Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19EKÎM2003.SAYI917 MEKÂN Venta Del Toro'da her cuma Flamenko Biçim olarak özlediğin bir tiyatro var mı ? Fırat: Herhangi bir özelliğinin olmaması. Kafamdaki, özel bir mekânın olmadığı bir tiyatro. Bunıın çeşitleri yapılıyor. Sokak tiyatrosu, kulüplerde tiyatroyapıyorlar... Alternatif işler, her şeyde de olduğu gibi tiyatroyu da ileriye götürecek. Özedersek ben heyecanın peşindeyim. Serdar: Şehir Tiyatrosu altı yüz bin kişiyi salona çekmeye çalışıyor. Bunun yollarından biri de tanınmış oyuncular seçmek, insanlann daha kolay algılayabileceği oyunlar belirlemek. Bir de benim, Fırat'ın, böyle bir jenerasyonun algılayış biçimleri var. Ama heyecan derseniz, beni aklımla beynimle vuran, son dört beş senedir bir şey görmedim. Liseden beri aslında. Belki de o yüzden çok acı çekiyoruz. Belki de birlikte yaratma hissi sizi mutlu ediyordu. Şimdiyse profesyonelleştiniz ve coşkuyu yitirdiniz ? Fırat: Hiçbir şey ilk scferki gibi olmuyor. Siyasi içerikli oyunlar konusunda ne düşünüyorsunuz ? Serdar: Doğrusu bu konuda çok oyun izlemedim, siyasi söylemlerin içinde bulunduğu oyunlarda da oynamadım. Elbette ki her oyunda politika vardır. Mesela bir Genco'ya, Brecht'e, Ferhan Şensoy'a, Ankara Sanat Tiyatrosu'na nasıl bakıyorsunuz ? Serdar: Siyasal tiyatro deyince sanatı araç olarak kullanan siyasi tiyatrolardan bahsediyorsun zannettim. Slogan tiyatrosu filan. Yok hayır. Onlar kalmadı. Serdar: Genco Erkal'ın tiyatrosu bu anlamda politik bir tiyatronun ötesinde başka bir şeymiş gibi geliyor. Oradan aldığım başka bir keyif var. însanı görüyorum ben. Böyle olduğu sürece politik olmuş, apolitik olmuş fark etmez. Fırat: Slogancı bir tiyatronun içinde asla olmayı düşünmüyorum ama Ferhan Şensoy bence de bazen çok da sert söylemlere sahip, keza Genco Erkal da öyle. Ben tek başıma olsam böyle bir tiyatroyu yaşatır mıyım ? Böyle bir tiyatronun peşinden gider miyim ? Sanmıyorum. Ama onların yaptığı bir oyunda seve seve oynarım. tleride tiyatro yapacak olursam onlar gibi yapacağımı pek sanmıyorum. Nasıl yaparsın peki ? Fırat: Onu bilmiyorum ama öyle yapmam. Biraz özel yaşatnlarınıza atlayalım. Var mı hayranlarınız, size deli olan kızlar? Fırat: Bana deli olan kızlar yok! Televizyonda çalışıyor olsaydım elbette ki olabilirdi. O kadar popüler biri değilim. Bana en büyük hayran olan kız eşimdir! Onu duydum,yeni evlenmişsin. Fırat: Evet, o bana hayran, ben ona hayran, yaşayıp gidiyoruz. O da tiyatrocu mu? Fırat: Hayır o sinema mezunu. Asistan olarak pek çok filmdeçalıştı.FillerveÇimen'dentut.Çamur'a... Senin hayranların var mı ? Aşk hayatın nasıl? Serdar: Yaa, işte, evet... Bu televizyon meselesinden dolayı evet, öyle bir şey var. însanlar tanıyor. Özellikle liseli genç kızlar. TV ister istemez böyle bir durumu getiriyor. Özel biri var mı? Serdar: Benim de dünya güzeli bir sevgilim var. O da Şehir Tiyatrosu'nda tasarımcı. Türkiye'de sinema, ne durumda? Fırat: Bir yazı okumuştum. Yazıda sinemanın Sanayi Devrimikaynaklıolduğunu söylüyordu. Ne kadar haklı. Biraz problem paradan kaynaklanıyor. İlk önce sinemanın gündeme oturması lazım. Sinema da Süreyya Ayhan gibi, futbol gibi, insanların hakkında konuştuklan bir mesele haline gelmeli. Böylece insanlar da yatırım yapar. Serdar: Sinema kesinlilde teknik bir sanattır ve paraya ihtiyaç vardır. Dizi furyası bittiğinde ilgi sinemaya kayacak. Halk da salak değil. Sonuçta her şeyi görüyor. Neden bir Galatasaray kadar filmler de konuşulmuyor? Şu anda araştırma yapılsa, eminkn Uzak filminin Cannes Film Festivaü'nde ödül aldığını çok kişi bilmiyordur. Evet, bir Süreyya Ayhan'ın birinci olması kadar önemli bir durum bu. Bence medyanın da haksızlığı var. Halk Türk filmi izlemek istiyor ama artık aynı şeyleri izlemek istemiyor. Evet para lazım ama sinemacıların da buna sığınmamaları gerekiyor. Çünkü iyi film yapmanın bazen parayla da ilgisi yok.# Galata'da tspanyol rüzgârı... (Fotoğraf: Özlem Şimşek) ÖZLEM TERZİ alata'da küçük bir Ispanyol kafe/lokanta olan "îberiko" sevenleri çoğalınca, "Venta Del Toro" (Boğanın Yeri) adıyla bir başka sokağa geçti. Necmettin Fırat ve Anna Gomez de Pablos îspanya'ya benzeyen bir mekân yaratmışlar. îspanyol Anna Gomez, Türkiye'yi Çok sevmiş, dokuz yıldır Galata'da yaşıyor. Madrid'de gümüş dükkânı sahibiyken iş için Türkiye'ye gelmiş. Ardından Îspanyol müziği ve yemekleri serüveni başlamış. Anna: "Türkiye Îspanya'ya çok benzediği için belki de burayı bırakamadım. Galata beni büyüledi. Burada îspanya'yı anlatabilir, lstanbul'u da anlayabilirdim." Anna ve Necmettin Fırat Venta Del Toro'yu, ünlü îspanyol mimarı Gaudi'nin eserlerinden esinlenerek tasarlamışlar. îçeri girdiğinizde "sert bir îspanyol rüzgârı" yüzünüze çarpıyor. Bir duvar boğa resmi, bir ötekisi arena, bir başkası da güneş dcsenleriyle renklenmiş. Ikinci Gaudi'nin kulelerine uzanabiliyorsunuz. Fayanslar, bardak, tabak, vazo parçaları ndan mozaik yapılmış. On beş kişi iki buçuk ay boyunca bu mekânı yaratmış. tspanya'nın gözdesi olan kırmızı renk bolca kullanılmış. Birinci kat uzun bir barı, deri koltukları, loş ışıklarıyla bir kafe; ikinci kat ise restoran görünmünde. Mönüde neler yok ki. Eyaletlerin özel ana yemeklerini bulabiliyorsunuz. Zeytinyağlı eski kaşarOveso en Aceite pek iştah açıcı. Sonıa domates rendeli sarmısaklı ekmekPa amb Tomques. îki çeşit patates yemeği var. Biri acılı domates sosu, diğeri ise sarmısaklı krema sosuyla pişiriliyor. Ana yemekleri sirkeli hamsi, şaraplı tavuk, soslu köfte... Bir gün önce sipariş verirseniz Ispanyollann ünlü deniz ürünlü pilavı "Paella" hazırlanıyor. Paella karides, midye, kalamar gibi deniz ürünleri ve çeşitli sebzelerden oluşuyor. Sadece bir tapaz (meze^ isteyip bu küçük îspanya'yı yaşayıp sofradan kalkabilirsiniz. îspanya'nın tipik içeceği Sangria, şarap, likör, rom, konyak, portakal suyu ve çeşitli meyvelerden yapılıyor. Anna Gomez de Pablos: "Ellerimle yaptığım her işi seviyorum. îspanya'nın yemekleri, sosları, içecekleri inanılmaz lezzetli. Yemek yaparken zevk alıyorum. îspanyol mutfağını insanlara sunarken de." Necmettin Fırat " Amacımız farklı bir dünyayı tüm detaylanyla Galata'da birleştirmek. Çok uzun dönemlerde çok farklı kültürleri bir araya getirmiş bir semt Galata. Çoksesliliğin olduğu bir yer." Perşembe ve cumartesi günleri canlı flamenko ve latin müziği, cuma günleri ise flamenko gösterisi izlenebiliyor. •