Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C SPOR FUTBOL AĞUSTOS SALI ESKİDEN İMPARATORD U ANADOLU’DAN ŞAMPİYON ÇIKMAZ Şimdi Brezilyalı modası var. Eskiden de Yugoslav oyuncular vardı... Yugoslav oyuncular maddi imkânsızlıklar yüzündendi, ucuz geliyordu. Ben Brezilya Ligi’ni izlerken uykum geliyor. Ama Brezilya dünya şampiyonu oluyor… Kendi liglerinden gelmiyor bu adamlar. Hem de o kadar çok da dünya şampiyonu olmuyorlar. Brezilyalı oyuncuya mı karşısınız? Hayır. Kaka da Brezilyalı ama O, öyle bir oynuyor ki sadece gol atması değil, oyundaki mücadelesi de farklı. Türkiye’deki Brezilyalılar öyle değil. Rahat insanlar... Geliyorlar, topunu oynuyorlar, kazanmak veya kaybetmek pek de önemli değil. Parasını alıyor ve gidiyor. Bu paralarla daha iyi oyuncular alınabilir. Örneğin Kezman’ı alıyorsunuz ya da Deivid’e çok büyük paralar yatırılıyor. Takıma uyuyorlar mı? Transfer politikaları yanlış. Peki Roberto Carlos… Çok müthiş oyuncu. F.Bahçe’de Ümit Özat’tan sonra sol bek ihtiyacı vardı, o mevkinin de en iyi oyuncusu alındı. İzlediğim maçlarda da iyi olduğunu görüyorum. 107 Şampiyonlar Ligi maçı oynamış. İsim olarak da önemli bir isim ama bunu Tanrı gibi görmek yanlış. Lincoln’ü getiriyoruz, 5 bin taraftar havaalanında... Lincoln’ün G.Saray’a ihtiyacı olması lazım, G.Saray’ın değil. Çok önemli transferler yapıldı ama F.Bahçe pek çok oyuncusunu da gönderdi... Yapılanma olur her kulüpte, şu anda beklemek lazım. G.Saray da değişime gitti, hem oyuncuları boşalttı hem de takviyeler yapıldı. Servet ucuza geldi, uzun boylu defans oyuncusu, Lincoln falan. Ama gidenlerde de yanlışlıklar var. Mesela Necati... Ben şaşkınlığa uğradım. 1980 doğumlu bir oyuncu. G.Saray’da kötü bir sezon geçirmiş olabilir ama iş yapacak oyuncuydu. Yabancı sayısı artmalı mı düşmeli mi? Sınırsız yabancıdan yanayım. İstediğin kadar alınsın, iyi oyuncu her zaman iyi oyuncudur. Milli Takım açıklandı, bir çoğu yurtdışından... Türkiye’de bu kadar oyuncu varsa niye dışarıdan alınıyor? Mesala Tuncay F.Bahçe’de kalmış olsaydı, sola Sarı Lacivertliler oyuncu almayacaktı. Yunanistan Avrupa şampiyonu oldu, bütün oyuncuları yurtdışından geldi. Mehmet Topuz ve Gökhan Ünal’a ne kadar para önerilirse önerilsin vermiyorlar bonservislerini. Herkesin gönlünden geçiyor... Anadolu’dan şampiyon çıkar mı? Çıkmaz, mümkün değil. RIDVAN: FUTBOLCULAR T U Ğ B A H A C I B A Y R A M O Ğ L U Rıdvan, futboldan asla kopamayacağını söyledi (Fotoğraflar:FATİH ERDOĞDU) on yıllarda futbolculardan çok yöneticileri, teknik direktörleri kulüp başkanlarını konuşur olduk… Futbolun asıl emekçileri arka planda kalmaya başladı. Bunda şüphesiz kulüplerin koyduğu “konuşmama” yasaklarının da büyük payı var ancak futbol tartışmalarının ana kahramanlarını yardımcı oyuncu rolüne soyundurmak emeğe saygısızlık. Bir zamanların efsanevi futbolcusu, şimdilerin usta yorumcusu Rıdvan Dilmen’e göre de temelde bu sebepten futbol özünden uzaklaşıyor. Ona göre eskiden imparator olan futbolcular şimdi sadece birer asker!…. Futbolculuk, teknik direktörlük, yorumculuk... Hangisi daha kolay? En kolayı yorumculuk, sonra futbolculuk, en zoru ise teknik direktörlük. Zor derken daha çok sorumluluk isteyen bir iş. Öyleyse kolayı mı seçtiniz şu an? Hayır, zorunluluk oldu. Antrenörlük deneyimim iyi de geçti ama kulüplerin yapılarını beğenmiyorsunuz. Bu yüzden çok doğru tercih yapana dek bekleyeceğim. Bir açıklamanızda “Del Bosque’nin sözleşmesinin kopyasını alacağım” demiştiniz... Türkiye’de çok antrenör, az kulüp var. Tazminat yazan fazla antrenör yok. Türkiye’de çok ciddi bir antrenör kıyımı var. Kulüplerde 45 yıl önce çok sık kongre olurdu, yönetimler değişirdi. Sanki antrenör değil de yönetici biliyor futbolu. Yönetimler değişmiyor, kadroyu bozmak zor. Dolayısıyla kötü gidişte hemen antrenör gönderiliyor. Son yıllarda “Yönetim istifa” yerine “Antrenör istifa” sesleri duyuluyor… Türkiye’de oyuncular artık işlev görmeyen insanlar oldu. Sanki futbolun işlevi başkanlar, yöneticiler ve antrenörler... Futbolcunun hiç işlevi yok. İşin içinde olan emekçiler konuşulmuyor. Bir şampiyonluk kutlaması görüyorsunuz, futbolcu yok. F.Bahçe dahil. Başarıda ise sahnede başkan ve antrenör var. Başarısızlık gelince ihale oyunculara veya antrenöre kalıyor, hiç yöneticilere fatura kesilmiyor. Türkiye’de F.Bahçe’de Aziz Yıldırım 8, Beşiktaş’ta Demirören 5, G.Saray’da Canaydın 5, G.Birliği ve Ankaragücü başkanları da çok uzun yıllardır görevlerinin başında. Maliyet artınca da kimse bu görevi bırakmıyor. Yanlış anlaşılmasın rant olduğu için değil, seviyorlar bu işi. Şanı var, şöhreti var, havası var. Başarılı insanlar da var ama Türkiye’de futbol farklı boyutlara gidiyor. Futbolcular öylesine vatandaş oldu artık. Bu durumu futbolcuların düzeltmesi gerekmiyor mu? Profesyonel Futbolcular Derneği var örneğin... Oyuncular ne yapsın? Kadro dışı bırakıyorlar. En son örnek Necati... Ne yapacak? İşler kötü gittiği zaman ihale hep oyuncuya kalıyor. Biz hep futbolcunun kötü yönüne bakıyoruz. Mesala “Nasıl çalım yedi, böyle çalım yenir mi?” diyoruz. Ancak iyi çalım atanı konuşmuyoruz. Sizin döneminizde futbolcular medyayla da daha rahat ilişki içindeydi... Fazla medya yoktu ama futbolcu eskiden imparatordu, yolda yürüyemiyordu. Yemin ediyorum, büyük takım futbolcusu Osmanbey’de adım atamıyordu. Şimdi de yöneticiler yürüyemiyor. Ne kadar daha sürer bu sizce böyle? Medyanın tavrı önemli. Çok antrenör konuşuluyor. Sanki Zico’yla Gerets tavla oynuyorlar. Yok öyle bir şey, futbol bireysel bir oyun değil ki... Anadoluda sıkıntı daha da fazla. Anadolu’yla İstanbul takımları çok farklı. Anadolu basınıyla İstanbul basını da öyle. Şimdi Beşiktaşlılık duruşu var örneğin... G.Saraylılık, F.Bahçelilik ruhu falan modası çıktı. Yok öyle bir şey. Beşiktaşlılık duruşu, G.Saraylılık, F.Bahçelilik ruhu var da Sakaryalılık ruhu yok mu? Yabancı oyuncuların karakteriyle senin karakterin farklı. Yabancı oyuncu para verdiğin için geliyor, yoksa burada tatil yapar. Toni Schumacher vardı. Özverili oynadı ama aldı parasını gitti. Bir daha geldi mi? Hayır. Ruhu nerede? S 4