24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 İNSANLAR Şeker Ağabey'le sonunda tanıştım... Ruhi Su'ya hapiste, artık tahtalardan saz imal eden Faik Şekeroğlu bu hafta dergimizin konuğu. Şekeroğlu'nu bize tanıtan Halim Spatar'ın kızı Deniz Spatar babasının hapishane arkadaşıyla Bolu'da konuştu.... RÖPORTAJ: DENÎZ SPATAR FOTOĞRAFLAR: RUJHAT AVŞAR abamdançokdinledim. 1951'de, biz Harbiye Cezaevindeyken... diye başlar cümleler. Yarım asır geçmiş üstünden. Babam hep anlattığından belki de, hepsı 1951 'de kaç yaşındalarsa, o yaştalar imgelemimde. Abdiilkadir Demirkan, Arif Barikat, Hilmi Artan, Cazım Aktimur (Giritli şivegenç delikanhsı...Bana deniz kabuklarıgetirdi geçen yıl, dizeleri kadar gıizel deniz kabukları... Kimse kırılmasın, Vecdi Özgüner başka, Sevinç Ozgüner de... Onlar beniın Vecdi Amcam, Sevinç Teyzem her şeyden önce. Onları çokozlüyorum. Sonradan kavradımki, 51 tevkifatı denilen kara günler, onca baskıdan sonra, aile bağları şu veya bu nedenle zayıflamış kocaman bir sülale haline gelmiş... manlarda bir kaşım havada, çok bilmiş edalarlabirdahadinledim... Yirmilerimin sonlarına doğru babamı deli edecek kadar ham bir dille eleştırdim. Şimdi otuz beşimi geçtim, yaşamaya dair çözülmesi gereken bir sır var o hikâyelerin içinde... Babama kızardım bazen, neden hep aynı şeyleri anlatıyor diye... Doğrusu unutmanın erdem haline getirildiği bu günlerde hatırlamak.inadınahatırlamaklazımelbette. Bir de yine babamın müzik öğretmeni bam Cumhuriyet Dergi'ye "Ruhi'nin Sazı"nıyazdığındaöğrendik. Bolu'danbirtelefon gelmiş. Hiç tanımadığımız genç bir erkeksesi "FaikŞekeroğluyaşıyor" demiş babama." Bolu'da, huzurevınde..." "Huzurevinde..."Sevindibabam. "Bakılıyordurorada..." dedi. Ben gidip bulmahyım Faik Şekeroğlu'nu. Gecikmeden, hemen. Oysa yarım asır geçmiş üstünden. Babamı arayan "arkadaşın" adı, Ahmet 1950'de Cibali Tekel fabrikasında çalışan bir kıza aşık olmuş. Kız da onu sevmiş. Altı ay uğraşmış evlenmek için. Evliliğinin sekizinci akşamı çahnmış kapı. Gelip götürmüşler Faik Şekeroğlu'nu. Gelenlerin en çok kızdıklanysa kırmızı kaplı kitaplar. Halbuki hepsi eşinin kaplattığı Hayat mecmuaları. siyle Cazîm), Şiikran Kurdakul, Orhan Suda... Hepsini tanıdım sonradan. Vedat Türkali'yle tanıştığımda edebiyat meraklısı genç ne hissederse onu hissettim... Orhan Suda'yla arkadaş oldum. Şükran Kurdakul'unsesini duyduğumda babamın hikâyelerindeki sesin gerçeldiğini kavrayıverdım. SonraArifBarıkat...Engüzelşiirlerinen Faik Şekeroğlu... Hiç görüşmediğimiz, epeyce ihmal edilmiş bir akraba ama çocukluğumdan ben biliyorum. Ruhi Su'ya saz yaptı o. Ruhi Su 51 'de o saz olmasaydı... Babam hepsini yazdı. Yazamadıklarını ben anlattırıp teybe kaydettim. Çocuk aklımla masal gibi dinledim o hikâyeleri, büyüyiip onlar gibi olmaya karar verdim on yedimegeldiğimde. Yirmıliyaşlarımda,her şeyi herkesten iyi bildiğimi sandığım zaNaci Hoca'nın sözünü unutmamalı: "Toprak gibi olmah insan." Toprakgibi... Geçer akçe değil artık ama, ne mutlu bana ki, toprak gibi olabilen ınsanlar tanıdım... *** Bolu 'yu pek bilmem. Iş nedeniyle bir iki kere gittiğim bir kent. Faik Şekeroğlu Bolu'daymış. îzzet Baysal Huzurevi'nde. BaCantürk. Nasıl bulacağız birbirimizir1 Bolu'da, otobüs durağında bekliyorum. Arabalar, minibüsler duruyor dıırakta. Adamlar inıyor, biniyor araçlara. Hayır, hıçbiri değıl, biliyorum. Sonunda karşıdan gelen üç kişi görüyorum. Iki adam ve bir kadın. Yürü yüşlerinden tanıyorum. Bir de (adını sonradan öğreneceğim) Şeyda'nın boynundaki oyalı yazmadan. ünlar olmalı. Evet onlar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle