolcu esaretini engelleyen Bosman kararlarına bir yenisi geliyor!.. Şimdi dünya futbolu yeni krizle büyük bir sarsıntı yaşayacak. Özellikle yetiştirici kulüpler yandı. İskoç takımı Hearts’ın defans oyuncusu Andy Webster, 200506 sezonunda kulübünden ayrılmak istedi. Bunu da 15 gün önce Hearts’a bildirmişti. Kulübü izin vermemesine karşın FIFA’nın 2 yıl önce yürürlüğe koyduğu şart nedeniyle Wigan Athletic’e (İngiltere) transfer oldu. Bu kulüp de Andy Webster’ı Glasgow Rangers’a kiraladı. Eski kulübü bu futbolcu için 4 milyon sterlin bonservis bedeli belirledi. FIFA’nın yeniden müdahalesi sonucu belirlediği 625 sterlinlik ücrete itiraz eden kulüp ve futbolcu CAS’a gitti. Cüneyt yaşamını yitirdiği o feci kazadan bir gün önce epostayla bir fıkra geçmiş, birkaç gün bilgisayara dokunmamıştım. Onu toprağa verdiğimizin ertesi günü okuma fırsatı buldum. Ülkemizin son günlerde yaşadığı rezaleti çok güzel ifade eden rahmetli Cüneyt E. Koryürek’in gönderdiği son fıkrayı okurlarımla paylaşmak istedim. ‘’Bir köy camiinde imam, cemaate vaaz vermektedir. Ansızın camiye dalan bir köylü, köyü sel basmak üzere olduğunu haber verir. Bütün cemaat kendisini dışarı atar, sadece imam bütün ısrarlara karşın köyü terk etmeyi reddeder ve Tanrı’nın kendisini koruyacağını söyleyerek camide kalır. Kısa bir süre sonra sular camiye ulaşır, yükselmeye başlar, köylüler bir kayık gönderir imama binsin diye, ama dini bütün imam tekneye binmez. Sular yükselirken köylüler imama bir kayık daha gönderse de imam, Tanrı’nın kendini koruyacağı inancında ısrarlıdır. Sular yükselmeye devam edince imam son çare minareye çıkar. Derken bir helikopter yaklaşır minareye, içindekiler yalvarırlar imama ‘Bin’ diye... İmam yine reddeder ve sular yükselir, imam suların içinde kaybolur. İmamı ahiretin kapısında melekler karşılar ‘Hoş geldiniz, buyrun’ derler. Ama imam ‘Cennete gitmek istediğimden emin değilim. Çünkü Tanrı’ya biraz kırgınım’ deyince melekler hayretle neden olduğunu sorar... ‘Ben hayatımı ibadet yaparak geçirdim. İnsanlara hep iyilik yaptım, günahtan uzak durdum, yaşadığım köyü sel bastı, herkes kaçtı, ama ben Tanrı’nın beni kurtaracağına inandığımdan kaçmadım, şimdi buradayım.’ Tam bu sırada Tanrı’nın sesi duyulur.... ‘Kurtulman için iki kayık, bir helikopter gönderdik, daha ne yapacaktık? Böyle geri zekâlılara zaten katımda yer yok.’ Muhtemelen o gün geldiğinde bu ülke insanlarına şöyle seslenecektir... ‘’Bu ulusu örnek alsınlar, izinden gitsinler diye Mustafa Kemal’i gösterdim. Musibetlerden kurtuluş yolunu O’nun eliyle göstermeye çalıştım, onlar hâlâ benden medet umuyor. Ben daha ne yapayım? Her kurtuluş için bir Mustafa Kemal gönderemem. Her biri Mustafa Kemal olmayı öğrenmeli.’’ İşte Sevgili Cüneyt E. Koryürek’in son fıkrası... Bir ders, bir uyarı gibi... Celal Aras’ın Vasiyeti Aras Kargo’yu Türkiye’nin büyük holdingleri arasına katan Celal Aras’ın çok yakını olmasam da iyi bir dostuydum. Geçen yıl Sıvas Divriği’de 7 bin ağaçla başlattığı, sonra da Kars’ta Selim yakınlarında bir Aras ormanı hazırlığı içinde olduğunu biliyordum. Birçok sosyal sorumluluk çalışmasına ismini veren, F.Bahçe Yönetim Kurulu’nda görev alan, F.Bahçe basketbol takımlarına da sponsorluık yapan Celal Aras, geçen aylarda doğduğu Kars’ta bir öğretmen evinin açılışına davet etmişti, ama gidememiştim. Döndükten sonra baharda birlikte gideceğimize söz vermiştik. ÇEKÜL Vakfı’yla birlikte bir orman projesi yürüttüğünü bir Almanya yolculuğu sırasında anlatmıştı. Her gün Türkiye’nin dört bir yanına ulaşan kargo ağıyla çok sevdiği ülke topraklarının 40 yıl içinde karşılaşacağı tehlikeleri biliyordu. Projesinin ismi ‘’Yeşile hayat, hayat yeşil’’di ve ormanla ağaç bu ülkenin kurtuluş reçetesiydi. Çölleşme sınırında olan topraklarımızın önemli bir bölümünde ormanlar oluşmalıydı. Ülke çapında kapsamlı ve uzun soluklu bir ağaçlandırma onun amaçları arasındaydı. Bir ağacın saatte ortalama 2.3 kilogram karbondioksit emerken fotosentezle 1.7 kilogram oksijen ürettiğini ÇEKÜL’cüler ona çok iyi anlatmıştı. Ne yazık ki geçen yıl Sıvas Divriği’de 7 bin ağaçla başlattığı projesini sürdürmedi. Ama genç yaşta yitirdiğimiz, ülkesini ve doğayı seven Celal kardeşimin vasiyet derecesindeki isteğini geçen yıl genel müdür olan kızı Evrim Aras Sağıroğlu yerine getirecek. Ülkemizin küresel ısınmaya karşı ulus olarak ne gibi önlemler alacağı henüz belli olmamakla birlikte gezgin arkadaşlarım Bülent Demirdurak, Mustafa Andiç ve Şeref Pınarcı’nın Şili’de çektiği fotoğraflar insanı ürkütüyor doğrusu. Patagonya buzullarının, o dev buzdağlarının gözle görülür eriyişi dünyayı bekleyen tehlikenin boyutlarını gösteriyor. Çölleşmenin ve küresel ısınmanın getireceği yok oluştan kurtulmak için de yumurtanın kapıya geldiği günü beklememek gerekiyor. Çünkü orman kolay oluşmuyor, ağaç kolay yetişmiyor. Rahmetli Celal öylesine bir örnek miras bıraktı ki... Onun ÇEKÜL’le yaptı projeyi genişletmek için ille de Cumhuriyet patentli ‘’Tehlikenin farkında mısınız’’ uyarısını yapmak artık gerekmiyor.Tehlikeyi yaşıyoruz zaten, hem içte hem dışta... KULÜPLER YANDI CAS, dünya futbolunu da şaşırtan bir kararla Webster’ın bir yıllık alacağı olan 150 bin sterlinin Hearts Kulübü’ne ödenmesi şartını onayladı. FIFA’nın tepkisi büyük oldu ve CAS’ı futbola dinamit koymakla suçladı. Kendimize dönersek... Uzun süreli kontratlar artık önem taşımayacak. Gitmek isteyen futbolcular son bir yıllık toplam alacaklarını ödeyerek transfer yapabilecek. Bu da yetiştirici kulüpleri yakacak. İşte futbolun geldiği yer... K.Maraşlı Miranda’nın yaşadığıyla Webster’ın lüksü… Bundan sonrasını yorumlamak futbolun dışına çıkanların sorunu. Biz ise şimdilik 6+2’yle federasyon seçimlerine hazırlanıyoruz . Eposta:ayucelman?cumhuriyet.com.tr SPORUN VE SPORCUNUN YANINDA 14