02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BIR ZAMANLAR NÜVİT TOKDEMİR Yaşamını Belirleyen Kazalar Oldu: Aydın Hepanıl nsan yaşamının dönüm noktaları olur. Bunlardan kimileri iyiyi, yani yaşamın gelişmesindeki olumlu noktaları işaret eder. Kimilerinde kader çizgisi kişiyi olumsuzluklarla buluşturur. İyiyi ya da kötüyü bir kader olarak niteliyorsanız ne ala; ama savaşıyor ve o güçle kazanım için uğraş veriyorsanız umutlar çoğalıyor. Bir gün geliyor ki, “Evet kazanacağım” diyebiliyorsunuz. Çünki umutlar kaf dağının ardında değil, beslediğiniz, çoğalttığınız yürek savaşındadır. Kazancın en önemli dönüm noktası savaş olduğunu, özellikle de gençlik yıllarında sporla özdeşleştirdiğinizde, birikimleriniz daha bir çoğalıyor. Benliğinizi buluyor, kimliğinizle daha bir öne çıkıyorsunuz. Sporculukta bu kimlik yerini bambaşka buluyor. Her türlü sorunun üstesinden gelme yetiniz artıyor. Bakışınız, görüşünüz, paylaşımlarınız farklılaşıyor. Hele Aydın Hepanıl gibi, yüzü güleç ama yüreğinde büyük acılar yaşayan; birikimleri farklı, yaşamı farklı, geçmişte her şeyi kazalarla geçirmiş bir sporcuyla karşı karşıya geldiğinizde düşünün siz yaşamı? Gerçekle düş arası yaşadıkkları. Önce en yakın dostunu; ardından yaşam arkadaşı aşkını yitirmesi nasıl bir şeydir? Futbolun içinde böyle yaşamlar da var işte. Gününe göre acımasız ve sessizce yaşanan... Ama duyarlı bir sessizlik içinde yaşanan... İ İZMİR GÜNLERİ 1948 yılında Ankara’da doğan Aydın Hepanıl, babasının subay olması nedeniyle çok kent değiştirmiş bir ailenin çocuğuydu ve 5 yaşında İzmir’e geldi. Ortaokulda okurken şimdiki adı Özyeşiltepe olan ve kendilerinin kurduğu kulüpte futbola başladı. 1966 yılında Altınordu altyapısına geldi ve 1968’de İzmirspor’dan profesyonel teklif aldı. 17 bin 500 liralık teklif olumluydu. Temmuz transferinden yararlanarak aktarma yapmak istediler. 7 bin 500 lira peşinatı kulüp bulamamıştı. Rahmetli Tarık Gencay 67 hazırlık maçının ardından anlaşılan paraya profesyonel olmasına öncülük etti. Çünkü Aydın İzmirspor’un değişmez oyuncusu olmuştu. Hepanıl o sezonu 17 bin liraya değilde 25 bin liraya tamamlamıştı destek primleriyle birlikte. O artık orta alanın değişmez futbolcularından biriydi İzmirspor için... Tarık Gencay ve Doğan Emültay ile birlikte çalışıyorlardı ve 4 yıl böyle gitmişti. Rahmetli Seyfi Talay takım kaptanıydı, oyuncu arkadaşları Behçet, rahmetli Mustafa Türel, Fethi, Sezen, Turhay Meto, Bülent Buda, Arap Selahattin, Haluk, Aydın Yelken, Mehmet gibi döneminin en iyi oyuncularıydı. O günler kesinlikle unutulamazdı. Sezer Huysuz, Pekin 2008’de istediği başarıyı yakalayamadı. Sezer Huysuz ‘Judoda başarı altyapıyla gelir’ AHMET YAZICI ‘Sporun oscar’ı olan olimpiyatlarda ülkemiz istenilen başarıyı yakalayamadı. Bu konuda birçok tartışma yaşandı, herkes sorumlu anradı Ama sporcuların duyguları en önemlisiydi. İşte onlardan biri olan ulusal judocumuz Sezer Huysuz olimpiyatları değerlendirirken, “Beklentinin yüksek olması başından yanlıştı. 70 milyon ülkenin 68 kişiyle olimpiyatlara katılması tatmin edici değil” diye konuştu. Huysuz’la Pekin2008’deki başarısızlığının nedenlerini konuştuk... Judoya nasıl başladınız? Sezer Huysuz: Judoya Ordu’da 1988’de başladım. 5 yıl sonra milli formayla ilk maçıma çıktım. 1996’da Samsun 19 Mayıs Üniversitesi’ni kazandım. Spor yaşantıma üniversitede de devam ettim. Benim en büyük desteğim ailem oldu. Üniversiteyi bitirdikten sonra hiçbir yerden maaş alamadan 5 yıl antrenman yaptım. Ailem bana ‘Niye çalışmıyorsun?’ demedi. Eğer destek olunsaydı Atina2004’te yer alabilirdim. Pekin 2008’e nasıl hazırlandınız? S.H: Pekin2008’e çok iyi hazırlandım. 1 yıl önceden olimpiyatı garantiledim. Bu biraz beni rahatlattı. En son kamp Antalya’daydı. Ancak olimpiyatlarda istenilen performansı yakalamak önemli. Güzel kura çektik. İlk maçımı kazandım. İkinci maçımı Çinli judocuyla yaptım. Rakibim ev sahibi olmanın avantajını iyi kullandı. Hakem bana 2 kez haksız yere ceza verdi. Bunun üzerine daha çok saldırdım. O anda sakatlık yaşadım. Çapraz bağlarım koptu, yine de maçı bırakmadım. Ama sonucu değiştiremedim ve olimpiyatlara veda ettim. Bana desteklerini esirgemeyenlere teşekkür ediyorum. Olimpiyatlara katılmak nasıl bir duygu? S.H: ‘Katılmak yeter’ diyorlar. Bu görüşe katılmıyorum. Çünkü ben hırslı bir sporcuyum. Hatalı biri varsa ben yenildim. Kimsenin suçu yok. Ancak judonun tek temsilcisi olmak en büyük olumsuzluktu. Beklenti nedeniyle üzerimde baskı oluştu. Eski performansımı yakalarsam Gürcistan’daki Avrupa Şampiyonası’na katılacağım. Eğer buradan derece çıkarırsam hedefimi 2012 Londra Olimpiyatları olarak belirleyeceğim. 2008 Pekin Olimpiyatları’nı sportif başarı açısından nasıl değerlendiriyorsunuz? S.H: Beklentinin yüksek olması başından yanlıştı. 70 milyon ülkenin 68 kişiyle olimpiyatlara katılması tatmin edici değil. Eğer 2020 Olimpiyatları diyorsak 5 yaşındaki çocuğu şimdiden yetiştirmeye başlamalıyız. 17 yaşındaki sporcumuzun hedefi olimpiyat değil. Ama Çin’de 13 yaşındaki sporcu olimpiyat şampiyonu oluyor. Sistemli çalışırsak 2008’de Çin’in yakaladığı başarının aynısına 2020’de ulaşırız. KAYSERİ’YE TRANSFER VE KAZA Her yaşamın içinde etkili bazı olaylar Aydın Hepanıl’ın da çizgisinin belirleyicisi oldu ki bunların başlıcası Kayserispor’a transferi ile birlikte geldi. 197273 sezonunda o dönem Kayserispor’a giden Sabri Kiraz, Aydın Hepanıl ile birlikte Mustafa Türel’i de istedi. 1.Lig’e yükselen bu takımın transfer bedeli de yüksekti. Aydın 110 bin lirası peşin 275 bin, Mustafa 225 bin liraya anlaşıp gittiler. Hatta o günlerde İzmir gazetelerinin manşetlerine kuüp yöneticilerinin dışardan 250 bin lira gibi bir bedel alıp “Taransferde Yolsuzluk” başlıklı haberleri yansıdı. İzmir’in iki genç ve ünlü futbolcusu Kayseri’ye gitmişti. 19 Kasım 1973 günü bir kaza haberi geldi. İzmir futbolu sanki yasa bürünmüştü. O günü Aydın Hepanıl’dan dinleyelim: “Ligde 10. maçımızı oynamıştık ve İzmir’deki İsveç maçı için ara verilmişti. O günün Kayseri Başkanı Üveyiz Molu‘dan izin alıp Kilis’e gidiyoruz. Kaptan Ersel abi ve eşinin de bulunduğu arabadayken, öndeki arkadaşımızın lastiği patladığı için durduk. Sonra da izin isteyip gençlerle olalım dedik. Selçuk arkaşımız, Mustafa, Esat ve ben. Bir an Ersel Abi’yi kaybettik. Geri dönelim derken, ben sonrasını hatırlamıyorum. Mustafa’yı kaybettik. 5 omurgam kırıldı. Felç olmam sözkonusuydu kurtardım ve 3 ay tedavi gördüm. Ama sezon bitmişti...” Sezonu bitiren Aydın Hepanıl, yeni sezona Altınordu’ya kiralık gelerek başlarken bu arada Manolya hanım ile evlenir. Bir kazadır gider yaşamında, 1977 yılında oğlunun annesini de yitirir, nasıl bir yaşam çizgisiyse bu? 1978’de de futbolu bırakır ve antrenörlük yaşamına başlar. Burdurspor, Muğlaspor, Bucaspor, Manisaspor yıllarında 3 kez 3.Lig şampiyonluğu yaşar. Ayağının kırıldığı Muğla’dan ameliyat için geldiği İzmir’de kovuluşunu telefonla öğrendiğini unutamaz. O şimdi Altınordu altyapısında yalnız, desteksiz bir yüksek mimar gibi çalışıyor. Bir sanat ustası sanki... 13
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle