16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

C SPOR FUTBOL NİSAN SALI M A R A D O N A ÖLÜME YİNE ÇALIM ATIYO R NEVZAT DİNDAR D iego Armando Maradona...20.yüzyılın Pele’yle birlikte en büyük futbolcusu olarak dünya futbol tarihine ismini yazdıran ‘cüce’ yine gündemde. Geçen günlerde Buenos Aires’teki Gumes Hastanesi’ne kaldırılan ve ölümle pençeleşen “Tanrı’nın Eli” aykırı yaşantısından hiç sapmadı! Ne futbolculuğunda ne de sonrasında... Düzensiz hayatı, alkol ve sigara tutkusu hep başına dert açtı. Şimdilerde de en az 4 tane içtiği Habanos (Küba sigarası) ve kokain, geçen yıllardan sonraki en büyük kötü alışkanlığı... Oysa bu büyük futbol adamı, özel yaşantısına ve sağlığına dikkat etmediği için yeşil sahalara erken veda etmişti. O her ne kadar futboldan kopmak istemese de en büyük tuttusu onu terk etmişti. Ama ders almaya niyeti yoktu. Yoksul bir ailenin çocuğu (8 kardeş içinde 5 sıradaydı) olarak Lanus’ta 30 Ekim 1960’ta dünyaya gelen Maradona’nın topla tanışması 3 yaşında olmuştur. 9 yaşına geldiğinde artık okulun takımında oynuyordur. Maradona’yı keşfeden ise Franncis Cornejo’dur. Futbola başladığı Los Cebollitas’ta antrenörlüğünü yapan Cornejo, “İki veya üç kez topa dokunuşu olağanüstü birisinin önümde olduğunu anlamama yeterli oldu” demişti. İşte böyle bir futbol cambazıydı Diego. Arjantinli yıldızın henüz 16 yaşındayken Macaristan’a karşı yapılan maçta ulusal takımın formasını giymesi ilk başarısıydı. Böylece en genç ulusal futbolcusu unvanını alan Maradona, 2 yıl sonraki Dünya Gençler Şampiyonluğu’nun ise başaktörüydü. Latin Amerika yavaş yavaş onu tanımaya başlıyordu. Sonra Boca Juniors’a geçen ve ulusal takım altında güzel maçlar çıkaran Maradona, 1979 ve 1980’de Güney Amerika’da yılın futbolcusu seçildi. Ünü artık kıtaları aşmıştı. 1982’de Barcelona’ya transfer olarak Arjantin sınırlarının dışına çıkan Maradona, aynı yıl İspanya’da yapılacak Dünya Şampiyonası’nda bir anlamda görücüye çıktı. Ama o kupada işler hiç de istediği gibi gitmedi. 2. maçta gördüğü kırmızı kart en çok da onun futbolundan mahrum kalan taraftaları üzmüştü. Barça’da her ne kadar La Liga, Kral Kupası ve Süper Kupa’yı kaldırsa da asıl başarısını İtalya’nın Napoli takımında yakaladı. İtalyan ekibinin 61 yıl sonra şampiyon olmasından en büyük pay hiç kuşkusuz Maradona’nındı. Ve artık Napolililerin de ilahı olmuştu. Tek başına takım gibiydi Maradona... TANRININ ELİ 1986 Dünya Kupası’nda Arjantin finalde Almanya’yı yenerek şampiyonluğa ulaştı. Ancak akıllarda hep o unutulmaz İngiltere maçı var. Bu maç öncesi ortam gergindi. Nedeni ise iki ülkenin 1982 ilkbaharında Falkland Adaları için savaşmasıydı. Aradan geçen yıllara karşın bu olay hafızalardaydı. Bu yüzden de iki takımın eşleşmesi özellikle Arjantin açısından ulusal bir dava olarak yorumlanmıştı. O maçı Tangocular 20 kazanırken goller de Maradona’dan gelmişti. Ancak sonuçtan çok atılan ikinci gol akıllarda. Kural dışı adam fotoğrafçıları bile atlatarak Peter Shilton’nun koruduğu kaleye elle gol attı. Bu gol daha sonra kayıtlara ‘Tanrı’nın Eli’ olarak geçse de Arjantinli’nin yorumu ilginçti... ”Ne Tanrısı yahu? Benim elim işte!” O maçta atılan diğer gol ise hâlâ jeneriklerde ilk sırada. Topu 60 metre sürüp kaleci dahil 10 kişiyi çalımlayarak attığı gol İngilizlerin Falkland Adaları’nı almasından bile değerliydi! 4 yıl sonra ise İtalya’daki turnuva ilginç olaylara sahne oldu. Çeyrek finaldaki İtalyaArjantin maçında Napoli taraftarının Maradona lehine tezahürat yapması fanatizm değil, Maradona milliyetçiliği olsa gerekti. Futbolun anarşistiydi o ve arkasından büyük kitleleri sürüklüyordu. Farkı da buydu. 8 Fotoğraf:REUTER
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle